Makale Dizini

Çanakkale Savaşı'nın bir cephesi olan Arıburnu Cephesi, 25 Nisan 1915 tarihindeki Arı Burnu Çıkarmasıyla başlayan ve 6 Ağustos 1915 tarihine kadarki çatışmaları kapsayan cephedir. Bu tarihte Müttefik kuvvetlerce üçüncü bir cephe olarak açılan Anafartalar Cephesi ile birleşmiştir. Arıburnu Çıkarması, 25 Nisan 1915 günü Gelibolu Yarımadası'nın Ege Denizi sahillerinde, "Anzak Koyu" olarak bilinecek olan kumsal ve civarına Anzak Kolordusu tarafından yapılan çıkarmadır.

Çıkarma amacı

Müttefiklerin Çanakkale Seferi komutanı General Sır Ian Hamilton'un emrinde kullanabileceği kuvvet iki tümenli Anzak Kolordusu, 2 İngiliz tümeni ve bir Fransız tümenidir. Esas çıkarma sahili de Seddülbahir bölgesi olarak bilinen Gelibolu Yarımadası'nın güney ucudur. Ancak toplam mevcudu 75 bini bulan bu kuvvetin Seddülbahir sahillerindeki dar kumsallara çıkartılması olanaksızdır. Bu nedenle General Hamilton, Anzak Kolordusu için bir başka çıkarma sahili aramıştır. Bu sahil, Kabatepe'nin hemen kuzeyinden başlayan kumsal olarak belirlenmişti.

Eldek kuvvetin bir bölümünü farklı bir sahile çıkarmadaki amaç, bir yandan sahile çıkarılması gecikecek kuvvetleri bir an önce muharebeye sokmaktır. Diğer yandan da Anzak Kolordusu, asıl çıkarma bölgesinin daha kuzeyine çıkartılarak ileri harekata geçecek ve Seddülbahir Cephesi'ni savunan Osmanlı kuvvetlerinin geri hatlarını saracaktır. Anzak Kolordusunun ilk hedefi Conk Bayırı - Kocaçimen Tepesi hattını ele geçirerek Maltepe yönünde ilerlemektir. Sonraki aşama, Alçıtepe'yi işgal etmiş olan Seddülbahir kuvvetleriyle birleşerek Kilitbahir platosuna taarruz edilecektir...

Çıkarma planı

General Sır Ian Hamilton'un savaş planında iki tümenli Anzak Kolordusunun çıkarma sahası Kabatepe ile Küçük Arıburnu arasındaki kumsal bölgedir.

Plana göre bu çıkarma bölgesindeki kuvvetin taktik hedefi, Conkbayırı-Kocaçimentepe (305 m.) hattında Maltepe yönünde ilerlemek, Eceabat'da Çanakkale Boğazı'na ulaşmak ve Seddülbahir Cephesi'ndeki Osmanlı kuvvetlerinin geri çekilme ve takviye hattını kesmektir.

Çıkarma yapacak Anzak Kolordusu Komutanı General William Birdwood'un planı; çıkarmaya müteakip, sahile ilk atılan örtü kuvvetinin, Kocaçimen – Conkbayırı – Kemalyeri – Kavak Tepe – Kabatepe hattını ele geçirmekti.

Çıkarma planı, olabildiğince fazla örtü kuvvetinin karaya atılması ve çok hızlı bir şekilde bu kuvvetin takviye edilmesini hedeflemektedir. Dört bin kişilik örtü kuvveti, Albay Sinclair Mac Lagan komutasındaki 3. Avustralya Tugayı, 1. İstihkam Bölüğü ve bir sahra hastanesinin yarı mevcududur. (1915 yılının Temmuz ayına kadar Avustralya ve Yeni Zelanda ordularında tugay komutanlarının rütbesi albaydı)

Bu kuvvetinin karaya atılması üç kademede planlanmıştır. İlk adımda 1.500 kişilik bölüm, ardından da 1.250'şer kişilik iki bölüm karaya çıkarılacaktır. Bu kademelendirme, eldeki çıkarma filikalarının kısıtlı sayıda askeri karaya taşımaya olanak vermesindendir. Bu örtü kuvvetinin karaya atılmasının ardından 1. Avustralya Tümeni'nin tümü hızla çıkartılacaktır. Plana göre saat 09:00'a kadar üç tugay sahile atılmış olacaktır.

Çıkarma öncesinde yapılan hava keşifleri ve çeşitli kaynaklardan gelen istihbarata göre, sahilin hemen gerisindeki sırtlarda Osmanlı savunması çok güçlü değildir. Bu istihbarata göre çıkarma öncesinde hazırlık ateşi açılması çok gerekli değildir ve yapılmamasına karar verilmiştir. Hem gerekli değildir hem de çıkarmanın bir baskın etkisi yaratacak olması açısından çok avantajlıdır. Örtü kuvveti, Osmanlı'nın zayıf kuvvetlerini sahile hakim sırtlardan atarak hızlı bir şekilde bu sırtları işgal edecekler ve Osmanlı karşı taarruzlarını karşılayabilecek şekilde tahkim edeceklerdir. Çıkarmanın ve çıkarmanın taktik hedefinin sağlanabilmesi için bu zorunludur.

Bu çerçevede örtü kuvvetini oluşturan 1. Avustralya Tümeni'nin 3. Tugayı, Conkbayırı'ndan Kabatepe'ye kadar uzanan sırtı ele geçirmekle görevlidir. Hemen ardından sahile çıkacak olan 2. Avustralya Tugayı ise Kocaçimen Tepe'den Balıkçı damları'na kadar olan kesimi tutarak çıkarma sahilinin sol kanadını tutacaktır. 1. Avustralya Tümeni'nin 1. Tugayı ise ihtiyat olarak tutulacaktır.

5. Ordu Komutanı General Sanders'in kişisel değerlendirmesi ve Çıkarma öncesinde yapılan hava keşifleri ve çeşitli kaynaklardan gelen istihbarata göre, sahilin hemen gerisindeki sırtlarda Osmanlı savunması çok güçlü değildir. Bu istihbarata göre çıkarma öncesinde hazırlık ateşi açılması çok gerekli değildir ve yapılmamasına karar verilmiştir. Hem gerekli değildir hem de çıkarmanın bir baskın etkisi yaratacak olması açısından çok avantajlıdır. Örtü kuvveti, Osmanlı'nın zayıf kuvvetlerini sahile hakim sırtlardan atarak hızlı bir şekilde bu sırtları işgal edecekler ve Osmanlı karşı taarruzlarını karşılayabilecek şekilde tahkim edeceklerdir. Çıkarmanın ve çıkarmanın taktik hedefinin sağlanabilmesi için bu zorunludur.

Osmanlı savunma düzeni

Arıburnu Cephesi de Seddülbahir Cephesi gibi Albay Halil Sami Bey'in 9. Tümeni'nin savunma bölgesidir. Albay Halil Sami Bey, bu bölgede Yarbay Mehmet Şefik Bey komutasındaki 27. Alay'ı görevlendirmiştir. Alay'ın mevcudu iki bin kadardır. Yarbay Mehmet Şefik Bey, Mareşal Sanders'in savunma düzeni gereği emrindeki 2. Tabur'u kıyıların gözetleme ve savunması için yaymış, diğer iki taburunu Eceabat'ın batısındaki zeytinliklerde konuşlandırmıştır. Bölüğün ağır makineli tüfek bölüğü (dört tüfek) buradadır. 2. Tabur, Azmakdere – Çamtepe arasındaki 12 km.lik bir kıyı şeridine yayılarak düzenlenmiştir ve bir tabur için fazlasıyla uzundur. Yarbay Mehmet Şefik Bey, Tabur Komutanı Binbaşı İsmet Bey'e verdiği emirlerle, taburun üç bölüğünü tüm sorumluluk bölgesindeki kıyılara yayarken dördüncü bölüğü Kabatepe'nin 1,5 km. doğusunda ihtiyata almıştır. Tabur karargahı da buradadır ve Alay karargahı ile telefon bağlantısı vardır. Bölükler kuzeyden güneye doğru 8., 7. ve 6. bölüklerdir ve sahillere takımlar halinde, yer yer manga düzeyinde yayılmıştır. Taburun görev bölgesinde 9. Tümen'in üç topçu bataryası bulunmaktadır. Bir dağ bataryası olan 7. Batarya, Kanlısırt üzerinde bulunmaktadır ve Kabatepe kıyılarını kuzeyden yan ateşi altına alacak şekilde konuşlandırılmıştır. Diğer iki batarya ise Kabatepe'nin doğu yamaçlarında bulunmakta ve ateş bölgesi Kabatepe kuzeyindeki kumsal ve Arıburnu sahilleridir.

