İstasyon Muratlı İstanbul, Avrupa ve Tekirdağ tren yolu üçgeninin merkezinde yer alması ile sanayi kuruluşlarının ilgisini çekmiş, verimli arazileri ile bölgedeki en köklü tarım ve hayvancılık üretimine ev sahipliği yapmış stratejik bir yerleşim yeridir. Son dönemde faal hale gelen Tekirdağ Limanı ile birlikte Muratlı'nın lojistik değeri daha da artmıştır.

Muratlı; tarım, sanayi ve lojistik konusunda merkez olma rolünü üstlenmiştir. Bu merkezin geliştirilmesi ilçenin kalkınmasına önemli bir katkı sağlayacaktır.

Ergene Nehri'nin kirliliği, Muratlı ilçesinin de en önemli sorunları arasında yer almaktadır. Ayrıca ulaşımda bir geçiş noktası olan, tarım ve sanayi üretiminde önemli bir merkez olan Muratlı'nın sosyo-kültürel altyapısının geliştirilmesi elzemdir.

Muratlı, Tekirdağ iline bağlı, merkeze 23 km uzaklıkta bir ilçedir. Doğusunda Çorlu ve Ergene ilçesi, güneyinde Tekirdağ ve kuzeyinde Kırklareli ilinin Lüleburgaz ilçesi bulunur.

Yüzölçümü 427 km2'dir. İlçede yüksek dağlar ve vadiler yoktur. İlçe toprakları genellikle geniş tabanlı ve bereketli düz alanlardan (ovalardan) oluşur. Bazı kesimler engebeli olmakla birlikte bunların yükseklikleri çok azdır.

Muratlı ilçesinin, İstanbul'a yakınlığı, Tekirdağ limanına yakın bulunması, D-100 Karayoluna yakın olması ve İstanbul - Edirne - Avrupa demiryolunun Muratlı ilçesinden geçmesi sanayi kuruluşları için tercih edilen bir bölge olmuştur.

Muratlı'yı ilginç kılan özelliklerden biri, ilçenin tam ortasından demiryolu geçmesidir. Türkiye'de tam ortasından demiryolu geçen üç ilçeden birisidir Muratlı. Diğerleri ise Polatlı - Ankara ve Nusaybin - Mardin'dir.

Muratlı merkezinin çok eski zamanlardan beri meskûn bir yer olduğunu İnanlı Tarım İşletmesi (Eski adıyla İnanlı inekhanesi ve aygır deposu) yakınında bulunan ve Zindan Üstü (Şimdiki Sarı Bayır) adı verilen yerde şehir kalıntılarının temellerinden çıkan küp ve bakır parçalarından anlaşılmaktadır. Muratlı Bağlar mevkiinin de eski yerleşim yeri olduğu bilinmektedir.

Hayrabolu Mahalleleri 2017 Nüfusu
Ataköy 203
Avluobası 126
Aydınlar 368
Bayramşah 101
Buzağcı 149
Büyükkarakarlı 438
Cambazdere 214
Canhıdır 95
Çeneköy 318
Çıkrıkçı 318
Dambaslar 330
Danişment 341
Delibedir 196
Duğcalı 54
Emiryakup 255
Fahrioğlu 54
Hacılı 36
Hasköy 286
Hedeyli 306
İsmailli 72

Ataköy Kosova'dan gelen Arnavut uyruklu, Makedonya'dan, Romanya'dan ve mübadele yıllarında Selanik'ten, gelen Türk muhacirlerin yerleştiği bir mahalledir. Eski bir Rum mahallesidir. Rumca adı FERAJ, yani "hoş ve güzel" anlamına gelir. Daha sonra buraya yerleşen Muhacirlerin, adını 'Faraş' olarak değiştirdikleri bilinmektedir. 15 Nisan 2003 yılında mahallede yapılan referandumla mahallenin adı Ataköy olarak değiştirilmiştir. İlk muhtarlık 1923 yılında verilmiştir. Mahallenin şerefli bir sancağı vardır. Hayrabolu'ya 8 km uzaklıktadır. Çıkırıkçı mahallesinden sonra Hayrabolu'ya en yakın ikinci mahalledir.

Ataköy Mahallenin düğünleri 3 gün 3 gece yapılmaktadır. Genel kapsamda cuma günleri ikindi vakitlerinde başlayıp pazar akşamları sona ermektedir. Düğünde cuma akşamları tüm mahalle halkı düğün evine yemeğe davet edilir. Cumartesi akşamları ise mahalle halkı ile diğer mahalleler, kasaba ve şehirlerden gelen misafirlere tekrardan yemek hazırlanır ve ikram edilir. Mahallede, eskiden beri Hıdrellez şenlikleri yapılmaktadır. Şehirlere göçten ötürü mahalledeki nüfus azalmasından dolayı son yıllarda pek fazla şenlik yapıldığı söylenemez. Eskiden mahallede yağlı güreşler ve at yarışları da yapılmaktaydı. Mahallenin önemli yemekleri; keşkek, zerde, düğün çorbası ve labada dolmasıdır. Bayramlarda, mahalle dışında yaşayan mahalleliler, genelde her bayram, mahallesinde olmaya çalışırlar ve topluca bayram namazını kılarlar. Bayramlarını bir şenlik havasında geçirirler.

Ataköy Tekirdağ iline 60 km, Hayrabolu ilçesine 8 km uzaklıktadır. Mahallenin arazisi genelde düzlüktür. Ovaları ve verimli toprakları vardır. Arazilerin yarısı kumsal toprak, diğer yarısı kepir toraktır. Mahallenin altından geçen bir deresi vardır. Yazları genelde kurumakta, kışları ise bol su akmaktadır. Balıkdere mevkiinde çok lezzetli sazan balıkları yetişmektedir. Mahallenin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Buğday, ayçiçeği ve mısır tarımı yapılmaktadır.

Mahallede, ilköğretim okulu yoktur fakat taşımalı eğitimden yararlanılmaktadır. Mahallenin hem içme suyu şebekesi hem kanalizasyon şebekesi vardır. PTT şubesi ve PTT acentesi yoktur. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Mahalleye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup mahallede elektrik ve sabit telefon vardır.

Ataköy Ataköy Ataköy Ataköy Ataköy Ataköy Ataköy Ataköy Ataköy Ataköy Ataköy Ataköy Ataköy Ataköy Ataköy Ataköy Ataköy Ataköy Ataköy Ataköy Ataköy Ataköy Ataköy Ataköy Ataköy Ataköy Ataköy Ataköy Ataköy Ataköy Ataköy Ataköy Ataköy

Avluobası Avluobası, Tekirdağ ilinin Hayrabolu ilçesine bağlı bir mahalledir. 1990'lı yalların başında 120 hane civarında olan mahalle nüfusu, Lüleburgaz'a yapılan yoğun göç sonrasında 30 haneye kadar düşmüştür. Avluobası'nın komşu mahalleleri, Düğüncübaşı mahallesi, Büyükkarakarlı mahallesi ve Küçükkarakarlı mahallesidir.

Avluobası mahallesinin Osmanlı İmparatorluğu döneminde çiftlik olarak kurulduğu bilinmektedir.

Avluobası Mahallenin kültür ve gelenekleri Osmanlı kültür ve gelenekleriyle uyuşmaktadır. Mahalle evlerinin önünde bulunan bahçeye avlu denmektedir. Mahallenin ismi de buradan gelmektedir. Avluobası da büyük bahçeli ev etrafında kurulu yerleşim yeri anlamına gelmektedir.

Tekirdağ iline 70 km, Hayrabolu ilçesine 26 km uzaklıktadır. Lüleburgaz şehrine 17 km uzaklıktadır. Mahallenin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.

Avluobası Mahallede, ilköğretim okulu vardır ancak kullanılamamasının yanı sıra taşımalı eğitimden yararlanılmaktadır. Mahallenin içme suyu şebekesi vardır ancak kanalizasyon şebekesi yoktur. PTT şubesi yoktur ancak PTT acentesi vardır. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Mahalleye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup mahallede elektrik ve sabit telefon vardır. İnternet hattı da bulunmaktadır.

Aydınlar Mahallenin önceki ismi (kestirme, kısayol) manasına gelen "Kestriçe"dir ve Yunanca'dır. Geçmiş tarihte mahallede eğitim seviyesi yüksek olduğu için aydın kişilerin çoğunlukta olmasından dolayı mübadele sonrasında mahallenin ismi "Aydınlar" olarak değiştirilmiştir. Tekirdağ'ın Hayrabolu İlçesine bağlı Aydınlar Mahallesi tarihi geçmişi çok eskilere dayanmaktadır. Eski ismi Rumca Kestriçe (Kestirme)'dir. Bir Rivayete göre varlıklı bir kişinin (Rum) oğluna bir at verip işaret koyduğu her yeri oğluna vereceğini söylemesi üzerine oğlunun da at ile "kestirme" yolları kullanarak "Kestriçe köyünü" işaretlediği anlatılmaktadır. Zamanla mahallenin ismi halk tarafından Kestirçe olarak söylenmiştir. Daha sonra da mahallenin ismi "Aydınlar" olarak değiştirilmiştir. Mahallenin yeni ismi ise mahalledeki eğitim seviyesinin yüksek olmasından dolayı bu şekilde değişmiştir. Aydınlar mahallesinin adı Kestirçe olarak bilinse de resmi kayıtlardaki adı Kestericedir. Aydınlar 1923 nüfus mübadelesinde mahalleye Selanik livası Kılkış kazasından 63 aile gelmiştir. Trakya genelinde de olduğu gibi mahalledeki yemek kültürü genellikle kuru bakliyatlardan oluşmaktadır. Kurufasulye, nohut, mercimek, papuda (halk diliyle) en çok tercih edilen yemeklerdir. Mahallenin kadınları kışlık yiyecekleri hazırlamak için yaz aylarında bir araya gelerek yardımlaşırlar. Tarhana, kesme (hamur yiyeceği), kuskus, salça vb. yiyecekler bu tür günlerde hazırlanır.

Düğünlere tüm mahalle halkı çağrılır ve ayrım yapılmaksızın herkese düğün yemeklerinden ikram edilir. Düğünde ikram edilen yemekler ise; Düğün çorbası (yapımında pirinç kullanılır), kurufasulye, pirinç pilavı, tatlı olarak da yine pirinç ile yapılan zerde düğüne katılan misafirlere ikram edilir. Cuma akşamları kına gecesi, cumartesi düğün alayı ve pazar günü de damat traşı yapılır. Düğünden sonraki günlerde damat ve gelinin yakınları evli çifti yemeğe davet ederler.

Aydınlar Tekirdağ iline 67 km, Hayrabolu ilçesine 14 km uzaklıktadır. Mahallenin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Ahali geçimini genellikle Ayçiçeği ve Buğday üretimiyle sağlamaktadır.

Mahallede, ilköğretim okulu vardır ancak kullanılamamasının yanı sıra taşımalı eğitimden yararlanılmaktadır. Mahallenin hem içme suyu şebekesi hem kanalizasyon şebekesi vardır. PTT şubesi yoktur ancak PTT acentesi vardır. Sağlık evi vardır. Mahalleye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup mahallede elektrik ve sabit telefon vardır. Ayrıca mahallenin İstanbul Sultangazi ilçesi 50.yıl mahallesinde yardımlaşma ve dayanışma derneği lokali bulunmaktadır.

Aydınlar Aydınlar Aydınlar
Aydınlar Aydınlar Aydınlar
Aydınlar Aydınlar Aydınlar Aydınlar Aydınlar Aydınlar Aydınlar

BayramşahTekirdağ iline 40, Hayrabolu ilçesine 13 km uzaklıktadır. Mahallenin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.

Mahallede, ilköğretim okulu yoktur fakat taşımalı eğitimden yararlanılmaktadır. Mahallenin hem içme suyu şebekesi hem kanalizasyon şebekesi vardır. PTT şubesi ve PTT acentesi yoktur. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Mahalleye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup mahallede elektrik ve sabit telefon vardır.

Bayramşah Bayramşah Bayramşah Bayramşah Bayramşah Bayramşah Bayramşah Bayramşah
Bayramşah Bayramşah Bayramşah Bayramşah

BuzağcıMahallenin eski adı KIZILCA MÜSELLİM'dir. Neden olduğu belli olmayan bir salgın hastalık dolayısıyla ölümler başlar. Ahali şu anki yerleşim yerinde bulunan ve buzağıcılık yapan bir şahsın yanına yerleşirler. Hastalıktan olan ölümler kesilir ve diğer ahalinin de gelmesiyle 5-10 haneden oluşan ilk yerleşim oluşur. Mahallenin ismi de orada bulunan BUZAKÇIDAN dolayı zamanla BUZAĞCI olarak değişir.

BuzağcıTekirdağ iline 55 km, Hayrabolu ilçesine 6 km uzaklıktadır. Mahallenin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.

Mahallede, ilköğretim okulu yoktur fakat taşımalı eğitimden yararlanılmaktadır. Mahallenin içme suyu şebekesi vardır ancak kanalizasyon şebekesi yoktur. PTT şubesi yoktur ancak PTT acentesi vardır. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Mahalleye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup mahallede elektrik ve sabit telefon vardır. Mahalle yoluna 05.05.2008'de kaldırım taşı döşenmiştir. Mahallenin girişinde mahallenin işadamları ve mahalle muhtarlığının beraber yaptırdığı Atatürk anıtı bulunmaktadır.

Buzağcı Buzağcı Buzağcı Buzağcı
Buzağcı Buzağcı Buzağcı
Buzağcı Buzağcı

BüyükkarakarlıBüyükkarakarlı mahallesi Hayrabolu ilçesinin en büyük mahallelerinden birisidir. Bir rivayete göre mahalleye iki kardeş gelir ve aralarında çıkan anlaşmazlıktan dolayı büyük kardeş Büyükkarakarlı mahallesine diğeri ise Küçükkarakarlı mahallesine yerleşir. Tabi bu bir rivayet ise de halk böyle kabullenmiştir. Aslında gerçek çok farklıdır. Sözlü tarihten edinilen bilgiye göre mahalle eski Rum Ermeni mahallesidir. İlk olarak Rum ve daha sonra Ermeni olarak devam etmiş ve mübadele ile birlikte tamamen Türk nüfusa dönüşmüştür. Yerli nüfus ilk olarak Osmanlı'nın Hayrabolu'yu fethiyle gerçekleşmiştir. Mahallede Davut Baba adında bir dervişin de kayıtlarda türbesi olduğu bilinir ama mahallede yeri bilinmemektedir. Asıl olarak mahalle ilk olarak ovalar mevkiinde kurulmuştur. Bizans döneminden de önce Trak dönemine kadar uzandığı, bulunan tarihi paralardan bilinmektedir. Mahallede edinilen bilgiye göre henüz Hayrabolu ilçesi küçük bir mahalle iken buraya pazara alışverişe gelinirmiş. Hanlar hamamlar olduğu bilinir. Yeri de şu an tarlalık olan Çaşiver çarşısıdır.

BüyükkarakarlıEski Edirne - Tekirdağ karayolu tarihi çağlarda bu mahallenin hemen kuzeyinden, neredeyse içinden geçmiştir. Yolun kalıp kare taşları halen mevcuttur. Mahallede şu an var olmayan bir değirmen mevcuttu. Trakya'nın en büyük çiftliklerinden birisi de bu mahallede kurulmuştur fakat sahibi Ermeni olduğu için kaçıp gitmiş ve çiftlik ortadan kalkmıştır. Kısaca mahallenin asıl tarihçesi için birçok kaynak vardır fakat resmi olarak araştırılmamıştır. Ancak mahalle tarihe ışık tutacak kadar eskidir. Trakya'nın ilk buharla çalışan şarap fabrikalarından biri burada kurulmuştur. Tüccarlar mahallesi olarak da anılır.

Tekirdağ iline 65 km, Hayrabolu ilçesine 20 km ve Lüleburgaz ilçesine 20 km uzaklıktadır.

Mahallede ilköğretim okulu vardır. Mahallenin hem içme suyu şebekesi hem kanalizasyon şebekesi vardır. PTT şubesi ve PTT acentesi yoktur. Sağlık ocağı vardır ancak sağlık evi yoktur. Mahalleye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup mahallede elektrik ve sabit telefon vardır ve mahallede 2 cami bulunmaktadır.

Büyükkarakarlı Büyükkarakarlı Büyükkarakarlı Büyükkarakarlı Büyükkarakarlı Büyükkarakarlı

Cambazdere Tekirdağ iline 70 km, Hayrabolu ilçesine 23 km uzaklıktadır. Mahallenin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.

Mahallede, ilköğretim okulu yoktur fakat taşımalı eğitimden yararlanılmaktadır. Mahallenin içme suyu şebekesi vardır ancak kanalizasyon şebekesi yoktur. PTT şubesi vardır ancak PTT acentesi yoktur. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Mahalleye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup mahallede elektrik ve sabit telefon vardır.

Cambazdere Cambazdere Cambazdere Cambazdere Cambazdere

Canhıdır Tekirdağ iline 50 km, Hayrabolu ilçesine 18 km uzaklıktadır. Mahallenin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.

Mahallede, ilköğretim okulu yoktur fakat taşımalı eğitimden yararlanılmaktadır. Mahallenin içme suyu şebekesi vardır ancak kanalizasyon şebekesi yoktur. PTT şubesi ve PTT acentesi yoktur. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Mahalleye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup mahallede elektrik ve sabit telefon vardır.

Canhıdır Canhıdır Canhıdır Canhıdır Canhıdır

ÇeneköyÇeneköy çok eski bir mahalledir. Bu mahallede 25 hane Yugoslavya (Makedonya) göçmeni, 30 hane Selanik göçmeni ve kalanı mahallenin yerlilerinden oluşmaktadır. Çeneköy; 17 yüzyılda 7 hane, 18. yüzyılda 15 hane, 19. yüzyılda 55 hane, 20. yüzyılda 95 hane ve 21. yüzyılda 162 hanedir. Mahallede dışarı göç 1990'da başlamış olup 2000'den sonra hızlanmıştır.

ÇeneköyMahallenin yemekleri arasında kuskus, tarhana çorbası, süt çorbası, cizleme, gözleme, katmer, keçibacanağı, işmikli, mangır, naneli sahanda yumurta, naneli kuzu yahnisi, höşmerim (peynir helvası), karıncaayağı, lokma, peksimet, irmik helvası yer alır.

Tekirdağ iline 45 km, Hayrabolu ilçesine 8 km uzaklıktadır.

Mahallede, ilköğretim okulu vardır ancak kullanılamamasının yanı sıra taşımalı eğitimden yararlanılmaktadır. Mahallenin içme suyu şebekesi vardır ancak kanalizasyon şebekesi yoktur. PTT şubesi ve PTT acentesi yoktur. Sağlık ocağı vardır ancak sağlık evi yoktur. Mahalleye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup mahallede elektrik ve sabit telefon vardır.

Çeneköy Çeneköy Çeneköy Çeneköy Çeneköy
Çeneköy Çeneköy

Çıkrıkçı Tekirdağ iline 53 km, Hayrabolu ilçesine 3 km uzaklıktadır. Mahallenin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.

Mahallede, ilköğretim okulu vardır ancak kullanılamamasının yanı sıra taşımalı eğitimden yararlanılmaktadır. Mahallenin hem içme suyu şebekesi hem kanalizasyon şebekesi vardır. PTT şubesi ve PTT acentesi yoktur. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Mahalleye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup mahallede elektrik ve sabit telefon vardır.

Çıkrıkçı Çıkrıkçı Çıkrıkçı Çıkrıkçı Çıkrıkçı Çıkrıkçı Çıkrıkçı Çıkrıkçı Çıkrıkçı Çıkrıkçı
Çıkrıkçı Çıkrıkçı Çıkrıkçı Çıkrıkçı Çıkrıkçı Çıkrıkçı Çıkrıkçı Çıkrıkçı Çıkrıkçı

DambaslarMahallenin ismi Osmanlı dönemi mahkeme kayıtlarında Tambaslar olarak geçmektedir. Mahallenin yeşil soğanlı kuzu yahnisi, cizleme, höşmerim, pul böreği, kolböreği, ördek yahni, kazlı mantı, pirinçli et kapama yemekleri hayli lezzetlidir.

Tekirdağ iline 47 km, Hayrabolu ilçesine 15 km Lüleburgaz ilçesine 25 km ve Muratlı ilçesine 24 km uzaklıktadır. Mahallenin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.

Mahallede, ilköğretim okulu yoktur fakat taşımalı eğitimden yararlanılmaktadır. Mahallenin içme suyu şebekesi vardır ancak kanalizasyon şebekesi yoktur. PTT şubesi ve PTT acentesi yoktur. Sağlık ocağı vardır ancak sağlık evi yoktur. Mahalleye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup mahallede elektrik ve sabit telefon vardır.

Dambaslar Dambaslar Dambaslar Dambaslar
Dambaslar Dambaslar Dambaslar Dambaslar Dambaslar Dambaslar Dambaslar Dambaslar

DanişmentMahalleye ilk yerleşimler Osmanlı-Rus savaşı dönemi ve sonrasında 1877 - 1893 yılları arasında gerçekleşmiştir. Mahalleye yerleşenlerin tamamı Bulgaristan'ın Loveç (Lofça) bölgesinden gelenlerden oluşmaktadır.

Tekirdağ iline 71 km, Hayrabolu ilçesine 18 km uzaklıktadır. Mahallenin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.

Mahallede, ilköğretim okulu vardır ancak kullanılamamasının yanı sıra taşımalı eğitimden yararlanılmaktadır. Mahallenin hem içme suyu şebekesi hem kanalizasyon şebekesi vardır. PTT şubesi yoktur ancak PTT acentesi vardır. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Mahalleye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup mahallede elektrik ve sabit telefon vardır.

Danişment Danişment Danişment Danişment Danişment Danişment Danişment Danişment
Danişment Danişment Danişment Danişment Danişment Danişment Danişment Danişment Danişment Danişment Danişment Danişment Danişment

DelibedirTekirdağ iline 60 km, Hayrabolu ilçesine 18 km uzaklıktadır. Mahallenin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.

Mahallede, ilköğretim okulu yoktur fakat taşımalı eğitimden yararlanılmaktadır. Mahallenin içme suyu şebekesi ve kanalizasyon şebekesi yoktur. PTT şubesi ve PTT acentesi yoktur. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Mahalleye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup mahallede elektrik ve sabit telefon vardır.

Delibedir Delibedir Delibedir Delibedir Delibedir Delibedir Delibedir Delibedir Delibedir
Delibedir Delibedir Delibedir
Delibedir Delibedir Delibedir Delibedir Delibedir Delibedir Delibedir Delibedir Delibedir Delibedir Delibedir Delibedir Delibedir Delibedir Delibedir Delibedir Delibedir Delibedir Delibedir Delibedir Delibedir Delibedir

Duğcalı Tekirdağ iline 65 km, Hayrabolu ilçesine 13 km uzaklıktadır. Mahallenin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.

Mahallede, ilköğretim okulu vardır ancak kullanılamamasının yanı sıra taşımalı eğitimden yararlanılmaktadır. Mahallenin içme suyu şebekesi vardır ancak kanalizasyon şebekesi yoktur. PTT şubesi ve PTT acentesi yoktur. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Mahalleye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup mahallede elektrik ve sabit telefon vardır.
EmiryakupMahalle halkı 1853 yılında Kırım'dan göç etmiştir. Kırım'dan göç eden topluluk şimdiki mahalle mevkiine geldiklerinde buraya yerleşmeye karar verirler. Topluluğun başındaki kumandanın adı Yakup'tur. Yakup kumandan emir verir. Mahalle buraya kurulsun der. Mahallenin adı da böylece Emiryakup olur.

EmiryakupNüfusun çoğunluğu Tatar kökenlidir. Bu nedenle Tatar yemekleri ve gelenekleri yaşatılmaktadır. Ayrıca misafirperverlikleri ile de bu kültürü yaşatmaya gayret etmektedirler

Tekirdağ iline 40 km, Hayrabolu ilçesine 20 km uzaklıktadır. Mahallenin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.

Mahallede, ilköğretim okulu yoktur fakat taşımalı eğitimden yararlanılmaktadır. Mahallenin hem içme suyu şebekesi hem kanalizasyon şebekesi vardır. PTT şubesi yoktur ancak PTT acentesi vardır. Sağlık ocağı vardır ancak sağlık evi yoktur. Mahalleye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup mahallede elektrik ve sabit telefon vardır.

Emiryakup Emiryakup Emiryakup Emiryakup Emiryakup Emiryakup
Emiryakup Emiryakup Emiryakup Emiryakup

FahrioğluEski bir mahalle olduğu bilinmektedir. Halep Türkmenlerinin Avşar topluluklarından biri Bahrioğlu'dur. Bahrinin söyleniş yakınlığı, benzerliği ve kolaylığı dolayısıyla halk arasında Fahrioğlu'na dönmesi muhtemeldir. Tekirdağ ilinde Avşarlardan başka topluluk bulunması ayrıca yakınlarında Halep Dulkadir yörüklerinden Candır, Bozacı, Çene mahallelerinin yer alması bu olasılığı güçlendirir.

FahrioğluEn çok ilgilenilen spor futboldur. Mahallenin belirli harman yerlerinde gençler futbolla ilgilenir. Hatta bir zamanlar mahalle takımı amatör futbol şampiyonalarına bile katılmıştır. Mahallede okuma yazma oranı yüzde yüzdür. Yeni yetişen nesil genellikle üniversite mezunudur.

Mahalle gelenekleri içerisinde yöreye ait yemek çeşitleri vardır. Genellikle yaz aylarında hamur açılarak kadınlar hamur işi yiyecekler yaparlar. Bunlar kalın pazı, çimdik, gözleme, kesme denen ev makarnası çeşitlerden bazılarıdır. Ayrıca mahalle tarhanası da yapılır.

FahrioğluTekirdağ iline 40 km, Hayrabolu ilçesine 20 km uzaklıktadır. Tekirdağ Hayrabolu yolu üzerindeki Yörükler mahallesinden 2 km içeride yer alır. Yörükler, Kandamış, Kemaller, Karahalil, Karabezirgan mahallelerine ve Karacakılavuz kasabasına hududu vardır.

Mahallenin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.

Mahallede, ilköğretim okulu yoktur fakat taşımalı eğitimden yararlanılmaktadır. Mevcut öğrenciler Banarlı kasabası ilköğretim okulunda eğitimlerine devam etmektedir. Meşhur Çene suyu diye bilinen su, şebeke yenilemesi yapılarak 15 Temmuz 2008'den itibaren pompalanmaya başlanmıştır. PTT şubesi yoktur ancak PTT acentesi vardır. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Mahalleye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup mahallede elektrik ve sabit telefon vardır. İnternet mevcuttur.

Fahrioğlu Fahrioğlu
Fahrioğlu Fahrioğlu

Tekirdağ iline 50 km, Hayrabolu ilçesine 23 km uzaklıktadır. Mahallenin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.

Mahallede, ilköğretim okulu yoktur fakat taşımalı eğitimden yararlanılmaktadır. Mahallenin içme suyu şebekesi vardır ancak kanalizasyon şebekesi yoktur. PTT şubesi ve PTT acentesi yoktur. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Mahalleye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup mahallede elektrik ve sabit telefon vardır.
Mahallenin eski adları Hasan Mahalle ve Torbalı'dır. Şu anda mahallede yaşayanların büyük çoğunluğu Lozan Antlaşması sonrası yapılan Mübadele sonucu Selanik Avrethisarı, Demirhisar ve Gevgeli'den gelenlerden oluşmaktadır. Eski bir Rum mahallesidir. Bölge isimlerinden anlaşılacağı gibi kale, manastır, kilise, karakol mevcut bulunmaktadır ama sadece yer isimleri kalmış ve masatlık gibi rum mezarlıgı yok olmuştur.

Tekirdağ iline 70 km, Hayrabolu ilçesine 17 km uzaklıktadır.

Mahallenin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Süt üretimi yapılmaktadır. 2010 yılı şubat ayında Hasköy Kalkınma Kooperatifi kurularak faaliyete başlamıştır.

Mahallede, ilköğretim okulu yoktur, taşımalı eğitimden yararlanılmaktadır. Mahalle öğrencileri Hayrabolu ilçesinde taşımalı eğitim ile öğrenimine devam etmektedir. Mahallenin içme suyu şebekesi vardır, kanalizasyon şebekesi yoktur. PTT şubesi ve PTT acentesi yoktur. Sağlık ocağı yoktur ancak sağlık evi vardır. Mahalleye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup mahallede elektrik ve sabit telefon vardır. İnternet bağlantısı vardır.
Mahalleden çoğu kişi çeşitli sebeplerden dolayı başka bölgelere göç etmiştir. İstanbul'un Küçükçekmece ilçesinde Hedeyliler Kültür ve Yardımlaşma Derneği kurulmuştur.

Mahallenin bulunduğu yerde eskiden Hediye isminde hanımın çiftliği varmış. Mahalleye yerleşimler başladıktan sonra mahallenin ismi Hedeyli olarak telaffuz edilmeye başlamıştır.

Mahallede Kurban Bayramında etler toplanarak cami havlusunda kazanlarda pişirilir. Bu vesileyle kurban kesen kesmeyen mahalle halkı etler piştiğinde cami havlusundan eşit şekilde hakkına düşeni alır. Mahallenin uzun yıllardan beri süre gelen çok güzel paylaşımcı bir geleneğidir.

Tekirdağ iline 70 km, Hayrabolu ilçesine 18 km uzaklıktadır. Trakya geçit iklimi görülür. Kışları oldukça yağışlı ve çok soğuk, yazları az yağışlı ve sıcaktır. Yıllık yağış ortalaması 600mm'dir. Mahallenin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.

Mahallede, ilköğretim okulu vardır ancak kullanılamamasının yanı sıra taşımalı eğitimden yararlanılmaktadır. Mahallenin hem içme suyu şebekesi hem kanalizasyon şebekesi vardır. PTT şubesi yoktur ancak PTT acentesi vardır. Sağlık ocağı ve sağlık evi mevcuttur (fakat faal değildir). Mahalleye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup mahallede elektrik ve sabit telefon vardır.
Mahallenin yaşlıları bu mahalleye Kadimköy dendiğini ifade etmektedirler. (Kadim: Ezeli, başlangıcı olmayan demektir.) Bu da bize mahallenin çok eski bir yerleşim yeri olduğunu gösteriyor. İsmailli Mahallesi Hayrabolu ilçesinin en eski mahallesidir. Tarihi 1580 yılına dayanmaktadır.

Gözleme, mantı, mangır, cizleme, çok sevilen yemekleri arasındadır. Tereyağlı ekşimikli kulak denilen hamur işi ise nam yapmıştır.

Tekirdağ iline 38 km, Hayrabolu ilçesine 33 km uzaklıktadır. Mahallenin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.

Mahallede, ilköğretim okulu vardır ancak kullanılamamaktadır. Mahallenin içme suyu şebekesi vardır. PTT şubesi yoktur. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Mahalleye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup mahallede elektrik ve sabit telefon vardır.

Malkara Mahalleleri 2017 Nüfusu
Ahievren 307
Ahmetpaşa 170
Aksakal 184
Alaybey 385
Allıışık 161
Bağpınarı 244
Balabancık 1.081
Ballı 546
Ballısüle 107
Batkın 207
Bayramtepe 229
Cami Atik 13.064
Çavuşköy 373
Çimendere 292
Çınaraltı 667
Çınarlıdere 270
Danişment 290
Davuteli 240
Deliller 157
Demircili 104
Dereköy 122
Deveci 455
Develi 128
Doğanköy 309
Dolu 419
Elmalı 332
Emirali 129
Esendik 65
Evrenbey 425
Gazibey 5.096
Gönence 317
Gözsüz 652
Güneşli 97
Hacıevhat 9.401
Hacısungur 308
Haliçköy 345
Hasköy 284
Hemit 488
Hereke 274

AhievrenAhievren mahallesi, uluslararası bir yol olan E-84 karayolu üzerinde, ilçe merkezine 14 km, İl merkezine 44 km. mesafede yer almaktadır. Nüfusu 2017 yılına göre 307 kişidir.

Ahievren Mahallesi adını Debbağlar esnaflarından olan Ahi Evren'den almaktadır. Sultan Orhan ve Hacı Bektaş-i Veli zamanında 93 sene yaşamış bu zat, 1356 da Rumelinin alınışında Malkara dolaylarına gelmiş ve yerleşmiştir.

AhievrenDaha sonraları buraya gelip, yerleşen Yörüklerle birlikte diğer bazı ahiler de yerleşmek amacıyla buraya gelmişlerdir. Bu mahallenin adı hep Ahievren olarak geçmiştir.

Yüzölçümü 16.000 m2 dir. Az meyilli bir arazi üzerine kurulmuş olan mahallenin doğusunda Pazartepe, batısında Baba bayırı ve kuzeyinde Tavşan tepe isimlerinde ufak yükseltiler bulunmaktadır. 1984 yılında D.S.İ. tarafından bir gölet yapılmıştır.

Mahalle halkı geçimini tarım ve hayvancılıkla sağlamaktadır. Buğday, arpa, mısır, ayçiçeği başta olmak üzere her türlü hububat ekimi yapılmaktadır. Hayvancılık olarak süt ve besi hayvancılığı yapılmaktadır. Günlük süt üretimi 2 ton civarındadır. Mahallede okuma yazma bilmeyen yoktur.

Ahievren Ahievren Ahievren Ahievren
AhmetpaşaMalkara ilçesinin batısında, ilçe merkezine 9 km. mesafede, 170 nüfusu bulunan küçük bir mahalledir, ilk olarak burayı kimlerin yerleşme alanı olarak seçtiği ve kimler olduğu bilinmemektedir. Mahallenin hudutları içinde değişik zamanlara ait mezar kalıntıları, çok eskiden insanların yaşadığını belirten çanak, çömlek kalıntılarına rastlanmaktadır. Mahallenin batı kesiminin önceden çiftlik olduğu ve cumhuriyetten önce Rumların oturduğu, 1877 yılında Bulgaristan'dan gelen Türklerin burayı satın alıp yerleştikleri bilinmektedir. 1922 yılına kadar Rumlar ile Türkler birbirlerine hiç karışmadan birlikte yaşamışlardır. Rumlar mahallesi terk ederken, köyde oturan Türklerin eşyalarını ve hayvanlarını alıp Yunanistan'a götürmüşlerdir.

AhmetpaşaCumhuriyetten önce Yunanistan ve Yugoslavya'dan mübadele muhacirleri gelerek mahalleyeyerleşmişlerdir. Daha sonraki yıllarda Romanya ve Bulgaristan'dan da gelenler olmuştur. Çeşitli Balkan ülkelerinden gelen Türkler bugün köyde kaynaşmış durumdadır. Aralarında geldikleri ülkelere göre örf, adet, gelenek ve göreneklerde bazı farklılıklar görülmekle birlikte son zamanlarda kaynaşmalar tamamlanmış olup, bu konuda zaman içinde birlik sağlanmıştır.

AhmetpaşaOsmanlı imparatorluğunun güçlü padişahlarından Yavuz Sultan Selim zamanında sadrazamlık yapan Rüstem Paşa bir ara sadrazamlıktan azledilmiştir. Yerine Damat Kara Ahmetpaşa geçmiş ve Yavuz Sultan Selimin kızı Fatma Sultanla evlenmiştir. Ahmetpaşa'nın Rüstem ve Sinan Paşaların kardeşi olduğu sanılmaktadır.

Ahmetpaşa Rüstem Paşanın Tekirdağ ve çevresine, Sinan Paşa ile Ahmet Paşanın ise Malkara ve çevresine sahip oldukları ve bu iki komutana, harpteki yararlarından dolayı buraların dirlik olarak verildiği anlaşılmaktadır. Mahallenin bulunduğu topraklardan elde edilen gelirin Ahmetpaşa'ya verildiği ve onun namı hesabına ödendiği için, buraya onun adı olan Ahmetpaşa Mahallesi denilmiştir.

