Balkan SavaşlarındaKarıştıran bölgede tarihi en eski yerleşim merkezlerinin başında gelmektedir. Lüleburgaz kurulmadan önce Karıştıran vardı. Tarihin Babası Heredot M.Ö. 400' lü yılların ilk yarısında Karıştıran ve deresinden Kontadesdos olarak söz etmektedir. Helenler buraya öyle derlerdi.

Önceleri Trak soylularının yaşadığı yerdi. Traklar Karıştıran' da M.Ö. 700-600 yıllarında ve sonraki zamanlarda düz ovalarını örten yüksek ağaçlar ve sık ormanlar içinde geyik, domuz ve tilki avlarlardı. Karıştıran Osmanlı İmparatorluğu dönemine kadar "Çok koşan tavşanları" ile ün yapmıştır. Bir başka ünü de Kontadesdos Deresi'nden geliyordu. Ergene' ye karışan bu dere Karıştıran' ın kültür ve ticaret yaşamına bereket getiriyordu. İlk Çağlar'da Ergene'nin adı "ışıltılı su" anlamında Erginus idi. Bizanslılar Rıgına derlerdi. " Pomponiys Mela ile Ptolomeys, Karıştıran Deresi' nin eskiden Meriç' e değil, Ereğli civarında Marma' ya aktıgını söylemektedirler.

Trakların bir kolu olan Odrisler M.Ö. V yüzyılda Meriç' in aşağı kesimlerinde Trakya' ya egemen bir devlet durumuna geldiklerinde Karıştıran bir "Odris Şehri" idi. Adı " Druzipara idi ve Odrislerde Şegri anlamına geliyordu. " Ptol2 ye göre Karıştıran' ın o zamanlardaki eski adı Prusipara yeni adı ise Drysipora' ydı Ancak Karıştıran' ın tarih içerisinde başka adları da olmuştur."Napolis, Mosinopalis, Drizipera" gibi isimlerle de anıldığı zamanlar vardır.

Balkan SavaşlarındaKarıştıran Hıristiyanlığın serbest kaldığı yıllardan itibaren büyük ilgi merkezi olmuştur. 313 yılında Batı Roma imparatoru "Maximian (Maksimian)" zamanında bir Romalı asker olan, işkencelere maruz kalan Hıristiyan Aziz' in cesedi buradan alınarak görkemli bir kiliseye götürülmüştür, tüm Trakya' nın inanç sahiplerince son derece saygı görmüştür. "Bu bilgileri 1877 yılında yazdığı kitapta bildiren Çekoslovak yazar Dr. Kontantin Yosif İrecek, Karıştıran' a ilişkin başka verdiği bilgilerde IV yy. buranın "Metropoliten Merkezi" olduğunu söylüyor. "344 yılında Trakya' da Edirne, Lüleburgaz, Vize, Babaeski, Kırklareli ve Marmara Ereğlisi gibi Karıştıranda da piskoposluk bulunuyordu. Karıştıranın mistik bir yer oluşu, doğal kaynaklarından, stratejik konumundan ve yol kavşağı üzerinde oluşundan ileri geliyordu. Örneğin Romalıların Trakya'daki Askeri Duraklarından biri Karıştıranda bulunuyordu. O sıra Karıştıran birkaç stratejik yolun kesiştiği yerdi. Buradan Vizeye, Marmaraereğilisi'ne yol vardı. Vizeye giden yol Bulgaristan'da Ahyolu'na ve oradan Silistre'ye ulaşıyordu ki bu yol İstanbul - Tuna arasında ana ulaşımı sağlıyordu. IV yy. da tek ulaşım yolu buydu. Bu yalnız ulaşım için değil askeri amaçlar içinde kullanılan tek yoldu. Örneğin 592 yılında Avarlar Bulgaristan' dan Ahyolu üzerinden hareketle Trakya' ya inmiş. Karıştıranı işgal etmişlerdi. 599 yılında da Avarlar Bulgaristan'da Dobruca üzerinden saldırıya geçmişler Trakya' ya kadar gelmişler, Karıştıran' ı 2 nci kez ele geçirmişlerdir. O sırada Avar ordusunda sonucu itibari ile çok şiddetli bir veba hastalığı çıkmış yaşlı Avar Hakanını da 7 oğlunun ölümüne neden olmuştur. Bunun sonucu Hakan barış yapmak zorunda kalmıştır.