İhtiyatın özellikle Kabatepe gerisine alınması ve bataryaların ateş yönlerinin ayarlanma şekli, Alay Komutanı'nın bu bölgeye verdiği önemi göstermektedir. Kabatepe'nin hemen kuzeyinde, bir çıkarma harekatı için çok uygun, 1 km. uzunlukta bir kumsal bulunmaktadır. Buraya yapılacak bir çıkarma harekatı, Yarımada'nın derinliklerine doğru yelpaze gibi yayılmak konusunda olanaklara sahip olurdu. Alay Komutanı'nın öngörüsü son derece yerindedir. Gerçekte Anzak Kolordusunun planlanan çıkarma kumsalı burasıydı. Akıntı nedeniyle bu bölgenin 1.5 km. kadar kuzeyine, daha sarp kıyılara çıkmışlardır ama, bu yüzden daha zayıf bir direnmeyle karşılaşmışlardır. Çıkarma yapılan bölgede iki manga gücünde bir Osmanlı kuvveti bulunmaktadır.

Taburun 8. Bölük Komutanı, 25 Nisan gecesinin ilk saatlerinde açıklarda bazı belirsiz karaltılar gözlemiş, durumu geriye bir haberci göndererek Tabur Komutanı'na rapor etmiştir. Tabur komutanı ise telefonla 27. Alay karargahına bildirmiştir. Alay Komutanı Yarbay Mehmet Şefik Bey, telefonla 9. Tümen Komutanlığı'ndan emir talep etmiştir. Tümen Komutanlığı'ndan saat 05:45'de ileri hareket için emir gelmiştir. Arıburnu sahillerinde bir çıkarma hareketi beklenmesi gerektiği yönündeki haberlerin Tümen Komutanlığı'na ulaştığı sıralarda, Seddülbahir'deki çıkarma hareketleri başlamıştı. Tümen Komutanlığı'nın 27. Alay'a ileri hareket emri vermesindeki gecikme bu nedenle idi.

Çıkarma

İlk çıkarma dalgası akıntı nedeniyle hedeften saptı, planlanan yerin 1.500 m. kuzeyine, yani Arıburnu sahiline-sonradan Anzak Koyu olarak adlandırılan koy-yanaştı. Hata, sahile yaklaşılırken fark edilmiş, daha kuzeye düşmemek için yapılan manevra da düzensizliğe yol açmıştı, bölükler birbirine karışmış olarak sahile çıkmışlardı. Bu düzensizliğin üstüne, sahile 50 m. yaklaştığında Osmanlı gözcü müfrezesinin ateşiyle karşılanmıştı. Sonuçta örtü kuvvetinin ilk dalgasını oluşturan kıtalar, 48 filika ile saat 04:25'de sahile karışık bir halde çıkmışlardır. İkinci dalga saat 04:40'da sahile çıkmaya başladığında karışıklık daha da artmıştı. Örtü kuvvetini oluşturan 3. Avustralya Tugayı'nın üç taburunun eratı birbirine karışmış durumda idi.

Savunmanın kuzey kesiminde, Balıkçı Damları denen bölgede, sahile yaklaşan filikalara 8. Bölük'ün 1. Takımı ateş açmıştır. Filikalardaki bir bölükten 100 kişi ölmüş, sahile çıkabilen 40 kişiden sağ kalabilen 18 kişi güney yönünde çekilmiştir.

Anzak ileri harekatları ve Osmanlı savunması

Çıkarmanın hemen ardından örtü kuvvetinin ilk kademesini oluşturan 1.500 kişilik kuvvet, üç kol halinde ilerlemeye başlamıştır. Soldaki kol Yükseksırt – Serçetepe - Kocaçimen, merkezdeki kol Merkeztepe - Kanlısırt, ve üçüncü kol da Yeşiltarla - Kabatepe hattında ilerlemiştir.

Çıkarma sahilinin kuzey kesiminde ilerleyen kol, Serçetepe sırtı ve Cesarettepe'deki Osmanlı postalarını atarak bu tepeleri işgal etmek için ilerlemişlerdir. 12. Tabur komutanı Albay Clarke'ın yönettiği bu harekatla, Albay Clarke'ın da aralarında bulunduğu kayıplara karşın bu sırtlar işgal edilmiştir. Balıkçı damlarındaki Osmanlı müfrezesi, ileri hareketi sürdüren bu üç bölüğü geri püskürtmüştür. Ancak takım, savunmanın merkez kesimini geri atan Anzak birliklerinin Cesarettepe üzerinden kuzeye akması üzerine mevzilerinden çekilmiştir. Zaten takımın cephanesi de bitmek üzeredir. Takım komutanı, elinde kalan iki manga kadar askerle Conk Bayırı yönünde çekilmeye karar vermişti. Bu iki manga asker, günün ilk saatlerinde Düztepe – Conk Bayırı hattında ilerleyen Anzak kollarına ateş açarak ileri hareketi durdurmaya çalışmıştır. Cephanesi biten müfreze, daha sonra Conk Bayırı yönünde çekilmiştir. Kurmay Yarbay Mustafa Kemal Bey'in Conk Bayırı'nın düşmesini önlemesi sırasında onun komutasına girecektir.

Savunmanın merkez kesiminde, sahilden ilk açılan ateş, Küçük Arıburnu ve Büyük Arıburnu arasındaki kıyıdaki iki mangalık müfrezedir. Sahile yanaşan istimbotların uğultusu üzerine alarma geçmiş, filikaları kıyıya yanaştıkları anda hep birlikte ve yoğun bir ateşle karşılamışlardır. Gerçekte manga erleri geç ateş açmışlardır. Filikalar henüz deniz üzerindeyken ateş açılmış olsaydı daha ağır kayıp verdirilecekti. Filikaların böylece sahile sürekli asker çıkarması sonunda bu iki manga geri çekilmiştir. Anzak örtü kuvvetlerinin ilk kademesi kıyılara indikten sonra ileri hareketlenmiştir. Sahilin hemen gerisinde ve sahile hakim konumdaki Haintepe'deki bir takım kadar olan Osmanlı müfrezesi, iki yandan sarılana kadar mevzilerinde kaldı. Müfrezeden, ancak birkaç er, yaralı komutanlarını taşıyarak geri çekilebildiler. 8. Bölük Komutanı, ihtiyattaki 3. Takım'la birlikte ileri çıkarak daha gerideki Cesarettepe – Yükseksırt hattını tutmuştur. Bir süre bu bölgeye olan taarruzları karşılamışlardır. Fakat daha sonra bir Anzak taburunun taarruzu ile Cesarettepe kuzeyinden ilerleyen Anzak birlikleri arasında kalmıştır. Bölük ve Tabur Komutanlarının yaralanması ve kuşatma tehlikesi üzerine Takım'dan sağ kalanlar geri çekilmişlerdir. Çıkarma bölgesinin merkez kesimini savunan bu birliğin de çekilmesiyle Anzak birliklerinin Conk Bayırı yönünde önü açılmış oldu.

Savunmanın güney kesiminde, Keltepe'yi tutan 7. Bölük'ten bir takım kadar Osmanlı kuvveti, saat 05:00 e kadar Anzak kuvvetlerinin ilerlemesini karşılamıştı. Ancak bu saatte üç Anzak bölüğü taarruzu, takımı geri atmıştır. Anzak birlikleri serbest buldukları Kanlısırt üzerine yayıldılar ve buradaki 7. Dağ Bataryası'nı baskına uğratarak üç topu ele geçirdiler. Batarya erleri, atların açılan ateşle yaralanması ya da ölmesi yüzünden toplardan ancak birini kaçırabilmişlerdir.

Hemen ardından Kabatepe'yi işgal etmekle görevli üç bölük de Kanlısırt'ın güney uzantısındaki Osmanlı siperlerini, subaylarının tümünün yaralanmasına karşın işgal etmiştir. Albayraksırtı – Süngübayırı hattını tutmakta olan 7. Bölük'ün diğer unsurları bu üç bölüğün Kabatepe yönündeki ileri hareketini durdurmayı başarmıştır. Tabur'un, Kabatepe'nin 1,5 km. doğusundaki ihtiyattaki 5. Bölük'ü de Topçular sırtı güneyinden ilerlemekte olan Anzak taburunu karşılamıştır. Bu Bölük ve 7. Bölük'ün sağ kanadındaki takım, Anzak birliklerinin Kabatepe yönündeki ilerlemesini durdurmuş, Kanlısırt'dan ileri geçmesini engellemişlerdir.