AhmetpaşaKöy, bir tepenin batı ve kuzey yamacına kurulmuştur. Dere ve çataklarla çevrili çok dalgalı bir araziye sahiptir. Ovası, Çayırlar mevkii denilen yerden başlayarak Hasköy'le hudut olan dere boyunca uzanmaktadır. Düzgün akan akarsuları yoktur. Kışın akan, yazın kuruyan dereleri vardır. En önemli deresi mahallenin kuzeyinden geçip Karaiğdemir Barajına akan deresidir. Mahalle halkı geçimini daha çok tarım ve hayvancılıktan karşılamaktadır. Mahalledeki ailelerin genellikle az topraklı olmaları, aile fertlerini değişik alanlarda gelir elde etmeğe zorlamaktadır.

Ahmetpaşa Son zamanlarda her köyde olduğu gibi bu köyümüzde de hayvancılık önemli ölçüde artmış, günde 2 ton civarında süt üretilmektedir. Mahalle sınırları içinde Malkara bölgesinin en önemli kömür yatakları bulunmaktadır. Bu kömürlerin kalitesi oldukça iyidir. 1939 yılında köyde 3 sınıflı bir eğitmenle okul açılmıştır. Bugünkü ilköğretim okulu 1957 yılında yapılmıştır. Okuma yazma oranı %95'dir. Okuma yazma bilmeyenler yaşlı kişilerdir.
Ahmetpaşa Ahmetpaşa
Ahmetpaşa Ahmetpaşa Ahmetpaşa Ahmetpaşa

AksakalMalkara ilçesinin güneydoğusunda, İlçe merkezine 23 km. mesafede, 184 nüfuslu bir mahalledir. Mahalle bir tepe üzerine kurulmuştur. Doğusu dağlıktır. Etrafı çukur ve ovalarla çevrilidir.

Mahallenin kuruluşu ile ilgili anlatılan bir efsane vardır. Çok eski yıllarda üç ihtiyarın gurbete çıktığı söylenir. Bu üç ihtiyar, Aksakal kavşağında karar verip ayrılırlar. Biri Emirali, biri Müstecep yönüne gider. Diğeri de doğuya doğru ilerleyip, 1 km. kadar yürüyünce yorulup, dinlenmek için oturur. Daha sonra dinlenmek için oturduğu bu yere yerleşir. Çok yaşlı olan bu adamın bembeyaz ak bir sakalı vardır. Sakalı ak olduğundan buraya daha sonra "Aksakal" mahallesi denmiş.

AksakalAksakal mahallesine 1935 yıllarında Balkan ülkelerinden gelen göçmenler yerleştirilmiştir. Mahalle halkı geçimini tarım ve hayvancılıktan sağlamaktadır. Ekilen tarlalarda buğday, arpa, yulaf, ayçiçeği ve çeşitli baklagiller yetiştirilmektedir. Mahallede günde 1,5 ton civarında süt üretilmektedir. Mahallede okuma yazma oranı %90'dır.

Aksakal Aksakal Aksakal Aksakal Aksakal

AlaybeyMalkara ilçesinin doğusunda E-84 karayoluna 1 km. içerde, İlçe merkezine 10 km. mesafede olan 385 nüfuslu bir mahalledir.

Mahalle ovada kurulmuştur. Mahallenin yeri ova olmasına rağmen, yine de ara ara yükseltilere rastlanmaktadır. Akarsuyu yoktur.

Mahallenin adının nereden geldiği konusunda şöyle bir söylenti vardır. Emrinde alayı olan Ali Bey isminde bir subay varmış. Ali Bey'in şimdiki Alaybey mahallesinin olduğu yerde bir çiftliği bulunuyormuş. Buraya insanlar yerleşerek mahalle kurulduktan sonra adına Alaybey mahallesi denilmiştir.


Alaybey 1911 yılında Bulgaristan'dan, Şume ili'nin Yeni Mahalle mahallesinden gelerek Ali Bey'in çiftliğe yerleştikten kısa zaman sonra Bulgarlar Trakya'yı istila edince, buraları da ellerine geçirirler. Alaybey halkı bunun üzerine Çanakkale, Biga ilçesine göç eder. Mahalle düşman işgalinden kurtulduktan sonra, 9 ay Biga'da kalan halk tekrar eski yerlerine, Ali Bey'in çiftliğine dönerler.

Mahalle halkı geçimini tarım ve hayvancılıkla karşılamaktadır. Ekilebilen arazilerde buğday, mısır, arpa, kabak, ayçiçeği ve çeşitli sebze, meyve yetiştirilmektedir. Mahallede son derece modern süt ve besi hayvancılığı yapılmaktadır. Günde 5 ton civarında süt üretilmektedir.


Mahalle, cumhuriyetten önce pek gelişmemiş olmasına rağmen, cumhuriyetten sonra çok gelişmiştir. Mahallede okuma yazma oranı % 95 tir. Kalan % 5 i de yaşlı kişiler oluşturmaktadır. Cumhuriyetten önce okul yoktur. Mahalle hocaları tarafından Kuran-ı Kerim öğretiliyordu. 1939 yılında mahallede bir ilkokul yapılarak eğitime başlanmıştır. O günden bugüne kadar eğitim ve öğretim sürdürülmektedir.

Alaybey Alaybey Alaybey Alaybey Alaybey Alaybey Alaybey

AllıışıkMalkara ilçesinin güneyinde, İlçe merkezine 9 km. mesafede, 161 nüfuslu küçük bir mahalledir. Mahalle, 1893 yılında Bulgaristan'dan gelen 6 hanenin buraya yerleşmesi ile kurulmuştur. Bunlar önceleri kendilerine çubuktan örme kulübeler yapmışlar, daha sonra kerpiçten evler yapmışlardır. Mahallenin adının nereden kaynaklandığı hakkında iki rivayet anlatılmaktadır. Birincisine göre; köyde karakaçan denilen ağalar at besliyorlarmış. Mahallenin ismine Allıışık demişler, ikincisine göre ise, koyun çobanları Maksut çiftliğinde otururken, Malkara'ya giderek kendilerine yer istemişler. Oradan baktıklarında mahallenin ışıklarını görmüşler ve buraya Ağılışık demişlerdir. Zamanla Ağılışık sözü Allıışık adına çevrilmiştir.

Dağlık bir yere kurulmuş olan mahallenin yüzey şekilleri engebelidir. Ovalık yerleri azdır. Akarsu olarak suları kışın çoğalan, yazın azalan dereler vardır. Koru dağlarının bir kısmı köy hudutları içinde yer almaktadır.

Mahalle halkı geçimini çiftçilikten, hayvancılıktan ve ormandan sağlamaktadır. Tarım ürünleri olarak buğday, arpa ve ayçiçeği yetiştirilmektedir.

1936 yılından beri köyde eğitim - öğretim yapılmaktadır. İlkokulu 1972 yılında öğretime açılmıştır. Okuma yazma oranı %80'dir. Mahallenin eğitim düzeyi düşüktür. Bunun nedenlerinden biri halkının fakir olmasıdır.
Allıışık Allıışık Allıışık Allıışık

BağpınarıMalkara ilçesinin kuzeyinde, İlçe merkezine 24 km. mesafede, ilçeden gelen kara yolunun 25 km. sinde U harfini andıran yolun iki kenarında dizilen konularıyla, adı halkınca da bilinmeyen ormanın kenarında hafif eğik bir düzlük üzerinde kurulmuştur. Güneyinde Ergene nehrini besleyen derelerden biri geçmektedir. Ayrıca mahallenin içinden geçen dere, mahalleyi adeta ikiye bölmektedir. 2017 nüfusu 244 kişidir.

Eski adı Tatarcedit olan mahallenin bu adı nereden aldığı hakkında bilgi yoktur. Cumhuriyet öncesinde mahallenin bir Rum mahallesi olduğu bilinmektedir. Mahallede savaşa katılmış kişi yoktur. Kurtuluş savaşı sonrasında boşaltılan mahalleye çingene diye adlandırılan aileler gelip yerleşmişlerdir. Cumhuriyet sonrasında, 1924 yılında Yunanistan'dan Selanik ve civarından mübadele sonucu Türk aileler getirilerek mahalleye yerleştirilmişlerdir. Türk ailelerin mahalleye gelişiyle, mahallede önceden yerleşmiş olan diğer aileler mahalleyi terk etmişlerdir. Mahalleye 1928, 1935 ve 1951 yıllarında antlaşmalar sonucu Bulgaristan'dan gelen göçmen aileler de yerleşmiş ve mahallenin bugünkü kuruluşu tamamlanmıştır.

BağpınarıMahallenin Tatarcedit olan adı, 1962 yılında çıkarılan yasa uyarınca Bağpınarı olarak değiştirilmiştir. Mahallede okuma yazma oranı % 90'dır.

Tarihi yapı olarak mahalledeki tek eser; eski Malkara - Uzunköprü üzerinde kurulmuş olan ve mahallenin hemen güneybatı yönündeki köprüdür. Tek gözlü kemer köprü niteliğinde olan köprü halen sağlıklı bir şekilde kullanılmaktadır. Köprünün adı, ne zaman yapıldığı, kimler tarafından yapıldığı bilinmemekle beraber, 93 harbinde Rus işgal kuvvetlerinin Uzunköprü'yü Malkara'ya bağlamak amacıyla yaptıkları sanılmaktadır.

Mahallede yaşayanların tümü geçimlerini tarım ve hayvancılıktan sağlamaktadırlar. Ekilebilen arazilerde buğday, arpa, ayçiçeği, kabak yanında fasulye, nohut, mercimek gibi baklagiller de yetiştirilmektedir. Süt ve besi hayvancılığı bu mahallede de önemli ölçüde yapılmaktadır. Günlük 2 ton civarında sütü bulunmaktadır.

Bağpınarı Bağpınarı Bağpınarı Bağpınarı Bağpınarı Bağpınarı Bağpınarı Bağpınarı Bağpınarı Bağpınarı Bağpınarı Bağpınarı

BallıMalkara İlçesine 16 km. uzaklıkta, Malkara - Şarköy yolu üzerinde kurulmuş, 546 nüfuslu büyük bir mahalledir. İşlek bir yol üzerinde olması nedeniyle ulaşım sıkıntısı söz konusu değildir. Mahallenin bulunduğu yer, güneybatıdan denize açılan genişçe bir vadinin ağzıdır.

Ballı mahallesi kuzeydoğudan güneybatıya doğru uzanan genişçe bir vadide yer almakla birlikte, vadi içindeki dereler ve tepelerle bir plato görünümü arz etmektedir. BallıKuzeybatısında yer alan Harman tepe mevkii mahallenin en yüksek noktasını oluştururken, güneye doğru akan Mavi Ova deresi yükseltinin en az olduğu yerdir. Ballı mahallesinin batısında da Küçük Köprü deresi akmaktadır. Küçük Köprü deresi yaz aylarında tamamen kururken, Mavi Ova deresinin suları oldukça azalmaktadır. Güneydeki Işık dağlarının bir devamı olan Melen Balkanlarının konumuna göre mahalle oldukça çukurda kalmaktadır.

Ballı Ballı mahallesinin denizden yüksekliği 150 - 200 m. arasındadır. Çok eski adı Ballu olan, Rumeli Fatihi Süleyman Paşa'nın vakfiyesinde Ballu Şule ve Ballu İlyas olarak geçen bu mahalle, Süleyman Paşa ile Rumeli'ye geçen Dülkadiroğulları (Malatya - Maraş) Yörükleri tarafından kurulmuştur. Dülkadir birliğini kuranlar Oğuzların Bozoklar kolundandır. Bu Yörükler Halep'ten, Tokat'a kadar yayılmışlardır. Rumeli'nin alınması ile birlikte Süleyman Paşa ile bu yörükler de Malkara yöresine gelmişlerdir. Ballı mahallesi, Rumeli'ye geçen Yörüklerin Bayındır oymağının bir kolu tarafından kurulmuştur. 3. Selim zamanında yeniçerilerin bir kısmı burada ayaklanmışlar, sonuçta Nizamı Cedid askerleri ayaklanmayı bastırmıştır.

Ballı İslam Eserleri Müzesi 2197 notu vakfiyesinde geçen, Ballu İlyas, Ballu Şule boylarının adlarının asıl söylenişi "Ballu" biçimindedir. Zamanla mahallenin adı Ballı olarak kalmıştır. Mahallede tarihi eser olarak ayakta kalan tek yapı hamamdır. Müstecep - Ballı arasında Mavi Ova mevkiinde Cemal ve Ağır Mahallesi mezarlığı, Deliller mahallesi yönünde höyük bulunmaktadır. Aynı yönde manastır ve çatal tepe sığınakları vardır. Ayrıca köy dışında toprak altında kalan bir köprü mevcuttur. Mahalle halkının büyük bir bölümü geçimini tarım ve hayvancılıkla sağlamaktadır. Ekilebilen arazilerde buğday, arpa, ayçiçeği, soğan, mısır, üzüm gibi tarım ürünleri yetiştirilmektedir. Bunun yanında büyükbaş hayvancılık çok gelişmiştir. Mahallede günde 4 ton civarında süt üretilmektedir. Okuma yazma oranı %100'dür.

BallıMahallede Sağlık Ocağı, İlköğretim Okulu, Tarım Kredi Kooperatifi bulunmaktadır. Mahallenin içinde özellikle gençlerin yararlandığı bir futbol sahası bulunmaktadır.

Ballı Ballı
Ballısüleİlçe merkezine 30 km. uzaklıkta, ilçenin güney doğusunda kalan, 107 nüfuslu küçük bir mahalledir. Bir tepenin yamacında kurulan mahallenin kuzeyinde doğu-batı istikametinde akan küçük bir ırmak ve ırmağın vadisinde az miktarda ova tabir edilen araziler mevcuttur. Rumeli Fatihi Süleyman Paşa'nın, Rumeli'yi fethetmesinden sonra, Anadolu'dan gelen birçok Yörük Malkara'ya yerleşmiştir. Ballu, Rumeli'ye geçen aynı adı taşıyan Yörüklerin bir koludur. Toroslarda yaşayan Dulkadir Oğullarından olan Bayındır oymağının 12 obasından birisinin adı Ballıdır. Şule sözcüğü de muhtemelen bir şahıs adıdır. Ballısüle, Anadolu'dan Malkara'ya gelen Yörük Türklerinin kurduğu eski bir yerleşim yeridir. Eski ve kalabalık bir mezarlığının olması bunu göstermektedir.

BallısüleCumhuriyetten sonra, 1935 - 1936 yıllarında Yunanistan'dan (Selanik) ve Romanya'dan göç eden Türklerden bir kaç hane mahalleye yerleştirilmiştir. 1951 yılında da Bulgaristan göçmenlerinden birkaç hane daha mahalleye yerleştirilmiştir. Mahallede, köklü yerleşiklerden olanlara Gacal, sonradan gelip mahalleye yerleşenlere de Muhacir adı verilmiştir. Mahallede okur yazar olanı %95'tir.

Mahallenin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanır. Ekilebilen arazilerde buğday, arpa, ayçiçeği, mısır, soğan, mercimek, nohut gibi tarım ürünleri yetiştirilmektedir. Hayvancılıkta büyükbaş hayvancılık çok gelişmiştir. Süt inekçiliği ve besicilik iyi cins ırklarla yapılmaktadır. Mahallede günde 2 ton civarında süt üretilmektedir. Çok az miktarda küçükbaş hayvan ve kümes hayvanı da vardır.

Ballısüle Ballısüle
BatkınMalkara ilçesinin kuzeyinde, İlçe merkezine 10 km. uzaklıkta, 207 kişilik nüfusa sahip bir mahalledir. Mahalle hafif engebeli bir arazi üzerine kurulmuştur. Arazi şekilleri genellikle ova şeklinde olup, bir kısmı da hafif engebelidir. Emirovası, Tilki Burnu ovası, Karakavak ovası yörenin önemli ovalarıdır. En önemli tepeleri de batıda Hüyük tepe ve kuzeyde Güzel Ahmet tepedir.

Batkın mahallesinin ilk kurucuları Tatarlardır. Kırım Savaşı sonunda Kırımdan bir grup Tatar ailesi Sultan Aziz'in Yörücek Çiftliğine (bugünkü Batkın mahallesinin olduğu yere) gönderilir.

BatkınDaha sonra halkın 93 harbi dediği 1877 - 1878 Osmanlı Rus Savaşı neticesinde Bulgaristan'dan 44 Pomak ailesi, yine bu Batkın merasına Tatarların yanına yerleştirilir. 1896 yıllarında yerleşik halka arsa va arazilerin ilk tapusu verilir. Daha sonraları Tatarların zamanla dağılmaları nedeni ile mahallenin nüfusuna Pomaklar hakim olmuştur.

BatkınBalkan Savaşında Bulgar zulmüne uğrayan mahalle halkı, iki sene sonra patlayan 1. Cihan Harbine 60 haneden 65 kişi göndermiştir. Bu 65 kişiden ancak 3 tanesi geriye dönebilmiştir. Yunanlar 1919 yılında mahalleyi işgal ederek halka işkence yapmışlardır. 1922'de Rumlar özellikle Kalivya (bugünkü Gönence) Rumları savaşı kaybetmelerinin sonucu kaçarken, giderayak çevreyi yakıp yıkmışlar, vahşet örneği göstermişlerdir.

BatkınCumhuriyet öncesi yaşanan sık ve uzun savaşlar, kıtlıklar mahalle nüfusunun azalmasına ve hatta bazı hanelerin yok olmasına sebep olmuştur. Cumhuriyet sonrası gelen savaşsız, istikrarlı dönemde mahalle nüfusu artmaya başlamıştır. Son yıllarda işsizlik nedeniyle yapılan göçlerle mahalle nüfusu tekrar azalmaya başlamıştır. Mahallenin adı bugünkü ilköğretim okulunun bulunduğu yerdeki bataklıktan gelmektedir. Bu bataklık yakın zamana 1960'lı yıllara kadar duruyordu. Malkara Belediyesi, mahalleye su deposu kurup, suyu Malkara'ya pompalayınca bataklık kurumuş ve yerine bugünkü ilkokul yapılmıştır.

BatkınMahallede Milli Eğitimin temelleri 1928 harf inkılabına kadar dayanmaktadır. 1912 (Balkan Savaşından) öncesi Arap harfleriyle eğitim yapılmıştır. Ancak sonraki dönemde harf inkılabına kadar eğitim yapılmamıştır. Mahalleye 1938 yılında 3 yıllık okul açılarak, ciddi bir eğitime geçilmiştir. Okur yazar oranı %90'dır.

Mahalle ekonomisinin belkemiğini hububat, ayçiçeği ve süt inekçiliği teşkil etmektedir.

Tarım ürünlerinden buğday, arpa ve mısır ekilmektedir. Sanayi bitkisi olarak ayçiçeği ve şeker pancarı ekilir. Her aile, kendi ihtiyacı için nohut, mercimek, fasulye, kavun, karpuz, soğan ve yaz sebzesi yetiştirir. Büyükbaş iyi cins hayvanlarla süt ve besi hayvancılığı yapılmaktadır. Mahallede günde 2 ton civarında süt üretilmektedir. Az da olsa küçükbaş ve kümes hayvanı da beslenmektedir.

Batkın Batkın Batkın Batkın
Batkın Batkın

BayramtepeMalkara ilçesinin kuzeybatısındaki en uç mahallesi olup, İlçe merkezine 29 km. uzaklıkta, 229 kişilik nüfusa sahiptir. Mahalle, çevresine göre yüksek bir tepenin doğuya bakan yamacında kurulmuştur.

Mahalle arazisinin kuzey batısı ile güney batısında ufak tepecikler göze çarpmaktadır. Güney doğusundan kuzeye doğru akan derenin kenarındaki arazi düz ova görünümündedir. Bu dere, mahallenin tek akarsuyu olup, Davuteli mahallesi ile Bayramtepe mahallesi arasında sınır teşkil eden küçük bir dere ile bu dereyi besleyen daha küçük dereciklerden meydana gelir. Kış mevsiminde yağışlar nedeni ile suyu 5 metreye kadar genişlerken, yazın kuruyarak genişliği 1 metreye kadar iner. Sonbahar aylarında ise bu derenin suyu tamamen kurumaktadır. Cumhuriyetten önce köyde Rumlar yaşamışlar ve o zaman mahallenin adı Teberrük'müş. Teberrük isminin nereden geldiği bilinmemektedir. Bu isim 1960 yılında, mahallenin kurulduğu yerin coğrafi konumuna bakılarak Bayramtepe olarak değiştirilmiştir. 1925 yılına kadar köy tamamen Rum mahallesi olarak kalmıştır. 1923 - 1924 yıllarında mahalleyeTürk aileleri getirilip, yerleştirilmiştir.

BayramtepeMahallenin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır. Mahallede üretilen ürünlerin başında tahıl ve endüstri bitkileri gelmektedir. Tarımda en büyük payı buğday, arpa ve yulaf tutmaktadır. Az miktarda meyve ve sebze yetiştirilmektedir. Büyükbaş hayvancılık olarak süt ve et sığırcılığı gelişmiştir. Günlük süt üretimi 2 ton civarındadır. Eğitime 1938 yılında, eğitmenli 3 sınıflı ilkokulda başlanmıştır. 1965 yılında yapılan ilkokul ile eğitime öğretmenli olarak yakın zamana kadar devam edilmiştir. Şimdi taşımalı eğitime geçilmiştir. Okuma yazma oranı %95'tir.

Bayramtepe Bayramtepe Bayramtepe

ÇavuşköyMalkara ilçesinin doğusunda, 4 km. uzaklıkta, E-84 Karayolu üzerinde yer almaktadır. Bu yüzden mahalleye ulaşım çok kolaydır. 2017 nüfusu 373 kişidir. Mahalle yukarıdan aşağıya inildikçe ova görünümü kazanmaktadır.

E-84 mahalleyi ikiye bölmektedir. Doğuda yükselti olarak Ballı Tepe bulunur. Bunun dışında mahallede ve çevresinde göl, nehir, çay, bataklık ve engebe yoktur. Mahallenin adı konusunda iki kaynak gösterilmektedir. Bir söylentiye göre, cumhuriyetten önce yörede üç çiftlik varmış. Bunlar; Ali Efendi, Zeynel Ağa, Ermeni Manukyan. Mahallenin bulunduğu yere işçilerin kalması için yer yapılır. İşçiler burada konaklar. Bu işçilerden birisi askere gider. Askerliğini çavuş olarak yapar. Mahalleye bundan dolayı Çavuşköy dendiği söylenir. Diğer bir söylentiye göre; 1353 yılında Süleyman Paşa Rumeli'ye girdiğinde mahalleye isim verilmiş.

ÇavuşköyCumhuriyetten önce Balkan Savaşında, Bulgarlar tarafından mahalle tamamen yakılmış, iki hane kalmıştır. Daha sonra yeniden yerleşilerek mahalle büyümüştür.

Mahallede tarım son derece önemlidir. Buğday ve ayçiçeği çok miktarda üretilmektedir. Çünkü mahallenin arazi varlığı oldukça fazladır. Çevre mahalleler içinde en çok toprağa sahip mahalledir. Hayvancılık da son derece gelişmiştir. Günde 4 ton süt üretilmektedir.

Mahalle halkı için hayvancılık önemli bir geçim kaynağıdır. Yıllık gelirin %90'ını tarım ve hayvancılık sağlamaktadır. Mahallede okuma yazma oranı %100 dür.

Çavuşköy Çavuşköy

ÇimendereMalkara ilçesinin güneyinde, ilçe merkezine 30 km. uzaklıkta, Gelibolu'ya sınır, 292 nüfuslu bir mahalledir. Yerleşim yeri olarak dağın eteğine kurulmuştur. Engebeli bir araziye sahiptir. Arazinin büyük bir kısmı tarıma elverişli değildir.

Cumhuriyetten önce, Bulgaristan'ın Hızladı kasabasında yaşayan bir grup, savaşlar sonunda göç ederek Malkara'ya gelirler. Bunlara yerleşmeleri için Allıışık mahallesi gösterilir. Burasını beğenmeyip, mahallenin bugünkü yerleşim yerine gelirler. Burasının yeşillik ve çimenlik olduğunu, yakınından da dere geçtiğini görürler. Burası hoşlarına gider ve buraya yerleşmeye karar verirler. Tekrar Bulgaristan'a dönerek oradaki yakınlarına burasını anlatırlar. Onlarla beraber tekrar Malkara'ya gelirler. Şimdiki mahallenin bulunduğu yere geldiklerinde görürler ki, anlatılanlar doğrudur. Buraya yerin özelliğine uygun olarak Çimendere adını verirler. Mahallenin adı Cumhuriyet döneminde de aynı kalmıştır.

ÇimendereMahalle halkı, Balkan savaşında Bulgar zulmünden kaçmak için mahalleyi boşaltır. Buradan Tekirdağ'a, oradan da gemi ile Bandırma'ya geçerler. Savaş sonrasında yine bugünkü mahallelerine geri dönerler.

Mahalle halkı geçimini tarım ve hayvancılıktan karşılamaktadır. Ekilebilen arazilerinde buğday, ayçiçeği, arpa ve gelir getirici olarak kavak ağacı yetiştirilmektedir. Bunların yanında yemeklik olarak baklagiller de yetiştirilmektedir. Çimendere mahallesinde süt ve besi hayvancılığı çok iyi bir şekilde yapılmaktadır. Günde 2,5 ton civarında süt üretilen mahallede hayvancılık önemli bir geçim kaynağıdır. Mahallede okuma yazma bilmeyen yoktur.

Çimendere Çimendere Çimendere Çimendere Çimendere Çimendere Çimendere Çimendere Çimendere

ÇınaraltıMalkara ilçesinin doğusunda, Hayrabolu İlçe sınırına yakın bir yerde kurulmuştur. Malkara ilçesinin en uzak mahallelerinden biridir, ilçeye 25 km. uzaklıkta bulunur. 2017 nüfusu 667 kişidir.

Mahalle, iki ufak tepenin arasında kalmaktadır. Evler çukurdan tepelere doğru dağılmaktadır. Kış soğuklarına ve yağışlara karşı muhafazalıdır. Mahallenin kuzey, kuzey batı ve kuzey doğusunda kendine has ovası vardır. Arazi genellikle engebelidir. Mahallenin içinden küçük bir dere geçmektedir. Bu dere Ana dere ile birleşerek, mahallenin doğusundaki Karacagür deresine akmaktadır. Mahallenin batısında 1 km. uzaklıkta orman vardır.

Bugün Çınaraltı mahallesinde yaşayanların ataları, (1877 - 1878) 93 harbi adı ile anılan savaş sırasında Bulgaristan'dan göç ederek, bugün Çınaraltı mahallesinin bulunduğu yere yerleşmişlerdir. Bulgaristan'dan gelen bu insanlar, yerleştikleri bu mahalleye Pravca adını vermişlerdir. Pravca Bulgarca bir isimdir. Türkçe "Doğru söyleyen" anlamına gelir. Halen burada yaşayan halk Bulgarca (Pomakça) konuşmaktadır. Pomak'ın anlamı da "yardımcıdır". Osmanlı - Rus savaşında Türk ordusuna en çok yardım eden bu kişilerdir.

ÇınaraltıMahallenin ilk yerleşim yeri şimdiki yerinden 1.000 m. kadar kuzeyde kurulmuş olup, şimdiki yerine daha sonradan yerleşilmiştir. İlk yerleşim yerinde bugün, eski bir mezarlık ve harabe halinde bir klise kalıntısı bulunmaktadır. Bugün buraya "eski pravca" denilmektedir. Kuruluş yerinin kuzeyinde daha önce Çınar ağacı varmış. Mahallenin adı da oradan kalmıştır.

Mahalle halkı geçimini tarım ve hayvancılıktan karşılamaktadır. Tarımla uğraşanlar genellikle hububat türü olan buğday, arpa ve süpürge ekerler. Bunun yanında sanayi bitkisi olan ayçiçeği, şeker pancarı ve kabak da ekerler. Bahçecilik fazla yapılmaz. Kendi ihtiyacını karşılayacak kadar nohut, mercimek, fasulye ve soğan ekerler. Mahallede hayvancılık önemli bir yer tutar. Süt inekçiliği ve besi hayvancılığı gelişmiştir. Günde 3 ton süt üretilmektedir.

Mahallenin okuma yazma oranı diğer mahallelere göre oldukça düşüktür. %85'dir.

Çınaraltı Çınaraltı Çınaraltı Çınaraltı Çınaraltı Çınaraltı Çınaraltı

ÇınarlıdereMalkara ilçesinin güneydoğusunda, İlçe merkezine 28 km. uzaklıkta, engebeli bir alanın kenarına kurulmuş bir mahalledir. 2017 nüfusu 270 kişidir.

Uzun ve düz bir akarsu yatağı ve yanında ovası bulunmaktadır. Şarköy Ganos dağları mahallenin güney yönünü kaplar. Mahalle çukurda kalır. Kuzey ve güney tarafları yüksektir. Tek akarsuyu olan Çaydere, Melen Balkanından doğarak mahallenin içinden geçmekte ve Ege denizine dökülmektedir.

ÇınarlıdereCumhuriyetten önce mahallenin ismi "Bunak" tır. Kelime anlamı "soğuk pınar" dır. Gazi Süleyman Paşa zamanında mahallenin yerinde aynı adı taşıyan bir köy vardır. Gazi Süleyman Paşadan sonra bu köy buradan dağılıp, yeri fundalık haline gelir. 1877 - 1878 yıllarında, 93 harbinde Bulgaristan'ın Selvi kazasından gelenler buraya yerleşmiştir. Bu mahalleye ait su kuyuları eski zamandan kalma olup, halen çalışmaktadır.

Çınarlıdere1960 yılında, mahalle halkının isteği üzerine mahallenin "Bunak" olan ismi "Çınarlıdere"ye çevrilmiştir. Bu ad mahallenin içinden geçen Çayderenin, her iki tarafının çınar ağaçları ile kaplı oluşundan gelmiştir. Bugün, çınar ağaçları kesildiği için az kalmıştır. Mahallede Aksakal deresinde bulunan tarihi küçük köprüden başka tarihi eser yoktur.

Mahallede üretilen ürünler; buğday, arpa, mısır, ayçiçeği, şeker pancarı ve sebzelerdir. Meyve ağacı, kırağının fazla düşmesi ve uzun sürmesi yüzünden yoktur. Halkının gelir ve geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Hayvancılık oldukça gelişmiştir. Günde 3 ton süt üretilmektedir.

Mahallede eğitime ilk defa Cumhuriyetin ilanından sonra gece mektepleri (Millet Mektepleri) ile başlanmış, yeni Türk Harfleri ile okuma - yazma seferberliği başlatılmıştır. İlkokul, 1940 yılında bir öğretmen ile eğitime başlamıştır. Okuma yazma oranı %99'dur.

Çınarlıdere Çınarlıdere Çınarlıdere

DanişmentDanişment mahallesi, Malkara ilçesinin batısında, eski İstanbul - Enez karayolu üzerinde, şimdiki İstanbul - Çanakkale asfaltının 1 km. kuzeyinde, Malkara-Keşan ilçeleri arasında yer almaktadır. Malkara ilçe merkezine 16 km. Keşan ilçesine ise 11 km. uzaklıktadır. Malkara ilçesinin batıya uzanan en uç köyüdür. Mahallenin sınırları içerisinde Tekirdağ il sınırı sona ermekte ve Edirne il sınırı başlamaktadır.

DanişmentMahalle, Koru dağlarının uzantısı durumundaki Katrancı tepesinin kuzeye bakan yamacında kurulmuştur. Bu yüzden mahallenin kurulu bulunduğu yer düz olmayıp, meyillidir ve arazisi engebelidir. Arazi içindeki akarsu yatakları fazla derin değildir. Kocadere, Sarımurat deresi, Ayşeyenge deresi, Domuzdere ve Çayırdere gibi önemli dereleri vardır. Bu derelerin akışları düzenli olmayıp, yaz aylarında kurumaktadır.

Danişment Kış aylarında suyu çoğalmakta olan bu derelerin boşuna akışları, Yaylagöne mahallesi ile Danişment mahallesi arasındaki bir vadiye set çekilerek önlenmiş olup, bir gölet meydana getirilmiştir. Bu göletin kapladığı alan mahalle sınırları içinde kalmasına rağmen, arazinin dalgalı olması nedeniyle mahalle halkına pek faydası yoktur.

DanişmentMahallenin, çok eski tarihlere dayanan bir yerleşim birimi olduğu, çevrede rastlanan mezarlardan, mezar taşlarından ve bulunan eski paralardan anlaşılmaktadır. Eski bir yerleşim yeri olmasına rağmen, bugünkü yerine takriben 100 yıl önce kurulmuştur. İlk kuruluşunda 7 hanelik bir çiftlik olan mahalle, o zamanlar bir Rum mahallesi olan Yaylagöne'ye bağlanmak istenmiştir.

Danişment Ancak o yıllarda (1900 yıllarında) Bulgaristan'dan gelen 10-15 hanelik bir göçmen kafilesi, çiftliğin sahibi olan Keçici Mehmet Ağa tarafından mahalle nüfusuna yazdırılmış ve o tarihten itibaren Danişment mahallesi olarak Malkara ilçesine bağlanmıştır.

Zamanla çevreden gelenlerle mahallenin nüfusu artmaya başlamış ve en son 1951 yılında gelen Bulgaristan ve Romanya göçmenleriyle 128 haneye ulaşmıştır. 2017 yılı nüfusu 290 kişidir.

DanişmentMahallenin güneyinde kalan Katrancı tepesi, eski İstanbul - Enez yolu üzerindedir. Osmanlılar döneminde bu tepede bir Danışma Yeri (Karakol) varmış. Bu danışma zamanla Danişment olmuş ve mahallenin adı da Danişment olarak kalmıştır.

Mahallenin ismi Danişment olmakla birlikte, halk arasında Talaşman olarak da söylenmektedir. Bir söylentiye göre halk arasında Kara Talaşman denilen bir çeşit çekirgenin bu çevrede çok bulunmasından dolayı, mahalleye bu isim verilmiştir.

Danişment Ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Buğday, ayçiçeği ve çeşitli sebzeler yetiştirdikleri ürünlerdir. Üretilen ürünler, Keşan ve Malkara'ya yakın olması nedeni ile çok kolay pazarlanmaktadır.

Son zamanlarda Danişment mahallesinde de hayvancılık çok büyük bir gelişme göstermiştir. Günde 2 ton civarında süt üretilmektedir. Mahallede okuma yazma bilenlerin oranı %95'dir.



Danişment Danişment Danişment

DavuteliMalkara ilçesinin batısındaki en uç ve en uzak köylerindendir. İlçe merkezine uzaklığı 30 km. dir. Mahalle meyilli bir yamaç üzerine kurulmuştur. Akarsuları sürekli değildir. Kışları karlı ve soğuk, yazları sıcak ve kurak geçmektedir.

Cumhuriyetten önce, mahallenin bulunduğu topraklar Padişah taraftarı Davut bey adında bir kişi icarla kiralayarak, burada bir çiftlik kurmuş. Uzun yıllar Davut Bey'in çiftliği olarak kalmıştır. Sonradan mahallenin adı bu kişinin adından kaynaklanarak Davuteli olarak kalmıştır. Resmi kayıtlara da bu şekilde geçmiştir. Mahalle halkı, Cumhuriyet kurulduktan 9 ay sonra Selanik'ten gelip buralara yerleşmiştir.