Büyükkarıştıran KöprüsüTarihte Trakya' yı etkileyen, nüfusu kırıp geçiren, daha başka önemli veba salgınları da olmuştur. 341 - 342 yılında Doğu Roma İmparatorluğunun başkenti İstanbul'da baş gösteren bir veba salgını İstanbul dahil Trakyada insanların %40' nın ölümüne neden olmuştu. 1347 - 1348 yılında meydana gelen bir başka veba salgını ise daha korkunç olmuş, Trakya' da, Avrupa' da insanların kitle halinde ölmelerine yol açmıştı. Bu yıllar Türkler' in Gelibolu üzerinden Trakya içlerine doğru ilerledikleri, Karıştıran, Evrensekiz yakınlarına kadar geldikleri yıllardır. Veba salgını önce Kırımda görülmüş, gemicilerle, gemilerdeki sıçan ve pirelerle İtalya'nın Mesine limanından Avrupa ya ve oradan da Trakya'ya yayılmıştı.

Veba salgınları ve saldırılar Karıştıranın tarihteki önemini hiç eksiltmedi. Nitekim 23 Kasım 602 tarihinde Avarlar Lüleburgaz ve Karıştıran' a kadar gelerek buraları istila ettiler. Daha sonra İstanbul' u da kuşattılar. Ancak 627 yılında Slavlar Avarlara karşı bir hareketle Trakya' ya egemen oldular. Sonra imparator Jüstinyen Avarlar'ın balkanlarda kalmalarını sağlayan bir barış yaptı. 550' li yıllarda imparator olan Jüstinyen Karıştıran' a büyük önem vermiştir.

Meriçİlçe, Edirne'nin orta kısmında ve Lalapaşa yaylasının güney batı köşesindedir. Doğu ve güneydoğuda Uzunköprü, güneyde İpsala ilçeleri, batı ve kuzeyde de 56 km'lik bir sınırla Yunanistan ile çevrilidir. İlçe, adını Meriç Irmağı'ndan almakta ve 2 belde ile 21 köyden oluşmaktadır.


Meriçİlçenin doğal sınırlarını güneydoğu ve güneyde Ergene Irmağı, batı ve kuzeyde de Meriç Irmağı çizer. İlçe toprakları bu akarsular arasındaki dalgalı düzlükler ve ovalardan oluşur. Deniz seviyesinden yüksekliği, ortalama 34 metredir. En yüksek noktası 133 m'dir.

İlçe nüfus oluşumu olarak Yunanistan, Bulgaristan, Yugoslavya ve Arnavutluk'tan l. Dünya Savaşı ve sonrası yapılan mübadele ile gelip yerleşen Türklerden oluşmaktadır.

Meriçİlçe halkı geçimini tarımdan sağlar. Yetiştirilen başlıca tarımsal ürünler pirinç, buğday, ayçiçeği, şeker pancarı ve baklagillerdir. Az miktarda elma, üzüm, armut, susam ve arpa yetiştirilen ilçede hayvancılık da yapılır. İlçede çeltik atölyeleri ile peynir imalathaneleri vardır. İlçe halkının geleneksel el sanatı sepetçiliktir.

Az gelişmiş, sürekli olarak göç veren ve küçük bir sınır yerleşmesi olan Meriç kasabası, il merkezi Edirne'ye 89 km uzaklıktadır.

Meriçİlçede görülmeye değer tarihsel yapı bulunmamaktadır. İlçe uçar ve kaçar avcılığı yönünden çekicidir. İç turizm bakımından önemli olayları, Beyköy dallığı ve Mayalar adıyla anılan ilkbahar şenlikleridir.