Gün ağardığında, saat 05:00 dolaylarında Osmanlı topçu bataryaları ile Birleşik Donanma topçusu ateşe başlamıştır. Çıkarma planında öngörülen topçu bataryaları sahile alınamamıştır. Öğleden hemen sonra, sahilde ve ileri hatlarda bataryaların yerleştirilmesi için alan bulunamadığı için, bu bataryaların sahile çıkartılması ertelenmişti. Çıkarma günü akşamına kadar Anzak birlikleri kara topçusu desteği göremediler. Fakat deniz topçusu, sahillere iyice yanaşarak Osmanlı mevzilerini ve yaklaşma hatlarını yoğun bir biçimde ateş altına alabilmiştir. Kabatepe ve Palamutluk sırtlarındaki Osmanlı bataryaları, sahile yanaşan filikalara yönelik ateşe gün ağardığında başlamıştır. Özellikle Kabatepe'deki batarya, çıkarma sahilini ateş alanı olarak seçmiştir. Sahile asker ve malzeme taşıyan teknelere yönelen ateş, çıkarmanın programdan bir hayli sapmasına neden olmuştur. Bu gecikmenin de etkisiyle sahile çıkarılan bölükler bekletilmeden ileri hatlara sürülmüş, ancak böylece dört taburlu 3. Avustralya Tugayı, istihkam personeli ve seyyar hastane sahile yerleşebilmiştir. Bununla birlikte günün ilerleyen saatlerinde çok başka nedenlerle de çıkarma işlemlerinde gecikmeler yaşanmıştır. Akşam üstüne doğru, saat 17:00 dolaylarında 1. Avustralya Tümeni Karargahı'nda gece tüm mevzilerin tahliyesi olasılığı üzerinde düşünülmekteydi. Sahil boyunca bu yönde çeşitli söylentiler yayılmaktaydı. Bazı Anzak taburlarının savaş ceridelerinde bu konu yer almaktadır. Bu yüzden asker çıkartmak için demir yerlerine yanaşan bazı filikalardaki birliklerin sahile çıkışları 23 saate yakın bir süre bekletilmiştir.

Saat 05:00 dolaylarında sahile çıkan 3. Avustralya Tugayı ve örtü kuvveti komutanı Albay Sinclair Mac Lagan, çıkmakta olan kıtaları sol kesimdeki Kılıçbayır yönündeki ileri harekatı desteklemek için yönlendirmektedir. Gerçekten Kılıçbayır önemli bir yükseltidir. Öncelikle, çıkarma sahilinden Kocaçimen tepe yönünde ilerlenebilecek tek hattın üzerindedir. Ayrıca bu bölgeden güneye doğru uzanan sırtların güvenliği açısından da Kılıçbayır stratejik konumdadır. Çıkarma bölgesinin merkez kesimi olan bu sırtlarda Osmanlı gözcü mangalarının ısrarlı ateşi Anzak birliklerinin ilerlemesini büyük ölçüde yavaşlatmaktaydı.

Saat 07:00 dolaylarında çıkarma sahilinin güney (sağ) kanadında Kanlısırt tümüyle Anzak birlikleri tarafından işgal edilmişti. Bu saatte Albay Sinclair Mac Lagan, Kanlısırt'ın batı kenarı boyunca, Merkez tepeye kadar siper kazılması talimatı vermiştir. Oysa örtü kuvvetine verilen görev, daha doğudaki Top sırtının da işgal edilmesiydi. Birliklerin dağınık olması dolayısıyla Mac Lagan, bu hatta ilerlemeyi sakıncalı bulmuştur.

Aynı saatlerde çıkarma sahilinin diğer kesimlerinde de ilk sıradaki sırtlar Anzak birliklerince ele geçirilmişti. Sayıca az Osmanlı gözcü kuvvetleriyle girişilen çatışmalar Anzak birliklerinde ciddi kayıplara neden olmaktadır. Özellikle ateş hattındaki bölüklerde subayların çoğu yaralanmıştır. Buna karşın Conkbayırı'nın hemen güneybatısından çıkarma sahilinin güney kenarındaki Kabatepe'ye (Kabatepe hariç) kadar uzanan sırt ve tepeler ele geçmiştir. İleri çıkmış olan müfrezelerden birinin bulunduğu sırttan, 5,5 km. doğudaki Çanakkale Boğazı görülebilmekteydi.

Örtü kuvvetinin tümü karaya atılmış ve Osmanlı kuvvetlerinin kayda değer bir direnişi görülmemişti. Sırtlardaki Osmanlı direnişi, ileri harekatı yer yer engelliyor, genel olarak geciktiriyordu ama sahili tehdit edecek bir harekat gösteremiyordu. General Sır Ian Hamilton da dahil olmak üzere Müttefik komutanlar, çıkarmanın bir baskın olarak amacına ulaştığına karar vermişlerdir. Osmanlı tarafında, çıkarmada görevli destroyerlerin demir yerlerine yönelik seyrek topçu ateşi ve zayıf gözcü birliklerin ateşinden başka bir direnme olmamaktadır. Osmanlı'nın, bölgede çıkarmayı karşılayacak bir kuvveti olmadığı anlaşılmıştı. Zaten sırtlardaki Osmanlı direnişi, tek bir tabura bağlı dağınık unsurların, cephaneleri yettiği kadar sürdürebildikleri bir direnmedir.

Buna karşın sırtlarda yer yer süren çatışmalarda kayıplar artmakta, sahile yağan takviye talepleri karşısında çıkan tüm birlikler derhal ateş hattına gönderilmektedir, sahilde ihtiyat tutulamamaktadır. Oysa, 1. Avustralya Tümeni'ni oluşturan üç tugaydan biri, plan gereği sahilde ihtiyat olarak tutacaktı. Çıkarma, zorluklara karşın aralıksız sürmektedir. Albay Sinclair Mac Lagan, bir Osmanlı karşı taarruzundan endişe duymaktadır. Özellikle sağ kanatta Kanlısırt taraflarında bir Osmanlı karşı taarruzunun her an gerçekleşebileceği düşünülmektedir.

Osmanlı karşı taarruzları

General Liman Von Sanders'in, ana kuvvetleri geride ihtiyat olarak tutmak şeklindeki stratejisi gereği olarak Osmanlı kuvvetleri Anzak çıkarmasına ve ileri harekatına ilk anda etkili bir tepki gösterememişlerdir. Osmanlı tepkisi, ancak gerideki asıl kuvvetlerin cepheye sürülmesi ile gerçekleşecektir. Arıburnu bölgesinde Anzak çıkarması başladığında, Gelibolu Yarımadası'nın güney ucundan sorumlu 9. Tümen, Seddülbahir Cephesi'ndeki beş kumsalda yapılan çıkarma hareketlerini karşılamak durumundaydı. Tümen komutanı Albay Halil Sami Bey, ihtiyattaki 26. Alay'ı Seddülbahir Cephesi'ne, 27. Alay'ın ihtiyattaki iki taburunu da Arıburnu Cephesi'ne aktarmıştır. 27. Alay'ın 2. Tabur'u, geniş bir cephede yayılmış bulunmaktaydı.