DavuteliMahalle halkı geçimini tarım ve hayvancılıktan karşılamaktadır. Ekilebilen arazilerde buğday, kabak, nohut, fasulye, kavun, karpuz, soğan, ayçiçeği gibi ürünler yetişmektedir. Mahallede iyi cins hayvanlarla büyükbaş süt ve besi hayvancılığı yapılmaktadır. Ayrıca azda olsa küçükbaş hayvancılık yapan aileler de bulunmaktadır. Günlük süt üretimi 2 ton civarındadır.

Mahallede okuma yazma bilmeyen yoktur.

2017 nüfusu 240 kişidir.

Davuteli Davuteli Davuteli

DelillerDeliller Mahallesi, Malkara ilçesinin güney doğusunda, ilçe merkezine 24 km. uzaklıktadır.

Mahalle, Tekirdağ il yıllığındaki bilgilere göre Saruhanlı Yörüklerinin 14.yüzyılda Trakya'ya geçerek kurdukları köylerden biridir. İkinci bir kaynak kitaba göre, Osmanlı döneminde 1400 yıllarında Delilular adı verilen savaşçı askerlerin askerden ayrıldıktan sonra buraya gelip yerleşmeleriyle kurulmuş ve adını da Delilular koymuşlardır. Delilular ismi zamanla değişime uğrayarak Deliller haline dönüşmüştür.

Cumhuriyet döneminden önce bir süre Yunan işgalinde kalmış, Cuhuriyetin ilanı ile tekrar bağımsızlığına kavuşmuştur.

DelillerDoğu - batı yönünde uzanan bir dikdörtgeni anımsatan, dalgalı bir arazi yapısına sahiptir. Toplam 8.000 dönüm alanı kaplar. Önemli sayılacak Güvenbayırı tepesi ile Tavşan tepesi olmak üzere iki tepesi vardır. Ayrıca, vadi kenarında Değirmen ovası denilen küçük bir ovası da mevcuttur. Kendi toprakları içinde akan akarsu yoktur. Fakat, mahalleyi diğer mahallelerden ayıran iki küçük deresi vardır. Bu derelerden Söğütlük deresinin suyu yaz aylarında kesilmesine rağmen, su toplama alanı çok olduğu için 1985 yılında üzerine gölet inşa edilmiştir. Şu anda çevresindeki arazi sulanabilir duruma gelmiş ve verimin artmasına, sulu tarımın başlamasına sebep olmuştur.

DelillerDeliller Mahallesi, Cumyuriyet döneminden önce Tekirdağ ilinin Şarköy ilcesine bağlıymış. Cumhuriyet kurulduktan sonra Malkara ilçesine bağlanmıştır. Mahallenin 2017 nüfusu 157 kişidir.

Mahallede tarım ve hayvan ürünleri bol miktarda üretilmektedir. Ekilebilen arazilerden buğday, arpa, ayçiçeği, pancar ve kabak yetiştirilmektedir. Süt inekçiliği ve besicilik iyi bir şekilde yapılmaktadır. Günde 1,5 ton civarında süt üretilmektedir.

Mahallede okuma yazma oranı oldukça yüksektir. Halkın %98'i okur-yazardır.

Deliller Deliller

DemirciliMalkara ilçesinin kuzeybatısında, ilçe merkezine 20 km. uzaklıkta, 104 nüfuslu bir mahalledir.

Mahallenin etrafı yüksek olup, mahalle bir çanak içine kurulmuş gibidir. Engebeli bir arazisi vardır. Ören, Kamışça, Ağılsırtı ve Pirelibayırlar mevkileri en yüksek yerleridir. Ova denilebilecek bir arazisi yoktur. Yazın suları çok azalan veya kuruyan Suçıktığı, Killik, Hacıilyas adında üç deresi vardır. Bu dereler kaynak ve yağmur suları ile beslenmektedir.

Mahallenin kuruluş tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Yakın çevredeki küçük yerleşim birimi kalıntılarına ve mezarlıklara bakılırsa, yerleşim alanının birçok defa değiştiği söylenebilir. Eski kayıtlarda adı Dumanlı Çiftliği olarak geçen bir çiftlik burada varmış. Söylentiye göre; Padişah bu çiftliği yaşlanan demircisine son yıllarını rahat ve sakin geçirmesi için bağışlamış. Mahallenin adının da buradan geldiği sanılmaktadır. Bu çiftlik sonraları Aydın (Nazilli) tarafından gelen bir aile tarafından alınmıştır. Bu aileden gelen bireyler, halen bu mahallede yaşamaktadır.

Demircili93 Harbinden sonra 1877 - 1878 yıllarında çiftliğe ilk göçmenler gelmiş ve çiftlikten yer satın almışlardır. Balkan ve l. Dünya Savaşı zamanında mahalle 12 hanenin yaşadığı bir çiftlik durumundaydı. 1922 yılında Trakya'nın işgali sırasında, ev sayısının az olması nedeni ile düşmanlar mahalleye yerleşmemiştir. Buna rağmen baskılar nedeniyle mahalledekiler rahatsız edilemeyecekleri yerlere zaman zaman kaçmışlardır. 1926 yılında Hükümet tarafından iskan edilen göçmenler çiftliğe gelmişlerdir. Yine 1935 yılında Bulgaristan'ın Eskicuma yöresinden ikinci bir göçmen kafilesi gelip, mahalleye yerleşmişlerdir. Romanya'dan gelen göçmenler daha sonra mahalleyi terk etmiştir.

Mahalle halkı geçimini tarım ve hayvancılıktan sağlamaktadır. Tarımın ağırlığı buğday ve ayçiçeğindedir. Bunun yanında arpa, yulaf, kavun, karpuz, baklagiller ve süpürge otu yetiştirilmektedir. Büyükbaş süt ve besi hayvancılığı yapılmakta olup, günlük süt üretimi 1,5 ton civarındadır.

Mahallede okul, 1938 yılında üç sınıflı ve eğitmenli olarak açılmıştır. Mahallenin eğitim düzeyi iyidir. Okuma yazma oranı %95'dir.

Demircili Demircili Demircili Demircili Demircili Demircili Demircili Demircili Demircili Demircili Demircili

DereköyMalkara ilçesinin batısında, İlçe merkezine 25 km. uzaklıkta 122 nüfuslu bir mahalledir. Mahalle, Tekirdağ ilinin Malkara kıyılarını kaplayan Tekir Dağlarının batıya uzanan dağ etekleri arasında bir tepe üzerinde kurulmuş olup, bir ada gibi görünmektedir.

Mahallenin etrafı dik yamaçlarla kaplanmıştır. Doğusunda Çardaktepe, batısında yüksek bir arazi, güneyinde Karatepe, kuzey ve kuzeybatısında Çamkay tepeleri vardır. Mahallede Boğaz deresi Damlarca deresi ve Kurukavak deresi olmak üzere 3 dere vardır. Yaz mevsiminde derelerin yatakları kurur, kışın ise su seviyesi yükselir. Mahalle iki defa kurulmuştur. Mahallenin ilk kuruluşu bilinmemektedir. Ancak dağılması şu şekilde anlatılır:

DereköyMahalle o zaman da yine aynı yerinde olup, kervan yolu üzerindeymiş. Kervanlar buralara çok zarar veriyorlarmış. Ahali ile kervan sahipleri arasında bu yüzden sık sık olaylar çıkıyormuş. Yine böyle bir olay neticesinde ahali, kervanda bulunan tüm develerin sırtlarına ot bağlayıp develeri yakmışlar. Bunun üzerine kervan sahipleri de kendi aralarında toplanıp tüm mahalleyi ateşe verip, yakmışlar. Yangından bir tek aile zarar görmeden kurtulmuş. Diğer ailelerin hepsi başka yerlere göç etmişler. Mahallede tek kalan diğer aile de komşu mahalleliler tarafından rahatsız edilerek mahalleden ayrılması sağlanmış. Böylece mahalle tamamen boşalmış.

Dereköy1877 yılında yapılan Osmanlı - Rus savaşından sonra Bulgaristan'ın Şumnu Vilayetinin merkez köylerinden Tüssa, Akdere ve Yenimahalle köylerinden göç edenler devlet tarafından buraya yerleştirilerek, mahalle ikinci defa kurulmuştur. Mahalle yeni kurulduğunda komşu köyler ve çiftlik sahipleri bundan hoşnut kalmamış ve köy halkına eziyet etmişlerdir. Köy, Yunan işgaline de uğramış ve çok eziyet çekmiştir. Mahalle halkından olan Ayşe kadın savaş zamanında işgal kuvvetlerince teslim edilmesi istenen silah, yiyecek, giyecek gibi şeyleri teslim etmeyip, saklayanları ihbar etmiş. Bu yüzden mahalle halkı çok eziyet çekmiştir. Ayşe kadın bu ihanetinden dolayı halk tarafından bilahare cezalandırılmıştır. Cumhuriyet döneminden sonra mahalleden yavaş yavaş göçler başlamış olup, halen devam etmektedir.

Mahallede okuma yazma oranı %95'tir. Mahalle halkı çiftçilik ve hayvancılıkla uğraşır. Mahallede en çok buğday, ayçiçeği, arpa ve yonca ekilir. Mahallede bahçecilik ve meyvecilik yapılmamaktadır. Hem besi, hem süt hayvancılığı yapılmaktadır. Günlük süt üretimi 2 ton civarındadır. Mahallede eti ve yumurtası için de tavukçuluk yapılmaktadır.

Dereköy Dereköy Dereköy Dereköy Dereköy Dereköy

Deveciİlçe merkezinin güneyinde 10 km. uzaklıkta, Koru dağlarının eteklerinde kurulmuş, 455 nüfuslu bir mahalledir. Kayalık, engebeli, dalgalı, fundalık bir arazi üzerine kurulmuştur. Kuzey ve batı yönlerinde iki dere ile çevrilidir. Önemli akarsuyu yoktur. Bir deresi bulunmaktadır. Bu dere Kadıköy sulama barajına akan Derbent deresidir.

Derenin suyu yazın kurumaktadır. Mahallenin kuruluşu 300 yıl evvele dayanmaktadır. Önceleri nahiye olarak kurulmuş, askeri karakol bulunuyormuş. Kuruluşundan Cumhuriyet dönemine kadar Rumlar ikamet etmiş. 1924 yılında bugünkü halkı, Yunanistan'ın Selanik şehri Langaza bölgesinden muhacir olarak gelmiş ve Devlet tarafından Deveci Mahallenine yerleştirilmiştir.

DeveciMahalle, Gelibolu - Malkara - Tekirdağ kervan yolu üzerindedir. Rivayete göre burada deve kervanları konakladığı için, daha sonra yerleşim yeri olunca Deveci Mahallesi adının verildiği söylenir.

Mahallede 1928 yılında ilkokul açılmıştır. Mahallede okuma yazma oranı düşüktür.

Mahallenin güneyinde Bulavat Kalesi olarak anılan bir askeri karakolun kalıntıları bulunmaktadır. Eski köy denilen arazide de, çanak çömlek kalıntılarına rastlanmaktadır.

Mahallede tüm gelir tarım ve hayvancılıktan sağlanmaktadır. Genellikle hububat ve sanayi bitkileri ekilmektedir. Bunlardan başlıcaları buğday, ayçiçeği, fasulye, şekerpancarı, susam, arpacık ve mısırdır. Mahallede büyükbaş hayvan olarak sığır, küçükbaş hayvan olarak keçi, koyun ve kümes hayvanları beslenmektedir. Büyükbaş hayvancılıkta süt inekçiliği önem kazanmıştır. Günlük süt üretimi 3 ton civarındadır.
Deveci Deveci Deveci Deveci

DeveliMalkara ilçesinin doğusunda, İlçe merkezine 22 km. uzaklıkta, 128 nüfuslu küçük bir mahalledir. Arazide bulunan üç tepeden en yükseği olan Çallık tepesinin eteğine kurulmuştur. Kışın yağan yağmur ve kar suları ile taşan, yazın kuruyan ufak bir deresi vardır. Yeryüzü şekilleri engebeli olup, üç tepeden oluşmaktadır.

Mahalle, eskiden içinden geçen Tekirdağ - Keşan yolunun kenarındadır. Cumhuriyetten önceki tarihlerde bu yol mahallenin içinden geçmekte iken, Cumhuriyetten sonra bu yol değiştirilmiş olup, mahalle yoldan 1 km. içerde kalmıştır.

Cumhuriyetten önce eğitim yok denecek kadar azmış. Şu an mahallede okuma yazma oranı %90'dır.

Mahallede tarımdan elde edilen gelir ihtiyaçlarında kullanılmakta, artanı satılmaktadır. Tarım bitkilerinden buğday, arpa, yulaf, fasulye, kabak, ayçiçeği ve şeker pancarı ekilmektedir. Bunun yanında mahallede büyükbaş hayvancılığı oldukça gelişmiştir. Günlük üretilen süt miktarı l ton civarındadır.

Develi Develi Develi Develi Develi Develi Develi Develi Develi Develi Develi Develi Develi Develi
Develi Develi Develi Develi

DoğanköyMalkara ilçesinin kuzeyinde, İlçe merkezine 27 km. uzaklıkta, 309 nüfuslu bir mahalledir. 300 m. rakımlı mahalle, alçaklı - yüksekli, engebeli bir arazi üzerine kurulmuştur.

Yapılan araştırmalarda Rumeli'ye ilk geçen Türk Beylerinin, elde ettikleri topraklara birer çiftlik kurarak, kendi adlarını verdikleri anlaşılmaktadır. Doğan mahallesinin de isminin buradan geldiği sanılmaktadır. Cumhuriyetten önce de Doğan Mahallesi adını taşıdığı için, mahallenin adının buradan geldiği kuvvetle muhtemeldir.

DoğanköyMahallenin gelir kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Tarım ürünleri olarak; buğday, ayçiçeği, kabak çekirdeği, süpürge otu ve mısır üretilmektedir. Bunun yanında hayvancılık olarak büyükbaş hayvanlardan süt inekçiliği, besi inekçiliği, küçükbaş hayvancılıkta koyun, keçi, kümes hayvanlarından kaz, hindi, ördek, tavuk yetiştirilmektedir. Günlük süt üretimi 2 ton civarındadır. Ayrıca mahallede kilim tezgahları vardır. Ancak, mahalleye ve ahaliye fazla bir ekonomik değer kazandırmamaktadır. Mahalle yer altı madenlerinden kömür yatakları bakımından zengindir. Mahalle sınırları içinde özel birçok kömür madeni işletmesi vardır. Bu madenlerde çalışan işçiler nedeni ile mahallenin nüfusu devamlı değişmektedir.

Mahallede İlköğretim okulu ve sağlık evi bulunmaktadır. Okuma yazma oranı %95'dir.

Doğanköy Doğanköy

DoluköyMalkara ilçesinin kuzeybatısında, İlçe merkezine 23 km. uzaklıkta, 419 nüfuslu bir mahalledir. Mahalle, az meyilli bir yamaç üzerine kurulmuştur. Arazi küçük dereler, tepeler ve sırtlarla belirgin olarak engebelidir. Devlet Su İşleri tarafından 1982 yılında mahallenin güneyinde bir sulama göleti yapılmıştır.

Mahalle eskiden Rum ve Bulgar halkın yaşadığı bir köymüş. 1923 yılında mübadele sonucu Selanik'te yaşayan Türkler buralara yerleştirilmiştir. 1951 yılında, Bulgaristan'dan gelen birkaç Türk ailesi de bu mahalleye yerleştirilmiştir.

DoluköyMahallenin adı ile ilgili anlatılan iki hikaye vardır. Birincisi; Davuteli Mahallesi yolu üzerinde bulunan çiftlik içi mevkiindeki Ayazma denilen yerde bazı insanların yaşadıkları, bu insanların daha sonra şimdiki Dolu köy denilen yeri doldurarak üzerine yerleştikleri ve böylece mahallenin kurulduğu söylenmektedir. Yeri doldurulduğu için bu ad verildiği söylenmektedir. Mahallenin adı ile ilgili ikinci söylenti ise; bir savaş zamanı mahalleye gelenler mahalle ambarlarının dolu olduğunu görünce, "dolu, dolu burası dolu diyerek" mahallenin adı Dolu olarak kalmıştır.

Mahallede tarihi yapı olarak bir tek mahallenin üst tarafında bulunan yıkık bir yel değirmeni mevcuttur.

DoluköyMahallede eğitim, 1925 yılında mahalle imamının bir evde çocuklara okuma öğretmesi ile başlamıştır. 1928 yılından itibaren öğrencilere yeni yazı öğretilmeye başlanmıştır. Daha sonra 1932 yılında okul yapılmış ve 1 öğretmen tayin edilerek 3 yıllık eğitim ve öğretim başlamıştır. 1932 yılında eğitim 3 yıldan 5 yıla çıkarılmıştır. Daha sonraları, devlet millet işbirliği ile ek dershane yapılarak eğitim - öğretime devam edilmiştir. 1997 yılında tamamlanan yeni İlköğretim okulu ile mahalle 12 derslikli bir okula kavuşmuş ve çevre mahallelerin öğrencileri de taşımalı sistemle burada eğitim görmeye başlamıştır. Okuma yazma oranı %95'dir.

Dolu mahallesi, iyi tarım ürünleri yetiştiren bir mahalledir. Geçimlerinin tamamı tarıma dayalıdır. Bitkisel üretim olarak buğday, ayçiçeği, mısır, arpa ve şeker pancarı yetiştirilmektedir. Bunun yanında küçükbaş ve büyükbaş hayvancılık yapılmaktadır. Büyükbaş olarak süt ve besi hayvanı yetiştirilmektedir. Mahallenin günlük süt üretim 3 ton civarındadır.

Doluköy Doluköy Doluköy Doluköy Doluköy Doluköy Doluköy Doluköy Doluköy Doluköy Doluköy Doluköy Doluköy Doluköy Doluköy Doluköy Doluköy

ElmalıMalkara ilçesinin güneyinde, İlçe merkezine 18 km. uzaklıkta, 332 nüfuslu bir mahalledir. Tepe üzerine kurulmuş olan bu mahallenin yeryüzü şekilleri tepelik ve engebelidir. Ezberli deresi, Kaynarca deresi ve Hamamkaya Deresi olmak üzere Saroz körfezine dökülen üç deresi vardır.

Mahallede önceleri Rumlar yaşıyormuş. Cumhuriyetten sonra köye, Selanik'ten gelen mübadele göçmenleri yerleştirilmiştir.

ElmalıMahallenin şimdiki yerleşim yerine yakın bir tepe üzerinde kale varmış. Türkler Rumeli'ye ilk geçtiklerinde kalede yabancılar bulunuyormuş. Türkler Trakya'da ilerlerken bu kaleyi kuşatmışlar, kale için devamlı "Almalı, almalı burayı mutlaka almalıyız" diyorlarmış. Türklerin bu arzuları gerçekleşince kalenin yakınlarındaki mahalleye Almalı adı verilmiştir. Ancak mahallenin adı daha sonra Elmalı olarak değişmiştir.

ElmalıMahallenin yakınındaki tepede kale kalıntıları vardır. Bu kale kalıntılarının içinden çıkarılmış büyük bir küp caminin yanına konmuştur.

Mahallenin bir özelliği de hemen hemen her hanenin bir çeşme yaptırmasıdır. Bu bir gelenek haline gelmiştir. Şu an kırlarda 100 den fazla çeşme bulunmaktadır. Mahallede okuma yazma oranı %100'dür.

ElmalıMahalle halkı geçimini tarım ve hayvancılıktan sağlar. Ekilen tarım ürünleri buğday, ayçiçeği, arpa ve çavdardır. Küçükbaş hayvan olarak koyun, keçi beslenmekte, büyükbaş hayvan olarak da süt ve besi hayvancılığı gelişmiştir. Mahallenin günlük süt miktarı 2 ton civarındadır.

Elmalı Elmalı Elmalı Elmalı Elmalı Elmalı Elmalı Elmalı

EmiraliMalkara ilçesinin güneydoğusunda, İlçe merkezine 20 km. uzaklıkta, 129 nüfuslu bir mahalledir. Mahallenin etrafında çeşitli yüksekliklerde birçok tepe bulunmakta olup, mahalle ortada çukurda kalmaktadır.

Bu tepeler ; batıda Kurttepe, kuzeyde Boztepe, güneyde Susamtepe ve güneybatıda Güvensırtı tepesidir. Mahallenin batısında Kayanderesi, kuzeyde Çaydere, doğuda Köprüderesi, güneydoğuda Güvendere ve güneydoğuda Küçük Köprü deresi akmaktadır.

EmiraliEmirali Mahallesinin adı ile ilgili 3 ayrı söylenti vardır. Birincisi; Aksakal Ali Paşa isminde bir kumandanın yanında köleleri varmış. Bu kölelerin içinde de Ali isminde bir kölesi varmış. Ali Paşa bu köleyi birkaç yıl çalıştırdıktan sonra şimdiki Emirali mahallesinin yerinde bulunan kışlasını bu kölesine vermiş, yanma bir kaç kişi daha toplayarak bir köy kurmasını istemiştir. Köle bu mahalleyi kurduktan sonra, Aksakal Ali Paşa emir verdiği ve Ali adındaki kölede kurduğu için mahallenin adı Emirali olmuştur.

Emiraliİkincisi ; 1357 yılında Rumeli'ye geçen Süleyman Paşa, Komutasındaki ordu ile birlikte şimdiki mahallenin bulunduğu yerin yakınlarında bir yerde dinlenme molası vermiştir. Ali ismindeki emir subayına burasını çok beğendiğini ve burada bir eyalet kurmak istediğini söylemiş. Ali ismindeki emir subayı da burada eyalet kurmuş. Süleyman Paşa da, Ali ismindeki emir subayını eyalet valisi olarak atamıştır. Eyalet valisi olan emir subayı Ali, komutası altında bulunanlara devamlı emirler yağdırdığı için mahallenin adı emir veren Ali'nin mahallesi diye anılmaya başlanmıştır.

EmiraliÜçüncü hikayeye göre ; eskiden mahallenin orta yerinde Sancak Beyliği varmış. Sancak Beyi olan Ali Paşa, emri altında bulunan askerlerine mahalleyi yabancılardan korumalarını ve himayeleri altına almalarını emretmiş. Çünkü Ali Paşa burada çok önemli kararlar alıyormuş. Ali Paşa çok emir verdiği için mahallenin adı Emirali kalmıştır. Emirali mahallesinin tarihi çok eskiye dayanır.

Mahallede eğitim 1939 yıllında, şimdi depo olarak kullanılmakta olan yerde başlamıştır. Burası 1939 yılından 1966 yılına kadar 27 yıl 3 yıllık okul olarak kullanılmış. 1966 yılında şimdiki yerde okul yapılmıştır. Taşımalı eğitime geçip, öğrenciler Sağlamtaş İlköğretim okulunda eğitim almaya başlayana kadar bu okul hizmet vermiştir. Okuma yazma oranı % 90'dır.

Mahallenin ekonomist tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Tarımda üretilen ürünler buğday, ayçiçek, mısır, arpa, yulaf, çavdar ve süpürgeliktir. Tarımın yanında hayvancılık da çok gelişmiştir. Süt ve besi hayvancılığı ağırlıklıdır. Günlük süt üretimi 1,5 ton civarındadır.
Emirali Emirali Emirali Emirali Emirali Emirali
Emirali Emirali Emirali Emirali Emirali Emirali Emirali Emirali Emirali Emirali Emirali Emirali Emirali

EsendikMalkara ilçesinin güney batısında, ilçeye 35 km. uzaklıkta, 65 nüfuslu ufak bir orman mahallesidir. Ufak bir tepenin üzerine kurulmuştur. Mahallenin arazisi engebelidir. Mahallenin kuzeyinden geçen bir akarsuyu vardır.

Mahallede Cumhuriyetten önce Rumlar yaşıyormuş. Cumhuriyetten sonra 1922 yılında mahalleye Yunanistan'dan gelen Türkler yerleştirilmiştir.

EsendikTarihi yapı olarak mahallede eski eser yoktur. Rumların zamanında yapılmış olan bazı binalar olup, bunlar da zamanla yıkılmıştır.

Mahallenin ekonomisi tarıma dayanmaktadır. Bitkisel üretim olarak ayçiçeği, buğday, arpa, fasulye, nohut, mercimek yetiştirilmektedir. Bunun yanında süt ve besi hayvancılığı oldukça iyi yapılmaktadır. Büyükbaşın yanında koyun ve keçi de beslenmektedir. Günlük süt üretimi 600 kg. dır. Ayrıca orman kenarında bulunan bir mahalle olduğu için ormandaki faaliyetlerinden dolayı da bir gelir elde etmektedirler.

Okuma yazma oranı % 95 dir. Halen öğrenciler taşımalı sisteme tabi olarak Sağlamtaş'a gitmektedirler.

Esendik Esendik Esendik Esendik Esendik

EvrenbeyMalkara ilçesinin kuzey doğusunda, ilçeye 15 km. uzaklıkta, 425 nüfuslu bir mahalledir. Bir kolu Danişment - Yaylagöne, diğer kolu Mestanlar mahallesi arazilerinden çıkarak gelen Ana derenin sol yamacında kurulmuştur. Bunun yanında küçük dere adı ile anılan bir akarsuyu vardır. Mahallenin güney ve doğusundaki araziler düzlük olup, kuzeyi hafif engebelidir.

Trakyanın en büyük barajı olan Karaiğdemir Barajı, Evrenbey mahallesinin yani başında büyük ölçüde onun toprakları üzerine kurulmuştur.

EvrenbeyMahalle adını kurucusu olan Yörük Beyi Evren Bey'den almaktadır. Kanuni Sultan Süleyman'ın, son Zigetvar seferine (1566) katılarak buyruğu altındaki askerlerle yol güvenliğini sağlayan ve bunda çok başarılı olan Evrenbey, bu başarısından dolayı Padişah tarafından çavuş başı yapılmıştır. Evren Beyin uzun süre orduda başarılı çalışmalar yapmasından sonra mükâfat olarak bugünkü Evrenbey mahallesinin toprakları verilmiştir. Evrenbey bu topraklara yerleşerek bir çiftlik kurmuştur. Çiftliğin adı Evrenbey Çiftliği olmuştur. (Hammer Tarihi, Mehmet Ata Tercümesi, cilt 4, sayfa 28)

EvrenbeyDaha sonraları bu çiftliğe Anadolu'dan bazı alileler gelmişler ve buraya yerleşmişlerdir. Bunlar; Deveci Oğulları, Şırlancı Oğulları, Hacı Oğulları gibi isimler almışlardır. 1877 - 1878 Osmanlı - Rus Savaşı (eskilerin deyimi ile 93 Harbi) sonrasında Bulgaristan'dan gelen göçmenler kendi paralarıyla toprak satın alarak bu çiftliğe yerleşmişlerdir. Bundan sonra çiftlik köy haline gelmiş ve Evrenbey adını almıştır. 1934 yılında da Romanya'dan gelen 10 aile devlet tarafından mahalleye yerleştirilmiştir.

EvrenbeyCumhuriyetten önce amahallede okul yoktu. Çocuklar, köy imamı tarafından okutulur, onlara Kuran okuma eğitimi ve dini bilgiler verilirdi. 1938 yılında 3 sınıflı ve 1 eğitmenli olarak okul açılmıştır. 1953'te 5 sınıflı hale getirilmiştir. 1965 yılında mahalleye bir ilkokul binası yapılmış olup, yakın zamana kadar eğitim öğretim burada verilmiştir. 1996 yılında 12 derslikli, son derece modern araç ve gereçlerle donatılmış 4 katlı bir ilk öğretim okulu yapılarak hizmete verilmiştir. Evrenbey, eğitim ve öğretim yönünden taşımalı sistemin merkezlerinden biridir. Okuma yazma oranı % 100 dür.

EvrenbeyEvrenbey mahallesinin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır. Geniş, verimli ve bir kısmı sulanabilen toprakları, iyi ırk hayvanlarla yapılan süt ve besi hayvancılığı neticesinde Evrenbey mahallesi tarımda iyi gelir elde edebilen ve iyi tarım yapan bir mahalle durumuna gelmiştir. Mahallenin günlük süt üretimi 3,5 ton civarındadır. Mahallede koyun ve keçi gibi küçükbaş hayvancılık ve kümes hayvancılığı da yapılmaktadır. Yetiştirdiği başlıca ürünler, buğday, arpa, mısır, ayçiçeği, pancar, yulaf ve çeşitli sebzelerdir. Bu mahallede sulama yapıldığı için sebzecilik de son yıllarda gelişmiştir. Biber, patlıcan, domates gibi sebzeleri yetiştirerek, özellikle İstanbul pazarına vermektedirler.

Evrenbey Evrenbey Evrenbey Evrenbey

GönenceMalkara ilçesinin kuzeyinde, 3 km. uzaklıkta olan, ilçeye en yakın mahalledir. 2017 nüfusu 317 kişidir. Malkara deresinin geçtiği vadinin içinde derenin iki yakasına kurulmuştur. Mahallenin yeryüzü şekilleri oldukça engebelidir. Doğusu ve batısı mahalleye göre yüksek tepelerden oluşmaktadır. Kuzeyinde topraklarının önemli bir kısmım kaplayan Karaiğdemir Barajının su havzası bulunmaktadır.

GönenceMahallenin kurulması oldukça eski tarihlere dayanmaktadır. İlk defa Rumlar tarafından kurulmuştur. Cumhuriyet'ten sonra 1924 yılında Yugoslavya'dan gelen göçmenler ilk olarak yerleşmişlerdir. Daha sonra da 1928 yılında Bulgaristan'dan gelen göçmenler bu mahalleye yerleşmiştir. Adı Türkçe kulübe anlamına gelen Yunancadan alınma "Kalivya" dır. 1965 yılında çıkarılan Kanunla "Kalivya" adı "Gönence" olarak değiştirilmiştir.

Cumhuriyet'ten sonra 1928 yılında açılan ilkokulda eğitim öğretime başlanmıştır. Yakın zamana kadar mahalledeki ilkokulda eğitim öğretim sürdürülürken taşımalı sistemin başlamasından sonra öğrenciler merkez Hacıilbey İlköğretim Okuluna taşınmaktadır. Okuma yazma oranı okul açıldıktan sonra hızla artmıştır. Şu an mahallede okuma yazma bilmeyen yoktur. Gönence mahallesinden profesör, doktor, avukat, mühendis, öğretmen ve sağlık personeli gibi birçok meslekten kişiler yetişmiştir. Prof. Yusuf VARDAR buralıdır ve ilkokulu bu mahallede bitirmiştir. Gönence mahallesi tarım ve hayvancılığa dayalı bir ekonomiye sahiptir. Yetiştirdiği tarım ürünleri buğday, arpa, ayçiçeği, fasulye ve domates, biber ve patlıcan gibi çeşitli sebzelerdir. Sebze türündeki yetiştirdiklerinden ihtiyaç fazlasını Malkara pazarında satmaktadırlar. Süt ve besi hayvancılığı da yapılmaktadır. Günde 2 ton civarında süt üretilmektedir.

Gönence Gönence Gönence Gönence Gönence

GözsüzMalkara ilçesinin güneyinde, ilçeye 7 km. uzaklıkta, 652 nüfuslu büyük mahallelerden biridir. Ganos dağlarının batıya doğru uzanarak Koru dağları ile birleştiği uzantıların kuzey eteklerindeki düzlükte kurulmuştur. Oldukça geniş, düz ve verimli arazilere sahip olan Gözsüz mahallesinin 21.000 dekar arazisi bulunmaktadır.

GözsüzBunun 17.500 dekarı ekilebilen alandır. Kuzeyinde Maşatlık tepesi ve doğusunda Baba Tepe adıyla anılan iki tepesi vardır. Bunların yanında Koru dağlarında yer alan ve mahallenin güney bölümünü kaplayan önemli tepeleri vardır. Bunlar; Kuyu tepesi, Dikyol tepesi, Göller tepesi, Güvemlik tepesi, Altı Parmak Sırtı tepesi ve Hisarkale tepesidir. Hisarkale tepesi Gelibolu ilçesi ile Malkara'nın topraklarını ayırır. Koru dağlarından doğan, yağışlar ve yağış sebebiyle oluşan sellerle beslenerek Balabancık deresi ile birleşen Manastır deresi vardır. Mahallenin batısında kalan Karaca deresi, Koru dağlarında doğup, yağışlarla beslenerek Kadıköy Barajına ulaşır.

GözsüzMahallenin değişmez doğal bitki örtüsü çimendir. Ayrıca hardal, pıtrak, ayrık gibi otsu bitkiler ile taban suyunun kısmen olduğu alçak yerlede ve yağmur sularının oluştuğu küçük derecik boylarında karaağaç, armut, ahlat, karaçalı gibi ağaçlar bulunur. Mahallenin güney bölümündeki ormanlık alanların mahalleye dönük yamaçlarında pırnal, meşe, ardıç, kayın, akçaağaç, yabani gül, kekik gibi bitki türleri bulunur. Mahallenin içinde ev önlerinde ise dut, erik, armut, akasya gibi ağaçlar bulunmaktadır.

GözsüzMahallenin ilk halkı Rumlardır. Bugünkü köy balkının büyük bir çoğunluğunu 1924 yılında Yunanistan'la yapılan mübadele neticesinde Selanik kazası ile Notya, Langaza ve Yağ köylerinden gelenler oluşturuyor. 1934 yılında Romanya'dan gelen 15 aile ve 1951 yılında Bulgaristan'dan gelen aileler de mahalleye yerleştirilmiştir.

Rumlar zamanında da mahallenin adı Gözsüzmüş. Bu adın kim tarafından ve ne maksatla konulduğu bilinmemektedir. Mahalle halkı arasında Gözsüz adının gözü olmayan değil, gözü süz (göze bak), dolayısı ile güzel gözlü şahıslar anlamına geldiği söylenir.

Mahalle içinde ve civarında önemli bir tarihi eser yoktur. Mahallede eski yıllardan kalan tek eser, Rumların yel değirmeni olarak kullandıkları ve bugün depo olarak kullanılan binadır. Bu bina mahalle halkından olan bir kişiye aittir.

GözsüzMahallede ilköğretim faaliyetleri ilk olarak 1928 yılında Millet Mektebi adı altında Malkaralı Mustafa Bey ve Karacahalil köylü Mustafa Beyle başlamıştır. Harf inkılabının getirdiği yeni Türk harfleri ile okuma yazma öğretimi seferberliğinin tabii bir neticesi olan bu faaliyet 1930 yılına kadar çeşitli binalarda devam etmiştir. Bu yıldan itibaren eğitime Rumlardan kalan binada 3 sınıflı olarak devam edilmiştir. 1940 yılında tek bir salon şeklinde olan bu binada büyük bir tamirat yapılarak 5 sınıflı okula dönüştürülmüştür. Bina çok eskidiği için 1963 yılı Haziran ayında yeni binanın inşaatına başlanılmış ve aynı yılın Aralık ayında tamamlanarak öğretime açılmıştır. Mevcut okula ilave olarak 1969 yılında iki derslik daha yapılarak hizmete verilmiştir. Taşımalı eğitim sistemi başlayınca Gözsüz İlköğretim okulu o bölgede bulunan Allıışık ve Karacahalil öğrencilerini de alarak eğitim ve öğretimine devam etmektedir.

GözsüzMahallenin geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Mahallede en fazla üretilen ürünler buğday, arpa, yulaf, ayçiçeği, şeker pancarı, nohut, fasulye, bakla, patates ve soğandır. Mahalle halkı bunun yanında kavun, karpuz, domates, fasulye, nohut, bakla, biber, patlıcan ve elma, erik, ayva, zerdali, armut, badem gibi sebze ve meyveleri yetiştirmektedir. Bunları hem kendi ihtiyaçları için üretmekte, hem de satmaktadırlar. Gözsüz mahallesi hayvancılık konusunda çevre mahallelere göre her zaman önde olmuştur. Malkara Köylere Hizmet Götürme Birliğinin kurulması ile birlikte mahallenin 1,5 ton olan günlük süt üretimi bugün 7 tona çıkmış, büyükbaş hayvan ırkı ıslah edilmiştir. Küçükbaş hayvancılıkta koyun keçi çoğunluktadır. Bunlarında sütü değerlendirilmektedir. Bazı evlerde kilim ve aba cinsinden kumaşların dokunduğu küçük el tezgahları vardır.