Meriç Meriç Meriç Meriç Meriç
Meriç Meriç Meriç Meriç Meriç
Meriç Belediye Meriç Meriç Meriç
Meriç Meriç Meriç Meriç Meriç
Meriç Meriç Meriç Meriç Meriç
Meriç Meriç Meriç Meriç Meriç
Meriç Meriç Meriç Meriç Meriç
Meriç Meriç Meriç Meriç Meriç
Meriç Meriç Meriç Meriç Meriç
Meriç Meriç Meriç Meriç Meriç
Aile sağlığı merkezi   Aile sağlığı merkezi

MeriçMeriç neojen devrine ait gevşek taneli kireç taşı marn, kum ve çakıllarla oluşmuş bir yüzeydir. İlçede dağ yoktur. En yüksek yeri, yükseltisi 130 metre kadar olan Karayayla tepesidir. (Paşayenice köyü ile Kavaklı Köyü hudutlarının birleştiği nokta.) İlçenin büyük kısmı, Doğu Trakya Yontukdüzü denen aşınmış yayla üzerindedir. Dalgalı düzlük görünümündeki bu yaylanın ilçeyi de içeren kuzey bölümüne Lalapaşa yaylası denir. İlçenin en büyük vadisi, Meriç Nehri'ninkidir. İkinci büyük vadi ise Ergene Irmağı'na ait olandır. İlçenin kapladığı yayla parçasında üç dere ile kollarının küçük vadileri de vardır. Meriç nehrinin ilçede kalan vadi yamaçları az, Ergene Irmağı'nınki çok eğimlidir. Kuzeyde Meriç Nehri vadi tabanı, Akçadam Ovası adıyla anılır.

Meriç (Hasırcıarnavut köyü yakınları)İlçenin büyük akarsuları, adı geçen nehir ve ırmaktır. Edeköy ve Küplü Ovaları da Meriç Nehri vadi tabanına ait düzlüklerdir. Seddelerle, zararlı su taşkınlarından korunmuşlardır. Üç dere ile kolları, ilçenin diğer akarsularıdır. İlçe, Akdeniz İkliminin Trakya Geçit Tipi alanındadır. Bu iklim sert bir kara iklimidir. Yazlar, genellikle sıcak ve kurak geçer. Kışlar, soğuk ve az yağışlıdır. Güz yağışları ilkbaharınınkinden fazladır. Rüzgarlar, daha çok kuzey yönlerden ve orta şiddette eser. İlçe yağış bakımından yarı nemlidir.


Ergene (Adasarhanlı köyü yakınları)Doğal bitki örtüsü kuru ormandır. Eskiden ilçenin kuzey batısıyla güney kısımlarını örten ormanlar ortadan kaldırılmış ve yerinde bozkır oluşmuştur. Bu bozkır, tarla ve otlak olarak kullanılır. Orman kalıntısı ağaçlıklara rastlanabilir. Akdeniz iklimine özgü katran ardıcı adlı ağaççık görülebilir. Maki denen örtüye ait bu ağaççığın yaşaması, ilçeyi Akdeniz iklimi, Marmara Tipinin de etkilediğini gösterir.

Meriç (Alibey köyü yakınları) Meriç (Nasuhbey köyü yakınları) Meriç (Nasuhbey köyü yakınları) Meriç (Nasuhbey köyü yakınları) Meriç (Nasuhbey köyü yakınları)
Meriç taşkını Meriç taşkını Meriç taşkını Meriç taşkını Meriç taşkını
Meriç (Nasuhbey köyü yakınları) Meriç (Serem köyü yakınları) Meriç Göleti Meriç Göleti Ergene Köprüsü (Adasarhanlı köyü yakınları)
Ergene Köprüsü (Adasarhanlı köyü yakınları) Ergene Köprüsü (Adasarhanlı köyü yakınları) Ergene Köprüsü (Adasarhanlı köyü yakınları) Ergene Köprüsü (Adasarhanlı köyü yakınları) Ergene taşkını (Yenicegörüce köyü yakınları)
Ergene taşkını (Yenicegörüce köyü yakınları) Ergene taşkını (Yenicegörüce köyü yakınları) Ergene taşkını (Yenicegörüce köyü yakınları)

Hamzabeyli Hudut KapısıEdirne il merkezi ile Lalapaşa arası 27 km.dir. Edirne'den yaklaışık 20 dakikalık bir yolculukla ilçeye ulaşılabilir.