Öğleden önceki taarruzlar

Çıkarmanın başlamasından ve Seddülbahir'deki çıkarma bölgelerine gerekli kıt'a kaydırmaları yapıldıktan sonra 9. Tümen Komutanı Albay Halil Sami Bey, kendisine bağlı 27. Alay'ın yedekteki iki taburuna, Kabatepe yönünde hareket ederek taarruz emri vermişti. Bu emir saat 05:45'de telefonla verilmiştir. 27. Alay komutanı Yarbay Mehmet Şefik (Aker) Bey, zaten hazır beklemektedir. İki kol halinde ilerlenirken cepheden çekilen yaralı askerlerden sahildeki durum hakkında bilgi alınmıştır. Alay komutanı, Kemalyeri – Merkeztepe hattından taarruz etmeye karar vermiştir. İlk hedef Kılıçbayırı – Merkeztepe – Kırmızısırt – Kanlısırt hattıdır. Bu taarruz hattı, yaklaşık 2. km.lik bir hattır. Alayın 3. Tabur'u sağda Kılıçbayırı – Merkeztepe, 1. Tabur'u ise –bir bölük eksik- solda Kırmızısırt – Kanlısırt hattıdır. Bir bölük de ihtiyata alınmıştır. 27. Alay'ın iki taburu iki saatlik ve 10 km.lik bir yürüyüş ardından saat 08:00 dolaylarında Kırmızısırt'ın, Kanlısırt'ın ve Mersinsırtı'nın doğu eteklerindeki Anzak ileri unsurlarına taarruz etmiştir. Hiçbir taarruz hazırlığı yapmadan, yürüyüş kollarından açılarak girişilen bu taarruzla Anzak ileri unsurları belirtilen hatta kadar geri atılmıştır. Bu hattın batı kenarlarında, yaklaşık bir saattir örtü kuvvetleri komutanı Albay Sinclair Mac Lagan'ın talimatıyla siper kazılmaktaydı ve tahkim edilmekte idi. Taarruza başlanırken Alay Komutanı, Ordu ihtiyatındaki 19. Tümen Karargahı'na bir haberci göndermişti. Gönderilen metinde, hareket tarzı hakkında bilgi verilmekte ve "Düşman Arıburnu sırtlarını işgal etmiştir. Arıburnu sırtlarıyla Kocadere batısındaki sırtlardan taarruza başlıyorum. Kocaçimen'i 19. Tümen vasıtasıyla tutmanızı rica ederim." denilmekte idi. Gerçekte 19. Tümen Komutanı Kurmay Yarbay Mustafa Kemal Bey, saat 07:00'den hemen sonra 57. Alay ve bir dağ bataryası ile bu yönde harekete geçeceğini 3. Kolordu Komutanlığı'na bildirmişti. 27. Alay taarruzu ilerlerken saat 09:30 dolaylarında Albay Sinclair Mac Lagan'ın ileri sürdüğü 9. Tabur birlikleri ise Osmanlı'nın yoğun ateşi altında erimişti. Taburların taarruzu aradaki Anzak müfrezelerini atarak saat 11:30'da Merkeztepe, Kırmızısırt ve Kanlısırt'a taarruz edecek konuma gelmişlerdir. Kısa bir hazırlıktan sonra bölükler taarruza geçmişlerdir. Aynı sıralarda kuzeyde 57. Alay'ın Conk Bayırı'ndan aşağı doğru aktığı görülmüştür.

Sağ kanatta taarruz eden 3. Tabur'un iki bölüğü Mersinsırtı'nı işgal ettikten sonra Alay Komutanı'nın emriyle burada savunmaya geçmiştir. Bunda amaç, 57. Alay'ın kendi hizalarına gelmesini beklemektir. Böylece her iki Alay arasındaki geniş boşluğun kapanması sağlanacaktır. Taburun diğer bölüğü Kırmızısırt'a taarruz etmiştir. 1. Tabur ise tümüyle Kanlısırt'a taarruz etmiştir. Alay Komutanı'nın emirleri bu şekilde olmasına karşın 3. Tabur Komutanı Yüzbaşı Halis Bey, emrindeki iki bölüğü, Merkeztepe ile Bombasırtı aralığından ileri sürmüş, 180 rakımlı tepenin güney yamaçlarına yerleşmiştir. Bu konumda müfreze, hem 57. Alay karşısındaki, hem de Merkeztepe batısındaki Anzak birliklerinin gerisine düşmektedir. Önündeki araziyi ve Anzak kuvvetlerinin konumunu inceleyen Tabur Komutanı, bu taktik avantajı görerek hareketini bu noktaya kadar sürdürmüştür. Bu kısa ileri hareket, Osmanlı birliklerinin taarruzları açısından oldukça yarar sağlamıştır. Anzak örtü kuvvetleri komutanı sahilden içlere ilerleyen takviye kıt'alarının önemli bir kısmının diğer bölgelerden çekerek buraya sürmek zorunda kalmıştır. Anzak birlikleri, iki Osmanlı alayının temas noktası olan ve taarruz eden iki Alay arasında bir menteşe gibi çalışan bu iki bölüğe karşı üç koldan taarruzlar tekrarlamış, ancak bölükleri yerinden atamamıştır. Kolundan aldığı yarayla aşırı kan kaybeden Tabur Komutanı, erata mevzilerini kesinlikle terk etmeyeceklerini emrederek sargı yerine gitmiş, komutayı Tabur Katibi Muharrem Vehbi Bey'e bırakmıştı. Tüm subaylar şehit ya da yaralı olduğundan komutayı devredecek subay bulunmamaktaydı.

9. Tümen Komutanı Albay Halil Sami Bey, kendisine bağlı 27. Alay'ın yedekteki iki taburunu Kabatepe yönünde harekete geçirirken Ordu ihtiyatı 19. Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal Bey'e başvurmuş, tümenden bir taburla 27. Alay'ın takviyesini istemiştir. Arıburnu'nda çıkarmanın başladığı raporunu ve Albay Halil Sami Bey'in mesajını alan Yarbay Mustafa Kemal Bey, 5. Ordu Komutanı Mareşal Sanders'le temas kuramamaktadır. Mareşal Sanders, Gelibolu'daki karargahtan ayrılmış, asıl çıkarmayı beklediği Saros Körfezi bölgesine gitmiştir. Yarbay Mustafa Kemal Bey'e göre asıl tehlike Kabatepe'de değil, Albay Halil Sami Bey'in sorumluluk alanı dışında kalan Kocaçimentepe bölgesindedir. Gelibolu Yarımadası'nın Saros kıyılarından sonraki en dar bölümündeki bu en yüksek arazi, Arıburnu'ndaki çıkarma sahasına da oldukça yakındır. Anzak birlikleri bu tepeyi ele geçirdikleri taktirde zorlanmadan Çanakkale Boğazı kıyılarına inebilecek ve hem kendi tümeninin hem de Seddülbahir ve Arıburnu Cephelerinde çarpışmakta olan 9. Tümen'in geri bağlantısını kesecektir. Bu, cephenin bütünüyle çökmesi demektir. Buna karşın 19. Tümen, Ordu ihtiyatıydı ve ancak 5. Ordu Komutanı emriyle harekete geçebilirdi. Tümen olarak, 5. Ordu'nun tüm savunma bölgesi için görevliydi ve Ordu Komutanı'nın emriyle gerek görülen herhangi bir bölgede görevlendirilecekti. Ayrıca Yarbay, Ordu sorumluluk bölgesi içinde olan Saros Körfezi ve Anadolu yakası hakkında hiçbir bilgi alamamaktadır. Dolayısıyla tümenine nerede gerek olacağı konusunda bir öngörüde bulunamamaktadır. Buna karşın, Arıburnu çıkarmasına taarruz edecekmiş gibi gerekli düzenlemeleri yapmıştır.

Yarbay Mustafa Kemal Bey, Conkbayırı yönünde ilerleyen bir tabur kuvvetindeki Anzak birliğine karşı bir tabur sürerek 27. Alay'ın sağ kanadını örtmenin yeterli olmayacağını, tehdidin çok daha ciddi olduğunu görmektedir. Öncelikle emrindeki süvari bölüğünün Kocaçimen Tepe'ye intikalini emretmiştir. Bu bölük, tümen bölgeye ulaşana kadar her ne pahasına olursa olsun tepeyi korumakla görevlidir. Bununla yetinmeyerek, üst komutanıyla temas kuramamasına karşın, tüm sorumluluğu üstlenmiş ve saat 08:00 dolaylarında tümenine bağlı 57. Alay ve bir topçu bataryası ile birlikte Kocaçimen Tepe'ye hareket etmiştir. Alaya Kocaçimen Tepe'de dinlenme molası veren yarbay, sahili görebilmek için Conkbayırı yönünde ilerlemiştir. Bu bölgede Düztepe yönünden çekilmekte olan bir grup askerle karşılaşmıştır. Bunlar, Balıkçı damları bölgesinin gözetlenmesi ve savunulmasında görevli 27. Alay'ın iki mangalık unsuruydu. Bu birliği süngü taktırarak siper aldıran Yarbay, 57. Alay'a derhal Conkbayırı'na gelmeleri emrini göndermiştir. Askerin siper alması, onları Conkbayırı yönünde izlemekte olan Anzak birliklerinin de siper almasına neden olmuş, bu durum Osmanlı tarafının Conkbayırı'nda mevzi tutması için kritik zamanı kazandırmıştır. Saat 10:00 sularında 57. Alay'ın iki taburu (diğer tabur ihtiyatta tutulmaktadır), Conkbayırı'ndan güney batı yönünde akmaktadır. Düztepe'nin denize bakan yamaçlarındaki Anzak birlikleri, bu ilerleyiş karşısında geri çekilmişlerdir. Kılıçbayır'ı takviye için ilerleyen bir Anzak taburu da ateş yiyerek dağılmış ancak bir bölük Kılıçbayır'a ulaşmıştır. 57. Alay'ın tüm bu taarruzu Müttefik donanmasının ateşi altında gerçekleşmiştir. Yarbay Mustafa Kemal Bey'in bölgeye intikal ettirdiği bir topçu bataryası, 57. Alay'ın ileri harekatını ve çıkarma sahilinin sürekli olarak ateş altında tutarak taarruzu desteklemiştir.