GözsüzMahallenin çevresi geniş bir şekilde av hayvanları potansiyeline sahiptir. Bunların en önemlileri şöyle sıralanabilir; tavşan, domuz, kurt, tilki, yaban ördeği, yaban kazı, yaban güvercini, çil ve bıldırcındır.

Gözsüz mahallesi, orman kıyısında olan bir mahalledir. Bu nedenle ormanlarda ilgi ve ilişiği bulunmaktadır. Bu ilişki daha çok kışlık yakacak ihtiyacının karşılanması için Orman işletmesi tarafından mahalleye verilen maktanın yapılması şeklindedir.

Gözsüz mahallesi, geldikleri yörelerdeki örf ve adetlerim en fazla koruyabilmiş, renkli, ilginç ve otantik bir yaşama tarzı ve kültürü olan bir mahalledir.

GözsüzGözsüz

GüneşliMalkara ilçesinin kuzey batısında, ilçeye 19 km. uzaklıkta, 97 nüfuslu bir mahalledir. Güneşli deresinin kıyısında, ormanlık alanın eteğinde kurulan küçük şirin bir mahalledir. Mahallenin arazisinin bir kısmı oldukça engebeli, bir kısmı da ovalık ve düzdür. En yüksek noktası mahallenin yanı başında bulunan Karatepedir.

Mahallenin ilk ismi Gebeşlidir. Daha sonra Güneşli olarak değişmiştir. Halkı, Plevne savaşından sonra Bulgaristan'ın Osmanpazarı şehrinden gelen ve buraya yerleşen kişilerden oluşmaktadır.

GüneşliMahallede tarihi eser olarak derenin üzerinde bulunan Moskof köprüsü mevcuttur. Bu köprü zamanla yıkılmış olup, köprü ikiye ayrılmıştır. Şu an derenin sağında ve solunda iki parça halinde durmaktadır.

Mahallede ilkokul 1969 yılında yapılmıştır. Yakın zamana kadar bu okulda eğitim öğretim verildikten sonra, taşımalı sisteme geçilmesi ile birlikte az olan öğrencisi Kozyörük İlköğretim okuluna taşınarak burada eğitim ve öğretim verilmeye devam edilmiştir. Mahallede endüstri alanında makineler yoktur. Kilim dokumak için ağaçtan yapılan el tezgahları mevcuttur. Mahalle halkı geçimini tarım ve hayvancılıktan sağlamaktadır. Yetiştirdiği ürünler buğday, arpa, ayçiçeği ve pancardır. Küçük ve büyükbaş hayvancılık yapılmaktadır. Büyükbaş hayvancılıkta süt ve besi inekçiliği yapılmaktadır. Günde 1 ton civarında süt üretilmektedir. Ayrıca, koyun ve keçi de beslenmektedir. Kümes hayvancılığını da günlük ihtiyaçlarını karşılamak için yapmaktadırlar.

Güneşli Güneşli Güneşli Güneşli Güneşli Güneşli Güneşli

HacısungurMalkara ilçesinin kuzey doğusunda, ilçeye 27 km. uzaklıkta, 308 nüfuslu bir mahalledir. Malkara - Hayrabolu yolu üzerinde olup, ana yoldan 7 km. içerdedir. Mahalle dere yatağına kurulmuş bir ova mahallesidir. Güney ve doğusu ova olup, kuzey ve batısı hafif yüksektir. Mahallenin ova mevkiinden geçen Anadere isimli, Karaiğdemir Barajına gelen bir deresi vardır. Mahallenin içinden de akan küçük bir deresi vardır.

360 senelik bir tarihi geçmişe sahiptir. Önceleri 6-7 hanelik Ahi Çelebi Çiftliği imiş. Sonradan Bolu ve Konya'dan gelen ailelerle mahallenin hane sayısı 11 olmuştur. Zamanla çoğalarak bugünkü duruma gelmiştir. Balkan Savaşında Bulgarların istilasına uğrayan mahalle daha sonra da 2,5 yıl Yunanlıların baskısı altında kalmıştır.

HacısungurSungur adı Gökhan oğullarının bazı boylarının temsili olan yırtıcı bir kuş demektir. Türkler yırtıcı kuş adlarını kişi adı olarak kullanıyorlardı. Bu mahallenin de Yörük Türkleri tarafından kurulduğu ihtimali kuvvetlidir. Hancı Sungur adının Malkara'daki Sazan Kalesinin alınışı sırasında yaralanıp, daha sonra 1. Kosova Savaşında şehit olan kumandanlardan Hacısungur'un adına izafetle konulmuş olması muhtemeldir.

Cumhuriyetten sonra Hacısungur Mahallesinde de yeni alfabe ile eğitim ve öğretime başlanmış, daha sonra şimdiki ilköğretim okulu devlet vatandaş işbirliği ile yapılarak hizmete verilmiştir. Okulun yapımında Malkara Köylere Hizmet Götürme Birliğinin önemli katkıları olmuştur. Zaman içinde her mahallede olduğu gibi Hacısungur mahallesinde de öğrenci sayısı gittikçe azalmaktadır. Halen okuma yazma oranı % 98'dir.

HacısungurMahallede sanayi devamlı gelişmekte ve küçük esnaf işyerlerinde çeşitli işlerle uğraşmaktadır. Buralarda yabancı işçi çalıştırılmamakta, her usta kendi oğlu yada kardeşleriyle birlikte çalışmaktadır. Mahallede küçük el sanatları şeklindeki, sanayi diyeceğimiz atölyeler daha çok tarım aletlerinin bakım ve onarımlarına yönelik işyerleridir.

Mahallenin ekonomik yönden en iyi gelir kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Üretilen ürünler ayçiçeği, buğday, arpa, mısır ve şeker pancarıdır. Bunun yanında bağ ve bahçe tarımı da önemli bir yer tutmaktadır. Her ailenin kendine yetecek 1-2 dönüm bağı vardır. Mahallede meranın az olması nedeni ile küçükbaş hayvancılık az yapılmaktadır. Bunun yanında büyükbaş hayvancılık ilerlemiş ve her evde verimli süt inekçiliği ve besicilik yapılmaktadır. Mahallede günde 3 ton civarında süt üretilmektedir. Bunun yanında her evde kendisine yetecek kadar kümes hayvanı da beslenmektedir.

Hacısungur Hacısungur Hacısungur Hacısungur Hacısungur Hacısungur Hacısungur
Hacısungur Hacısungur Hacısungur Hacısungur Hacısungur Hacısungur Hacısungur Hacısungur Hacısungur

HaliçköyMalkara ilçesinin batısında, ilçeye 10 km. uzaklıkta, 345 nüfuslu bir mahalledir. E-84 karayolu üzerinde olup Keşan-Malkara arasında kalmaktadır. Yol mahallenin ortasında geçmektedir. Arazisi oldukça engebelidir. Çevresinde yer yer ormanlar, çalılıklar bulunmaktadır. Mahallenin hudutları içinde herhangi bir akarsu geçmemektedir.

HaliçköyMahallenin tarihi hakkında herhangi bir kaynak bulunamamıştır. Mahallenin kuruluşu ve adının kaynağı ile ilgili olarak sadece mahalle halkı arasında eskiden beri söylenip gelen rivayetler vardır. Bu rivayete göre; çok eski zamanlarda şimdiki mahallenin bulunduğu yerde Haliç Ağa adında birisinin çiftliği olduğudur. Haliç Ağanın çiftliğinde 10 hane insan yaşar ve çiftliğin günlük işlerini yaparmış. Haliç Ağa ölünce ağanın çocukları çiftliği terk etmişler. Bir daha buralara dönmemişler. Nereye gittikleri konusunda kimse bir şey öğrenememiş. Çiftlikte çalışanlar toprakları kendi aralarında paylaşmışlar ve bu topraklar üzerinde bir köy kurmuşlar. Mahallenin adını da Haliç Mahalle koymuşlar. Mahalle, önce Balkan savaşında, daha sonra da Kurtuluş Savaşında olmak üzere iki kez yakılmış ve yıkılmıştır. Bu nedenle mahallede tarihi bilgi verecek eski eser hiç yoktur.

HaliçköyMahallede ilk olarak 1939 yılında 3 sınıflı, eğitmenli bir İlkokul açılmıştır. 1956 yılında 5 sınıflı ilkokul durumuna getirilmiştir. Bu okulda eğitim taşımalı sisteme geçene kadar devam etmiştir. Mahalledeki öğrenciler halen, taşımalı sistem ile Kadıköy İlköğretim Okulunda eğitimlerine devam etmektedirler. 1984 yılında Halk Eğitiminin açmış olduğu okuma yazma kurşundan 13 kişi mezun olmuştur. Şu an mahallede okuma yazma oranı % 100 olup, bilmeyen yoktur.

Mahalle halkı geçimini tarım ve hayvancılıktan sağlamaktadır. Üretilen tarım ürünleri genelde; buğday, arpa, mısır ve ayçiçeğidir. Bunların yanında soğan, kavun, karpuz, kabak gibi tarım ürünleri de yetiştirilmektedir. Mahallede süt ve besi hayvancılığı en iyi şekilde yapılmaktadır. Günde 2 ton süt üreten bu mahallede koyun keçi gibi küçükbaş hayvancılık da yapılmaktadır. Ahalinin bir kısmı besi hayvancılığı da yaparak önemli gelir elde etmektedir. Çok az sayıda da olsa, mahallede geçimini işçilik ve serbest meslek dalında çalışarak sağlayanlar da vardır.

Haliçköy Haliçköy Haliçköy

HasköyMalkara ilçesinin kuzey batısında, ilçeye 12 km. uzaklıkta, ova içerisinde tepeciği andıran, çevresine göre yüksekçe bir yerde kurulmuş, 284 nüfuslu, toplu bir ova mahallesidir. Mahalle, oldukça verimli toprakların üzerine kurulmuş önemli mahallelerden biridir.

Mahallenin, tepeyi andıran yüksekçe bir eşikte kurulmasının nedeni olarak ; muhtemel sel baskınlarından korunması, ekim-dikimi yapılan ürünlerin rüzgarlardan yararlanarak harmanda kolayca ayrılmasının sağlanmasıdır. Toplan 12.000 dekar alana sahip olan mahallenin ; 8.000 dekarı ekili alana, 1.000 dekan dikili alana, 3.000 dekan da çayır ve meralara ayrılmıştır.

HasköyMahalle, güneyde Ahmetpaşa mahalle ve deresi, güneybatıda Yaylaköy ve deresi, batıda Tatar çiftliği ve deresi, kuzeyde Kültürlü mahallesi ve Çayırlar deresi, Doğuda ise İbrice Mahallesi ve Malkara merası ile çevrilidir. Önemli bir akarsuyu yoktur. Sadece, Çiftlik deresi, Sarp deresi ve A.paşaköy deresi olmak üzere kışın taşarken, yazın kuruyan 3 deresi vardır. Mahalle büyük bir kömür havzasının üstünde olduğundan, yeraltı suları sert ve kullanışsızdır. Nadir de olsa bazen yumuşak sulara rastlanmaktadır.

HasköyMahallenin Cumhuriyetten önceki durumu bilinmemektedir. Mahalle ve çevre mahalle halkından alınan bazı rivayetlere göre buralarda uzun yıllar Bizanslılar egemen olmuş. Mahalle daha sonra zamanla Balkanlardan gelen saldırılara uğramış ve ayrıca orta ve doğu Avrupadan gelen istilacı uluslar bu bölgeyi, dolayısı ile mahalleyi de yağmalayarak yakıp, yıkmışlardır.

Osmanlı devleti Trakya'ya geçtikten sonra 1362 yılında buraları Bizanslılardan aldığında, Bizans Rumlarının bir kısmı Yunanistan'a ve Kıbrıs adasına kaçarken buraları tamamen yakıp, yıkmışlardır.

HasköyMahallede bu yüzden tarihi kalıntı ve bilgi olmadığından geçmişi ile ilgili belge bulunmamaktadır. Mahalle Lozan Barış anlaşmasından sonra antlaşma gereğince yapılan nüfus mübadelesince buradaki Rum ve Ermenilerce boşaltılan konutlara ilk göçmen aileleri olarak 1924 yılında Bulgaristan'dan gelen 2 hane mahallenin şimdiki aşağı mahallesine ve yine 1925 yılında Bulgaristan'dan gelen 3 hane mahallenin şimdiki yukarı mahallesine yerleştirilmiştir. Daha sonra 1926 yılında Yugoslavya'dan gelen 2 hane mahallenin batı ve kuzeybatısına yerleşmişlerdir. 1927 - 1928 yıllarında Arnavutluk'tan gelen 3 haneden sonra, 1935'te ve 1951 yıllarında gelenlerle mahallenin şimdiki halkı oluşmuştur.

HasköyBizanslılar ve Ermeniler zamanında mahallenin bir bölümü bugünkü mezarlık altında, diğer bir başka mahallesi de Başkuyu ve Karaorman'da olduğu, bugün tarlalardan çıkan kap - kaçak kalıntılarından anlaşılmaktadır.

Hasköy, Cumhuriyet döneminde T. C. Devleti tarafından mübadele ile doldurulduğu için 1. Dünya Savaşı'na ve Türk Kurtuluş Savaşı'na mahalleden katılan olmamıştır. Ancak 1974 Kıbrıs Savaşma iki kişi katılabilmiştir.

Mahallenin adının kaynağı; Şimdiki Karaorman ve Gürgenbayırı yöresi, zamanımızdan çok çok önceleri ulu orman ağaçları (özellikle meşe, karaağaç ve karagürgen) ile örtülüymüş.

HasköyO zaman bu yöredeki orman içinde Has veya Sansar (şimdi bu yörede soyu tamamen tükenmiştir) denilen, derisinden kıymetli giyim eşyası yapımında faydalanılan yabani av hayvanları çok bulunuyormuş. Uzak ve yakın çevrenin o zamanki avcıları buraya sürek avı düzenleyip, bu hayvanları avlayarak iyi para kazanıyormuş. Başka yörenin avcıları onlara bu kadar hayvanı nereden avladıklarını sorduklarında Has köy veya Sansar köyde avlandıklarını söylüyorlarmış.

Mahallenin adının buradan kaldığı söylenir. En çok av, en iyi av anlamında da kullanılan ve bir av hayvaninin adı olan Has o günden bu yana mahallenin adı olarak kullanılmaktadır. Mahalle, Cumhuriyetten sonra kurulmuş bir göçmen mahallesi olduğu için mahallede eğitim Cumhuriyetten sonra gelişme göstermiştir.

Hasköyİlk olarak 01.12.1938 tarihinde eğitmenli olarak 3 yıllık eğitim veren okul yapılmıştır. 1955-1956 yıllarında 5 sınıfa çıkarılmıştır. Taşımalı eğitime geçildikten sonra mahallenin öğrencileri Batkın İlköğretim okuluna taşınarak, orada eğitim ve öğretim verilmeye başlanmıştır. Okuma yazma oranı % 100 dür.

Hasköy sportif konularda çok ileri bir mahalledir. Gençlerin özellikle voleybol ve futbol konusundaki uğraşları kayda değerdir.

Mahalleler arasında düzenlenen futbol turnuvalarında her zaman başarılı olmuşlardır. Ayrıca amatör ve profesyonel spor kulüplerine yetenekli oyuncular transfer etmektedir.

HasköyMahallenin güney uçundan geçen taş döşeli eski Hayrabolu yolu, eski Malkara Köprüsü, A.Paşa Mahallesi Köprüsü ve eski mezarlıklar tarihi eser olarak sayılabilir.

Mahalle halkı geçimini tarım ve hayvancılıktan sağlamaktadır. Ekilen ürünler; buğday, arpa, ayçiçeği ve az miktarda kavun, karpuz, soğan, mısır ve domatesidir. Bunun yanında mahallede hayvancılık da gelişmiştir.

Büyükbaş hayvancılıkta süt inekçiliği ve besicilik, küçükbaş hayvancılıkta koyun ve keçi yetiştirilmektedir. Bunun yanında hemen hemen her evde ufak çaplı kümes hayvancılığı yapılmaktadır. Mahallenin günlük süt üretimi 2 ton'dur.

HemitMalkara ilçesinin kuzeybatısında, ilçeye 17 km. uzaklıkta, 1923 yılında kurulmuş, 488 nüfuslu şirin bir mahalledir. Yüksekçe bir tepenin kuzeybatı yamacında kurulmuştur. Mahalle Malkara, Keşan ve Uzunköprü ilçelerinin bir hatta birleştiği üçgen ortasında yer almaktadır.

HemitArazisi yayvan sırtlı tepelerle, dalgalı yayla yüzeylerinden meydana gelmiştir. Mahalleden geçen önemli bir akarsu yoktur. Bunun yanında mahalle, çevredeki akarsuların başlangıcı sayılabilir. Sularının bir kısmı Karaiğdemir Barajına, bir kısmı Keşan deresine, bir kısmı da Kadıköy Barajına akmaktadır. Arazilerin arasında kaynak akıntıları bulunmaktadır. Bunlar yaz aylarında mahalle halkı tarafından kullanılır.

Hemit mahallesi daha önceleri Rumlar tarafından kurulmuştur. Rumlar uzun yıllar burada yaşamışlardır. Daha sonraları mübadele ile Yunanistan dan gelen Türkler yerleştirilmiştir. Mahallenin adının nereden geldiği bilinmemektedir.

HemitMahallenin ilkokul 1949 yılında yapılmıştır. 1979 - 1980 öğretim yılında da mahallede ortaokul açılmıştır. Şimdi ise taşımalı eğitimin bir merkezi durumuna gelmiştir. Okuma yazma oranı % 98 dir.

Mahallenin ekonomisi tarıma dayalıdır. Yetiştirdiği tahıllar buğday, ayçiçeği, mısır, arpa, yulaf ve çavdardır. Bu mahallede de, son derece iyi şartlarda iyi ırk hayvanlarla süt ve besi hayvancılığı yapılmaktadır. Mahallenin sütü günlük 4 ton civarındadır. Mahallede, koyun keçi ve kümes hayvanları da beslenmektedir.

Hemit mahallesinde ne zamandan itibaren söylendiği bilinmeyen iki türküsü vardır. Bunlar Hemit ve Kaynana Gelin Türküsüdür.

HerekeMalkara ilçesinin doğusunda, ilçeye 18 km. uzaklıkta, 274 nüfuslu bir mahalledir. Mahalle, hafif engebeli bir arazi üzerine kurulmuş olup, sanki bir heybe gibi engebeli olarak iki tarafa sarkmaktadır. Dere kenarlarında ovayı andıran düzlüklere rastlanır. Güneyde Çeşmeler deresi, kuzeyde Koz deresi olmak üzere 2 deresi mevcuttur.

Geçmişi 1700' lü tarihlere dayanır. Daha önceleri üç beş Türk hanesinden oluşmakta iken II. Mahmut'un yeniçeri ocağını kaldırması sonucu, Kutlubey halkının gelmesi ile hane sayısı çoğalmıştır. Mahallenin 1 km. kuzeyindeki Kutlubey adı ile anılan yer mahallenin ilk yerleşim yeridir.

HerekeHereke'nin bilinen ilk adı Tuzcu Köydür. 1877 - 1878 Osmanlı Rus savaşından sonra mahalleye bir harita heyeti gelir. Mahallenin 1,5 km. güneyindeki bir tepeye inceleme mahiyetinde bir gezi yaparlar. Kilise tepe denilen bu yerde eski zamandan kalma bina temellerine rastlarlar. Bu bina temelleri haritacılarda merak uyandırarak, Tuzcu mahallesinin en yaşlı kişisine bu temellerin mazisini sorarlar. Yaşlı adam bu temellerin bir şatoya ait olduğunu ve adının da HERAKÜYANUS şatosu olduğunu söyler. Bunun üzerine Tuzcu mahallenin adı Hereke mahallesi olarak ilgili haritacılar tarafından konur. O günden bu yana mahallenin adı Hereke olarak kullanılır.

HerekeMahallede uzun zaman İlkokulda eğitim ve öğretime devam edilmiştir. Taşımalı eğitime geçildikten sonra mahalledeki öğrenciler Yörük İlköğretim okulunda eğitimlerine devam etmektedirler. Okuma yazma oranı % 100' dür.

Mahallenin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Üretilen tarımsal ürünler buğday, ayçiçeği, arpa ve mısırdır. Büyükbaş hayvancılık gelişmiş olup süt inekçiliği ve besicilik yaygın bir şekilde yapılmaktadır. Günde 2 ton süt üretilmektedir. Bunun yanında küçükbaş olarak koyun yetiştiriciliği de yapılmaktadır.

Hereke Hereke Hereke Hereke Hereke Hereke Hereke

Hayrabolu Mahalleleri 2017 Nüfusu
Kabahöyük 340
Kadriye 328
Kandamış 158
Karababa 148
Karabürçek 160
Karakavak 237
Karayahşi 184
Kemaller 181
Kılıçlar 117
Kurtdere 140
Kutlugün 255
Küçükkarakarlı 91
Lahana 712
Muzruplu 116
Örey 132
Övenler 149
Parmaksız 75
Soylu 483
Subaşı 393
Susuzmüsellim 211
Tatarlı 222
Temrezli 254
Umurbey 170
Umurcu 128
Yörgüç 188
Yörükler 104

Kabahöyük Köy, 1880'lerde Bulgaristan'dan göç edenlerden oluşmaktadır. Popov mevkiinden geldikleri söylenir. Köy halkının aslı, Bulgaristan Pomaklarıdır.

Tekirdağ iline 64, Hayrabolu ilçesine 11 km uzaklıktadır.

Kabahöyük Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.

Köyde, ilköğretim okulu vardır ancak kullanılamamaktadır. Köyün içme suyu şebekesi vardır ancak kanalizasyon şebekesi yoktur. PTT şubesi yoktur ancak PTT acentesi vardır. Sağlık ocağı vardır ancak sağlık evi yoktur. Köye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik, sabit telefon ve internet vardır.
Köyde yaşayan nüfusun, 1893 yılında Bulgaristan'da bulunan Lovca'dan göç eden Pomaklardan oluştuğu bilinmektedir. Köyün ilk ismi Karaburun'dur. 1970'li yılların başında hükümetin yaptığı değişimle diğer köylerde de olduğu gibi bu köyün de adı değiştirilerek Kadriye köyü olmuştur.

Tekirdağ iline 72 Km., Hayrabolu ilçesine 22 Km. uzaklıktadır.

Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.

Köyde ilköğretim okulu vardır. Köyün içme suyu şebekesi vardır ancak kanalizasyon şebekesi yoktur. PTT şubesi ve PTT acentesi yoktur. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Köye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır.
Kandamış Tekirdağ iline 35 km, Hayrabolu ilçesine 16 km uzaklıktadır.

Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.

Köyde, ilköğretim okulu yoktur fakat taşımalı eğitimden yararlanılmaktadır. Köyün hem içme suyu şebekesi hem kanalizasyon şebekesi vardır. PTT şubesi ve PTT acentesi yoktur. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Köye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır.
Kandamış Kandamış Kandamış Kandamış

Karababa Köy, kuzeybatısında bulunan bir tekkeden adını almaktadır. Köyün 20. YY başlarında Bulgaristan'ın Deliorman yöresinden gelen Türk göçmenler tarafından kurulduğu bilinmektedir.

Tekirdağ iline 65 km, Hayrabolu ilçesine 13 km uzaklıktadır.

Karababa Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.

Köyde, ilköğretim okulu yoktur fakat taşımalı eğitimden yararlanılmaktadır. Köyün içme suyu şebekesi vardır ,kanalizasyon şebekesi vardır PTT şubesi ve PTT acentesi yoktur. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Köye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır.
Karababa Göleti Karababa Göleti Karababa Göleti

Tekirdağ iline 63 km, Hayrabolu ilçesine 14 km uzaklıktadır.

Köyde, ilköğretim okulu yoktur fakat taşımalı eğitimden yararlanılmaktadır. Köyün içme suyu şebekesi vardır ancak kanalizasyon şebekesi yoktur. PTT şubesi ve PTT acentesi yoktur. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Köye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır.
Köyün adı kurulmuş olduğu kavak ormanından gelir.

Tekirdağ iline 68 km, Hayrabolu ilçesine 13 km uzaklıktadır.

Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.

Köydeki, ilköğretim okulu öğrenci yetersizliğinden 2002 yılında kapanmıştır. Öğrenciler taşımalı eğitimden yararlanmaktadır. Köyün hem içme suyu şebekesi hem kanalizasyon şebekesi vardır. PTT şubesi ve PTT acentesi yoktur. Sağlık ocağı binası mevcuttur ancak yıllardır hizmet vermemektedir. Köye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır.
Tekirdağ iline 35 km, Hayrabolu ilçesine 15 km uzaklıktadır.

Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.

Köyde, ilköğretim okulu yoktur fakat taşımalı eğitimden yararlanılmaktadır. Köyün içme suyu şebekesi vardır ancak kanalizasyon şebekesi yoktur. PTT şubesi yoktur ancak PTT acentesi vardır. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Köye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır.
Tekirdağ iline 50 km, Hayrabolu ilçesine 25 km uzaklıktadır.

Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.

Köyde, ilköğretim okulu yoktur fakat taşımalı eğitimden yararlanılmaktadır. Köyün hem içme suyu şebekesi hem kanalizasyon şebekesi vardır. PTT şubesi ve PTT acentesi yoktur. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Köye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır.
Halep Türkmenlerinin Avşar boyuna bağlı Kılıçlı oymağı vardır. Rodosçuk Mahkem-i Şeriye Sicillerinde bu köy bir müsellem ocağı olarak geçer. Evladı Fatihan defterinde de adının geçmesi yörükler tarafından kurulduğunu doğrular.

Kılıçlar köyünün kayıtlarda bulunan Çanakkale Savaşı Şehitleri:

Çanakkale Savaşı Şehidi Yakup - Baba adı: Ömer - Rütbesi: Er - Şehit olduğu yer: Zığındere Çanakkale Savaşı Şehidi Zülkif - Baba adı: İsmail - Rütbesi: Er - Şehit olduğu yer: Seddülbahir Muharebesi Gümüşhanevi Dergahının son şeyhi, Babası çiftçilikle meşgul olan Emrullah Ağa'dır. 1851 (H.1267) senesinde Tekirdağ'ın Kılıçlar köyünde doğdu. Daha sonra 1930 yılında Bulgaristan'ın Kırcaali bölgesinden göçmen (muhacir) olarak gelen Hacı Salih (Erden) Bey köyün bugünkü yerleşim yerinin 3/2 sini alarak Bulgaristan'dan Türkiye'ye gelmek isteyenlere öncelik etmiş ve bu arazileri onlara bölüştürerek yerleşimin genişlemesine katkı sağlamıştır. Şehit Mehmet dedenin mezarı da Kılıçlar köyündedir.

Tekirdağ iline 55 km, Hayrabolu ilçesine 20 km, Muratlı ilçesine 25 km, Kırklareli'nin Lüleburgaz ilçesine ise 17 km, mesafe uzaklıktadır.

Köyün iklimi, kışları soğuk, yazları ise sıcak özelliklere sahip kara iklimidir.

Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Köyün tarıma açık işlenebilir 28.000 dönüm tapulu, 2.000dönüm hazine arazisi vardır.

Köyde, ilköğretim okulu vardır fakat kullanılmamaktadır o sebeple taşımalı eğitimden yararlanılmaktadır. Köyün içme suyu şebekesi vardır ancak kanalizasyon şebekesi yoktur. PTT şubesi ve PTT acentesi yoktur. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Köye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır. Yapımı 1987 yılında biten bir camii, köy konağı ve köy konağında misafirhanesi mevcuttur.
Kurtdere'nin tarihi hakkında çok rivayetler vardır. Fakat en mantıklısı, Köyün hemen yanından geçen Sandallı deresinin etrafı eskiden ormanlarla kaplıymış. Yeni nesil Kurtdereliler bu ormanları yok etmiş. Bu ormanlarda bundan 500 sene önce kurt ve yabani hayvanlar barınırmış. Kurtlar çok olduğu için önceleri Kurtlu köymüş daha sonra bugünkü adını dere ile birlikte almış.

Tekirdağ iline 50 km, Hayrabolu ilçesine 30 km uzaklıktadır.

Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.

Köyde, ilköğretim okulu yoktur fakat taşımalı eğitimden yararlanılmaktadır. Köyün içme suyu şebekesi vardır ancak kanalizasyon şebekesi yoktur. PTT şubesi ve PTT acentesi yoktur. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Köye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır.
Köyde Osmanlı döneminde Rumlar ile Türkler bir arada yaşamaktaydı. Bu dönemde çevre köylerde de Rumların yaşadığına rastlanmaktadır. Osmanlı döneminden kalma bir demirci ocağının kalıntılarında bulunan bir rozetin üzerinde arapça-farsça 'Alefeci Köyü Muhtarlığı' yazıyordu. Daha sonra köyün adı 'Lefeci' olarak anılmaktaydı. 60'lı yıllarda köyün adı Kutlugün olarak değiştirilmiştir.

Köyde, tüm Trakya Bölgesi'nde olduğu gibi ortak gelenek ve göreneklere göre düğünler düzenlenmektedir. Özellikle düğünlerde alay karşılama merasimleri ilgi çeker. Bu arada, bahar mevsimi içerisinde yaza yaklaşılırken 'Dallık' ya da 'Hıdırellez' adı verilen bir eğlence düzenlenmektedir. Köyün 1 kilometre yakınında bulunan baraj ve koruluk alanda düzenlenen organizasyonda, eğlencenin yanı sıra çevre köylerden ve ilçelerden gelen insanlar piknik yapmakta ve o gün her yıl geleneksel şekilde kutlanmaktadır.

Tekirdağ iline 73 km, Hayrabolu ilçesine 17 km uzaklıktadır.

Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.

Köyde, ilköğretim okulu vardır ancak kullanılamamasının yanı sıra taşımalı eğitimden yararlanılmaktadır. Köyün hem içme suyu şebekesi hem kanalizasyon şebekesi vardır. PTT şubesi ve PTT acentesi yoktur. Sağlık ocağı ve sağlık evi vardır ve faaliyettedir. Köye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır.
Bir rivayete göre, çok kar yağdığı bir gün köye genç ve yaşlı 2 kadın gelmiş. Küçük kadın Küçükkarakarlı köyünde kalmış ve büyük kadın da Büyükkarakarlı köyüne gitmiş. Bu nedenle köylerin isimleri Küçükkarıkarlı ve Büyükkarıkarlı olarak kalmış.

Tekirdağ iline 70, Hayrabolu ilçesine 22 km uzaklıktadır. Fakat köy halkı 20 km uzakta bulunan Trakya'nın en büyük 2. ilçesi Lüleburgaz'ı tercih etmektedir.

Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.

Köyde, ilköğretim okulu yoktur fakat taşımalı eğitimden yararlanılmaktadır. Köyün içme suyu şebekesi vardır ancak kanalizasyon şebekesi yoktur. PTT şubesi ve PTT acentesi yoktur. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Köye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik, sabit telefon ve internet vardır.
Lahana köyü, halkın dilinde 93 harbi olarak bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı öncesinde kimine göre Bulgar asıllı olduğu sanılan ve ÇORBACI lakabıyla bilinen bir zatın önderliğinde çiftlik olarak kurulmuş, sonraları peyderpey gelen Rumlarla 40 haneye ulaşan çiftlik bir köy özelliğini almıştır. Köyün ilk adının LEGİNA olduğu bilinmektedir. 93 Harbi sonrası çoğunluğu Bulgaristan Plevne'den olmak üzere bir kısım Razgrat, bir kısım Şumnu dolayları ve Selanik'ten göç eden muhacirler buraya gelerek yerleşmişlerdir. Bu göçlerin sonucunda azınlıkta kalan buranın kurucuları zaman zaman buraları terk ederek azalmışlardır. Cumhuriyet sonrasının ilk yıllarında tamamen boşaltmışlardır. Harp sonrası Bulgaristan'dan gelen ve bu beldeye yerleşen muhacirler bol miktarda lahana yetiştiriyorlarmış. Çevreden bu köye gelip gidenler "Burada amma da çok lahana yetiştiriyorlarmış" veya bu köyden söz açıldıkça "hani çok lahana yetiştirilen köy" diye köyün adı Lahana köyü olarak kalmıştır. Şimdiki köy ahalisini teşkil eden halk 93 harbi sonrası Bulgaristan dan göç edip buraya yerleşen Türk asıllı muhacirlerdir.

Köy toprağı tarıma çok elverişli olup büyük çapta pancar ekimi yapılmaktadır.

Köyün il merkezinden uzaklığı 62 km'dir. İlçe merkezine uzaklığı 10 km'dir. Köyün idari sınırları içinde kalan kullanılabilir arazi 16.000 dekar civarındadır. Köyün sınır komşuları; doğusunda Duğcalı köyü, güneydoğusunda Buzağacı köyü güneyinde Hayrabolu ilçesi Çıkrıkçı köyü batısında Temrezli köyü kuzeyinde Büyük Mandıra köyü ile Sinanlı köyüdür.

Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.

Köyde ilköğretim okulu vardır. Köyün hem içme suyu şebekesi hem kanalizasyon şebekesi vardır. PTT şubesi ve PTT acentesi yoktur. Sağlık ocağı vardır ancak sağlık evi yoktur. Köye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon ve internet vardır.
Muzrup, Arapça mazrup yani damga manasındadır. Köy Yörükler tarafından kurulmuş olup koyun sürülerinde bir çeşit damga kullanmışlar. Bu da köyün isim edinmesinde rol oynamıştır. Köyün eski sakinlerinden son 200 yılda 4 defa dağılıp, sonra tekrar yeni ahalilerle şenlendiğini öğrenilmektedir. Mazrup kelimesi de
bir görüşe göre uğursuzluk veya kötü anlamda damgadır. Son ahali karadenizden gelen vatandaşlardır. Muzruplunun yerlisi diyemesekte; karadenizlilerden önceki ahaliden şu an köyde yaşayan yoktur. 1983 yılında köyde sadece 2 hane kalmış iken karadenizli ahali burayı iskan etmiştir. Gözüken o ki; bu ahalide kalıcı olamayacaktır.

Tekirdağ iline 40 km, Hayrabolu ilçesine 22 km uzaklıktadır.

Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.

Köyde ilköğretim okulu yoktur. Köyün hem içme suyu şebekesi hem kanalizasyon şebekesi vardır. PTT şubesi ve PTT acentesi yoktur. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Köye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır.
Tekirdağ iline 70 km, Hayrabolu ilçesine 13 km uzaklıktadır. Muhteşem bir manzaraya sahip olan Örey köyü meyve ağaçları ve piknik alanı (korusu) ile ünlüdür.

Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.

Köyde, ilköğretim okulu vardır ancak kullanılamamasının yanı sıra taşımalı eğitimden yararlanılmaktadır. Köyün içme suyu şebekesi vardır ancak kanalizasyon şebekesi yoktur. PTT şubesi ve PTT acentesi yoktur. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Köye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır.
Köyün tarihi 300 yıl önceye dayalıdır. Köy göletinde yapılan çalışmada Bizans dönemine ait roma heykeli bulunmuştur ve Tekirdağ müzesinde sergilenmektedir.

Tekirdağ iline 73 km, Hayrabolu ilçesine 20 km uzaklıktadır.

Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.