Özel aracınızla Edirne istikametinden Lalapaşa'ya gelecekseniz; şehir merkezinde Orduevi - Eski Cami - Sera Park'ın bulunduğu kavşakta Lalapaşa-Dolmen tabelasını görürsünüz. Orduevinin yanından sağa dönerek dik bir bayırı tırmanan Kıyık Caddesi boyunca yol aldıktan sonra, 25 km. kadar takip edeceğiniz yol sizi Lalapaşa'ya ulaştıracaktır.

Hamzabeyli Hudut KapısıÖzel aracınızla İstanbul istikametinden Lalapaşa'ya gelecekseniz ve şehir merkezine uğramadan doğrudan Lalapaşa'ya ulaşmak isterseniz; Mahmutbey gişelerinden TEM otoyoluna çıkış yaptıktan sonra Edirne istikametine doğru otoyolu takip etmeniz ve Edirne gişelerinden sonra Kapıkule istikametine doğru devam ederek ve gördüğünüz ikinci Edirne-Lalapaşa çıkışından Lalapaşa istikametine devam etmeniz yeterli olacaktır.

Özel aracınız yoksa ve Edirne'den Lalapaşa'ya ulaşmak istiyorsanız; her 45 dakikada bir Selimiye Camii yanından ilçeye hareket eden belediye otobüslerini kullanabilirsiniz.

İstanbul ve diğer merkezlerden Lalapaşa'ya şehirler arası otobüs seferi yapılmamaktadır.

Hamzabeyli Kara Hudut Kapısı

Hamzabeyli Hudut KapısıHamzabeyli Gümrük Kapısı 60 dönüm arazi üzerine konuşlandırılmış olup, 17.01.2005 tarihli, 2005/8402 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Edirne ili Lalapaşa İlçesi Hamzabeyli Köyü yakınlarında Bulgaristan’ın Lesova kapısı ile karşılıklı kurularak 19.06.2005 tarihinde faaliyete başlamıştır.

Mevcut iş hacmindeki artış ve ilerdeki yıllarda da bu artışın devam edeceği düşünülerek gümrük kapısında yenileme gereği duyulmuş ve Yap-İşlet-Devret modeliyle Müsteşarlıkça TOBB'a modernize ettirilmiştir. Yeni haliyle sahanın açılışı 19.06.2009 tarihinde yapılmıştır.

Hamzabeyli Hudut KapısıModernizasyon sonucunda, eskiden mevcut olan VİP (Protokol) binası ve misafirhane yıkılmış, yıkılan protokol binasının yerine Türkiye’den çıkış yapacak TIR araçlarına akaryakıt vermek üzere bir akaryakıt istasyonu oluşturulmuştur. Akaryakıt istasyonu aynı anda 7 araca akaryakıt verebilecek durumdadır.

Yine yıkılan misafirhane binasının yerine yeni bir ticari bina yapılmış olup, içindeki bölümler banka şubesi, PTT Şubesi, kafeterya olarak açılmak üzere kiraya verilmiş, diğer bir bölüme ise giriş-çıkış yapan yolculara satış yapmak üzere gümrüksüz satış mağazası (Free shop) açılmış ve faaliyete geçmiştir.

Hamzabeyli Hudut KapısıYolcu bölümündeki peronlar ve personelin görev yapacağı kulübeler yenilenmiş, yolculara daha kolay ve süratli hizmet verecek konuma getirilmiştir. Eski yolcu idari binasında yapılan tadilat ve düzenleme ile giriş katı Gümrük Müdürlüğü, Gümrük Muhafaza Müdürlüğü ve Emniyet Pasaport Amirliği olarak ortak kullanıma uygun hale getirilmiş, 1. Kat ise Mülki İdare Amirliği, VİP (protokol) Salonu olarak düzenlenmiştir.