Conkbayırı'ndan Düztepe yönünde taarruzlarını sürdüren 57. Alay, Kılıçbayır'ı tutmayı başarmıştır. Bu sırt, Arıburnu Cephesi savaşları boyunca stratejik önemini korumayı sürdürecek bir nokta olarak önemlidir.

Kocaçimen Tepe – Conkbayırı – Düztepe sırtlarında Anzak ilerleyişinin durdurulduğuna karar veren Yarbay Mustafa Kemal Bey, komutası altındaki 19. Tümen'in tüm kuvvetlerini bu ateş hattına sürmek üzere Maltepe'deki Tümen Karargahı'na dönmüştür. Karargahta karşılaştığı 3. Kolordu Komutanı Esat Paşa'ya kararını anlatmıştır. Esat Paşa, bu kararı onaylamış, Albay Halil Sami Bey'in 27. Alay'ını da Yarbayın komutası altına vermiştir. Esasen 19. Tümen, ordu ihtiyatıdır, ancak Mareşal Sanders'le halen temas kurulamamış olması nedeniyle Esat Paşa, kendi inisiyatifini kullanarak tümeni komutası altına almış ve görevlendirmiştir. Bu görevlendirme tümenin, tümen komutanı Yarbay Mustafa Kemal Bey'in emir ve komutasına bırakılması şeklindedir. Bu tarihten itibaren 16 Mayıs 1915 tarihine kadar Yarbay Mustafa Kemal Bey, Arıburnu Kuvvetleri Komutanı olarak görev yapmıştır. Kurmay Yarbay Mustafa Kemal Bey, Anzak Koyu çıkarmasını karşılamış, durdurmuş ve sonrasında sahile de sabitlemiştir. Arıburnu Kuvvetleri Komutanı olarak bu bölgede ulaştığı hatlar, savaşın sonuna kadar pek değişmemiştir.

Saat 11:00 dolaylarında Osmanlı karşı taarruzları sonucunda Conkbayırı, Kanlısırt, Kabatepe gibi, çıkarma sahiline hakim yükseltiler Osmanlı'nın kontrolüne geçmiştir. Osmanlı 27. Alay'ının Kanlısırt taarruzu, Anzak ilerlemesini durdurmuştur ama cephenin en kritik kesimi Conkbayırı'dır. Yarbay Mustafa Kemal Bey'in emriyle Osmanlı 57. Alayı'nın Conkbayırı üzerinden giriştiği taarruz, Arıburnu Cephesi'nin, son tahlilde Çanakkale Savaşı'nın kaderini belirlemiştir. Ancak 57. Alay'ın Conkbayırı – Düztepe hattında giriştiği taarruz öylesine ani olmuştur ki, General Birdwood'un Anzak karargahı, Osmanlı taarruzlarıyla bu bölgedeki durumun tehlikeli hale gelmekte olduğunu ancak saat 10:30 dolaylarında öğrenebilmişlerdi. Esasen Albay Sinclair Mac Lagan, çıkarma sahilinin kuzey kesimi (sol) olan bu bölgeyi güvenli buluyor, asıl tehlikeyi Kanlısırt dolaylarında görüyordu. Ne var ki saat 10:30 dolaylarında bu bölgedeki birliklerin Osmanlı taarruzlarıyla geri atıldığı anlaşıldı. Eldeki kuvvetler bu bölgeye kaydırılmaya çalışıldı ancak, neredeyse sahile çıkmış olan tüm asker zaten ateş hattına sürülmüş bulunmaktaydı. Sahile asker çıkartılmasına hız vermek için, topçu bataryalarının sahile indirilmesi öğleden sonraki saatlerde Anzak Kolordu Komutanı General Birdwood tarafından verilen bir emirle durdurulmuştu. General Birdwood, asker çıkartılmasına öncelik verilmesinin, mevzilerin tutulabilmesi için tek çıkar yol olduğu için bu emri vermiştir.

Öte yandan gemilerin demir yerleri Osmanlı topçusunun ateşi altındaydı ve sahilde topçu bataryalarının çıkartılması için yeterli alan yoktu. Bir tek batarya saat 09:00 öncesinde karaya çıkmış, ama saatlerce bu bataryaya uygun bir mevzi bulunamamıştır. Tam da uygun bir yer bulunduğunda, çıkarma bölgesinin güney kesiminde (Kanlısırt'ın batı yamaçlarında) mevzi almaya çalışırken Conkbayırı yönünden (çıkarma alanının ters köşesinden) açılan Osmanlı topçu ateşiyle imha olmuştu.

Kılıçbayır yönüne sevk edilen Avustralya birlikleri, bölgeye ulaşır ulaşmaz muharebeye sürülmektedir. Çünkü Osmanlı'nın sırtlardan aşağı akıp cephe hattını kırmaları an meselesi olarak görünmektedir. Bu şekilde parça parça muharebeye sokulan Avustralya birlikleri de sonuç elde edememekte, her takviye kıta ile sağlanan ileri hareket, şiddetli ateş karşısında geri çekilmek zorunda kalmaktadır. Üstelik öğleden hemen sonra Conkbayırı yönünden ateşe başlayan bir Osmanlı top bataryası Kılıçbayır'ı ateş altına almıştı. Sonuçta Kılıçbayır hattındaki Anzak birlikleri arasında komuta iyice zayıfladı. En nihayet saat 16:00'dan hemen sonra Osmanlı'nın Kılıçbayır'ın her iki yanından giriştikleri taarruz saatlerdir ateş altındaki ve subaylarının çoğunu kaybetmiş Anzak birliklerini dağıtmıştır.

Öğleden önceki taarruzlarda 57. Alay, bir taburunu ihtiyatta bırakarak iki taburla taarruz etmiştir. Dolayısıyla öğleden önceki Osmanlı karşı taarruzları, 27. ve 57. Alayların ikişer taburu (dört tabur) ve bir Alay ile sürdürülmüştür.

Öğleden sonraki taarruzlar

Öğleden hemen sonra Kurmay Yarbay Mustafa Kemal Bey, 57. Alay'ı, ihtiyattaki taburu da taarruza sürerek takviye etmiştir. Kısa süre sonra bölgeye ulaşan 72. Alay'dan bir tabur ek olarak ileri sürülmüştür. iki taburla güçlendirmesi ardından Alay'ın ileri harekatı 27. Alay'la temas kurmuştur. Saat 18:00 dolaylarında taarruz, Kılıçbayır sırtlarına ulaşmıştır. Bu taarruzun sonucunda Kılıçbayır'ın iki yanından gelişen Osmanlı taarruzları karşısında Kılıçbayır ve hemen güneybatısındaki Bombatepe kesin olarak Osmanlı'nın eline geçmiştir. Düztepe'nin ve Kılıçbayır'ın alınması, Osmanlı birliklerine Kılıçbayır üstünden Anzak sahiline geniş bir taarruz hattı açmıştı ama, Osmanlı'nın zaten ellerindeki az bir kuvvetle yaptıkları bu taarruzu sürdürecek kuvvetleri yoktur. Anzak cephesindeki bu gedik, savaş boyunca kalmıştır.

19. Tümen'e bağlı diğer iki alayın bölgeye intikali ardından Osmanlı Arıburnu Kuvvetleri, Kurmay Yarbay Mustafa Kemal Bey emriyle saat 15:30 dolaylarında yeniden bu kez toplu olarak taarruza geçmişlerdir. General Hamilton anılarında şöyle anlatır. "Gebe dağlar Türk doğurmakta devam ediyor. Bizim mevzilerimizin en yüksek ve en merkezi yerine birbirini kovalayan dalgalar halinde yükleniyorlar."