Köyde, ilköğretim okulu yoktur fakat taşımalı eğitimden yararlanılmaktadır. Köyün içme suyu şebekesi ve kanalizasyon şebekesi vardır. PTT şubesi ve PTT acentesi yoktur. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Köye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır.
Köyün eski adı Pravçası idi.

Tekirdağ iline 41 km, Hayrabolu ilçesine 17 km uzaklıktadır.

Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.

Köyde, ilköğretim okulu yoktur fakat taşımalı eğitimden yararlanılmaktadır. Köyün hem içme suyu şebekesi hem kanalizasyon şebekesi vardır. PTT şubesi ve PTT acentesi yoktur. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Köye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır.
Köyün ilk adı Osmanlı döneminde Yaşmaklı kasabasıdır. Sonraları Sırımsalih kasabası, Sırınsıllı ve Soylu köyü olmuştur. Halkı yerli (Gacal)'dır. Birkaç göçmen aile vardır. Onlar da 1900'lerin başında Bulgaristan'dan gelmiştir.

Genel anlamda geleneksel ve kültürel değerler korunmaya çalışılmıştır. Bulgaristan ve balkanlardan göç ettiği sanılan köy halkı bu yöreden taşıdığı değerleri muhafaza etmiştir. Bu durum düğünleri, bayramları ve hıdrellez şenlikleriyle fark edilebilmektedir. Sosyo-kültürel değerlere katkı anlamında etkin bir görüntü sergileyen köy; 80'li ve 90'lı yıllarda düzenlenen köyler arası futbol turnuvasında boy gösterdiği bilinmektedir. Ayrıca bir kez de bu organizasyona ev sahipliği yapmıştır. 

Tekirdağ iline 44 km, Hayrabolu ilçesine 30 km uzaklıktadır.

Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Genellikle hayvancılık yapılır. Köyün tarım geliri de yüksektir. Ayçiçeği ve buğdayla birlikte hayvancılığa destek olması için mısır da ekilmektedir. Özellikle son yıllarda karpuz tarımı oldukça gelişmiş, "Soylu Karpuzu" diye ünlenmiştir.
Köy halkını, Balkan Savaşı yıllarında Yunanistan'ın Selanik kenti ve Bulgaristan'ın Kırcaali bölgesinden gelen göçmeler oluşturmaktadır. Köyde az da olsa Pomak bulunmaktadır. İki hanede de Arnavut bulunmaktadır

Tekirdağ iline 80 km, Hayrabolu ilçesine 25 km uzaklıktadır.

Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.

Köyde, ilköğretim okulu vardır ancak kullanılamamasının yanı sıra taşımalı eğitimden yararlanılmaktadır. Köyün hem içme suyu şebekesi hem kanalizasyon şebekesi vardır. PTT şubesi ve PTT acentesi yoktur. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Köye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır.
Tekirdağ iline 52 km, Hayrabolu ilçesine 18 km uzaklıktadır.

Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.

Köyde ilköğretim okulu vardır. Köyün hem içme suyu şebekesi hem kanalizasyon şebekesi vardır. PTT şubesi yoktur ancak PTT acentesi vardır. Sağlık ocağı vardır ancak sağlık evi yoktur. Köye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır.
Osmanlı döneminden kalma (1400-1450 yılları arasında) eski bir yerleşim yeridir. Tatarlı kelimesi Osmanlıların postalarını dağıttığı merkez olarak kurulmuş "Tatar" kelimesinden gelmektedir.

Köy Marmara bölgesinin kültür ve geleneklerini taşıyor. Köyde yapılan düğünlerde sabaha kadar süren coşkulu ve sınırsız eğlenceleriyle Hayrabolu ve çevresinde adını duyurmuştur.

Tekirdağ iline 62 km, Hayrabolu ilçesine 12 km uzaklıktadır.

Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.

Köyde, ilköğretim okulu vardır ancak kullanılamamaktadır. Köyün içme suyu şebekesi vardır ancak kanalizasyon şebekesi yoktur. PTT şubesi ve PTT acentesi yoktur. Sağlık ocağı ve sağlık evi vardır. Köye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır.
Tekirdağ iline 66 km, Hayrabolu ilçesine 11 km uzaklıktadır.

Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.

Köyde, ilköğretim okulu yoktur fakat taşımalı eğitimden yararlanılmaktadır. Köyün hem içme suyu şebekesi hem kanalizasyon şebekesi vardır. PTT şubesi ve PTT acentesi yoktur. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Köye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır.

Umurbey isminin 1334-1348 yıllarında Aydınoğulları beyliğinin hükümdarı olan UMUR Bey'den geldiği sanılıyor.

Umurbey halkı Osmanlı döneminde Konya civarından gelmiştir.

Umurbey köyü daha çok barajı, artezyeni ve parkı ile ünlüdür. Yardımsever olan köylü el ele verip daha çok işler başarmaktadır.

Tekirdağ iline 52 km, Hayrabolu ilçesine 24 km uzaklıktadır.

Köyün ekonomisi tarım sanayi ticaret ihracat ve ithalata dayalıdır.

Köyde, ilköğretim okulu yoktur fakat taşımalı eğitimden yararlanılmaktadır. Köyün hem içme suyu şebekesi hem kanalizasyon şebekesi vardır. PTT şubesi ve PTT acentesi yoktur. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Köye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır.
Tekirdağ iline 75 km, Hayrabolu ilçesine 20 km uzaklıktadır.

Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.

Köyde ilköğretim okulu yoktur. Köyün içme suyu şebekesi vardır ancak kanalizasyon şebekesi yoktur. PTT şubesi ve PTT acentesi yoktur. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Köye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır.
Tekirdağ iline 50 km, Hayrabolu ilçesine 25 km uzaklıktadır.

Köylüler Gacaldır. Gacal: Trakya'nın ilk gazilerinden Gazi Süleyman Paşa ile bu topraklara ilk yerleşen Türk akıncılarına verilen addır.

Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.

Geniş su kaynakları vardır. Köyün dışındaki artezyen yazın soğuk ve kışın ılık su akıtır. Çingene çeşmesi diye küçük bir çeşme vardır. Bu çeşmenin suyu az akar ama buz gibidir.

Köyde tarihi eserler yok denecek kadar azdır . Bilinen bir eser Mimar Sinan tarafından yapıldığı bazı kaynaklarda geçen köylülerin değişiyle Koca Köprüdür. Köprü kesme taştan, yuvarlak üç gözlüdür. Bunlardan orta göz daha yüksek ve büyüktür. Bu nedenle de köprü iki yöne meyillidir. Birkaç sene önce tamirata uğramış ancak köprüde fazla değişiklik olmamıştır. Şu an iyi durumdadır.

Köyde, ilköğretim okulu yoktur fakat taşımalı eğitimden yararlanılmaktadır. Köyün hem içme suyu şebekesi hem kanalizasyon şebekesi vardır. PTT şubesi ve PTT acentesi yoktur. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Köye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır.
Tekirdağ iline 37 km, Hayrabolu ilçesine 13 km uzaklıktadır.

Köyde, ilköğretim okulu yoktur fakat taşımalı eğitimden yararlanılmaktadır. Köyün içme suyu şebekesi vardır ancak kanalizasyon şebekesi yoktur. PTT şubesi ve PTT acentesi yoktur. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Köye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır.


ArzuluKöyün adı köyün kurucusu olan Arzu Baba'dan gelmektedir. Arzu Babanın mezarı köy içindedir.

Köyün gelenek, göreneklerinden baharın gelişi; mayıs ayının ilk haftasında tüm köy halkı toplanıp kurban kesilip, kazanlarda pişirildikten sonra bütün köye eşit bir şekilde dağıtılır. Aynı hafta içinde hıdrellez gecesinde ateş yakılıp üzerinden atlanır. Yemeklerinden yazın tarhana, kesme, domates ve biber salçası, turşu, erik kompostosu kış hazırlıklarındandır. Köyde ayrıca (günümüzde yapan kişilerin azalmış olmasına rağmen) 'Kokulu Tuz' adı verilen kahvaltılarda yağlı ekmek üzerine dökülerek yenilen bir tür poy yapılmaktadır. Geçmiş yıllarda köy evlerinde sırayla dolaştırılan 2 adet büyük taşın ortasında (değirmen) çeşitli tahılların ufalanmasıyla yapılmakta olan Kokulu Tuz şimdilerde çok az kişi tarafından yapılmaktadır.

ArzuluTekirdağ iline 33 km, Muratlı ilçesine 10 km uzaklıktadır.

Köyün iklimi, Marmara iklimi etki alanı içerisindedir.

Muhtarlık telefon no (fax): 0282 376 10 99

Köyde ilköğretim okulu vardır. Köyün hem içme suyu şebekesi hem kanalizasyon şebekesi vardır. PTT şubesi ve PTT acentesi yoktur. Sağlık ocağı ve sağlık evi vardır. Köye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon,akaryakıt istasyonu, iki adet kantar vardır. Köy konağı ve parkta gelen misafirler ağırlanmaktadır.
AşağısevindikliAşağısevindikli köyünün geçmişi milattan önce 600 lü yıllara kadar dayanır. Köy bugünlere gelene kadar 7 ayrı ülkenin elinden geçmiştir. Bunlardan sonuncusu ise Rumlar olmuştur.

Tekirdağ iline 29 km, Muratlı ilçesine 7 km uzaklıktadır.

Nüfusun %75'i Göçmen (Muhacir), %25'i Yerlidir (Gacal, diğer).

Köyde tarım ve hayvancılık kalıcı olsa da 1990'lı yıllardan sonra sanayiye eğilim artmıştır.

AşağısevindikliKöyde ilköğretim okulu (Şehit Erdoğan Erişik İlköğretim Okulu) vardır. Köyün hem içme suyu şebekesi hem de kanalizasyon şebekesi vardır. PTT şubesi ve PTT acentesi yoktur. Sağlık ocağı ve sağlık evi vardır. Köye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır. Turkcell ve Avea baz istasyonları mevcuttur.
AydınköyAydınköy halkının büyük bir çoğunluğu 1930 ve 1950 yıllarında Türkiye'ye Bulgaristan'dan gelen göçmenlerden oluşmaktadır. Halk o yıllarda özellikle İslimye (Siliven) iline bağlı Kazan (Kotel) ilçesine bağlı Alvanlar (Yablanova), Küçükler (Malko Selo) ve Veletler (Mogiletz) köylerinden göç ederek gelmişlerdir. Köyün eski ismi Hocaaydın'dır. Köyün kurulduğu çiftliğin adı olup, köy tüzel kişiliği kazanıldığında AydınKöy olarak değiştirilmiştir. (Köyün ilk ya da sonraki ismi diye ayrışım yoktur. Hocaydın çiftliği köy statüsü kazandığında ismi Aydınköy olmuştur.)

Her yıl hıdrellezden yaklaşık kırk gün sonra köyde Ali Baba şenliği yapılmaktadır. Bu Haziran ayının ikinci pazar gününe denk gelir. O gün kurbanlar kesilir, dualar edilir, köy halkının tamamı için bu şenlik bir kaynaşma vesilesi olur. Ali Koç Baba, Türklerin Niğbolu (Nikopol) kalesini ele geçirilmesinde büyük yararlıklar gösteren bir Horasan Erenidir.

Tekirdağ iline 20 km, Muratlı ilçesine 8 km uzaklıktadır.

Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Halk geçimini buğday ve ayçiçeği tarımı, büyükbaş ve küçükbaş hayvancılık yaparak sağlamaktadır.

Köyde, ilköğretim okulu vardır ancak kullanılamamasının yanı sıra taşımalı eğitimden yararlanılmaktadır. Köyün hem içme suyu şebekesi hem kanalizasyon şebekesi vardır. PTT şubesi ve PTT acentesi yoktur. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Köye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır.
Tekirdağ iline 28 km, Muratlı ilçesine 5 km uzaklıktadır. Köyün iklimi, Marmara iklimi etki alanı içerisindedir. Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.

Köyde ilköğretim okulu vardır. Köyün hem içme suyu şebekesi hem kanalizasyon şebekesi vardır. PTT şubesi ve PTT acentesi yoktur. Sağlık ocağı ve sağlık evi vardır. Köye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır. Muhtarlıkta kütüphane bulunmaktadır.
BalabanlıAtatürk döneminde Yunanistan'la etabli sorunu çözülmüş, devamında, özellikle Bulgaristan'dan birçok Türk ailenin göç etmesiyle 1930'lu yılların başlarında köy kurulmuştur.

Zamanla köy halkı yemek kültürleri geleneksel Türk mutfağına entegre olmuş ve ortak bir mutfağa sahip olmuştur. Trakya köylerinde görülen mutfak kültüründen derin farklılıklar taşımamaktadır.

Tekirdağ iline 25 km, Muratlı ilçesine 15 km, Çorlu ilçesine 19 km uzaklıktadır. İki ilçe merkezinin ortasında kalmasına rağmen yeterli gelişimi göstermemiş, tam anlamıyla köy görünümüne sahiptir. Yetersiz altyapı ve oluşan göç ile birlikte zamanla atıl kalmıştır.

Köyün iklimi, Marmara iklimi etki alanı içerisindedir. Ayrıca köyün yerleşim alanı tepe olduğundan serin yaz akşamları ve çok soğuk kışlar geçirmektedir.

BalabanlıKöyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Verimli arazilere sahip olan Balabanlı'da ayçiçeği, buğday, arpa, kanola, mısır ekimi yaygın olup soğan, karpuz, kavun gibi ürünler de üretilebilir.

Köyde, ilköğretim okulu vardır ancak kullanılamamasının yanı sıra taşımalı eğitimden yararlanılmaktadır. Köyün içme suyu şebekesi ve kanalizasyon şebekesi vardır. PTT şubesi ve PTT acentesi yoktur. Sağlık ocağı ve sağlık evi vardır. Köye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde sabit telefon ve ADSL internet bağlantısı vardır. Ayrıca Balabanlı Köyü Rüzgar Santrali projesi çok yakında hayata geçecektir.
Tekirdağ iline 20 km, Muratlı ilçesine 18 km uzaklıktadır.

Köyde, ilköğretim okulu yoktur fakat taşımalı eğitimden yararlanılmaktadır. Köyün içme suyu şebekesi vardır ancak kanalizasyon şebekesi yoktur. PTT şubesi ve PTT acentesi yoktur. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Köye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır.
HanoğluKöyün çoğunluğu Trakya'nın yerli halkından oluşur. Tekirdağ'ın Muratlı ilçesine bağlı olup Edirne'nin başkent olduğu tarihlerden daha önce kurulmuştur. Halkın %70'i yerli %30'u göçmenlerden oluşur.

Yemek kültürü olarak özel günlerde yapılan ciğer sarma, sini mantısı, cizleme, gözleme, tatlı olarak da baklavadan ibarettir.

Hanoğlu GöletiTekirdağ iline 39 km, Muratlı ilçesine 14 km uzaklıktadır.

Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.



Hanoğlu GöletiKöyde, ilköğretim okulu yoktur fakat taşımalı eğitimden yararlanılmaktadır. Köyün içme suyu şebekesi vardır. Kanalizasyon şebekesi vardır. PTT şubesi ve PTT acentesi yoktur. Sağlık ocağı yok fakat sağlık evi vardır. Köye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır. Ayrıca bu köyün su arıtım tesisleri diğer köylere oranla daha gelişmiştir.
İnanlıHalkın tamamı Bulgaristan'ın Filibe kasabasından göç ederek gelmiştir.

Tekirdağ iline 28 km, Muratlı ilçesine 5 km uzaklıktadır.

Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Köyde pancar ağırlıklı bitki ekimi yapılmaktadır. Buğday, ayçiçeği ve mısır köy genelinde yetiştirilmektedir

Köyde, ilköğretim okulu yoktur fakat taşımalı eğitimden yararlanılmaktadır. Köyün içme suyu şebekesi vardır ancak kanalizasyon şebekesi yoktur. PTT şubesi ve PTT acentesi yoktur. Sağlık ocağı yoktur sağlık evi vardır. Köye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır.
İnanlı İnanlı İnanlı
İnanlı İnanlı İnanlı Köprü

KırkkepenekliKöyün adı, çobanların sırtına astığı düğmesiz soğuk geçirmeyen uzun palto gibi bir giyişi olan kepenekten gelmektedir. Köyde kırk tane çoban bulunmaktaymış. "Neredensiniz" diye sorulduğunda Kırkkepenekli çobanların köyünden denirmiş. İsim oradan kalmadır.


KırkkepenekliTekirdağ iline 30 km, Muratlı ilçesine 7 km uzaklıktadır.




KırkkepenekliKöyde ilköğretim okulu vardır ama öğrenci yetersizliğinden kapalıdır. Köyde 2 adet yatır bulunmaktadır. Hüseyin Dede ile Murtaza Baba. Bunlar abi kardeştir. Aslen üç tane olduğu söylenmektedir. Yani üç kardeş ama birinin yeri bilinmemektedir. Köy merasında olduğu söylenmektedir.

Kırkkepenekli GöletiKöyün hem içme suyu şebekesi hem kanalizasyon şebekesi vardır. PTT şubesi ve PTT acentesi yoktur. Sağlık ocağı ve sağlık evi bulunmaktadır Köye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır.


Tarihi 1300'lere dayanan köyün ismi, ilk yerleşen Köpekli kabilesinden geldiği söylenmekte olup bir rivayete göre de; civarda yaşayan iki çoban kardeş varmış. Birinin 40 koyunu varmış, diğerinin 26. 40 koyunu olan büyük kardeş burası bize yetmiyor deyip, buradan ayrılır ve 15–20 km kuzeye gider. Küçük kardeş burada kalır. Daha sonraları büyük kardeşin gittiği yer Kırkepenekli, küçük kardeşin kaldığı bu yer Küçükkepenekli olarak adlandırılır. Küçükkepenekli resmi kayıtlara Kepenekli olarak geçer. Kepenek; çobanların omuzlarına aldığı kolsuz, soğuk geçirmeyen, keçeden yapılmış giysidir.

Köyde spor kulübü olarak zamanla amatör futbol faaliyetlerinde bulunulmuş ama maddi yetersizlik sonucu devam edilememiştir. Köy halkı iki mahalleye ayrılmış olup bir bölümü zamanla buranın yerlisi olup gacal sıfatı ile adlandırılmış, bir bölümü de Yunanistan ve Bulgaristan muhaciridir. Muhacir olan kısım yerli yani gacal diye nitelendirilen kısma göre daha fazla olup yerleşim yeri daha büyüktür. Kültür olarak modern Türk köylüsü kültürü ile özdeşleşmiş bir köydür. Köyde gayet demokratik ve eşit bir yönetim biçimi benimsenmiştir.

Tekirdağ iline 30 km, Muratlı ilçesine 9 km uzaklıktadır.

Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.

Köyde, ilköğretim okulu yoktur fakat taşımalı eğitimden yararlanılmaktadır. Köyün hem içme suyu şebekesi hem kanalizasyon şebekesi vardır. PTT şubesi ve PTT acentesi yoktur. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Köye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır.

Köy kenarında bulunan gölet civarı ağaçlandırılarak nezih bir piknik alanı oluşturulmuştur. Piknik alanında içme suyu, tuvalet ve masa sandalye bulunmaktadır. Gölette aynalı sazan, kara sazan, yayın, israil sazanı, turna, altın balığı, kızıl kanat, tarak balığı olmak üzere 8 çeşit balık bulunmaktadır. Köy camii eski yapı olduğundan dolayı yıkılıp yerine Karaevli köyünden bir yardım severin hayratı sayesinde yenisi yapılmıştır.
Müsellim GöletiTekirdağ iline 27 km, Muratlı ilçesine 6 km uzaklıktadır.

Köyde, ilköğretim okulu yoktur fakat taşımalı eğitimden yararlanılmaktadır. Köyün içme suyu şebekesi vardır ancak kanalizasyon şebekesi yoktur. PTT şubesi ve PTT acentesi yoktur. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Köye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır.
Muratlı'ya 17 km uzaklıkta Yurtbekler, Dambaslar, Hanoğlu, Karacakılavuz ve Kemaller arasında kalan bir köydür. 40 hane olan köy nüfusu, kışın 120-150 arasında, yazın ise 300-350 civarında olmaktadır. Köyde faal ilköğretim okulu olmadığından öğrenciler Karacakılavuz'daki okullara taşınmaktadır.

Köy 500-600 yıllık Osmanlı İmparatorluğu döneminde kurulmuş çok eski bir köydür. Yavaşça adının konulmasıyla alakalı en tutarlı rivayet şöyledir: Köyde yaşayan, halim selim herkesin sevdiği "Yavaş Baba" adında bir zat varmış. Yavaş Baba herkesin yardımına koşar, kimseye kızmaz, dertlilerin dert babası olarak tanınırmış. Köye isim verme zamanı geldiğinde o zata duyulan sevgiden dolayı bu ismin verilmesi teklif edilmiş ve memurlar da bunu kabul etmişler. Böylece Yavaş Baba Yavaşça ya dönüşmüş ve bundan sonra köyün adı Yavaşça olarak anılır olmuş. Bugün köye gittiğinizde köylünün de hakikaten çok halim selim, sevecen insanlar olduğunu görürüsünüz. Yavaş Babanın o güzel özellikleri köylüye de yansımış ve nesiller boyu özelliğini korumuştur.

Köyde Cemal Mezarlığı diye anılan mevkiinin ilginç bir hikâyesi vardır. İsimleri Cemal olan iki kişi bir sebepten dolayı kavgaya tutuşurlar. Uzun süre kavga ettikten sonra her ikisi de orada vefat ederler ve oracığa defnedilirler. O mevki kabristan olarak belirlenir ve Cemal mezarlığı adını alır. Günümüzde burası kabristan olarak kullanılmamasına karşılık yine de bu isimle anılmaktadır.

Ekili arazilerinin toplamı 9055 dönümdür, geriye kalan 600 dönümlük kısım ise mera olarak kullanılmaktadır. Çoğunlukla buğday ve ayçiçeği tarımı yapılmakta olup, bazı aileler evlerinin bahçelerinde kendilerine has sebze ve meyve yetiştiriciliği yapmaktadırlar. Tarımın yanı sıra 80-100 büyükbaş hayvan, 150-200 civarında ise küçükbaş hayvan halen yetiştirilmektedir. Köy nüfusunun büyük bölümü fabrika olan yerlere göç etmek suretiyle köyden ayrılmıştır

Tekirdağ iline 40 km, Muratlı ilçesine 17 km uzaklıktadır.

Köyde, ilköğretim okulu yoktur fakat taşımalı eğitimden yararlanılmaktadır. Köyün içme suyu şebekesi vardır ancak kanalizasyon şebekesi yoktur. PTT şubesi ve PTT acentesi yoktur. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Köye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır.
YeşilsırtYeşilsırt, 1890 yıllarında çiftlik olarak kurulmuştur. Çiftliğin sahibi Yunan Atinus'dur. 1910 yıllarında gelen göçmenlerle bölgede nüfus artmaya başlamıştır. Bu dönemde Yugoslavya ve Selanik kökenli göçmenler ağırlıktadır. İlerleyen yıllarda Bulgaristan ve Romanya'dan da göçmen almıştır. Göçmen nüfusun yarattığı artış sonucu köye dönüşmüştür. Köyün ilk ismi Aşağısırt köyü olup daha sonra 1967 yılında dönemin Tekirdağ valisi Cemal Tarlan tarafından adı Yeşilsırt köyü olarak değiştirilmiştir. Yeşilsırt köyü 1958 yılına kadar Çorlu ilçesine bağlı idi. Daha sonra Muratlı nahiyesi ilçe olunca Yeşilsırt köyü Muratlı ilçesinin köyü olmuştur.

Tekirdağ iline 12, Muratlı ilçesine 6 km dir. Yerleşimi, doğuya bakan bir yamaçtadır.

Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.

Köyde ilköğretim okulu vardır. Köyün hem içme suyu şebekesi hem kanalizasyon şebekesi vardır. PTT alt yapısı bulunmaktadır ve santral dijital olup 3 köye dağılmaktadır. Sağlık ocağı vardır. Köye ulaşımı sağlayan yollar asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır. Bir futbol sahası vardır. Turkcell baz istasyonu mevcuttur.

Aşağısevindikli ile aynı kökten gelen köy 93 Harbinde Rus işgaline, Birinci Balkan Savaşında Bulgar işgaline, Birinci Dünya Savaşında ise Yunan işgaline uğramış. Kurtuluş Savaşından sonra köy, kalıcı olarak Türkiye Cumhuriyetinin sınırları içinde kalmıştır. 93 Harbi ve 1989 Yıllarında köye Rumeli göçmenleri de yerleştirilmiştir. Köyde bulunan tarihi ve kültürel yapılar Bulgar işgali sırasında talan edilmiştir. Bugün köyde, tarihi yapı olarak 400 senelik bir cami bulunmaktadır. Bir rivayete göre; Birinci Balkan Savaşında köydeki bütün camilerin minarelerini Bulgarlar atlara bağlanıp devirirken 400 senelik caminin minaresini, her türlü çabaya rağmen yıkmayı başaramamışlar. Bunun üzerine camiyi yakmakla yetinmişlerdir.

Tekirdağ iline 31 km, Muratlı ilçesine 8 km uzaklıktadır.

Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.

Köyde ilköğretim okulu vardır. Köyün hem içme suyu şebekesi hem kanalizasyon şebekesi vardır. PTT şubesi ve PTT acentesi yoktur. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Köye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır.
Yukarı Sırt Köyü'nün adı, Yavuz Sultan Selim Han'ın, sefer sırasında konaklarken, sırtında çıkan sir-pençe (aslan pençesi) sonucu vefat ettiği yer olmasından gelmektedir.

Tekirdağ iline 21 km, Muratlı ilçesine 9 km uzaklıktadır.

Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.

Köyde, ilköğretim okulu yoktur fakat taşımalı eğitimden yararlanılmaktadır. Köyün içme suyu şebekesi vardır ancak kanalizasyon şebekesi yoktur. PTT şubesi ve PTT acentesi yoktur. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Köye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır.
YurtbeklerKöyün adının nereden geldiği ve geçmişi hakkında bilgi yoktur. Ancak eski adının Tatar Bajdar olduğu bilinmektedir. Bajdar sözcüğü eskiden gümrük resmini tahsil eden memura verilen ad anlamına gelmektedir.

Tekirdağ iline 86 km, Muratlı ilçesine 8 km uzaklıktadır. Yurtbekler köyünün etrafındaki köyler Dambaslar, Hanoğlu ve Yavaşça köyleridir.

Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır.

YurtbeklerKöyde, ilköğretim okulu yoktur fakat taşımalı eğitimden yararlanılmaktadır. Köyün içme suyu şebekesi vardır ve kanalizasyon şebekesi tamamlanmıştır. PTT şubesi ve PTT acentesi yoktur. Sağlık ocağı vardır ancak sağlık evi yoktur. Köye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve her aileye özel telefon vardır. Muratlı ve Hayrabolu ilçeleri arasında yolcu taşıyan minibüsler günde dört defa geçmekte ve de ulaşım sağlanmaktadır.

Malkara Mahalleleri 2017 Nüfusu
İbribey 452
İbrice 192
İshakça 154
Izgar 394
Kadıköy 327
Kalaycı 64
Karacagür 244
Karacahalil 453
Karaiğdemir 203
Karamurat 279
Kavakçeşme 166
Kermeyan 217
Kiremitlik 201
Kırıkali 158
Kozyörük 1.260
Küçükhıdır 193
Kürtüllü 401
Kuyucu 41
Mestanlar 203
Müstecep 261
Pirinççeşme 201
Sağlamtaş 1.966
Şahin 269
Sarıpolat 174
Sarıyar 219
Sarnıç 468
Sırtbey 86
Tekkeköy 143
Teteköy 282
Vakıfiğdemir 190
Yaylagöne 566
Yaylaköy 169
Yenice 102
Yenidibek 173
Yeni 2.192
Yılanlı 187
Yörücek 219
Yörük 263

IzgarMalkara ilçesinin batısında, ilçeye 8 km. uzaklıkta, 392 nüfuslu bir mahalledir. E-85 karayolu üzerinde bulunur. Komşu Keşan ilçesi mahallenin batısında yer alır. Mahalle kuzeyden güneye doğru inildikçe meyilli ve engebeli bir görünüm arz eder. Mahallenin ortasında yağmur ve sel sularının toplanıp aktığı dereyi andıran küçük çukur, mahallenin doğusundaki yerleşimi mahalleden ayrı gibi gösterir.

IzgarMahallenin doğusunda kalan arazi ova durumundadır. Mahallenin batısında bulunan küçük tepe Sarıpolat ile sınır oluştururken, güneydoğusundaki Kadıköy Barajı da Deveci mahallesi ile arasındaki sınırı tespit etmektedir. İki küçük deresi dışında başka akarsuyu yoktur. Yer altı suyu fazla yoktur. Bu yüzden sulama yapılamamaktadır. Mahallenin 6510 dönüm işlenen, 3.300 dönüm mera ve 2200 dönüm fundalık arazisi vardır.

IzgarMahalle daha önceleri Rumların kaldığı bir yerleşim birimiymiş. O zamanlar mahallenin adı Izgariçe' ymiş. Rumlar 1896 yılında mahalleyi terk edince, buraya Süleyman KIRMAZ adında bir vatandaş yerleşmiştir. Cumhuriyet kurulduktan sonra 1927 yılında mahalleye ilk olarak Yunanistan'dan, daha sonra Bulgaristan'dan gelen mübadele Türkleri yerleştirilmiştir. O zaman mahallenin adı İzgar olarak değişmiştir. 1976 yılında çıkarılan Kanunla adının başında ki İ harfi I ile değiştirilerek mahallenin adı kayıtlara Izgar olarak geçirilmiştir.

IzgarCumhuriyetten önce mahalledeki camide eski Türkçe eğitim gören yaşlılar varmış. Daha sonra Atatürk tarafından açılan Köy Heyet Odaları Izgar mahallesinde de açılmıştır. Bu mahalle heyet odalarında ilk defa 1937 yılında Türkçe öğretimine başlanmıştır. 1961 yılına kadar bu okulda eğitim ve öğretim verildikten sonra, eğitim öğretime yeni yapılan 2 sınıflı, 5 yıllık okulda devam edilmiştir. 1976 yılında aynı okula ek bina yapılarak dersane sayısı beşe çıkarılmıştır. Taşımalı eğitime geçilinceye kadar eğitim ve öğretime bu okulda devam edilmiştir. Şimdi mahalle öğrencileri Kadıköy İlköğretim okuluna taşınmakta olup, eğitim burada verilmektedir. 1982 yılında Halk Eğitimince açılan okuma yazma kursu ile mahallede okuma yazma bilmeyen kalmamıştır. Okur yazar oranı % 100 dür.

IzgarMahalle halkı geçimini tarım ve hayvancılıktan sağlar. Üretilen tarım ürünlerinden başlıcaları buğday ve ayçiçeğidir. Bunun yanında az miktarda fasulye, bostan, patates, nohut, soğan, kabak, bağ ve susam yetiştirilir. Mahallenin fazla tarlası olmadığı için mahalleli daha çok hayvancılığa yönelmiştir. Özellikle süt inekçiliği ve besicilik yapılmaktadır. Mahallenin günlük süt üretimi 2 tondur.

Izgar Izgar Izgar Izgar Izgar Izgar Izgar Izgar Izgar Izgar Izgar Izgar Izgar Izgar Izgar Izgar Izgar Izgar

İbribeyMalkara ilçesinin kuzeydoğusunda, ilçeye 22 km. uzaklıkta, 452 nüfuslu bir mahalledir. Mahalle oldukça engebeli bir arazi üzerine kurulmuştur. Mahalle ortasından geçen iki derenin yakasına yayılmıştır. Mahallenin önemli bir akarsuyu yoktur. Karaiğdemir Barajından sulama yapılmaktadır.

İbribeyMahallenin tarihi hakkında kesin bir bilgi bulunmamakla birlikte bazı kaynaklardan ; I. Murad'ın Malkara'daki iki çiftliğinden birisini Hacı İbri Bey adında birisine bağışlamıştır. Bu mahalle, bu çiftliğin yerinde bu isimle kurulmuştur. Eskiden bucak merkezi imiş. Sonraları başka birisi, bu kimseden bazı yerleri de satın olarak hayratına vakfetmiştir. Hacı İbri'nin adından, Yörüklerin beyi olduğu anlaşılmaktadır.

Cumhuriyetten sonra 1927 yılında açılan Millet Mektebi ile ilk defa eğitim öğretime başlanmıştır. Daha sonra yapılan okulda eğitim öğretim taşımalı sisteme geçene kadar devam etmiştir. Şu an taşımalı eğitim ile öğrenciler Yenice Köyü İlköğretim Okuluna taşınmaktadır.

İbribeyİbribey mahallesinin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Tarım ürünü olarak buğday, arpa, ayçiçeği, yulaf, şeker pancarı, mısır ve pirinç üretilmektedir. Ayrıca sebzecilik de yapılmakta, üretilen domates, biber, fasulye, bakla, mercimek ve patlıcan gibi ürünler başta İstanbul olmak üzere çeşitli pazarlara verilmektedir. Bu mahallede bağcılık da yapılmaktadır. Süt ve besi hayvancılığının son derece iyi yapıldığı mahallelerden biridir. Günde 5 ton süt üretmektedir. Koyun, keçi gibi küçükbaş hayvanlarla, kümes hayvanı da beslenmektedir.

İbribey İbribey İbribey

İbriceMalkara ilçesinin kuzeyinde, ilçeye 10 km. uzaklıkta, 192 nüfuslu bir mahalledir. Az meyilli bir arazi üzerine kurulmuştur. Mahallenin batısında kuzeyden gelen Çayırlar deresi vardır. Mahallenin ilçesi olan Malkara ile arasında doğal sınır olan Ana dere adıyla bilinen bir deresi daha vardır. Bu dere Çayırlar deresinin suyunu da alarak Karaiğdemir Barajına ulaşır.

İbriceMahallenin kuruluşu ve adının kaynağı ile ilgili olarak bir kaynaktan alınan bilgi; Mahalle toprakları, Osmanlı Devleti padişahlarından 1. Murat zamanında Osmanlı ülkesine katılıyor. 1360'lı yıllarda alınan mahalle ve çevresinde yaklaşık 100 yıl insan yerleşmesine rastlanmıyor. 1962 yılında mahalle muhtarı olan Hüseyin CAN, Ankara'ya giderek Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünde mahallenin kayıtlarım inceletiyor. Bu incelemeler sonunda mahallenin kurucusu olarak Doğancı İbrahim adına rastlanıyor. Anılan kayıtlarda : " ...Ma değer doğancı İbrahim adıyla andan, şimdiki adı İbrice Mahalle olarak kayıda geçen, Gelibolu defterlerinde şu tarihe rastlanmıştır. 894. (Miladi 1478) " Aynı kayıtlarda ibrahim Bey'in Karaca Bey köyünden 12 baplık vergi aldığı tespit edilmiştir. (Karacabey mahallesi : Malkara'nın Gürgenbayırı mevkiinde, Mahmut Çavuş'un Bahçesi olarak anılan yerin üst kısmında kurulmuş ve tarihi devrini tamamlamış bir yerleşme merkezi adıdır). Diğer bir kaynağa göre ise mahallenin kuruluşu şöyledir; Doğancı ibrahim Bey, Malkara'nın bugünkü İbribey adı ile anılan mahallesinde çiftlik kurar. Daha sonra tahmini 1450' li yıllarda İbrice köyünün bulunduğu bu yere gelerek, burada bir çiftlik daha kurar. Zamanla, esas çiftliğini kurduğu yere "İbribey", ikinci ve daha küçük olan çiftliğini bulunduğu bu yere "İbrice" denir.