Hamzabeyli Hudut KapısıGümrük sahasının Tır bölümünün; Türkiye’den sahaya giriş tarafında 1 adet gümrük muhafaza peronu, 4 adet pasaport polis peronu, 4 adet gümrük ve muayene kontrol peronu ile 2 adet gümrük sahasından çıkış muhafaza peronu bulunmaktadır. Bulgaristan’dan Türkiye’ye giriş bölümünde ise 2 adet gümrük muhafaza peronu, 4 adet pasaport polis peronu, 4 adet gümrük ve muayene kontrol peronu ile 2 adet sahadan çıkış muhafaza peronu bulunmaktadır.

Hamzabeyli Hudut KapısıYolcu bölümünde ise; Türkiye’den sahaya giriş tarafında 1 adet gümrük muhafaza peronu, 4 adet pasaport polis peronu, 4 adet gümrük ve muayene kontrol peronu ile 2 adet gümrük sahasından çıkış muhafaza peronu bulunmaktadır. Yolcu tarafının Bulgaristan’dan Türkiye’ye giriş bölümünde ise 2 adet muhafaza peronu, 4 adet pasaport polis peronu, 4 adet gümrük ve muayene kontrol peronu ile 1 adet sahadan çıkış peronu bulunmaktadır.

Yolcu Bölümünün giriş ve çıkış taraflarında yolcu araçlarının park edeceği alanlar oluşturulmuş, yolcuların dinlenebileceği konuma getirilmiştir

Sahadaki yenileme kapsamında önce mevcut olan 1 kantar sayısı 4 e çıkarılmış, ayrıca son teknolojiye uygun bir x-ray cihazı ile bir adet bagaj x-ray'ı faaliyete geçirilmiştir.

Hamzabeyli Hudut Kapısı Hamzabeyli Hudut Kapısı Hamzabeyli Hudut Kapısı Hamzabeyli Hudut Kapısı Hamzabeyli Hudut Kapısı
Hamzabeyli Hudut Kapısı Hamzabeyli Hudut Kapısı Hamzabeyli Hudut Kapısı Hamzabeyli Hudut Kapısı Hamzabeyli Hudut Kapısı
Hamzabeyli Hudut Kapısı Hamzabeyli Hudut Kapısı Hamzabeyli Hudut Kapısı Hamzabeyli Hudut Kapısı Hamzabeyli Hudut Kapısı
Hamzabeyli Hudut Kapısı Hamzabeyli Hudut Kapısı Hamzabeyli Hudut Kapısı Hamzabeyli Hudut Kapısı
Hamzabeyli Hudut Kapısı Hamzabeyli Hudut Kapısı Hamzabeyli Hudut Kapısı Hamzabeyli Hudut Kapıs
Hamzabeyli Hudut Kapıs Hamzabeyli Hudut Kapıs Hamzabeyli Hudut Kapıs Hamzabeyli Hudut Kapıs

Meriçİlçedeki ilk yerleşimler tarih öncesi devirlere kadar dayanmaktadır. İlçenin tarihi, yazı bilen Traklarla başlar. İlçe, ilk çağlarda Trak Krallıklarıyla Pers-Büyük İskender ve Büyük Roma İmparatorlukları sınırları içindeydi. Ortaçağda, 10. yüzyıla kadar Bizans İmparatorluğuna bağlı kaldı. 14. yüzyıl ortalarında 1. Murat'ın Komutanı Hacı İlbey tarafından 1361 yılında Bizanslılardan alınmıştır.


MeriçYüzyıllarca düşman saldırısından uzak yaşayan ilçe, 19. yüzyılın birinci ve ikinci yarılarında Rusların eline geçti. Birinci Balkan Savaşı'ndan sonra Bulgarlar ve Birinci Dünya Savaşı ertesinde Yunanlılar ilçeyi işgal ettiler. 1920 yılında Yunanlılar, Meriç Nehrini geçerek Doğu Trakya'ya girmek istediler. 60. Tümene bağlı birliklerimiz ilçeyi bir süre savundu. İki yıl kadar süren Yunan işgali, Büyük Zafer'den sonra sona erdi. Silahlı Kuvvetlerimiz, 19 Kasım 1922 tarihinde ilçeyi geri aldı.