Mustafa Kemal, 72. Alay'ı kuzey kesimde 57. Alay ile birlikte, 77. Alay'ı ise güney kesimde 27. Alay yanında taarruza sürmek kararındadır. 72. Alay'ın diğer iki taburu 57. Alay yanında taarruza katılmıştır. Kurmay Yarbay Mustafa Kemal Bey, saat 14:00'de 77. Alay karargahına gelmiş ve Alay Komutanı Yarbay Saip Bey'e, 27. Alay'ın sol kanadını uzatarak taarruz etmesini emretmiş, sonra Conk Bayırı'na dönmüştü. 77. Alay, bu emre karşın harekete geçmedi. Saat 15:30'da 27. Alay Komutanı'nın gönderdiği bir atlı haberci, 27. Alay'ın sol kanadını takviye etmesini istemiştir. Savaşın bu aşamasında 27. Alay, Kanlısırt üzerinden taarruzunu ileri götürebilmek için bu takviyeye şiddetle ihtiyaç duymakta idi. Ancak Yarbay Saip bu isteği kabul etmeyerek bir buçuk saat önce almış olduğu emri uygulamaya girişti, Albayrak sırtı yönünde taarruz edecekti. Yarbay Sait'in seçtiği ileri hareket hattı, donanma topçusunun ateşine bütünüyle açık bir hat olmuştu. Gemi toplarının bu yöne çevrilmesiyle Alay, sola doğru savrularak dağıldı ve taarruz gücünü yitirdi. Zaten ileri hareket sırasında Arap erattan bir kısmı sık çalılıklar arasına gizlenerek geride kalmışlardır.

Kanlısırt'a süngü hücumu konumuna gelen ve bunun hazırlığı içinde olan 1. Tabur, saat 15:00'da sağ kanadından bir Anzak taarruzuna uğramıştır. Tabur Komutanı, tüm bölüklere taarruz emri vermiş, Kanlısırt'a adını veren taarruzu başlatmıştır. Taarruz, ağır kayıplara karşın Kanlısırt'ın denize açık batı sınırlarına kadar ilerlemiş, donanmanın ateşi karşısında burada durmuştur. Kırmızısırt'a taarruz eden bölük buradaki Anzak birliğini sırtın en yüksek yerine kadar geri atmıştır. Bu taarruz sırasında Anzak birliklerinin eline geçen üç dağ topu da Osmanlı tarafınca ele geçirilmiştir. Topların imha edilmesine fırsat bulunamamıştı.

Kırmızısırt – Kanlısırt hattı, 1. Avustralya Tümeni'nden 10 taburu tarafından savunulduğu halde yine de Kanlısırt'ın batı kenarı boyunca genişçe bir gedik oluşmuştur. Tümen komutanının tekrar tekrar takviye istemesi sonrasında elde kalan tek tabur bu gediği kapatmaya saat 18:00 dolaylarında gönderildi. Aynı sıralarda Kılıçbayır'ın iki yanından 57. Alay'ın taarruzu şiddetlenmiştir. Anzak kolordusu, eldeki son birlik, Kanlısırt'a gönderildiği için burayı takviye edemedi.

Anzak Kolordusu komutanlarından Albay M'Cay, saat 17:20'de, bir hayli sağlam eratın cephe hattından sahile çekilmekte olduğunu rapor etmiştir. Saat 18:00 dolaylarında Anzak çıkarma sahiline 15.000 personel atılmıştı. Gün sonunda Osmanlı birlikleri Conk Bayırı – Düztepe – Kılıçbayırı – Kırmızısırt doğu yarısı – Kanlısırt – Albayraksırtı hattına kadar ilerlemişlerdir. Anzak Kolordusu, ilk gün hedefi olan Kocaçimen Tepesi – Kocadere Köyü – Kanlısırt – Kabatepe hattının gerisinde kalmışlardır. Öğleden sonraki muharebelerde, 27. Alay'ın iki, 57. Alay'ın üç ve 72. Alay'ın da bir taburu olmak üzere toplam altı tabur tarafından sürdürülmüştür.

Gece taarruzları

Kurmay Yarbay Mustafa Kemal Bey, 25 Nisan gecesi taarruzları sürdürme kararındadır.

57. Alay taarruzu gece karanlığında ve sık fundalıklarla kaplı arazide fazlaca ilerleyemedi. Sadece 180 rakımlı tepenin işgaliyle yetinildi. 27. Alay taarruzu da Kanlısırt'tan ileri geçememekle birlikte Kırmızısırt'ı almayı başarmıştır. İki ağır makineli tüfek yerleştirilmiştir. 77. Alay'ın geri kalan kısmıyla yapılan taarruz ilerletilememiştir. Gerginleşen Arap eratın her hareket eden karaltıya, her sese ateş açmaya başladığı görüldü. Alay'ın geride kalan kaçak eratı da bu harekete katılmıştır. 27. Alay'ın sol yanı, kanat açığı ve gerilerden silah sesleri gelmesi üzerine düşmanın gerilerine sarktığını sanıp taarruzu durdurdular. Alay'ın dağılması üzerine Alay Komutanı Yarbay Saip, elinde kalan yarım bölük kadar askerle geri çekilmiş, 27. Alay 1. Tabur Komutanı'nı bularak kararsızlığa düşürmüştür. Tabur komutanı Yüzbaşı İbrahim Bey, sol yanını örten alayın bozularak dağıldığını öğrenmiş, geriden gelen ateş seslerini duymuş, taburunun gerçekten tehlikede olduğunu düşünmüştür. Yarbay Saip de bu arada geri çekilmesi gerektiği konusunda baskı yapmaktadır. Tabur Komutanı, Alay Komutanı'yla bağlantı kuramamış, bunun üzerine durumunu tehlikede bularak geri çekilmiştir. Sonuç olarak Kanlısırt'ı tümüyle ele geçirmiş olan Osmanlı kuvvetleri, sırtın üçte birlik bölümünden geri çekilmişlerdir. Kırmızısırt'taki bölük ve iki ağır makineli tüfek de, bu durumda tehlikeli biçimde ileri düşmüş olduklarından geri çekilmek zorunda kalmıştır.

Çıkarma gecesi durum

Harekatın ilk gününde karaya çıkartılan asker sayısı 15.000'dir. Yaklaşık 2.000'i ölü olmak üzere kayıplar 3.500'dür. Üç tugay ve iki tabur, sadece bir tugaya verilen hedeflerin yarısını gerçekleştirebilmiştir. Bununla birlikte Anzak Kolordusu çıkarma alanında durumunu korumuştur. Müttefik komutanlar, Osmanlı'nın bölgede önemli bir kuvveti bulunmadığını, başka bölgelerden parça parça kıta kaydırabildiklerini gözlemlemişlerdi. Asıl takviyelerin, izleyen ikinci 24 saatte cepheye akacağını düşünmektedirler. Oysa gün boyu çatışmalara katılan Osmanlı kuvvetleri, Ordu ihtiyatındaki Kurmay Yarbay Mustafa Kemal Bey'in 19 Tümen'idir. Yarbay, izleyen ikinci 24 saatte de takviye alamayacaktır.

Osmanlı tarafı da sayıca hemen hemen aynı kayba uğramışlardır(ikibin dolayında). Ancak oransal olarak Osmanlı kayıpları çok daha ağırdır. Bununla birlikte ilk günün muharebeleri Osmanlı açısından parlak bir başarı olmuştur. Saat 09:30 dolaylarında Anzak örtme kuvvetleri (4.000 kişi) karaya atılmıştı, Osmanlı tarafının savaştaki asker sayısı ise 500'ü geçmemişti. Her iki taraf da gün boyu cephedeki kuvvetlerini takviye etmiştir. Çıkarmanın ilerleyen saatlerinde Albay Hasan Sami Bey'i 27. Alayı ile Kurmay Yarbay Mustafa Kemal Bey'in 57. Alayı taarruza geçtiğinde Anzak ileri hatlarına yaklaşık dörtte bir kuvvetle yüklenmişler belirli bir ilerleme sağlamayı başarmışlardır. Ancak ilerledikçe güç dengesi Osmanlılar aleyhine değişmiş ve Osmanlı kuvvetleri Anzak'ları sahilden atmakta yetersiz kalmıştır.

Ancak ordu ihtiyatındaki Osmanlı 19. Tümen'in dalga dalga cepheye intikal eden birlikleri, Anzak birliklerinin sürekli sahile asker çıkarmayı sürdürmekte olmalarıyla kuvvet dengesini korumakta yeterli olmamış, gün sonunda güç dengesi bire on oranında Osmanlı aleyhine gelişmiştir. 19. Tümeni'nin 72. Alay, Arap kökenli askerlerdi ve ilk günün sonunda tümüyle dağılmışlardı. Kurmay Yarbay Mustafa Kemal Bey'in 77. Alay'ı da Arap erattan oluşmaktadır, cepheye sürebileceği son ihtiyat birliğidir. Bu alay birkaç gün daha muharebede kalabilmişti.