İbriceM.Ö. ki tarihlerde mahallenin bulunduğu bu bölgede Traklar'ın yaşadığı, anıt mezar niteliğindeki Höyüklerden anlaşılmaktadır. Kospınar, Kartalbayırı, Söğütlük ve Örenler mevkiilerinde bulunan Bizans'ın ilk dönemlerine ait pişmiş tuğla ve çömlek kalıntılarından buraların daha önceleri birer yerleşim merkezi oldukları anlaşılmaktadır. Osmanlı döneminde mahallede ilk yerleşim XV. yüzyılda da Doğancı İbrahim'in çiftlik kurması ile başlamıştır. 1978 Osmanlı - Rus Savaşı sırasında 9, Savaştan sonrada 4 Türk ailesi gelerek buraya yerleşmiştir. Cumhuriyet dönemine 20 hane olarak giren mahalle, 1928 yılında gelen 15 hanelik göçmen ailesi ile 35'e yükselmiştir.

İbriceCumhuriyetten önce mahallede eğitim ve öğretim çalışmaları yokmuş. Cumhuriyetten sonra açılan Mektep Okulları ile mahalleye eğitim gelmiştir. Daha sonra mahalleye yapılan İlkokulda taşımalı eğitime geçilinceye kadar eğitim verilmeye devam etmiştir. Taşımalı eğitime geçilince mahalle öğrencileri Batkın İlköğretim okuluna taşınmışlar ve bu okulda eğitimlerine halen devam etmektedirler. Mahallede okuma yazma oranı %99'dur.

İbriceMahallenin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Ekilen ürünlerin başlıcaları buğday, ayçiçeği, mısır, şeker pancarı ve kabaktır. Hayvancılıkta küçükbaş hayvan olarak, koyun, keçi ve kurbanlık koç beslenmektedir. Bunların yanında küçük çaplı olarak kümes hayvanı da bakılmaktadır. Büyükbaş hayvancılıkta süt inekçiliği ve besicilik yaygındır. Mahallenin günlük süt üretimi 3 ton civarındadır.

İbrice

İshakçaMalkara ilçesinin kuzey doğusunda, ilçeye 4 km. uzaklıkta, 154 nüfuslu bir yamaç mahalledir. Batısında bulunan tepenin yamacına kuzey - güney doğrultusunda yerleşmiştir. Verimli topraklar üzerinde bulunan mahallenin hudutları içerisindeki toprak arazı 7.800 dekardır. Arazı dalgalı olup, güneyden kuzeye akıp, Karaiğdemir Barajına ulaşan bir deresi vardır.

İshakçaHalk arasında mahallenin adı "Sakçı" yada "Sakça" olarak söylenir. Mahalle, İshakça adını XX. yüzyıl başlarında almış. O zaman geniş arazi parçasındaki mahallede ormanı andıran akasya, karaağaç ve kavak ağaçları çökmüş. Topraklarının tamamı işlenemeyen ve bol ağaçlar arasında bulunan burada İshak kuşları ishak! ishak! diye ölüyormuş. Bu kuşlardan dolayı mahallenin adına İshakça dendiği rivayet edilmektedir.

İshakçaNe zamandan beri yerleşim yeri olduğu ve kimlerin oturduğu hakkında yazılı herhangi bir belge yoktur. Mahallede, ayrı yerlerde üç mezarlık vardır. Bunlar küçük mezarlıklar olup, Ermeni, Rum ve Türk mezarlıklarıdır. Rum mezarlığı denilen yerden İskelet ve Bizans dönemine ait metal para bulunması eski yerleşim yeri olduğunu kanıtlar.

İshakçaErmeniler Balkan Savaşı öncesi mahalleyi terk etmiştir. Kurtuluş Savaşına kadar Rumlar ve Türkler birlikte yaşamışlar. Savaş sonrası Rumlar mahalleyi terk etmişlerdir. Mahallede böylece sadece 5 Türk ailesi kalmıştır. Lozan Antlaşması gereği 1927 - 1939 yılları arasında Bulgaristan, Romanya ve Yunanistan'dan gelen Türkler mahalleye yerleştirilip, kendilerine toprak verilmiştir.

İshakçaMahalleye ilkokul 1939 yılında açılmıştır. Bu okulda, taşımalı eğitime geçilinceye kadar eğitim ve öğretim verilmeye devam edilmiştir. Taşımalı eğitim ve öğretime geçilince köydeki öğrenciler Merkez Mehmet Akif Ersoy İlköğretim Okuluna devam etmeye başlamışlardır. Mahallenin % 98'i okur yazardır.

İshakçaMahallenin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Ekilen tarım ürünlerinden başlıcaları; buğday, arpa, mısır, soğan, şekerpancarı ve yulaftır. Az miktarda baklagil yetiştirilmekte ve bağcılık yapılmaktadır. Topraklarının tamamı ekildiğinden küçükbaş hayvancılık yapılmamaktadır. Kümes hayvancılığı da ev ihtiyacını karşılayacak kadardır. Büyükbaş hayvancılık süt besiciliği ve yetiştiriciliktir. Mahallenin günlük süt üretimi 2 ton civarındadır.

İshakça İshakça İshakça

KadıköyMalkara ilçesinin güney batısında, E-85 karayoluna yakın, ilçeye 8 km. uzaklıkta, 327 nüfuslu bir mahalledir. Mahalle, doğuya doğru alçalan bir yükseltinin yamaçlarına kurulmuştur. Güneyinde Tekir ve Koru dağları bulunmakta olup, mahalle sınırları içersinde dağı yoktur. Kuzeyinde küçük, meşe ağaçlarından ibaret Bağlık Altı denilen yer bulunmaktadır. Malkara'nın hamam dere mevkiinden gelen ve Kadıköy Barajına dökülen dereleri vardır. Bu dereler yazın kurumaktadır. Mahallenin merası hafif bir peneplen görüntüsü arz etmektedir.

KadıköyMahallenin ilk sakinlerinden olan Ahmed'i BÎCAN ile Mehmed'i BÎCAN adlı iki kardeş, devrinin ünlü bilginlerindendir. Yazmış oldukları Ahmediye ve Muhammediye adlı eserleri, yaşadıklara çağa ışık tutması bakımından önemlidir. Bu iki kardeşin mezarları halen Gelibolu'da bulunmaktadır. Mahallenin ismi Osmanlı döneminden gelmektedir. İlk kuruluş adının da bu olduğu sanılmaktadır. Osmanlı döneminde Malkara'nın büyük bir yerleşim merkezi oluşu yüzünden buranın da Malkara'ya yakın oluşundan Kadılar oturmuşlardır. Mahallenin ilk yerleşim merkezi şimdiki yerleşim yerinin kuzeyinde ve mahalleye 2 km. uzaklıkta eski Malkara - Keşan karayolu kenarındaki Enserciler mevkii denilen yerdir. Anılan yerde halen bir çeşme bulunmaktadır. Mahallenin tarihinin araştırılması amacıyla 1959 yılında izin alınarak bu yerde kazı yapılmış, fakat değerli bir esere rastlanılmamıştır.

KadıköyCumhuriyet döneminden önceki yıllarda erkekler harplerin çok oluşu nedeniyle devamlı savaşlara katılmışlar. Bunun neticesinde topraklar işlenememiş ve mahalle bakımsız, harap bir şekil almıştır. Mahalle uzun bir süre Bulgarların işgalinde kalmıştır. Mahallenin Malkara kısmında Arnavut çiftliği adıyla anılan çiftlik, daha sonra mahalleliler tarafından para toplanarak alınmış ve mahalle topraklarına katılmıştır.

KadıköyMahallede ilk olarak 1939 yılında Millet Mektepi olarak üç sınıflı okul açılmıştır. 1958 yılında devletin ve halkın katkıları ile yapılan 5 sınıflı okulda eğitim öğretime devam edilmiştir. Taşımalı sisteme geçilince merkez olan Kadıköy İlköğretim Okulu yetersiz olduğu için yeni bir İlköğretim okulu inşaatına başlanmıştır. Okur yazar oranı % 100' dür.

KadıköyKadıköy ekonomik ve sosyal yönden oldukça ileri olan bir mahalledir. Bunun sebebi, köklü ve eğitim ve öğretime önem veren bir mahalle olmanın yanında 1962'den bu yana Almanya'ya çok sayıda işçi göndermesine de bağlıdır. İşçiler gerek kesin dönüşünde, gerekse izinli olarak mahalleye geldiklerinde, mahallenin sosyal ve kültürel etkinliklerine katıldıkları gibi, mahallenin ekonomik kalkınmasına da önemli katkıda bulunmaktadırlar. Mahallede sportif faaliyetlerde düzenli ve etkili bir şekilde yürütülmektedir. 1968'de mahalle spor klubü kurulmuş ve ilçe düzeyinde yapılan her türlü sportif faaliyetlerde iyi dereceler elde eden bir mahalle olmuştur.

KadıköyMahallenin ekonomik yapısı büyük ölçüde tarıma dayalıdır. Yetiştirdiği başlıca tarım ürünleri buğday, arpa, ayçiçeği, mısır ve şeker pancarıdır. Mahallenin ekilebilen alanı 9.500 dekardır. Süt ve besi hayvancılığı en iyi şekilde yapılmaktadır. İyi ırklarla yapılan hayvancılıkta günde 2 ton civarında süt üretilmektedir. Ayrıca küçükbaş ve kümes hayvancılığı da yapılmaktadır.

Kadıköy Kadıköy Kadıköy

KalaycıMalkara ilçesinin güneydoğusunda, ilçeye 25 km. uzaklıkta, 64 nüfuslu bir mahalledir. Mahalle doğudan güneybatıya uzanan bir sırt üzerinde kurulmuştur. Doğu ve güneydoğusu mera ve ormanlıktır. Mera ve ormanlık bölgesinde 3 tepe bulunmaktadır. Bunlar; Karatepe, Çeşmeüstü tepesi ve Göller tepesidir. Kuzeyi ve güneyi sırttan ovaya inen hafif meyilli, işlenen arazi ile kaplıdır. Toprakları tarıma elverişlidir. Mahallenin sınırları içinde akarsu ve gölet bulunmamaktadır. Yalnız mahallenin kuzeyinde kışın akan, yazın kuruyan ufak bir deresi mevcuttur.

Kalaycı1353 yılında Osmanlılar Süleyman Paşa Komutasında Rumeli'ye geçmişlerdir. Gelibolu'dan Kalaycı köyünün bulunduğu yere kadar topraklar fethedilerek gelinmiş ve burada konaklamışlardır. Konaklama sırasında Süleyman Paşanın ordusunda kalaycılık yapan Kalaycı Baba adlı iyi insan burada ölmüş ve defnedilmiştir. Bu mahallenin adı bu nedenle Kalaycı olarak kalmıştır.

KalaycıMahallenin kuruluşu çok eski tarihlere dayanmakla birlikte, mahalle fazla bir gelişme gösterememiştir. 1877 - 1878 Osmanlı Rus Savaşında mahalleliler topraklarını bırakarak, Anadoluy a geçmişlerdir. Bunlardan bir kısmı Ruslar çekildikten sonra tekrar mahalleye dönmüşlerdir. Arkasından 1. Dünya Savaşı sonunda Trakya düşman işgaline uğrayınca köylüler tekrar Anadoluya geçmişler, İstiklal Savaşı sonunda Trakya toprakları düşmandan kurtulunca, yine bir kısmı mahalleye dönmüşlerdir.

KalaycıMahallede ilkokul 1964 yılında mahalle halkı tarafından yapılmış ve aynı yıl eğitim öğretime açılmıştır. 1978 yılında devlet tarafından yeni bir okul binası yapılarak, eğitime burada devam etilmiştir. Eski bina öğretmen lojmanı olarak hazırlanmış ve kullanıma sunulmuştur. Taşımalı eğitime geçilince, mahalle çocukları Sağlamtaş Gazi İlköğretim Okuluna taşınmaya başlanmıştır ve eğitim halen burada verilmektedir. Mahallede okur yazar oranı % 98'dir.

3.000 dekar işlenen arazi ve 1.500 dekar mera ile ormanlık arazi olmak üzere toplam 4.500 dekarlık bir arazi bütünlüğüne sahiptir. Mahallenin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Yetiştirdiği ürünler buğday, arpa, ayçiçeği, yulaf, kavun ve karpuzdur. Mahallede, büyükbaş süt ve besi hayvancılığı yapılmaktadır. Küçükbaş hayvan besleyen aileler de vardır. Mahalle günde 750 kg. süt üretmektedir.

Kalaycı Kalaycı

KaracagürMalkara ilçesinin kuzeyinde, ilçeye 20 km. uzaklıkta, 244 nüfuslu bir mahalledir. Mahalle alçak bir vadinin eteğinde düz bir alanda kurulmuştur. Arazisi genelde düz veya hafif eğimlidir. Mahallenin kuzeyinden Karacagür deresi geçmektedir. Mahalle geniş bir meraya sahiptir. Ayrıca, mahallenin bulunduğu bölgede kaliteli ve bol miktarda su bulunmaktadır. Malkara'nın içme suyu burada açılan derin su kuyularından sağlanmaktadır. Bu bölgede karacaların fazla olmasından dolayı mahalleye Karacagür denmiştir.

Karacagür1877-78 Osmanlı - Rus Savaşında yararlılıklar gösteren İsmail Bey ismindeki Subayın mahalleye ilk gelen ve yerleşen kişi olduğu torunları tarafından doğrulanmaktadır. Mahallenin bulunduğu arazi Halil Hayrettin Paşa Vakfı olarak tapu kayıtlarında yer almaktadır.

Karacagürİsmail Beyin çocukları üç defa çete saldırısına uğramıştır. Fakat sonunda mahallenin şimdiki bulunduğu yere evlerini kurmuşlardır. Daha sonra Romanya ve Bulgaristan'dan gelen göçmenler bu mahalleye yerleştirilmiş, bugünkü mahalle bunlarla bugünkü duruma gelmiştir. Bulgaristan'dan gelenler, bir kısmı Uzunca Ova, bir kısmı da Lofça'dan gelmişlerdir.

KaracagürMahallede Cumhuriyetten önce mahalle mektebi varmış. 1927 yılında İlkokul açılmış, 1932'de kapanmıştır. 1936'da tekrar açılmış, 1940 yılında ise 5 sınıflı ilkokul öğretime başlamış ve 1960 da şimdiki İlkokulda eğitim öğretime devam edilmiştir. Taşımalı sistem başladıktan sonra öğrenciler Kozyörük ilköğretim okuluna taşınmıştır. Okuma yazma oranı % 97'dir.

KaracagürMahallenin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Ürettiği ürünler; buğday, arpa, ayçiçeği, mısır, şeker pancarı, yulaf ve çeşitli sebzelerdir. Hayvancılık bakımından da mahalle son derece gelişmiştir. İyi ırklarla yapılan süt ve besi hayvancılığının yanında, küçükbaş hayvan da bazı aileler tarafından beslenmektedir. Günlük süt üretimi 2 ton civarındadır.



Karacagür Karacagür Karacagür Karacagür Karacagür Karacagür Karacagür Karacagür Karacagür Karacagür Karacagür Karacagür Karacagür

KaracahalilMalkara ilçesinin güneyinde, ilçeye 10 km. uzaklıkta, 453 nüfuslu bir mahalledir. Koru dağının eteğinde kurulu olan mahallenin güney kısmı tamamen ormanlık olup, diğer kısımları düzlük bir durum arzetmekle birlikte, ufak tepecikler ve derecikler mevcuttur. Doğudan batı istikametine doğru arazisi gittikçe yükselen bir görünümdedir.

KaracahalilMahallenin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Çeşitli tahıllar üretilmektedir. Bunlar buğday, arpa, ayçiçeği, mısır ve çeşitli sebzelerdir. Ayrıca korunga, fiğ ve yonca da ekilmektedir. Hayvancılık da son derece gelişmiştir. Günde 3 ton süt üretilmektedir. Ayrıca koyun, keçi gibi küçükbaş hayvan da beslenmektedir. Orman kenarı mahallesi olduğu için ormanla da çeşitli ekonomik ilişkileri bulunmaktadır.

KaracahalilKaracahali'nin sınırları içinde bulunan yangın kulesi ve çevresinde av hayvanı bulunurmuş. Karahalil zamanının büyük bir kısmını avlanarak geçirirmiş. Karaca da bol olduğu için daha da çok karaca avlarmış. Mahalle kurulduktan sonra, mahallenin adı Karacacı Halil olarak anılmaya başlanmıştır. Daha sonra bu isim Karacahalil şeklinde söylenmiştir.

KaracahalilCumhuriyetten önce mahallede Rum halkı ve onlarla birlikte çok az bir azınlık olarak da Türkler vardı. Mahalle halkı uzun zaman bir arada yaşamışlardır. Lozan Antlaşmasından sonra mübadele ile 1924 yılında Yunanistan'ın Selanik kentinden gelen göçmenler mahalleye yerleştirilmiş ve mahalle bunlarla birlikte bugünkü durumuna gelmiştir. Mahallede tarihi eser olarak eski bir yel değirmeni bulunmaktadır.

KaracahalilCumhuriyetin kurulmasından sonra yurdun her yöresinde millet mekteplerinin açılması ile birlikte Karacahalil mahallesinde de eğitim öğretim başlamış ve yakın zamana kadar mahalledeki ilkokulda devam edilmiştir. Taşımalı sistem başladıktan sonra, mahallede öğrencilerin azalması nedeniyle buradaki öğrenciler Gözsüz mahallesine taşınmaya başlamıştır. Okuma yazma oranı % 100'dür.

KaracahalilKaracahali'nin sınırları içinde bulunan yangın kulesi ve çevresinde bulunan alanlar güzel piknik yerleridir. Ayrıca mahallenin sınırları içinde Gazi Baba adıyla anılan kutsal bir tepe bulunmaktadır. Efsaneye göre atı ile Elmalı Kalesinden uçan Gazi Baba bu tepeye düşmüştür. Atın nal izleri halen orada bulunan taşların üzerinde bulunmaktadır. Gazi Baba ermiş bir kişidir. O yüzden ahali tarafından devamlı ziyaret edilir. Kısacası Karacahalil tarihi, kültürü ve doğası ile ilginç mahallelerden biridir.


KaraiğdemirMalkara ilçesinin kuzeydoğusunda, ilçeye 11 km. uzaklıkta, 203 nüfuslu bir mahalledir. Mahalle genel görünümü ile bir yarmada kurulduğu göze batar. Mahallenin genel alanı 16.000 dekardır. Karaiğdemir mahallesi kuzeyden ve kuzeybatıdan baraj ile çevrilidir. Baraj mahallenin 3.500 dönüm toprağını almıştır. Baraja Kozyörük Kasabası ve Gönence mahallesi tarafından gelen dereler su getirmektedir. Mahalle çeşmesi ilk önce Evrenbey mahalle yolu üzerindeymiş.

KaraiğdemirBu çeşmenin suyu, güneydeki mezarlık dolaylarından kanalizasyon tertibatı ile getirilmiş. Bu kanalizasyon bir kişinin rahatlıkla yürüyebileceği yükseklikte olup, yer üstüne açılmış beş bacası vardır. Bacaların hepsi kapalıdır. Kanalizasyonun içinde yer yer, zamanında kullanılan yağ kandillerinin konduğu yerler vardır. Daha sonra bu çeşmeden mahallenin içine kadar künk yerleştirilmiş ve mahalle içine yapılan çeşmeye su getirilmesi sağlanmıştır. Trakya tarih boyunca bir istila bölgesi olmaktan kurtulamamış ve zaman zaman Traklar, Yunanlılar, Romalılar ve Osmanlı Türklerinin istilasına uğramıştır. Mahalle özellikle 1941 yılındaki kıtlığı çok belirgin bir şekilde yaşamıştır. Mahalle eski bir yerleşim yeridir. Mahalle camisinin avlusunda bulunan 1600' lü yıllara rastlayan mezar taşları ve bu mezarlardan çok daha eski olan cami ve çeşme bunu göstermektedir. Mahalle halkı Yunanistan'dan ve Bulgaristan'dan gelen göçmenlerden ve büyük bir kısmı yerli halktan oluşmaktadır. Mahallenin camisi, Bulgar istilasında yakılmış olup, daha sonra köylüler tarafından Karatepeden temin edilen ağaçlarla tamir edilerek hizmete verilmiştir. Zamanında çok zengin bir ailenin Adile Hatun adında nişanlı bir kızı varmış. Fakat gencecik yaşta ölen bu kızın anısına annesi çeyiziyle adına izafeten cami ve çeşmeyi yaptırmıştır. Bugün halen Camide cuma namazı hutbelerinde merhum Adile Hatun ismi zikredilmektedir. Daha sonra buraya üç çiftlik halinde üç aile yerleşir. Daha sonra çoğalırlar. Mahallenin şu andaki adı değişikliğe uğramadığı gibi, kimin tarafından ve ne zaman verildiği bilinmemektedir. Ancak, mahallenin kuzeybatısında bulunan Karatepenin demir gibi sert taşından ve adının birleşiminden aldığı söylenmektedir.

KaraiğdemirCumhuriyetten önce 3. sınıfa kadar arap harfleri ile eğitim veriliyormuş. Mahallede ilk olarak okul, 1936-1937 öğretim yılında 3 sınıflı olarak açılmıştır. Bir ara 2. Dünya Savaşı nedeni ile öğretime ara verilmiş ve 1950 yılında 5 sınıflı olarak eğitim öğretime tekrar başlamış ve taşımalı eğitime kadar devam etmiştir. Taşımalı eğitim ile mahalle öğrencileri Evrenbey İlköğretim Okuluna taşınmakta ve burada eğitim öğretimlerine devam etmektedirler. Okuma yazma oranı % 90'dır.

KaraiğdemirMahalle ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Ekilen ürünler; buğday, ayçiçeği, mısır, yonca, arpa, bağ, kavun ve değişik sebzelerdir. Bunun yanında hayvancılık gelişmiş da olup büyükbaş hayvan olarak süt inekçiliği ve besicilik yapılmakta, küçükbaş hayvan olarak da koyun ve çok az keçi bulunmaktadır. Bunların yanında kümes hayvanı da bakılmaktadır. Günlük süt üretimi 2 ton civarındadır. Barajdan elde edilen balıkların satış ve pazarlamasını 1983 yılında mahallede kurulan ve 1985 yılında faaliyete geçen Su Ürünleri Değerlendirme Kooperatifi yapmaktadır. Bunlar av süresi içinde her gün balık tutup kooperatife satmaktadırlar. Barajda aynalı sazan, yerli sazan ve testere balığı çıkmaktadır. Bu da mahalleye gelir sağlamaktadır.

Karaiğdemir Karaiğdemir Karaiğdemir Karaiğdemir
Karaiğdemir Karaiğdemir Karaiğdemir Karaiğdemir Karaiğdemir Karaiğdemir Karaiğdemir Karaiğdemir Karaiğdemir Karaiğdemir Karaiğdemir Karaiğdemir

KaramuratMalkara ilçesinin kuzeydoğusunda, ilçeye 27 km. uzaklıkta, 279 nüfuslu bir mahalledir. Develi mahallesi sınırlarından çıkıp mahallenin içinden geçen ve Kermeyan mahallesi altından çıkıp yine mahalle sınırlarından geçen derenin iki yamacına kurulmuştur. Mahallenin kurulduğu ova hariç diğer bütün arazileri engebelidir. Çakıllı yamaçlar ve bağlar tepeleri ile çevrilidir. Kanlı ova, Paşa Ovası, Mahalle çayırlığı ve Paça çayırlığı vardır. Mahallenin Cuma dere ve Kavak dere olmak üzere iki deresi vardır. Ayrıca mahallenin ovasını sulayan Hayrabolu deresi vardır.

KaramuratMahalle, 93 Harbi olarak bilinen Osmanlı - Rus ( 1877 - 1878) Savaşı sonunda Bulgaristan'dan ve Yunanistan'dan Kırcaali ve Selanik'ten gelen Türkler tarafından kurulmuştur. Mahallenin kurulduğu yer Yörük Çiftliğinden mera olarak 1.800 sarı liraya satın alınmıştır. Yer daha sonra tarlaya dönüştürülmüştür. Mahalleyi ilk kuranlar Ali Ağa, Hacı Ömer oğlu İsmail Ağa, Şaban Ağa, Haşim Ağa ve Osman Pehlivan sülaleleridir. Bu sülalelerin büyükleri, savaşlara katılmışlar ve hepsi de ölmüştür.

KaramuratMahallede eğitim ve öğretime 1928 yılında mahallenin cami odasında başlanmıştır. 1948 yılında yapılan okulla 5 yıllık eğitime geçilmiştir. Yıllarca ilkokul eğitimi burada devam ederken taşımalı sisteme geçildikten sonra öğrenci sayısının azlığı dolayısı ile mahallenin öğrencileri Yörük İlköğretim Okuluna taşınmaya başlanmıştır. Mahallede okuma yazma oranı % 100'dür.

KaramuratMahallenin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Mahallede buğday, arpa, ayçiçeği, şeker pancarı, nohut, fasulye ve mercimek gibi tarla bitkileri üretilmektedir. Hayvancılık da son derece gelişmiştir. İyi ırklarla süt ve besi hayvancılığı yapılmaktadır. Ayrıca koyun, keçi gibi küçükbaş hayvan da beslenmektedir. Günde 3 ton civarında süt üretilmektedir.

KaramuratKaramurat mahallesi , kömür yatakları bakımından da son derece önemli bir yer tutmaktadır. Buradan çıkartılan linyitler Trakya ve İstanbul'da pazarlanmaktadır. Karamurat mahallesi , camisi ile de çok ünlüdür. Mahallenin kendi imkanları ile yaptığı cami bölgenin en güzel camisidir. Büyüklüğü, kubbe genişliği, süsleme ve çinileri ile harika bir görünüm vermektedir. Ayrıca yan tesis ve imkanları ile bu çağda yapılan Trakya'nın en güzel camilerinden biridir.

Karamurat Karamurat Karamurat Karamurat

KavakçeşmeMalkara ilçesinin güney doğusunda, ilçeye 12 km. uzaklıkta, 166 nüfuslu bir mahalledir. Mahallenin kurulduğu yer hafif tepelik olmasına rağmen düzlük sayılır. Arazisi az engebelidir. Tekirdağ'ı Şarköy'e bağlayan asfalt mahallenin ortasından geçmektedir.

KavakçeşmeMahalle ilk defa 1893 yılında Bulgaristan'dan göçmen olarak gelen 7 ailenin yerleşmesi ile kurulmuştur. Burası, o sıralar Alaybeyli Ali Ağa adındaki kişiye ait yerlermiş. Ali Ağanın oluru ile bu aileler buraya yerleşmiş ve mahalle kurmuşlardır. Mahallenin adı, o bölgede büyük bir çeşme, çeşmenin altında büyük kavak ağaçları bulunması nedeniyle Kavakçeşme denilmiştir.

KavakçeşmeMahallede 1947 yılında açılan okulla eğitim öğretim başlanmıştır. Buradaki eğitim ve öğretim taşımalı sisteme geçilinceye kadar devam etmiştir. Taşımalı sisteme geçilmesi ile birlikte Ballı İlköğretim okuluna mahalle öğrencileri taşınmaya başlanmıştır. Okuma yazma oranı % 100'dür.

Mahallenin ekonomisi tarıma bağlıdır. Mahallenin 6.000 dekar ekilebilen arazisi bulunmaktadır. Bu arazilerde buğday, arpa, yulaf, ayçiçeği, mısır, mercimek, nohut, fasulye, soğan ve sarımsak üretilmektedir. Mahallede, süt inekçiliği ve besicilik iyi bir şekilde yapılmaktadır. Günlük 2 ton civarında süt üretmektedir.

Kavakçeşme Kavakçeşme Kavakçeşme Kavakçeşme Kavakçeşme Kavakçeşme

KermeyanMalkara ilçesinin doğusunda, ilçeye 25 km. uzaklıkta, 217 nüfuslu bir mahalledir. Mahalle güneyden kuzeye uzanan az engebeli dalgalı düzlükler üzerinde 1,5 km. yi bulan dağınık bir yerleşim gösterir. Mahalle arazisi genellikle hafif dalgalı düzlükler üzerinde bulunur. Mahalle sınırları içinde kaynak sularının oluşturduğu küçük dereler bulunmaktadır.

KermeyanKermeyan mahallesi, çok eski bir yerleşim yeridir. Eski devirlerde Aproi - Apros - Apris isimli şehirin, mahallenin yakınında bulunan kale ve harabelerin olduğu yerde bulunduğu bilinmektedir. Kalenin bulunduğu yerde Roma, Bizans ve Osmanlılara ait eserler bulunmaktadır. Trakya'nın 1363 yılında Osmanlılar tarafından feth edilmesi ile birlikte bu topraklar Osmanlı sınırları içine alınmıştır. Kermeyan isminin de birçok yerde olduğu gibi bu yerleri feth eden komutanların ismine izafeten verildiği sanılmaktadır.

KermeyanMahallede okul ilk defa 1937 yılında açılmıştır. Daha sonra iki derslikli okul yapılarak eğitim ve öğretime devam edilmiştir. Taşımalı sistem başlayınca buranın öğrencileri Yörük İlköğretim okuluna taşınmaya başlanmıştır. Mahallede okuma yazma oranı % 98' dir.

KermeyanMahallede tarihi eser olarak eski bir şehrin kalıntısı ve bir kale bulunmaktadır. Buralarda eski çağlara ait çeşitli paralar, toprak kap kaçaklar, gözyaşı şişeleri ve değişik malzemeler bulunmaktadır. Mahallenin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. 6.000 dönüm ekilebilen arazisi bulunmaktadır. Yetiştirdiği başlıca tarla ürünleri; buğday, arpa, ayçiçeği, mısır, nohut, fasulye, mercimek ve bazı yem bitkileridir. Ayrıca, biber, patlıcan, kavun, karpuz gibi sebzelerde yetiştirilmektedir. Hayvancılık oldukça gelişmiştir. Günde 3 ton civarında süt üretilmektedir.

Kermeyan

KiremitlikMalkara ilçesinin kuzeyinde, ilçeye 12 km. uzaklıkta, 201 nüfuslu bir mahalledir. Mahallede dağ ve akarsu yoktur. Ancak, kışın akan, yazın kuruyan iki deresi vardır. Bunlar; mahallenin batı kıyısından geçen Anadere ile içinden geçen Başağıl deresidir. Mahalle merasına da yapay gölet yapılmıştır. Mahalle tamamen yayla görünümündedir. Mahallenin kuruluş tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Mahallenin bulunduğu yerde çok eskiden bir kiremithane bulunuyormuş. Burayı işleyen birkaç tatar ailesi de burada yaşamaktaymış. Mahalle halkı mahallenin isminin buradan geldiğini söylemektedir.

Kiremitlik Daha sonra 1878 yılındaki savaşlar nedeniyle Bulgaristan'ın Osmanpazar ve Hüseyinler köyünden gelen Türkler buraya gelerek çoğalmışlardır. Mahallede eğitim Halk Mektepleri ile başlamıştır. Daha sonra yapılan binada 5 yıllık olarak verilen eğitim öğretim, taşımalı eğitime geçilinceye kadar devam etmiştir. Taşımalı sistem gereğince mahalle öğrencileri Batkın İlköğretim okuluna taşınmakta ve eğitimlerine orada devam etmektedirler. Okuma yazma oranı % 95'tir. Mahalle gençleri spor faaliyetlerinden futbola büyük önem vermektedir. Yapılan futbol turnuvalarında dereceye girememelerine rağmen, her zaman centilmenlikleri ile övgü almış ve zaman zaman Kaymakamlık Makamı tarafından takdir edilmiştir.

KiremitlikMahalle halkının geliri tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Üretilen başlıca tarım ürünleri buğday ve ayçiçeğidir. Bunun yanında çeşitli meyve ve sebzeler de üretilmektedir. Hayvancılık diğer tüm mahallelerde olduğu gibi bu mahallede de gelişmiştir. Büyükbaş hayvancılıkta süt ve besi hayvancılığı, küçükbaş hayvancılıkta da koyun ve keçi bakılmaktadır. Mahallenin günlük süt üretimi 1,5 tondur. Diğer tüm mahallelerde olduğu gibi burada da her evde kendi ihtiyaçlarını karşılayacak kadar kümes hayvancılığı yapılmaktadır.

Kiremitlik Kiremitlik Kiremitlik

KırıkaliMalkara ilçesinin doğusunda, ilçeye 18 km. uzaklıkta, 158 nüfuslu bir mahalledir. Mahalle üç tarafı bayırlarla çevrili bir vadiye kurulmuştur. Bu bayırlar; Cami bayın, Keşkek bayın, Tütünlük bayırı, Mezarlık bayırı, Dedeyamacı ve ıhlamurluk bayırıdır.

Kırıkali Sadece batı yönü açık olup, bu yönde Hayrabolu suyunu takiben geniş bir ova yer almaktadır. Mahallenin en büyük akarsuyu Anadere olarak isimlendirilen Hayrabolu deresidir. Bu akarsu üzerine 1977 yılında Karaiğdemir Sulama Barajı yapılmıştır. Mahallenin içinden geçen mahalle deresi, eskibağlar deresi, cevizler deresi, çakalderesi Anadereye karışarak birlikte Ergene nehrine dökülmektedirler.

KırıkaliKırıkali köyünün kuruluş yılları Rumeli'nin Osmanlılar tarafından feth edilmesindeki günlere kadar uzanmaktadır. Rumeli'nin feth edilmesi ile birlikte Malkara ve çevresine Anadolunun çeşitli bölgelerinden getirilen göçebe aileler yerleştirildiği gibi Kırıkali mahallesine de yerleştirilmiştir. Anadoludan gelen göçmenlerden Ali isminde ayağı kırık olan bir kişi buraya hayvanları için ağıl yapar. Bu şahısın kır ortasında yaptığı ağıldan dolayı buraya "Kır ağılı" denilmiştir. Ayrıca, Alinin bacağı kırık olduğu için buraya "Kırıkali" ismi de verilmiştir. Bugün Kırıkali denilmektedir. Mahalle 1828 -1878 yıllarında iki defa Rus işgaline uğramıştır. Balkan savaşlarında Osmanlılar yenilince Bulgar işgaline uğramıştır. 1. Dünya savaşından sonra da Yunan işgaline uğramıştır. 14 Kasım 1922 yılında Malkara ile birlikte Kırıkali mahallesi de düşman işgalinden kurtulmuştur.

KırıkaliMahallede ilk defa eğitim ve öğretime 1939 yılında başlanmıştır. 1961 yılında yeni okulun yapılması ile birlikte 5 yıllık eğitim ve öğretime geçilmiş ve taşımalı sisteme geçilinceye kadar mahalledeki okulda öğrenime devam edilmiştir. Taşımalı sistemle birlikte mahalledeki öğrenciler Evrenbey İlköğretim okuluna taşınmaya başlanmıştır. Okuma yazma oranı % 100' dür.

KırıkaliMahallenin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır. Yetiştirdiği başlıca ürünler; buğday, arpa, ayçiçeği, şeker pancarı, mısır, nohut, fasulye ve çeşitli sebzelerdir. Mahallede, süt ve besi hayvancılığı iyi bir şekilde yapılmaktadır. Günlük süt miktarı 2 ton civarındadır. Az da olsa bazı aileler küçükbaş hayvan da beslemektedir. Mahallenin en önemli özelliklerinden biri de son derece zengin kömür yataklarının bulunmasıdır.

KırıkaliMahalle zengin kömür yataklarının üzerine kurulmuştur. Bu özelliğinden dolayı mahallenin her tarafı madenciler tarafından delik deşik edilmiştir. Bu özelliğinden dolayı köydeki evlerin bazılarında önemli çatlamalar görülmektedir.