İlçe daha önce Dimetoka' ya bağlı idi. 1916 yılında Dimetoka Bulgarlara bırakılınca Meriç İlçesi Kavaklı adı ile İlçe oldu. 1919 yılında Kavaklı, Uzunköprü'ye bağlandı. 1923 yılında Büyükdoğanca köyü Merkezi konumda oluşundan dolayı İlçe olmuştur. Meriç adını 1940 yılında almıştır.

Çimentaş çimento fabrikasıİlçe ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır. Yöre halkının %95'i geçimini tarım ve hayvancılıktan sağlamaktadır. Bölgede kayıtlı çiftçi sayısı 2.781 kişidir. İlçenin toplam alanı 462.810 dekardır. İlçe tarım arazisinin büyük çoğunluğunda buğday, arpa ve ayçiçeği üretimi yapılmaktadır. Ayrıca silajlık mısır, fasulye, yulaf, yonca ve sebze ekilmektedir.

İlçedeki büyükbaş hayvanların %95'i saf kültür ırkı (Holstein, Simental, Montofon) ve melezi, %5'i yerli ırktır.

İlçede T.C. Ziraat Bankası şubesi olup başka bankaların şubeleri bulunmamaktadır. Ziraat Bankası şubesince yöre çiftçilerine tarımsal araç kredisi, ithal süt hayvancılığı kredisi, bitkisel üretim kredisi ve besicilik kredisi verilmektedir.
Çimentaş çimento fabrikası Çimentaş çimento fabrikası

Lalapaşa'daki Kuruluşlar

TREDAŞ İşletme Şefliği

TREDAŞ devlet kamu iktisadi teşebbüsü olup elektrik dağıtım, bakım, onarım alanlarında faaliyet göstermektedir. Lalapaşa işletme şefliği olarak Lalapaşa Merkez ve 27 köye arıza, bakım onarım, tahsilat, tahakkuk, kayıp kaçak ve abonman servisleriyle, 1 binek, 1sepetli araç ve 5 elemanla hizmet etmektedir. İlçe şefliğine bağlı 3693 alçak gerilim, 38 orta gerilim Abonesi bulunmakta olup, kuruma ait 38 özel şahıslara ait 41 trafo ya hizmet edilmektedir.

PTT Müdürlüğü

Kuruluşta Posta ve Telekom hizmetleri müşterek yürütülmekte iken 01.06.1995 tarihinden itibaren iki ayrı kurum olarak yapılanmıştır. Lalapaşa PTT binası kendi malıdır. Telekom santrali, arıza ve bakım servisleri ile PTT Müdürlüğü aynı binada olup, Telekom ve Posta hizmetleri ayrı hizmet vermektedir. Binada 3 lojman bulunmaktadır.

Esnaf Odası Başkanlığı

5362 sayılı kanun gereğince Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu bünyesinde Edirne Esnaf ve Sanatkarları Odaları Birliğine bağlı İlçe sınırları içerisinde faaliyet gösteren esnaf ve sanatkarların 06.06.1996 tarihinde yapmış oldukları genel kurul toplantısında Lalapaşa Esnaf ve Sanatkarlar Odası kurulmuştur.

Lalapaşa Esnaf ve Sanatkarlar Odası ilçe sınırları içerisinde değişik mesleklerdeki esnaf ve sanatkarlardan oluşmuştur. Odaya kayıtlı 631 esnaftan 258 esnaf ve sanatkar faal durumdadır.

e-Devlet kapsamında Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca hazırlanan e-Esnaf projesinin uygulamaya koyulması ile bilgiler elektronik ortama aktarılmıştır. Elektronik ortamdaki iletişim daha hızlı, kolay ve pratik olması nedeniyle esnaf ve sanatkarlara yapılan hizmetler de bir o kadar hızlı ve kolay olmuştur.
Sitemizde sizlere daha iyi hizmet sunulabilmesi için çerezler kullanılmaktadır. Hizmetlerimizi kullanarak çerez kullanımına izin vermiş olmaktasınız.