Gün sonunda Anzak Kolordusu sahilde 700 metre derinlikte 1,5 km.lik bir cephe hattı içinde son derece sıkışık durumdadır. Her türlü ikmal malzemesinin kıyıya çıkarılabilmesi, yaralıların ve 2.000 kadar kaybın gemilere nakledilebilmesi için 30 metre derinlikte 100 m.lik bir kıyı bandı kalmaktadır. Üstelik kayalık ve sarp olan arazi siper kazmak için uygun değildir. Dahası Osmanlı kuvvetleri bu çıkarma sahasının üç tarafındaki sırtlara hakim durumdaydılar. Çıkarmanın ilk günü sonunda Anzak Kolordusu'nun cephe hattı, üç ay boyunca yaklaşık olarak aynı konumu korumuştur. Dolayısıyla Osmanlı, gün boyu giriştikleri taarruzlarla, gün sonunda stratejik tüm hatları elde tutarak cepheyi kilitlemişlerdir.

Gece yarısına doğru Anzak Kolordusu Komutanı Birdwood, emrindeki her iki tümen komutanın da tahliyeden yana olduklarını, kendisinin de bu görüşü paylaştığını General Hamilton'a bildirmiştir. Anzak ordusu gün boyu süren çatışmalardan dolayı bitkindir, moral düşüktür, birlikler halen dağınıktır. Gün boyu süren Osmanlı taarruzları, Anzak cephesinin kuzey batı kesimindeki sırtta (Kılıçbayır) bir gedik oluşturmuştu. Bu gedik, Ancak çıkarma bölgesi için ağır bir tehdit oluşturmaktaydı. Gece boyu takviye alan Osmanlı kuvvetlerinin etkin bir topçu desteğiyle sabah girişecekleri bir karşı taarruza kesin gözüyle bakılmaktadır. Ordunun bu haliyle bu saldırıyı göğüsleyemeyeceğinden, sahilde imha edileceğinden korkulmaktadır. Amiral Thursby ise tahliyenin çok fazla kayba neden olacağını, pozisyonu korumanın daha iyi olacağı görüşündedir. General Hamilton, sahilde kalınarak direnilmesine karar vermiştir.

6 Ağustos 1915 tarihine kadarki durum

Çıkarmanın ilk günü Osmanlı tarafının gösterdiği direnç, Anzak Kolordusunun tüm savaş planının değiştirilmesine yol açmıştır. Anzak Kolordusunun görevi artık ileri harekat değil, bulunduğu mevzileri tutmak, elden geldiğince fazla Osmanlı birliğini bu cepheye bağlı tutmaktır.

Çıkarmanın ikinci ve üçüncü günleri Anzak askerleri mevzileri düzenlemek, gedikleri kapatarak mevzilerin kesintisizliği yönünde girişimlerde bulundular. Yarbay Mustafa Kemal, cephe hattında genel bir taarruz başlattıysa da Birleşik Donanmanın ateşiyle bu girişim başarısız oldu. Ancak karşı taarruz sonucunda Osmanlı siperleri, Anzak siperleriyle neredeyse burun buruna gelmiştir. Bazı bölgelerde siperler arasındaki mesafe 8-10 metre kadardır. Askeri teoride taarruzun düşman hatlarına bu denli yaklaşabilmesi, muharebenin kazanılmış olmasını gerektirir. Ne var ki Anzak birliklerinin çekileceği bir alan yoktur, arkaları denizdir. Sonuçta Anzak Kolordusunun asker ve subayları paniğe kapılmamış, mevzilerini cesaretle savunmuşlardır.

İlk üç günün muharebeleri sonunda Anzak birlikleri mevcutlarının dörtte birini kaybetmişlerdir. Yarbay Mustafa Kemal'in kuvvetlerinin kaybı da ağırdır. 27 Nisan gecesi emrine intikal eden iki bölük de ertesi sabah Birinci Kirte Muharebesi'ni takviye için Seddülbahir Cephesi'ne kaydırılmıştı.

Ancak Anzak Kolordusu 29 Nisan günü dört tabur kuvvetinde bir takviye almıştır. Anzak cephesi için ciddi tehlike oluşturan Cesaret Tepe'deki Osmanlı mevzilerine karşı yapılan taarruzlar başarılı olmadı.

1 Mayıs Osmanlı taarruzu

Birinci Kirte Muharebesi'nin ardından her iki taraf da cepheyi hızla takviye etmekteydiler. 1 Mayıs'ta beş Osmanlı tümeni de cephelere ulaşmıştı. İstanbul'dan gönderilen 15. ve 16 Tümenler de yoldaydılar. İngiliz Savaş Bakanı Lord Kitchener de Mısır'daki 42. İngiliz Tümeni ile Gurkalardan oluşan bir Hint Tugayının Çanakkale Cephesine hareket etmesi emrini vermiştir. Fransa'dan da bir tümen yola çıkmak için hazırlanmaktadır.

Mareşal Liman von Sanders her iki cephede de (Arıburnu Cephesi ve Seddülbahir Cephesi) taarruza geçmeyi planlamaktadır. Bu amaçla Anadolu yakasından ve Saros bölgesinden kaydırılan birlikleri her iki cepheye denk olarak sevk etmiştir. Yarbay Mustafa Kemal Bey'in komutasında kendi 19. Tümeninden başka Saros bölgesinden intikal eden 5. Tümen olmak üzere toplam 18 bin kişilik bir kuvvet oluşmuştu.

Arıburnu Cephesi'nde ilk Osmanlı taarruzu 1 Mayıs 1915 günü sabahı saat 05:15 de 15 dk.lık bir hazırlık ateşi ile başladı. Yoğun makineli tüfek ateşi altında taarruzun hızı öğleye doğru düştü. Yedekte tutulan kuvvetlerin savaşa sürülmesine karşın Anzak cephesi yarılamamıştır. Osmanlı tarafı akşam saatlerinde taarruzu yenilediyse de sonuç alamadı. Ertesi gün yani 2 Mayıs 1915 günü Anzak karşı taarruzu, Kılıçbayır'daki Osmanlı mevzilerinin ele geçirilmesini amaçlamaktadır. Anzak tabularının düzensiz ilerleyişi Osmanlı mevzilerinin işine yaradı. İlerleyen taburları yan taraflarından ateş altına aldılar. Bir Anzak taburunun Cesaret Tepe yönünde giriştiği iki taarruz da püskürtüldü. Öğleden sonraki saatlerde cepheyi bir kanattan diğer kanada süpüren Osmanlı karşı taarruzlarıyla tüm Anzak birlikleri taarruz çıkış hatlarına döndüler.

Anzak Suvla ve Kabatepe taarruzu

Osmanlı taarruzunu izleyen iki gün, Anzak Kolordusu Komutanı General William Birdwood, cephenin her iki ucunda sınırlı iki operasyona girişmiştir. Çıkarma sahiline yönelen Osmanlı topçu ateşinin isabetliliği, cephenin güney tarafındaki Kabatepe ve kuzeyindeki Kemikli Burnu sırtlarındaki Osmanlı topçu gözetleme postalarından kaynaklanmaktadır. 3 Mayıs 1915 sabahı gün ağarmadan bir muhripten Kemikli Burnu sahillerine çıkan küçük bir Anzak müfrezesi buradaki telefon ve hatları imha etmiştir. 4 Mayıs 1915 günü ise yüz Anzak askerinden oluşan bir başka müfreze Kabatepe'nin güney tarafındaki kumsala çıkartılmıştır. Osmanlı tarafının açtığı ateş nedeniyle bu müfreze ilerleme şansı bulamadı. Kabatepe'nin yamaçları boyunca sahilden kuzey yönünde ilerleyerek çıkarma sahiline ulaşılmaya karar verildi. Ancak yaralıların taşınmasına olanak yoktu. Yaralıları taşımak için sahile yaklaşan filikalar da başta yoğun bir ateş altına alındı. Ancak filikalarda sadece sağlık personeli olduğunu gören Osmanlı tarafı derhal ateşi kestiler ve yaralılar tahliye edilene kadar da bu bölgede kısa bir ateşkes yaşandı. Anzaklar daha sonra geri alındılar. Altı ölü, on altı yaralıyla harekat başarısız olmuştu. Savaşın sonuna kadar Anzaklar tarafından Kabatepe'ye karşı bir akın düzenlenmemiştir.