Kömür ocağı sahiplerinin mahallenin altına da girerek kömür almaları neticesinde mahallede önemli ölçüde tedirginlik yaşanmıştır. Daha sonra alınan idari tedbirlerle ocak sahiplerinin mahallenin altına girmeleri önlenmiş, mahalleliler de huzura kavuşmuştur.

Kırıkali Kırıkali Kırıkali Kırıkali
Kırıkali Kırıkali

KüçükhıdırMalkara ilçesinin doğusunda, ilçeye 15 km. uzaklıkta, 193 nüfuslu bir mahalledir. E-85 Karayolunda 2 km. içerde kalan mahalle, tepeler arasına sıkışmış toplu bir yerleşim yeridir. Mahallenin kurulduğu alan düzdür. Arazisi engebeli olup, hafif eğimli tepeler mevcuttur. Belli bir akarsuyu yoktur.

KüçükhıdırMahallenin kuruluşu 1363 yılına dayanmaktadır. Cumhuriyetten önce mahalle 25 hanelikmiş. Cumhuriyetten sonra ilçeye ve vilayete ulaşımı sağlayan asfalt yola bağlanınca mahalle gelişme ve ilerleme göstermiştir. Mahallenin adını Harp zamanlarında burada şehit düşen Hıdır adındaki zattan almıştır. Mahalle halkı ve çevre halkı tarafından çok sevilen bir kişi olması nedeniyle Hıdır ismi hafızalarda yer etmiştir. Mahallenin doğusunda Hıdır Babanın türbesi bulunmaktadır. Mahallenin ismi zamanla "Küçükhıdır" olmuştur.

KüçükhıdırMahalle ilkokulunda eğitim taşımalı sisteme geçilinceye kadar devam etmiştir. Taşımalı sistemle Çavuşköy İlköğretim ilkokuluna taşınan mahalle öğrencileri eğitimlerine burada devam etmektedirler. Mahallede okuma yazma oranı % 95'dir.

Mahallenin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanır. Mahallede üretilen tarım ürünlerinin en önemlileri; buğday ve ayçiçeğidir. Çok az miktarda bahçecilik de yapılmaktadır. Hayvancılık da gelişmiştir. Küçükbaş hayvancılıkta koyun ve keçi bakılmaktadır. Bunun yanında kendi ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla kümes hayvanı yetiştirilmektedir. Büyükbaş hayvancılıkta süt inekçiliği ve besicilik yapılmaktadır. Mahallenin günlük süt üretimi 2 ton civarındadır.

Küçükhıdır Küçükhıdır Küçükhıdır Küçükhıdır Küçükhıdır Küçükhıdır Küçükhıdır Küçükhıdır Küçükhıdır Küçükhıdır

KürtüllüMalkara ilçesinin kuzeyinde ilçeye 14 km. uzaklıkta, 401 nüfuslu bir mahalledir. Mahallenin arazisi ova ve hafif engebeli araziden oluşmakta olup, tarıma elverişlidir. Mahallenin 10.300 dönüm ekilebilen arazisi vardır. Akarsu olarak mahallenin içinden geçen küçük bir dere ile Pirinççeşme mahallesi ile sınır oluşturan Pirinççeşme deresi vardır.

KürtüllüMahalle, Osmanlıların Trakya'ya ilk geçtikleri zamanlarda İmparatorluk tarafından çiftlik olarak kullanılmıştır. Daha sonraları Osmanlı İmparatorluğu buraya bir Eğitim Okulu (bugünkü Subay Okulu) inşaa etmiştir. Okulun masraflarım karşılamak için de çiftliğin topraklarını çifçilikle uğraşanlara kiralamıştır. Mahallenin hemen üzerinde bulunan İkiz Tepeler, Askeri Okulun uzak yerlerle dumanla haberleşmesini sağlamaktaymış. Avrupalıların sıkça saldırılarına maruz kalan bu okul zamanla tamamen yakılıp yıkılmış ve günümüze bir belge kalmamıştır. Ancak bu okulun burada oluşu nedeniyle buraya kültürlü mahalle olarak isim verilmiştir. Birinci Dünya Savaşından sonra Yunanların işgaline uğrayan mahalle, 1922 yılmda Yunanların mahalleyi terketmesi ile 1928'de, 1935'te ve son olarak 1951'de Yunanistan ve Bulgaristan'dan gelen Türk göçmenlerin yerleşimine açılmıştır. Ancak, adını bu zamana kadar aynen muhafaza eden mahalle, yeni gelen Türk göçmenleri Kültürlü olan mahallenin adını nüfus kütüğüne yazdırırken bir telaffuz hatası sonucu Kürtüllü olarak kayıtlara geçirmesi sonucu değişmiştir.

KürtüllüCumhuriyetten önce mahalle düşman işgali altında kaldığı ve bir çiftlik statüsünde bulunduğu için, eğitim ve öğretimle ilgili herhangi bir atılım yapılamamıştır. Cumhuriyetten sonra 1928 - 1951 yılları arasında peyder pey Yunanistan ve Bulgaristan'dan gelen Türk ailelerinin buraya yerleştirilmesinden sonra 1949 yılında mahalleye bir ilkokul yaptırılmıştır. Öncelleri üç sınıfa kadar olan eğitim sonraları beş sınıfa kadar yükseltilmiştir. 1969 yılında Devlet tarafından yaptırılan İlkokul binası ile İlköğretim sorunu kısmen de olsa çözümlenmiştir. Taşımalı sisteme geçilinceye kadar eğitim öğretime burada devam edilmiştir. Taşımalı eğitimle mahalle öğrencileri Hemit İlköğretim okuluna taşınmaya başlamış ve eğitim öğretime orada devam etmiştir. Mahallede okuma yazma oranı % 100 'dür.

KürtüllüMahalledeki gençlerin boş zamanlarını değerlendirmeleri açısından yararlı olabilecek bir kütüphane vardır. Bunun yanında gençlerin boş zamanlarını değerlendirmeleri amacıyla çeşitli sportif faaliyetler yapılmakta ve Milli Eğitim Bakanlığına bağlı çeşitli dallarda iş atölyeleri açılmıştır. Mahallenin ilkokulu da, kros ve atletizmde il içinde ve il dışında birçok başarılar kazanmış ve mahallenin adını her tarafa duyurmuştur.

KürtüllüMahallenin ekonomisi ilçenin diğer tüm mahallelerinde olduğu gibi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Ekilen ürünlerden başlıcaları; buğday, arpa, yulaf, ayçiçeği ve mısırdır. Büyükbaş hayvancılık oldukça gelişmiştir. Yerli ırk elden çıkarılmış, süt veren Holştayn cinsi inekler beslenmeye başlanmıştır. Günlük süt üretimi 4 ton civarındadır. Mahallede aynı zamanda büyükbaş hayvan olarak manda bulunmaktadır. Bunun yanında mahallede küçükbaş hayvan olarak yalnızca kıvırcık cinsi koyun yetiştirilmektedir.

Kürtüllü Kürtüllü Kürtüllü Kürtüllü
Kürtüllü Kürtüllü Kürtüllü Kürtüllü Kürtüllü Kürtüllü Kürtüllü
Kürtüllü Kürtüllü Kürtüllü Kürtüllü

KuyucuMalkara ilçesinin doğusunda, ilçeye 13 km. uzaklıkta, 41 nüfuslu ufak bir mahalledir. E - 85 karayoluna 1,5 km. uzaklıktadır. Mahallenin kuzeyindeki araziler genelde ova görünümündedir. Ancak sulama yoktur. Kuru tarım yapılmaktadır. Mahallenin diğer taraftaki araziler engebelidir.

KuyucuKuyucu mahallesinin yerleşimi 1850'den öncesine kadar inmektedir. 1850' den sonra mahallede çiftlik kurulmuştur. Balkan Harbinden sonra gelen göçmenlere, bu çiftlik arazisi tahsis edilmiştir. Mahallenin adının nereden geldiği bilinmemektedir.

KuyucuMahallenin ilçeye yakınlığı, çiftçinin gelir düzeyindeki yüksekliği mahalleden ilçeye göçü arttırmıştır. Mahalle balkının büyük bir kısmı Malkara ilçesinde oturup, tarla işleri için mahalleye gidip gelmektedir.

Mahallede ilk defa ilkokul 1962 yılında yapılmıştır. Daha sonra yapılan yeni okul 1974 yılında eğitime açılmıştır. Mahalle halkının zamanla mahalleden ilçeye göç etmeleri, mahallede yaşayan nüfusun yok denecek kadar azalması sonucunda mahallede hiç öğrenci kalmamıştır. Bu nedenle okul kapatılmıştır. Okuma yazma oranı % 95' tir.

KuyucuMahallenin 5.000 dönüm ekilebilen arazisi vardır. Bunun 2.000 dönümüne ayçiçeği, 3.000 dönümüne de buğday ekilmektedir. Mahallede bağ ve bahçe yoktur. Mahallede küçükbaş ve kümes hayvancılığı yoktur. Mahallede tarla üretimi ile birlikte süt ve besi hayvancılığı da yapılmaktadır. Günde 500 litre süt üretilmektedir.


MestanlarMalkara ilçesinin kuzeyindeki en uç mahallesidir. İlçeye 33 km. uzaklıkta, 203 nüfuslu bir mahalledir. Hafif engebeli bir araziye sahip olan Mestanlar mahallesinin sahip olduğu arazinin % 80'i ekime elverişli alanlardır. Kalan kısımlar mera ve ufak orman bitkileri ile kaplıdır. Herhangi bir akarsuyu yoktur. Önemli bir dağı ve tepesi de bulunmamaktadır. Mahallenin topraklarının bir tarafı Hayrabolu, bir tarafı da Uzunköprü'nün köyleri ile çevrilidir.

MestanlarMahalle, Cumhuriyetten sonra kurulan mahallelerden biridir. Cumhuriyetten önce Mestan Ağa isminde bir şahsın burada çiftliği bulunmaktaydı. Buraya Mestan Ağanın çiftliği deniliyordu. Çiftlik daha sonra mahalle olunca, adı da Mestanlar Mahallesi olarak günümüze kadar gelmiştir.

MestanlarCumhuriyetten önce bu mahallenin halkının çoğunu Rumlar oluşturuyorlardı. Zaman zaman Ermeniler de yaşamışlardır. 1920 yılında toprakları Yunan hakimiyeti altına girmiş ve 1922 yıllına kadar en acı günlerini yaşamıştır. Baskı ve zulüm altında yaşayan mahalle halkı Kasım 1922 yılında Yunanın yenilgiye uğratılması ile rahata kavuşmuştur. Şu anda mahallede bulunan halkın büyük bir kısmı Yunanistan'ın Selanik şehrinden gelen göçmenlerden oluşmaktadır. Bu göçmenler devlet tarafından mahalledeki boş evlere yerleştirilmiş ve her haneye bir inekle birkaç dönüm toprak verilmiştir. MestanlarCumhuriyetten önce mahalle uzun zaman okulsuz kalmıştır. Bu dönemde medrese usulü eğitim verilmiştir. Daha sonra civar mahallelerde açılan okullara mahalle öğrencileri gitmişler, fakat bundan da ulaşım zorluğu nedeni ile tam randıman alınamamıştır. Bunun üzerine uzun bir dönem geçici binalarda eğitim öğretim sürdürülmüştür. Bugünkü okul 1960 yılında tamamlanıp, hizmete açılmıştır. Bu okulda eğitim taşımalı sisteme geçilinceye kadar devam edilmiştir. Taşımalı sistemle mahalle öğrencileri Kozyörük İlköğretim Okuluna taşınmış ve eğitimlerine devam edilmiştir. Mahallede okuma yazma oranı % 98'dir.

MestanlarMahalle halkının başlıca gelir kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Mahallede üretilen ürünler buğday, ayçiçeği, süpürge, mısır, fasulye, nohut ve mercimektir. Büyükbaş hayvancılıkta süt inekçiliği ve besicilik yaygın olarak yapılmaktadır. Günlük süt üretimi 1.5 ton civarındadır. Bunun yanında az da olsa kümes hayvancılığı yapılmaktadır.


MüstecepMalkara ilçesinin güney doğusunda, ilçeye 23 km. uzaklıkta, 261 nüfuslu bir mahalledir. Mahalle Işıklar dağlarının kuzey yamacı eteklerindeki engebeli arazi üzerine kurulmuştur. Mahalle arazisi genellikle ovalık olmasına rağmen engebelere, bazı küçük tepelere ve eski çağlardan kalma höyüklere rastlanır. Bunlar İlyas tepe, Çalış höyüğü ve Küçük höyüktür. Sasan deresi ve Koca dere olmak üzere iki küçük deresi vardır. 1985 - 1986 yıllarında mahalle hudutları içine ve sasan mevkiine yapılan sulama göleti de bulunmaktadır.

MüstecepMahallenin kuruluş tarihi Türklerin Rumeli'ye geçiş yılları olan 1353 tarihine dayanır. Türkler Rümelide ilerlerken çevreden görülmesi güç olan bir çukurda bulunan mahallenin bugünkü yerinde, Suçıkan denilen yerde karagah kurar. Zamanın önemli kalesi olan Elmalı kalesinin alınmasın için planlar yapılmış, dualar edilmiş ve dualarımız müstecep olsun, eğer olursa burada bir mahalle kurup adını Müstecap koyacağız demişlerdir. O gece atları ters nallamışlar. Kaledekiler izleri görünce gittiler sanıp dışarı çıkmışlar. Bu esnada Türkler saldırmış ve kaleyi almışlardır. Bu birlikten olduğu sanılan iki kişi ölünce buraya gömülmüşlerdir. Halen mahallede bu iki zatın mezarı ziyaret olarak kabul edilmekte ve zaman zaman ahali tarafından bu yatırlar için adaklar kesilmektedir. Kalenin alınmasından sonra Mahallenin bulunduğu bu yere Müstecap adı verilmiş, zamanla Müstecap, Müstecep olarak değiştirilmiştir.

MüstecepMahallede ilk defa eğitim ve öğretime 1928 yılında başlanmıştır. O günden bugüne kadar mahallede eğitim ve öğretim devam etmektedir. Taşımalı sisteme geçildikten sonra da mahallenin coğrafi ve sosyal önemi göz önünde bulundurularak taşımalı sistemin bir merkezi olarak seçilmiştir. Mahallede okuma yazma oranı % 100' dür.

MüstecepMüstecep mahallesinin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır. Bu alanda önemli bir varlığa sahiptir. Ekilebilen 13.000 dekar arazisi bulunmaktadır. Arazisi oldukça verimlidir. Yetiştirdiği başlıca ürünler; buğday, arpa, ayçiçeği, mısır, yulaf, kuş yemi, bakla, nohut, mercimek, şeker pancarı ve çekirdek kabağıdır. Mahallede iyi ırklarla süt ve besi hayvancılığı yapılmaktadır. Günde 3 ton civarında süt üretmektedir. Bazı aileler koyun, keçi gibi küçükbaş hayvanda beslemektedir. Kümes hayvanı da ihtiyaçlarına yetecek kadardır.

Müstecep Müstecep Müstecep

PirinççeşmeMalkara ilçesinin kuzeyinde, ilçeye 13 km. uzaklıkta, 201 nüfuslu bir mahalledir. Mahalle, hafif eğimli bir bölgede, ufak bir tepe üzerine kurulmuştur. Arazisi az engebelidir. Önemli bir akarsuyu yoktur. Sadece Şahin mahallesi ve Kürtüllü mahallesi ile sınırını belirten bir dere geçmektedir.

PirinççeşmePirinççeşme ismini mahallenin güneybatısında bulunan çeşmeden almaktadır. Çeşmenin esas adı Birinci çeşmedir. Cumhuriyetten önce 19. yy. ortalarına kadar burada Çerkezler yaşamıştır. Halen mahallenin alt ve üst başında Çerkezlere ait mezarlıklar bulunmaktadır. 15-20 hane kadar oldukları söylenen Çerkezler kendi aralarındaki ve Şahin mahallesindeki Rumlarla olan itilafları yüzünden huzursuz olmuşlar, geçim sıkıntısına düşmüler ve burayı terk ederek, Bandırma ve Susurluk tarafına yerleşmişlerdir. Mahalle Yörücek çiftliğine katılmış, Şahin mahallesinde bulunan Rumlardan yararlanmaya başlamışlardır. Bugünkü mahalle halkını teşkil eden kişilerin dedeleri, 1877 -1878 Osmanlı Rus Savaşından sonra Plevne, Lofça ve Kırcaali'den gelerek şimdiki mahalleyi kurmuşlardır. Araziler Rumlara ait olduğu için burada arazi edinmeleri zor olmuştur. Birçok araziyi Kurtuluş savaşından sonra elde edibilmişlerdir. Cumhuriyet döneminde de mahallede çok büyük bir değişiklik olmamıştır. Çünkü sınırlı toprakları ve sınırlı ekonomik kaynakları olan bir mahalledir. Merası da oldukça azdır. Fakat, Cumhuriyetin getirdiği yeniliklerden her zaman yararlanmasını bilmiş ve çağdaş yaşamaya gayret etmiştir.

PirinççeşmeCumhuriyetten önce de mahallede eğitim ve öğretim yapılmaktaymış. Okulun açılması mahallenin ilk kuruluş günlerine kadar gitmektedir. Cumhuriyetten sonra da aynı okulda eğitim ve öğretime devam edilmiş, 1929 yılında mahallenin imamı ve okul öğretmeni olan Ahmet ATASAV bir süre kursa gitmiş, kurs dönüşü gelerek latin harfleri ile 3 yıllık eğitim ve öğretime devam etmiştir. 1938'den sonra eğitim ve öğretim 5 yıllık olmaya başlamıştır. Eğitim öğretim taşımalı sistem başlayıncaya kadar mahalledeki okulda devam etmiştir. Taşımalı sistem başlayınca öğrenci azlığı nedeni ile mahallenin öğrencileri Batkın İlköğretim Okuluna taşınmaya başlamıştır. Mahallede okuma yazma oranı % 100' dür.

PirinççeşmeMahallenin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır. Mahallenin 6.000 dekar civarında ekilebilen arazisi vardır. Bu araziden buğday, arpa, ayçiçeği, mısır ve çeşitli yem bitkileri ile bazı sebzeler yetiştirilmektedir. Az da olsa bağcılık da yapılmaktadır. Mahallede iyi ırklarla süt inekçiliği ve besi hayvancılığı yapılmaktadır. Mahallede günde 2 ton civarında süt üretilmektedir. Ayrıca bazı aileler koyun ve keçi de beslemektedir. Kümes hayvanı da ihtiyaç kadar beslenmektedir. Mahalle sınırları içinde linyit kömürü de çıkmaktadır.

Pirinççeşme Pirinççeşme Pirinççeşme Pirinççeşme Pirinççeşme Pirinççeşme Pirinççeşme Pirinççeşme Pirinççeşme Pirinççeşme Pirinççeşme Pirinççeşme Pirinççeşme Pirinççeşme Pirinççeşme

ŞahinMalkara ilçesinin kuzeyinde, ilçeye 17 km. uzaklıkta, 269 nüfuslu bir mahalledir. Mahalle tepe üzerine kurulmuş olup etrafında da birçok tepe mevcuttur. Güneyinde akan küçük bir deresi vardır. Mahallenin kurulduğu alan eyimlidir.

ŞahinCumhuriyetten önce ve sonraki adı Şahin'dir. Adının kaynağı bilinmemektedir. Eski, tarihi bir mahalledir. Cumhuriyetten önce mahalle bir Rum köyüymüş. Mahalle halkı 1923 yılında mübadele göçmeni olarak buraya gelip mahalleye yerleşmişlerdir.

ŞahinBir Rum mahallesi olduğu için Cumhuriyetten önceki eğitim hakkında bilgi yoktur. Cumhuriyetten sonra açılan okullarda eğitim öğretim verilmeye başlanmıştır. Şahin İlköğretim Okulu taşımalı sisteme geçince merkez okul durumuna getirilmiştir. Kısacası Cumhuriyetten bu yana kesintisiz eğitim ve öğretim yapılmaktadır. Mahallede okuma yazma oranı % 98' dir.

ŞahinŞahin merkezi bir mahalle olup, bir zamanların nahiye merkezi olmuştur. Tarihi eser olarak Rumlardan kalma bir kilise bulunmaktadır. Mahallede Sağlık Ocağı ve Tarım Kredi Kooperatifi bulunmaktadır. Mahallenin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır. Ekilebilen 13.000 dönüm arazi mevcuttur. Yetiştirdiği başlıca ürünler buğday, arpa, mısır, yulaf, ayçiçeği, şeker pancarı, çekirdek kabağı, üzüm ve çeşitli sebzelerdir. Mahallenin arazileri verimlidir. Modern alet ve araçlarla tarım yapılmaktadır. Mahallede hayvancılık da son derece gelişmiştir. En iyi ırk hayvanlarla süt ve besi hayvancılığı yapılmaktadır. Ayrıca, koyun, keçi gibi küçükbaş hayvanlar da beslenmektedir.


SarıpolatMalkara ilçesinin batısında, ilçeye 16 km. uzaklıkta, 174 nüfuslu bir mahalledir. Mahalle, Malkara Keşan yolundan 3,5 km. içerde, yüksek tepelerin arasında derin bir vadiye kurulmuştur. Vadinin güneyi ve kuzeyi açık, doğu ve batısı ise ormanlarla kaplı yüksek dağlar şeklindedir. Bu yüzden arazisi son derece engebelidir. Mahallenin içinden tek akarsuyu olan Sarıpolat deresi geçmektedir.

SarıpolatMahallenin kurulduğu yer ilk önceleri bir çiftlikmiş. Çiftlik sahibi, yanında çalışanlarla başa çıkamamış ve çiftiği çalışanlarına teslim ederek oradan ayrılmıştır. Buraya bu sebeple Teslim Çiftliği denmiştir. Teslim çiftliği geliştikçe adı Teslim Köyü olmuştur. Daha sonra mahallenin adı Sarıpolat olarak değiştirilmiştir. Mahalle halkı Balkan savaşından bir yıl sonra (1913), şimdi Yunanistan topraklarında kalan Sofulu'dan buraya göç etmişlerdir. Cumhuriyetten önce buraya gelen Türkler bazı Rum ve Bulgarlarla birlikte kısa bir süre burada yaşamışlardır. Mahalle halkından Çanakkale, Balkan ve Yemen savaşlarına katılıp şehit ve gazi olanlar çok olmuştur.

SarıpolatCumhuriyetle birlikte uygulanan inkılap hareketlerine mahalle çabuk uyum sağlamış, eğitim ve öğretime de hemen başlamıştır. 1928 - 1929 yılında 5 sınıflık bir okula kavuşmuştur. Taşımalı eğitim başlayıncaya kadar mahallede eğitim ve öğretime aralıksız devam edilmiştir. Taşımalı sistem başlayınca öğrenci azlığı nedeni ile buradaki çocuklar Kadıköy İlköğretim okuluna taşınmaya başlamışlardır. Mahallede okuma yazma oranı % 100'dür.

SarıpolatMahallenin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Çok geniş toprakları bulunmamakla birlikte eldeki toprak en iyi şekilde değerlendirilmektedir. Yetiştirdiği başlıca ürünler buğday, arpa, ayçiçeği, şeker pancarı ve çeşitli sebzelerdir. Mahallede iyi ırk hayvanlarla süt ve besi hayvancılığı yapılmaktadır. Günde 1,5 ton civarında süt üretilmektedir. Koyun, keçi gibi küçükbaş hayvan da beslenmektedir. Mahallenin bir orman içi mahallesi olması nedeni ile ormanla da son derece ekonomik ve sosyal ilişkileri bulunmaktadır.

Sarıpolat Sarıpolat Sarıpolat Sarıpolat Sarıpolat Sarıpolat Sarıpolat Sarıpolat Sarıpolat Sarıpolat Sarıpolat Sarıpolat Sarıpolat Sarıpolat Sarıpolat

SarıyarMalkara ilçesinin kuzeyinde, ilçeye 15 km. uzaklıkta, 219 nüfuslu bir mahalledir. Mahalle güneydoğudan kuzeybatıya doğru hafifçe yükselen bir arazi üzerinde kurulmuştur. Mahallenin güneydoğu bölümü bir ova görünümündedir. Mahallenin hudutları içinde önemli bir akarsuyu yoktur. Yalnız güneybatısında Ören deresi ve kuzeyinde de Sıvat deresi bulunmaktadır. İki dere de kışın akmakta, yazın kurumaktadır.

Mahallenin ilk kurucularının, 1856 yılında Kırım'dan gelen 5-6 hanelik Kırım tatarlarının olduğu söyleniyor. Ahalinin bir bölümünün bunların torunları olduğu söylenmektedir. 1878 Osmanlı Rus savaşından sonra da Bulgaristan'ın Hasköy'den 11 hanenin göçmen olarak gelip, buraya yerleştiği ve mahallenin 16-17 haneye çıktığı söylenmektedir. Ayrıca Cumhuriyet döneminde 1928 yılında Bulgaristan Varna'dan 4 hane, 1934 yılında Romanya Pazarcıktan 10 hane, aynı yıl Bulgaristan Şumnu'dan 1 hane, en son olarakta 1951 yılında Bulgaristan Cumalı'dan 1 hane göçmenin gelerek yerleştikleri ve mahallenin bunlarla bugünkü duruma geldiği bilinmektedir.

SarıyarCumhuriyetten önce mahallede okul yokmuş. Mahallenin imamı caminin ikinci katında çocukları arap harfleri ile okutuyormuş. İmam çocuklara okuma yazma, din dersleri ve matematik dersleri veriyormuş. 1929 yılında mahallede okul açılmış, binası yapılmış ve bu binada yeni harflerle, atanan öğretmen tarafından çocuklar okutulmaya başlanmıştır. 1938 yılına kadar Selçuk Bey, Hamdiye Hanım, Saadet Hanım ve Şükrü Bey adlı öğretmenler görev yapmışlardır. Eğitim öğretim süresi 3 yılmış. Daha sonra 1938 yılında mahalleye ilk eğitmen gelmiş. İlk eğitmenin adı Muhittin ERDEM'dir. 1944 yılında eğitmen olarak Naim TENİK gelmiş ve bu kişi görevde iken 1962 - 1963 yılında Ali Göktaş adlı yedek subay gelmiştir. Yeni öğretmenin gelişi ile eğitim süresi 5 yıla çıkarılmıştır. Taşımalı sisteme başlanınca buradaki öğrenciler Batkın İlköğretim Okuluna taşınmaya başlamıştır. Mahallede okuma yazma oranı % 100' dür.

Mahallenin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Mahallenin toplan 7.500 dekar ekilebilen arazisi bulunmaktadır. Yetiştirdiği başlıca ürünler buğday, arpa, yulaf, ayçiçeği, mısır, şeker pancarı, çekirdek kabağı, kavun ve karpuzdur. Mahalle halkı kendi ihtiyaçları için sebzecilik de yapmaktadır. Mahallede, süt ve besi hayvancılığı da ileri derececede yapılmaktadır. Günde 2 ton civarında süt üretilmektedir. Koyun, keçi gibi küçükbaş hayvan da besleyen aileler bulunmaktadır. Mahallenin sınırları içinde iyi kalitede kömür yatakları, stabilize ve kum ocakları da bulunmaktadır.


SarnıçMalkara ilçesinin kuzeyinde, ilçeye 11 km. uzaklıkta, 468 nüfuslu bir mahalledir. Mahalle küçük bir ovanın kenarında kurulmuştur. Arazisi küçük tepeciklerden ve düzlüklerden meydana gelmektedir. Mahallenin yakınından Hayrabolu suyu geçmekte ve bu suya karışan küçük bir dere de mahallenin içinden geçmektedir.

SarnıçAdını, yeraltı sularının çok bol olması ve yüzeye yakın olmasından dolayı, su deposu anlamına gelen Sarnıç tan almıştır. Sarnıç mahallesi 1877 - 1878 Osmanlı Rus Savaşına kadar bir çiftlik durumunda bulunuyordu. 1878'den sonra Bulgaristan'ın Sivrikaya kasabasından buraya göç eden göçmenler mahalleye yerleşerek, buradaki arazileri satın almışlar ve mahalleyi kurmuşlardır. Bu mahallelilerin dedeleri Orhan Bey zamanında başlayan ve Fatih dönemine kadar devam eden yörük akınları sırasında Suriye ve Hatay dolaylarından Rumeliye geçen yörüklerdir. Bunlar hayvanları ile birlikte Bulgaristan'ın Sivrikaya kasabasına kadar giderek oraya yerleşmişlerdir. Burada iken hayvanları ile yazın yaylaya, kışın da kışlaklara giden, göçebe hayatı yaşayan bir toplum durumundaymışlar. 93 Harbinden sonra Sarnıç'a gelerek buraya yerleşmişlerdir.

SarnıçMahalleden Çanakkale Savaşına katılıp şehit olanlar da bulunur. Mahalle sınırları içinde tarihi bir höyük bulunmaktadır. Bu höyük açılmış ve Traklara ait bir mezar odası ortaya çıkarılmıştır.

SarnıçCumhuriyet ile birlikte Sarnıç mahallesinde de önce 3 yıllık eğitim öğretim yapılan okul açılmış, daha sonra 5 yıla çıkarılmıştır. Taşımalı eğitim başlayıncaya kadar buradaki okulda eğitim ve öğretime devam edilmiştir. Taşımalı sistemle birlikte buradaki öğrenciler Batkın İlköğretim Okuluna taşınmaya başlanmıştır. Mahallede okuma yazma oranı % 100' dür.

SarnıçMahallenin ekonomik yapısı tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır. Mahallenin ekilebilen 6.000 dönüm arazisi bulunmaktadır. Ayrıca oldukça geniş bir meraya sahiptir. Mahallede buğday, arpa, yulaf, nohut, fasulye, ayçiçeği, mısır, şeker pancarı ve soğan üretilmektedir. Mahallede bilinçli, oldukça verimli süt ve besi hayvancılığı da yapılmaktadır. Koyun, keçi gibi küçükbaş hayvan da beslenmektedir. Mahalle günde 3 ton civarında süt üretmektedir. Mahallenin sınırları içinde ayrıca linyit kömürü çıkmaktadır. Mahallede 1960'tan sonra Almanya'ya işçi olarak giden vatandaşlar da bulunmaktadır.

Sarnıç

SırtbeyMalkara ilçesinin güney doğusunda, ilçeye 27 km. uzaklıkta, 86 nüfuslu bir orman mahallesidir. Mahalle Işıklar dağının kuzey yönündeki sırtta kurulmuştur. Engebeli bir araziye sahip olup, doğuya doğru gittikçe yükselen bir peneplen görünümündedir. Mahallenin Bağlar Tepesi, Koç Çalmarları Tepesi ve Mahallenin batı yönündeki çeşmeler mevkii mesire yeri olarak kullanılmaktadır. Burada iki kurnalı bir çeşme ile ne zaman ekildiği bilinmeyen, yaşlılara göre tahminen iki asırlık bir cevaz ağacı bulunmaktadır.

SırtbeyKurak giden yıllarda çevredeki ahali ile işbirliği yapılarak yağmur duaları burada yapılmaktadır. Sıcak yaz günlerinde bu ağaç çobanların dinlenme ve istirahat yeridir. Birçok yabancı da burayı ziyaret ederek ceviz ağacını görmekte ve merakını gidermektedir. Zaman zaman defineciler burada para olduğunu sanarak geceleri ağacın gövdesinde ve kökünde aramalar yapmaktadırlar.

SırtbeyCumhuriyetten önce arap harfleriyle ile eğitim yapılmaktaymış. Cumhuriyetten sonra kurulan gezici öğretmenler tarafından haftada 2 gün, gündüzleri kadınlara, geceleri erkeklere yeni alfabe ile eğitim verilmeye başlanmıştır. 1941 yılında 3 yıllık eğitmenli öğretim durumuna geçilmiştir. 1957 yılında ise 5 yıllık ilkokul dönemine geçilmiştir. Daha sonra 1966 yılında yapılan okulda eğitim öğretime devam edilmiştir. Taşımalı sistemden sonra buranın öğrencileri Müstecep İlköğretim Okuluna taşınmaya başlanmıştır. Okuma yazma oranı % 98'dir.

SırtbeyEkonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Mahallenin toplam 7.500 dekar ekilebilen alanı bulunmaktadır. Ürettiği ürünler buğday, arpa, yulaf, mısır, şeker pancarı, ayçiçeği, çekirdek kabağı ve bazı yem bitkileridir. Hayvancılıkta oldukça gelişmiştir. Süt ve besi hayvancılığı yapılmaktadır. Azda olsa koyun, keçi besleyenler de bulunmaktadır. Mahallede 2 ton civarında süt üretilmektedir.
TekkeMalkara ilçesinin kuzeyinde, ilçeye 20 km. uzaklıkta, 143 nüfuslu bir mahalledir. Mahalle kuzeybatıdan güneydoğuya doğru uzanan, adları sırası ile Hisar Tepe, Bayram Tepe, Kale Tepe, Kargalık Tepe, Orta Tepe, Çanak Tepe ve Kara Tepe olan tepeler zincirinde Kargalık Tepe ile Kale Tepe arasındaki vadide kurulmuştur. Bu iki tepenin eteklerinde kurulmuş olan mahalleyi Malkara istikametinden gelen yol ikiye bölmektedir.

TekkeArazinin büyük bir kısmı yukarıda sözü edilen tepeler ve vadilerden oluşmakta olup, kuzeyinde ve doğusunda bir miktar taban arazisi bulunmaktadır. Bölge genel olarak az engebeli bir bölgedir. Ancak mahalle, bölgenin en engebeli sayılacak bölümünde kurulmuştur. Mahallenin birkaç km. kuzeyinden doğup, doğuya doğru akarak Karaiğdemir Barajını besleyen Ana dere ile yine mahallenin birkaç yüz metre güneyindeki Fındıklı Mevkiinden doğarak, mahalleyi boydan boya ikiye bölerek mahallenin hemen dışında Ana Dere ile birleşen Fındıklı deresi olmak üzere 2 deresi vardır. Bu derelerin suyu kışın çoğalır, yazın çok azalır veya kurur.

TekkeMahallenin adının ne zaman verildiği bilinmemektedir. Ancak mahallenin içinde ahali tarafından Tekke olarak isimlendirilen mezarlar bulunmaktadır. Emekçi Baba Tekkesi, Koyun Baba Tekkesi, Aziz Ana Tekkesi olarak adlandırılan bu mezarların etraflarında evvelce kendilerine ait yapıların bulunduğu yaşlıların ifadelerinden anlaşılmış olup ne amaçla kullanıldıkları tespit edilememiştir. Bugün bu binalardan geriye pek birşey kalmamıştır. Yalnızca Koyun Baba Tekkesinin etrafında temel kalıntıları mevcut olup yazılı bir mezar taşı bulunmaktadır. Ancak üzerindeki tarihin taşın dikildiği tarih mi yoksa Koyun Baba'nın ölüm tarihi mi olduğu konusu açık değildir. Mezar taşında yazılı ifade günümüz dilinde şöyledir: "Bu Firdevs cennetine benzeyen şerefli yer, Koyun Baba'nın dinlendiği yerdir. Zamanla bilinmez duruma geldiği için O'nu kimse ziyaret edip, kendisinden feyz alamıyordu. O'nun gönül dostlarından birisi olan Derviş Rıza şehid olup kaldığı bu yeri tesbit edip, herkesin ziyaretini ve buradan feyz almalarını sağladı. Hicri: 1186 / Miladi: 1773" Bu mezarlara Tekke denilmesi, eskiden etraflarında binalar bulunması, buraların daha evvel tarikat veya tarikatların eğitim, ibadet yeri olduğu, mahallenin adının da bu tekkelerden kaldığı izlenimini yaratmaktadır.

TekkeYapılan araştırmalarda mahallenin kuruluşu ile ilgili kesin bilgiler edinilmemekle beraber, mahallenin kuruluşunun 1356 yılında Osmanlıların Trakyayı almasından hemen sonra olduğu varsayılmaktadır. Edirne'nin başkent olduğu dönemde mahallenin var olduğu bilinmektedir. Mahallenin ilk kurucuları İran'ın Horasan bölgesinden gelen bir kaç hanedir. Bu gurup burada bulunan terk edilmiş boş evlere yerleşerek mahalleyi kurmuşlardır. Mahallenin büyükleri dedelerinin doğudaki insanlar gibi giyindiklerini söylemişlerdir.

TekkeBölgeyi ziyaret eden ilgililer, burada çok katlı bir şehrin varlığının anlaşıldığını ifade etmişlerdir. Ancak bugüne kadar detaylı bir inceleme ve araştırma yapılmamıştır. Mahallenin hemen yakın çevresinde bulunan binlerce mezardan oluşan 6 ayrı mezarlık buradaki köklü geçmişin bir işaretidir. Çanak Tepe ile Kara Tepe arasındaki Ihlamurluk adı ile bilinen vadiden yıllar önce mermer sütun başlıklarının yabancılar tarafından çıkarkılarak alındığı mahalle halkı tarafından söylenmektedir.

TekkeMahalle halkı aynı yerde zaman zaman topraktan yapılmış mutfak eşyaları, kandiller bulduklarını ifade etmektedirler. Mahallenin Kirazlı ve Sakallı Ova olarak bilinen mevkiilerinde de sık sık ev temellerine, düzgün taşlardan yapılmış kaldırım yollara, fırın kalıntılarına, irili ufaklı mermer parçalarına, mutfak ve süs eşyalarına, köprü kalıntılarına rastlanmaktadır. Mahallenin doğu kısmında Ana dere üzerinde 93 harbinde Ruslar tarafından tren yolu köprüsü olarak inşa edilmiş bir köprü bulunmaktadır. Köprü iki gözlüdür. Orta desteği suyun içindeki altı adet meşe ağacından yapılmış destek üzerine oturtulmuştur. Son yıllara kadar sağlam olan köprü, para olduğu söylentisi ile defineciler tarafından hırpalanarak, iki kemeri de yıkılmıştır. Kale tepe denilen tepe üzerinde önceden bulunan tepenin kale duvarları ahali tarafından kendi yapılarında kullamak için alındığından tepede kale duvarının kalıntısı kalmamıştır.

TekkeKaleden ilk çağlara ait un öğütmek üzere kullanılan ilkel el değirmenlerinin öğütücü taşları, çeşitli çağlara ait mutfak gereçleri, testi kapakları, maden devrine ait bir kısım demir, bir kısmı bakır, bir kısmı bronz mızrak uçları, ne amaçla kullanıldığı belirlenemeyen son derece büyük küpler, Bizans dönemine ait paralar bulunmuştur. Bunlar da buradaki yaşamın ilkçağdan Bizans dönemine kadar uzandığının delilidir.

TekkeCumhuriyetten önce cami bünyesinde varlıklı kişilerin yararlandığı bir öğretim yapılmış, 1928 yılında ilk eğitmenin göreve başlaması ile İlköğretimde yoğun bir çalışma başlamış ve çok kısa bir zamanda mahallenin tamamı okuma yazma kurslarına geçilmiştir. Bu eğitim daha sonraları 1951 yılına kadar kesintilerle devam etmiştir.

Tekke1951 yılında İlkokulun yapılması ile günümüze kadar kesintisiz eğitim ve öğretim verilmiştir. Taşımalı Eğitime geçilmesi ile birlikte mahalle öğrencileri Şahin İlköğretim Okuluna taşınarak eğitimlerine devam etmeleri sağlanmıştır. Mahallede okuma yazma oranı % 98'dir.

TekkeMahallenin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Mahallenin toplam 10.000 dekar toprağı bulunmaktadır. Bunun 6.000 dekarı ekilebilmektedir. Yetiştirdiği başlıca ürünler; buğday, arpa, mısır, ayçiçeği, şeker pancarı, üzüm, kavun, karpuz ve çeşitli sebzelerdir. Mahallede hayvancılıkta son derece gelişmiştir. İyi ırklarla süt ve besi hayvacılığı yapılmaktadır. Günde yaklaşık 1,5 ton süt üretilmektedir. Mahallenin sınırları içinde linyit kömürü de çıkmaktadır.

Tekke Tekke Tekke Tekke Tekke Tekke Tekke Tekke Tekke Tekke Tekke Tekke

TeteMalkara ilçesinin güneybatısında, ilçeye 18 km. uzaklıkta, 282 nüfuslu bir mahalledir. Mahalle Pişman kalesine 5 km. uzaklıkta, Cevizlik tepe denilen tepenin güney eteğinde meyilli bir arazi üzerine kurulmuştur. Tabanı taşlık olup, sağlamdır. Mahallenin doğusunda Yenidibek Ovası, güneybatısında Kadıköy Ovası bulunmaktadır.

TeteMahallenin kuzeyinde Cevizlik Tepesi, Kuzey batısında Kara Tepe, güneydoğusunda Tavşan Tepe önemli yükseltileridir. Akarsuyu yoktur. Ancak Koru Dağından çıkan ve yöre yakınındaki Celep Deresine akan Pişman Çayı varsa da, mahalle sınırları dışındadır. Bu çay Pişman ile Tete'nin sınırını belirlemektedir. Bu çayın üzerinde 1985 yılında Pişman sınırları içinde bir sulama göleti yapılmıştır.

TeteMahallenin kuruluş tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte, Cumhuriyetten önce buralarda Yunanların yaşadığı bilinmektedir. Şimdiki mahalle halkı, Cumhuriyetten sonra 1924 yılında Selanik'teki Türklerle, buradaki Yunanların değiştirilmesi sonucunda 40 hane olarak gelmiştir. Mahallenin adının, Pişman kalesinde oturan kale komutanının teyzesi bu mahallede oturduğundan, Yunanca teyze anlamına gelen "Tete" den geldiği bilinmektedir.

TeteMahallenin Cumhuriyetten önceki eğitim durumu hakkında bilgi yoktur. Cumhuriyetten sonra devamlı olmayan eğitim verilmiştir. Bu durum 1954 yılında tek dershaneli bir ilkokul ve yanına bir öğretmen lojmanı yapılana kadar devam etmiştir. Bu okulda eğitim ve öğretim taşımalı sisteme geçilinceye kadar devam etmiştir. Taşımalı sistemle mahalle öğrencileri Deveci ilkğretim okuluna taşınmakta olup, eğitimlerine orada devam etmektedirler. Mahallede okuma yazma oranı % 90'dır.

TeteEkonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Ekilebilen fazla alanı olmamakla birlikte mevcut arazilerinin önemli bir kısmının sulanarak sebze yetiştirilmesi ekonomik yönden büyük önem kazandırmaktadır. Mahallede buğday, arpa, mısır, ayçiçeği, susam, yulaf, nohut, fasulye, mercimek ve önemli ölçüde domates, biber, patlıcan üretilmektedir. Yetiştirdikleri sebzeleri Keşan ve Malkara pazarında değerlendirmektedirler. Mahalle hayvancılık bakımından da oldukça ileri düzeydedir, iyi ırk hayvanlarla süt ve besi hayvancılığı yapılmaktadır. Günde yaklaşık 1,5 ton süt üretilmektedir.

Tete Tete Tete Tete Tete Tete
Tete Tete Tete Tete Tete Tete Tete Tete

VakıfiğdemirMalkara ilçesinin doğusunda, ilçeye 20 km. uzaklıkta, 190 nüfuslu bir mahalledir. Ganos Dağlarının batısında, yüksek bir yaylada bulunmaktadır. Mahalle, ufak bir yayla düzlüğü üzerine kurulmuştur.

VakıfiğdemirBu platonun belirli yükseltileri; Yıldız Tepe, Kara Tepe ve Çardak Tepedir. Bu tepelerden Kara Tepe çevre üzerinde geniş bir görüş alanı sağlar. Mahallede yazın kuruyan, kışın akan Sasan Deresi ile Karlıova Deresi bulunmaktadır. Mahallenin güney batısında bulunan baraj gölü, 3,5 milyon m. 2'lik bir su rezervi bulundurmaktadır.

VakıfiğdemirMahalle, Rumeliye ilk geçen Süleyman Paşanın almış olduğu topraklar üzerinde yer aldığından ve o tarihlerden çok önce ilk Bizans döneminde bu civarda mevcut Demircili Kasabasının yanında olduğundan, aynı zamanda Süleyman Paşanın Vakıf eserlerini korumak için ayrılan bir alana girmesinden ötürü "Vakıfıdemir" olarak isim almıştır. Mahalle Cumhuriyetten önce bugün baraj gölünün bulunduğu Sasan mevkiinde yer alıyorken, buranın Mora beylerinin istilasına uğramasından sonra bugünkü yerine 5 hane olarak taşınmış ve mahalle yeniden kurulmuştur. Cumhuriyetten sonra adı "Vakıfidemir" olarak değiştirilmiş ve son olarakta Tekirdağ Valiliğince adı "Vakıfiğdemir" olarak değiştirilmiştir.

Tarihi yapı olarak mahallede eski bir cami vardır. Bunun yanında çevreye bakıldığında eski yerleşim yerlerinde Bizans dönemine ait mermer taşlar ve sütun parçaları görülmektedir. Mahalle ile bütünleşen asırlık bir çınar ağacı da mahalle halkı tarafından korunmaktadır.

VakıfiğdemirMahalledeki Cumhuriyet öncesi eğitim durumu bilinmemektedir. Daha sonra kesintili olarak mahallede eğitim verilmiştir. Mahalle ilkokulunun açılması ile kesintisiz eğitime geçilmiştir. Bu okulda eğitim taşımalı sisteme geçilinceye kadar devam etmiştir. Taşımalı sistemle mahalle öğrencileri Müstecep İlköğretim Okuluna taşınmaya başlanmıştır.

Mahallenin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Yetiştirdiği başlıca ürünler; buğday, arpa, ayçiçeği, mısır, şeker pancarı, yulaf, nohut, mercimek, kavun, karpuz ve bazı sebzelerdir. Mahallenin arazisi oldukça verimlidir. Tarım tamamen modern araç ve gereçlerle yapılmaktadır. Hayvancılık, iyi ırk hayvanlarla süt ve besi hayvancılığı olarak yapılmaktadır. Günde 2 ton civarında süt üretilmektedir. Az da olsa koyun, keçi de beslenmektedir.
YaylagöneMalkara ilçesinin batısında, ilçeye 16 km. uzaklıkta olan, 566 nüfuslu en büyük mahallesidir. Mahalle eski dağların aşınmasıyla oluşmuş peneplen bir alan üzerine kurulmuştur. Dağlık ve ovalık olmayan bir görünüm arzeder. Arazinin önemli bir kısmı engebeli olup, çok küçük bir kısmı da derenin iki yakasında yer alan bir ovadır. 1985 tarihinde yapılan bir göleti vardır.

YaylagöneMahallenin toprak altında, 5-10 cm. kalınlığındaki deniz canlılarının kabuk ve kemiklerinden oluşan silisyumlu bir tabakadan sonra kalınlığı 40 - 120 cm. arasında değişen linyit kömür tabakası bulunur. Kömür özel sektör tarafından açılan ocaklardan çıkarılmaktadır.

Mahalle, yer altı suyu bakımından da zengindir. Mahallenin arazisi çimen ve bozuk orman karakteri gösteren çalılıklardan oluşan bir bitki örtüsü ile kaplıdır. Bu alan içinde yer alan çok az miktarda otlak vardır. Bu otlaklarda hayvan otlatılmaktadır. Ayrıca su kıyılarında söğüt ve kavak ağaçları yetiştirilmektedir.

YaylagöneMahalle oldukça eski bir yerleşim yeridir. Cumhuriyetten önce burada Bulgarlar oturuyormuş. Kurtuluş Savaşında burada oturan Bulgarlar buralarını yakıp, yıkarak kaçmışlardır. Daha sonra buralara Bulgaristan ve Yunanistan'dan gelen Türk göçmenler yerleştirilmiştir. Bu göç olayı 1950'li yılların sonlarına kadar devam etmiştir.

YaylagöneMahallede tarihi eserlere rastlamak mümkün değildir. Suat Çeşme mevkiinde bulunan tarihi köprü yakın bir zamanda sel suları tarafından yıkılmıştır. Keşan Köprüsü de baraj sularının altında kalmıştır. Şehit Mezarlığı mevkiinde bazı mezar taşları halen bulunmaktadır. Fakat Manastır mevkii olarak anılan yerde ve mahalle içinde olduğu söylenen kiliselerden hiç bir kalıntı bulunmamaktadır.

YaylagöneMahallede okul, çok eskiden beri bulunmaktaymış. Okul arşivinde yeni yazı ile öğretime başlandığı günden günümüze kadar kayıtlar mevcuttur. Bundan önceki eğitimin eski yazı ile öğretim yapan okulda yapıldığı, bu okulda eğitim almış olan yaşlılardan öğrenilmiştir. Mahallede daha önceleri bir İlkokul ve bir Ortaokul bulunmaktaydı. Taşımalı sisteme geçilince Yaylagöne İlköğretim Okulu adını alan okul merkez seçilerek, çevre köylerdeki öğrencilerde buraya taşınarak, eğitim öğretim verilmeye devam etmiştir. Mahallede okuma yazma oranı % 100' dür.

YaylagöneMahallenin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Üretilen ürünler; buğday, arpa, mısır, ayçiçeği, çekirdek kabağı, şeker pancarı, fasulye, nohut, mercimek, fiğ, karpuz ve soğandır. Mahallede hayvancılık da gelişmiştir. Büyükbaş hayvancılıkta süt inekçiliği ve besicilik yapılmaktadır.

Günlük süt üretimi 4 tondur. Mahallede aynı zamanda küçükbaş hayvancılık ve kümes hayvancılığı da az miktarda yapılmaktadır. Mahallede ticari amaçla el tezgahı ve makina yoktur. Evlerde sadece kendi ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla kilim ve cacala tabir edilen kumaşlardan yapılan dokumaların yapıldığı tezgahlar bulunmaktadır.

Mahallenin sınırları içinde önemli ölçüde linyit kömürü ocakları bulunmaktadır. Bu da mahalle ekonomisine önemli katkı sağlamaktadır. <

Yaylagöne Yaylagöne
Yaylagöne Yaylagöne Yaylagöne Yaylagöne Yaylagöne Yaylagöne Yaylagöne Yaylagöne Yaylagöne Yaylagöne Yaylagöne

YaylaköyMalkara ilçesinin batısında, ilçeye 13 km. uzaklıkta, 169 nüfuslu bir mahalledir. Mahalle yayvan bir tepe üzerine kurulmuştur. Çevreye göre bu tepe yayla görünüşü arz ettiğinden mahalle "Yayla" ismini almıştır. Mahallenin arazisi genellikle dalgalıdır. Mahallenin kuzeyinden geçen derenin etrafı ise ovalıktır.

YaylaköyMahallenin kuruluş tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Mahallenin yaşlılanndan edinilen bilgiye göre; mahallenin bulunduğu yerde eskiden Ermenilere ait bir çiftlik varmış. Mahalle, 93 harbi olarak bilinen Osmanlı Rus Harbinden (1877 - 1878) sonra Kırım tarafından gelen Türk ailelerin buraya yerleştirilmesinden sonra kurulmuştur. Cumhuriyetten sonra Romanya ve Bulgaristan'dan gelip, buraya yerleşen göçmen Türkler'den bugünkü mahalle halkı oluşmuştur.

YaylaköyCumhuriyetten önceki eğitim öğretim camide yapılmıştır. 1928 de üç yıllık eğitimli olarak yeni harflerle eğitim öğretim verilmeye başlanmıştır. Daha sonra açılan mahalle ilkokulunda 5 yıllık olarak eğitim öğretime devam edilmiştir. Taşımalı sisteme geçilince mahalle çocukları Yaylagöne İlköğretim Okuluna taşınmaya başlanmıştır. Mahallede okuma yazma oranı % 100'dür.

YaylaköyMahallenin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Üretilen başlıca ürünler; buğday, ayçiçeği, mısır, arpa, şeker pancarı ve çeşitli sebzelerdir. Tarım modern aletler kullanılarak yapılmaktadır. Ürünler yazlık ve kışlık olup, kuru tarım yapılmaktadır.

YaylaköyBüyükbaş hayvancılık olarak iyi cins süt ve besi hayvancılığı yapılmaktadır. Mahallenin günlük süt üretimi 2 ton civarındadır. Küçükbaş hayvanlardan koyun, keçi beslenmektedir. Kümer hayvancılığı da iyi cins ile yumurta ve et tavukçuluğu yapılmaktadır. Az miktarda ördekte bulunur.

Yaylaköy Yaylaköy Yaylaköy Yaylaköy Yaylaköy Yaylaköy Yaylaköy Yaylaköy

YeniceMalkara ilçesinin doğusunda, ilçeye 25 km. uzaklıkta, 102 nüfuslu bir mahalledir. E-85 Karayolu üzerinde bulunan mahalle Malkara ilçesi ile Süleymanpaşa ilçesi sınırındadır. Mahalle arazisi engebeli olup, önemli yükseltileri yoktur. Mahalle yerleşim alanı olarak alçak bir yere kurulmuştur. Çevresindeki ufak yükseltiler bulunmaktadır. Mahallenin önemli bir akarsuyu yoktur. Ancak, Yenice deresi mahalleden geçmektedir. Arazinin büyük bir bölümü tarım arazisidir. Tarımı elverişli olmayan tepelerde bodur meşe ormanları vardır.

YeniceGüney ve güneydoğu yönlerinde bodur meşe ormanlarıyla kaplı Balabandere, Göllersırtı, Çataldere, Korular tepeleri bulunmaktadır. Mahallenin 1800 yıllarında padişah II. Mahmut zamanında Sadrazam İbrahim Paşa, Katibi Ayvaz, Lalası Raşit tarafından kurulduğu sanılmaktadır. Sadrazam İbrahim Paşa ve yanındakiler Develi mahallesinde bulunan Handa konaklamışlar ve daha sonraları Develi köyünün 1 km. yakınlarındaki bir yeri kendilerine mekan yapmışlardır. Mahallenin kuruluş yeri burası olmuştur. Çiftlik haline gelen buraya, saray hanımlarından ikisi gelip yerleşmişlerdir. Bu hanımların ismi kesin olarak hatırlanmamaktadır. Fakat çiftlikte bu hanımların ismi, kötü huylu anlamına gelen Huyufena Hanımlar olarak geçmekteymiş. Bu hanımlardan biri o zamanın ileri gelenlerinden biri ile evliymiş, daha sonra ayrılmıştır. Kızı Raile ile beraber çiftlikte yaşamaya devam etmiş ve Raile hanım çevre köylere istediğini yaptırıyormuş. Zamanla gelenlerin yerleşmesiyle büyüyen ve ilk zamanlar "Yeni mahalle " daha sonraları "Yenice mahalle " ismini almıştır. "Develi Yenice" olarakta ismi geçmektedir. Develiden inince anlamında ve Develiden sonra kurulduğu için bu isim kullanımıştır. Daha sonra isyanlardan kaçan yeniçerilerden de bu mahalleye yerleşenler olduğu söylenmektedir.

YeniceYunan işgalinde yol üzerinde olması nedeniyle çok işkence ve zarar görmüştür. O zamanlar mahallede bir karakol varmış. Yunanlılar mahallede bu karakolda kalmışlar. Daha sonra karakol komutanının isteğiyle bu karakol Yörük mahallesine taşınmıştır. Mahalle halkından savaşlara katılan çok olmuş ve geriye dönen olmamıştır.

Tarihi eser olarak 1893 yılında İtalyan ustalara yaptırılan Yenice köprüsü vardır. Bu köprü 1938 yılında restore edilmiştir.

YeniceCumhuriyetten önceki eğitim hakkında bilgi yoktur. Cumhuriyetle birlikte açılan Millet Mektepleriyle İlkokul açılana kadar kesintili olarak eğitim öğretim yapılmıştır. Açılan ilkokulda taşımalı sisteme geçilinceye kadar kesintisiz eğitim devam etmiştir. Taşımalı sistem gereğince mahalle çocukları Müstecep İlköğretim okuluna taşınarak eğitim öğretimlerine devam etmektedirler. Mahallede okur yazar oranı % 100' dür.

YeniceMahalle halkı genellikle tarım ve hayvancılıkla uğraşmaktadır. En çok üretilen ürünler buğday, arpa ve ayçiçeğidir. Aynı zamanda sebzecilik ve bağcılık da yapılmaktadır. Büyükbaş hayvancılık iyi ırkla süt inekçiliği ve besicilik olarak yapılmaktadır. Günlük süt üretimi 2 ton civarındadır. Küçükbaş hayvancılıkta koyun ve keçi bakılmaktadır. Bunun yanında kendi ihtiyaçlarını giderecek kadar kümes hayvanı da yetiştirilmektedir.

Yenice Yenice Yenice
Yenice Yenice Yenice Yenice Yenice Yenice Yenice Yenice Yenice Yenice Yenice Yenice Yenice Yenice Yenice Yenice Yenice Yenice Yenice Yenice Yenice Yenice Yenice Yenice Yenice Yenice Yenice Yenice

YenidibekMalkara ilçesinin güneyinde, ilçeye 18 km. uzaklıkta, 173 nüfuslu bir mahalledir. Mahalle, Koru Dağının eteğinde kurulmuştur. 33.000 dekar toplam arazisinin 4.000 dekarı ekilebilir alan olup, geri kalanı küçük tepelerden oluşan orman arazisidir. Mahallenin Cevizlik deresi, Mahalle deresi ve Kale deresi olmak üzere 3 akarsuyu vardır. Aynı zamanda Cevizlik deresi üzerine kurulmuş bulunan bir sulama göleti bulunmaktadır.

YenidibekDaha önceleri Bulgarların oturdukları mahalleye , 1913 yılında Bulgaristan ve Yunanistan'dan göçmen olarak gelen türkler yerleştirilmiştir. Daha sonra 1935'te Romanya'dan ve 1951'de Bulgaristan'dan gelen göçmenler yine bu mahalleye yerleştirilmiş ve bugünkü mahalle halkı oluşmuştur. Çanakkale Savaşları sırasında ulaşım Yenidibek mahallesi üzerinden sağlanmış ve erzak depoları mahallede yapılmıştır. Mahallenin bugün İstihkamlar denilen mevkii o zamanlar askeri eğitim alanı olarak kullanılmıştır. Mahalle Çanakkale Savaşına 72 kişi yollamıştır. Bunların 18'i savaştan sonra geri dönebilmiş, diğerleri şehit olmuştur.

YenidibekKorudağın (eski adı Kurudağ) kuzey yüzünde su bulunmadığından bu yörede susuzluk çekildiğinden buraya yerleşenler pişmanlıklarını dile getirmek için "Pişman" adını vermişlerdir. Bu isim 1960 yılında devlet tarafından Yenidibek olarak değiştirilmiştir.

YenidibekMahallede İlkokul yapılana kadar eğitim kesintili olarak Millet Mektepleri ve halk eğitimin açtığı kurslarla yapılmıştır. İlkokulda 5 yıllık kesintisiz eğitim taşımalı sisteme geçilinceye kadar devam etmiştir. Taşımalı sistem gereğince mahalle çocukları Deveci İlköğretim okuluna taşınmaktadır. Mahallede okuma yazma oranı % 97' dir.

YenidibekMahallenin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Mahallede üretilen ürünler; buğday, ayçiçeği, arpa, susam, tütün, çavdar, çekirdek kabağı, kavun, karpuz ve soğandır. Bunun yanında sebzecilikte gelişmiştir. Büyükbaş hayvancılık cins ırklarla süt inekçiliği ve besicilik olarak yapılmaktadır. Mahallenin günlük süt üretimi 700 kg. civarındadır. Küçükbaş hayvancılık olarak koyun ve keçi bakılmaktadır. Kümes hayvancılığı hemen hemen her aile tarafından, kendi ihtiyacını karşılamak amacıyla yapılmaktadır.

Yenidibek Yenidibek Yenidibek Yenidibek Yenidibek

YılanlıMalkara ilçesinin kuzeybatısında, ilçeye 25 km. uzaklıkta, 187 nüfuslu bir mahalledir. Mahalle bir ovaya kurulmuştur. Etrafında fazla yüksek tepe ve dağ yoktur. Güneyinde Sivritepe ve batısında ise Tumbalar Tepesi vardır. Yazın suyu azalan küçük bir deresi bulunmaktadır. Mahalle Malkara'nın, Keşan İlçesi hudutları ile sınır teşkil etmektedir.

YılanlıMahallenin adı, 1923 yılından önce burada yaşamış olan Yunanlar tarafından verilmiştir. Mahallenin ormanlık olması ve çok fazla yılanın bulunmasından dolayı bu ismin verildiği söylenmektedir. Mahalle, 1923 yılında Selanik Langaza köyünden göç ederek gelenler tarafından yeniden kurulmuştur.

Mahalle 1923 yılında kurulduğu için Cumhuriyetten önce eğitim çalışması yoktur. Mahallede İlkokul, 1938 yılında ahali tarafından yapılan binada açılmıştır. Daha sonra bu bina yıkılarak, 1962 yılında devlet tarafından yeni bir okul binası yapılmıştır. Bu binada eğitim, taşımalı sisteme geçilinceye kadar verilmeye devam etmiştir. Taşımalı sisteme geçilince mahalle çocukları Yaylagöne ilköğretim okuluna taşınmaya başlamış ve eğitimlerini orada almaları sağlanmıştır. Mahallede 1983 - 1984 öğretim yılında açılan okuma yazma kursunda 12-44 yaş arası okuma yazma bilmeyen kalmamıştır. Mahallede okuma yazma oranı % 98'dir.

YılanlıMahallenin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Mahallede üretilen başlıca tarım ürünleri; ayçiçeği, buğday, kabak çekirdeği, arpa, mısır, susam ve nohuttur. Ayrıca kendi yiyecek ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla soğan, sarımsak, ıspanak, domates, biber, fasulye gibi sebzeler de yetiştirilmektedir. Tarım yanında hayvancılıkta çok gelişmiştir. Büyükbaş hayvancılıkta iyi ırk ile süt inekçiliği ve besicilik yapılmaktadır. Mahallenin günlük süt üretimi 1,5 ton civarındadır. Küçükbaş hayvan olarak koyun ve az miktarda keçi bakılmaktadır. Kümes hayvancılığı da yapılmakta olup, tavuk, hindi ve ördek yetiştirilmektedir. Bunun yanında ev tavşanı da yetiştirilmektedir.
YörücekMalkara ilçesinin kuzeyinde, ilçeye 16 km. uzaklıkta, 219 nüfuslu bir mahalledir. Yörücek mahallesi merkezi bir mahalle olmamasına rağmen, çevre mahallelilerin sıkça uğradığı bir mahalledir. Mahallenin yüzey şekilleri çeşitlilik arz etmektedir. Mahalledeki yükseklikler 150 - 200 m. yüksekliğinde platolardır. En yüksek tepesi 250 m. yüksekliğinde olan Karatepe'dir.

YörücekTopraklarının büyük bir bölümü ekilebilir arazidir. Çok az bir miktarı otlakiye olarak kullanılmaktadır. Mahalle orman bakımından yoksun olmakla beraber, şahıslara ait ufak koruluklar yer almaktadır. Mahallenin sınırları içinde akarsu yoktur. Mahallede bulunan Çayderenin suyu kışın çoğalır, yazın azalarak kurur. Mahallenin hudutları içinde kar ve yağmur sularını taşıyan ufak birkaç dere vardır.

Yörücek mahallesi Osmanlı imparatorluğu döneminde bir Türkmen Beyinin çiftliğiymiş. Çiftliğin adı beyin lakabı olan Bolpaça adıyla bilinirdi. O zamanlar sadece bir han binası olan bu çiftliğe, 93 Harbinden sonra Bulgaristan'ın Osmanpazar ilçesinden göçmen Türkler gelir. Burada saece bir bina ile karşılaşınca, burada kalmak istemezler ve burada durmayacağız, yürüyeceğiz demişlerdir. Yalnızca bir gece konaklarlar. Sabah bol su ve ağaçlık bir bölge olduğunu görünce akşamki kararlarından vazgeçerler ve burada kalıp, yerleşmeye karar verirler. Yürücek kelimesinden gelen "Yörücek" adını mahallenin adı olarak koyarlar.

Yörücek20 Temmuz 1920'de Yunanların Tekirdağ'a asker çıkarmaları ve Tekirdağ'ın işgal edilmesiyle, Yörücek mahallesi işgalin en acı günlerini yaşamıştır. 1922 yılında Yunanlar, Yörücek ve çevresinde vahşet yaratmışlar ve birçok kişiyi şehit etmişlerdir. O yıl şehit olanların anısına ve öldürüldükleri yer olan Çaydere mevkiinde Şehitler mezarlığı bulunmaktadır. Kurtuluş Savaşının kazanılmasından sonra 13 Kasım 1922'de Tekirdağ Yunan işgalinden kurtulunca, Yunanlar ve Ermeniler mahalleden kaçmışlardır. Cumhuriyet döneminde Yunanistan, Bulgaristan ve Romanya'dan gelen göçmenler mahalleye yerleştirilmiştir.

Yörücek'teki tek tarihi eser, 1903 yılında Osmanlı Padişahı Sultan Abdülhamit zamanında yaptırılmış olan camidir. 1978 yılında eski minaresi yıkılan camiye yeni bir minare yapılmıştır. Caminin restoresi yapılmamıştır.

Cumhuriyetten sonra açılan Millet Mektepleri ile eğitim öğretim verilmeye başlanmıştır. İlkokulun açılması ile birlikte kesintisiz eğitime başlanmış ve taşımalı sisteme geçilinceye kadar devam etmiştir. Taşımalı sistem gereğince mahalle öğrencileri Batkın İlköğretim Okuluna taşınmaya başlanmış ve eğitimlerini orada almaları sağlanmıştır. Mahallenin okulunun bir dersanesi ilkokul öğretmenlerinin gayret ve cabası ile kütüphaneye çevrilmiştir. Fakat sadece okul öğrencilerine yararlı olacak kitaplar mevcuttur. Okuma yazma oranı % 95'dir.

YörücekMahallenin geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Mahallede üretilen ürünler buğday, ayçiçeği, yonca, şeker pancarı, arpa, kavun, karpuz ve soğandır. Az miktarda bağ ve bahçecilik yapılmaktadır. Büyükbaş hayvancılık cins ırklarla süt ve besi hayvancılığı olarak yapılmaktadır. Günlük süt üretimi 1,5 ton civarındadır. Küçükbaş hayvancılıkta koyun yetiştirilmektedir. Az miktarda keçi de beslenir. Kümes hayvancılığı mahalle halkı tarafından kendi ihtiyaçlarını karşılayacak kadar yapılmaktadır. Mahallenin hudutları içersinde zengin linyit kömür yatakları vardır. Bu sebeple birçok kapalı işletme ve açık işletme açılmıştır. Bu işletmeler mahalle dışından olanlara aittir. Buralarda genellikle Karadeniz bölgesinden gelenler çalışmaktadır.
YörükMalkara ilçesinin doğusunda, ilçeye 27 km. uzaklıkta, 263 nüfuslu bir mahalledir. Ganos Dağlarının kuzey batıya doğru alçalan uzantılarında, Hayrabolu ovasının doğu yükseltilerinde yer almaktadır. Arazi yapısı, Ganos dağlarına paralel tepelerden oluşmasına rağmen, fazla engebeli değildir. Ovaya göre durumu yayla özelliğindedir.

Yörükİstanbul Müzeler Arşiv Müdürlüğünden alınan bilgilere göre; Yörük mahallesi 1541 yılından bu yana Yörük mahallesi olarak bilinmektedir. Bu da tarihsel açıdan mahallenin kuruluşunun çok eskilere dayandığını kanıtlamaktadır. Aslında çevrede ören yörelerinin bulunması, toprak altında yazılı mezar taşlarının, sütun kaidelerinin bulunması, çok eskiden beri buranın yerleşim yeri olduğunu göstermektedir. Ancak, çıkan yazıtlar bugüne kadar okunup, Türkçeye çevrilemediğinden, Türklerden önce yörede kimlerin yaşadığı kesin olarak bilinmemektedir. Bununla beraber Maslak ve Ören yörelerinin yakınlığı, yerleşimin su kaynaklarına yakın olduğunu göstermektedir.

YörükMahallede söylenen bazı söylentilere göre, göçebe hayatından yerleşik yaşama geçen bir Yörük Bey'i tarafından kurulduğu ve şimdiki adının buradan kaynaklandığı, ilk sahiplerinin de bu kökenden olduğu sanılmaktadır. Daha önce bir çiftlik niteliği taşıyan mahalle , 93 Harbinden (1877 - 1878) sonra Balkanlardan gelen yurttaşlarımız iskan edilmiş ise de, daha sonra bunların bir kısmı diğer yerlerdeki göçmen yurttaşlar ile birleşmişler ve Karamurat Mahallesini kurarak oraya göç etmişlerdir. Mahallenin sınırları içinde Karamurat mahallelilerine ait tarlaların bulunması da bundan ileri gelmektedir.

YörükMahallenin tarihi çok eski olmasına rağmen, önemli bir tarihi eser mevcut değildir. Mahallenin ilk yerleşim durumunda göre alt ve üst kısmında bulunan iki yatırın (Tekke) kime ait olduğu kesin olarak bilinmemektedir. Yukarı mahalledeki yatır "Koyun Baba Türbesi" olarak anılmaktadır. Diğeri ise Çakal çiftliğindeki yatırla kardeş olan bir ermişe aittir. Bir başka rivayete göre de; bunların mahalleyi ziyarete geldiklerinde ölen ve ahali tarafından ermiş olarak kabul edilen din adamlarına ait olduğu söylenmektedir. Bunlardan biri yıkılmış, diğeri ise özelliğini tümüyle korumaktadır.

YörükEğitim, Cumhuriyetten sonra gezici olarak açılan Millet Mektepleri ile başlamıştır. 1929 yılında ilkokul açılmış ise de öğretmen atanmaması nedeniyle uzun bir süre eğitim öğretim verilememiştir. 1940 - 1941 eğitim öğretim yılında üç yıllık eğitim veren okul hizmete açılmış ve 1946 - 1947 eğitim öğretim yılından itibaren beş sınıflı ilkokula dönüştürülmüştür. 1968 yılında ilkokul binası yeniden yapılmış ve eğitim ve öğretim bundan sonra bu binada verilmiştir. 1980 yılında eski karakol binası tadilat ve düzeltme ile Ortaokula dönüştürülmüştür. Daha sonra bu iki okulda İlköğretim okuluna dönüştürülmüş ve taşımalı sistemin merkez okulu olarak tesbit edilmiştir. Şu an Kermeyan, Hereke ve İbribey mahallesi öğrencileri akşam sabah bu okula taşınmakta ve bu dört mahallenin öğrencilerine burada modern ve kaliteli bir eğitim ve öğretim almaktadır.

Mahallenin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Üretilen ürünler ; buğday, ayçiçeği, arpa, mısır, kavun, karpuz, bakla, mercimek, nohut ve fasulyedir. Mahallede 100 dönüm bağ vardır. Büyükbaş hayvancılıkta süt inekçiliği ve besicilik yaygındır. Küçükbaş hayvan olarak koyun bakılmakta ve kümes hayvancılığı da yapılmaktadır. Günlük süt üretimi 3,5 ton civarındadır.
Sitemizde sizlere daha iyi hizmet sunulabilmesi için çerezler kullanılmaktadır. Hizmetlerimizi kullanarak çerez kullanımına izin vermiş olmaktasınız.