19 Mayıs Osmanlı taarruzu

Padişaha vekaleten Osmanlı İmparatorluğu Orduları Başkomutanlığını da üstlenmiş olan Enver Paşa, (aynı zamanda Genel Kurmay Başkanı ve Savaş Bakanı'dır) 11 Mayıs 1915 günü Mareşal Liman Von Sanders'i karargahında ziyaret etmiştir. Enver Paşa, İstanbul'dan yola çıkmış olan, Kurmay Yarbay Hasan (Askeri) Bey komutasındaki 2. Tümen'i de Kuzey Grubu Komutanı Esat Paşa'nın emrine vermiş ve Arıburnu Cephesi'nde derhal taarruz edilerek düşmanın denize dökülmesi emretmiştir.

Birleşik Donanmanın ateşinden kaçınabilmek için ve daha da önemlisi baskın tarzı olabilmesi için taarruz 19 Mayıs 1915 sabahı değil, sabaha karşı 03:30'da başlatılacaktır. Anzak Kolordusu cephesine dört koldan saldırı öngörülmüştür. Kuzeyden itibaren Kurmay Yarbay Mustafa Kemal Bey'in 19. Tümeni, Albay Hasan Basri (Somel) Bey'in 5. Tümen, Kurmay Yarbay Hasan (Askeri) Bey komutasındaki 2. Tümen ve Albay Rüştü (Sakarya) Bey komutasındaki 16. Tümen taarruza katılacaktır.

Çıkartma günü olan 25 Nisan 1915 gecesi, sahili tahliye etme önerisinin General Sır Ian Hamilton tarafından reddedilmesi sonrasında Yeni Zelandalı ve Avustralyalı askerler, mevzilerini tahkim etme zamanı bulmuşlardı. Yeterince derin kazılan siperler ve bağlantı hatları, binlerce kum torbasıyla desteklenmiş, sık aralıklarla makineli tüfek yuvaları oluşturulmuştu.

19 Mayıs 1915 sabahı 03:30'da başlayan Osmanlı taarruzu, Anzak makineli tüfekleri ve sahili projektörlerle aydınlatan Birleşik Donanma'nın topçu ateşiyle etkisiz olmuştur.

Mayıs ayı sonlarında Anzak mevzileri sağlamlaştırılmıştır. Osmanlı tarafı da Anzak çıkarma bölgesini derinlemesine bir siperler ağıyla kuşattılar. Bu aşamadan itibaren cephe kilitlenmiştir. Osmanlı açısından makineli tüfek yuvaları ve donanmanın örtü ateşi nedeniyle taarruz etmek neredeyse olanaksızdır. Müttefiklerin bol topçu cephanesine karşın Osmanlı Ordusu'nun, Çanakkale Savaşı'nın bütününde yeterli topçu cephanesi olmamıştır. Bu yüzden etkili bir hazırlık topçu ateşi de yapılamıyordu. Anzak tarafının ise, Osmanlı askerinin hakim sırtlara yerleşmiş olması dolayısıyla başarılı bir taarruz olanağı yoktur.

6 Ağustos taarruzları

Temmuz - 1915 ayı sonlarında Gelibolu Yarımadası'nda tüm cepheler kilitlenmiştir. Osmanlı savunması halen sırtlara hakim olmakla birlikte müttefik siperlerine iyice yakın siperlere yerleşmişti. Kendi siperlerini vurmaktan kaçınan Müttefik donanma, bu mevzilere ateş açamamaktadır. Bununla birlikte müttefik kuvvetler halen sahillerde tutunabilmektedir. Hamilton da açıkça belirtmektedir ki, Osmanlıların yeterli topçu cephanesi olsa idi, bu sahillerde tutunmak kesinlikle olanaksızdır.

General Hamilton, bu kilitlenmeyi kırabilmek için İngiltere'den gönderilen yeni takviye birliklerle, yeni bir taarruz planı hazırlamaktadır. "Yeni Ordu" ya da "Kitchener Ordusu" olarak bilinen ordudan aktarılan tümenler, Gökçeada ve Limni adasında üstlenmeye başlamıştır. Hamilton'un planı, takviye gelen bu tümenlerle oluşturulan İngiliz 9. Kolordusu ile Suvla Koyu'nda bir çıkarma yapma yönündedir. Ancak bu çıkarma harekatının Gelibolu Yarımadası'ndaki bir dizi operasyonla desteklenmesi planlanır. Esas operasyonlar, İngiliz 9. Kolordusunun Suvla Koyu'na yapacağı çıkartma ile birlikte, Anzak 1. Tümen'inin girişeceği bir çevirme harekatıdır.

General Sır Ian Hamilton, İngiliz 9. Kolordusunun Suvla Koyu'na yapacağı çıkarmanın ve Anzak çevirmesinin hemen öncesinde Osmanlı kuvvetlerinin dikkatini başka bölgeye çekmek için Seddülbahir Cephesi'nde bir operasyon planlamıştır. Bu amaçla 6 Ağustos 1915 günü saat 15:50 dolaylarında Seddülbahir Cephesi'nde İngiliz 88. Tümen'i taarruza geçmiştir. Bölgede 12 Ağustos 1915 tarihine kadar süren çatışmalar, Kirte Bağları Muharebesi olarak bilinir.

Aynı şekilde Osmanlı kuvvetlerini yarımadanın daha güneyine çekerek Suvla Koyu'na çıkacak birliklerin yükünü hafifletmek için Arıburnu Cephesi'nde de iki operasyona girişilmiştir. Arıburnu Cephesi'nin güney kesiminden başlatılan taarruz Kanlısırt yükseltisine yönelmiş, Kanlısırt Muharebesi olarak sürmüştür. Cephenin kuzey kesiminde (esas operasyonun ikinci bileşeni olarak) iki kol halinde yapılan taarruzlarla da Kocaçimen Tepe ve Conk Bayırı'nın ele geçirilmesi amaçlanmıştır. Sarı Bayır Harekatı'nın bileşenleri olan Kocaçimen Tepe Muharebesi ve Conk Bayırı Muharebesi olarak bilinir.

Kanlısırt Muharebesi

Kanlısırt Muharebesi, Anzak Kolordusunun 6 Ağustos 1915 tarihinde Kanlısırt'a yönelik taarruzları ile bu bölgede üç gün süren çatışmalardır. Taarruzla Anzaklar Osmanlı siperlerinin bir bölümünü ele geçirmişlerdir. Hemen ardından başlayan Osmanlı taarruzları ise başarılı olamamış, siperler Anzak birliklerinin elinde kalmıştır.

Öncesi

Arıburnu sahillerine çıkartma yapıldığı 25 Nisan 1915 günü, Kanlısırt iki Anzak bölüğü tarafından saat 07:00 dolaylarında ele geçirilmiş ve hızla takviye edilmişti. Osmanlı 27. Alay'ının iki taburu, saat 08:00 dolaylarında Yarbay Mehmet Şefik (Aker) Bey komutasında taarruza geçmiş ve bu bölgeyi geri almıştı. Yarbay Mehmet Şefik (Aker) Bey'in bu taarruzu, günün erken saatlerinde girişilen iki karşı taarruzdan biridir ve Arıburnu Cephesi'nin güney kanadında cepheyi kilitlemiştir. Diğer Osmanlı karşı taarruzu, Yarbay Mustafa Kemal Bey'in 57. Alay'la, Conk Bayırı üzerinden geliştirdiği taarruzdu.

Taarruz planı

Kanlısırt Platosunun güney kenarında yer alan Osmanlı mevzilerine yapılması planlanan taarruz esasen, Arıburnu Cephesi'nin kuzey kesiminden yapılacak asıl taarruz öncesinde Osmanlı kuvvetlerini güney kesime çekmeyi amaçlamaktadır. Taarruzun başarılı olması durumunda hemen kuzeydeki Merkez Tepe yönünde taarruz edilmesi planlanmaktaydı. Her iki harekatın gelişme göstermesi durumunda Kemalyeri'nden Kaba Tepe'ye kadar olan bölgedeki Osmanlı siperleri ele geçirilecekti.

Savaş

Avustralya'lı askerler kendi siperlerinden Osmanlı siperleri yönünde, ortalama 36 metrelik dört tünel kazdılar. Her iki tarafın siperleri arasında ortalama 91 metrelik bir arazi bandı bulunmaktadır.

Taarruzdan önce, saat 16:30'da 28 namludan oluşan bir topçu bataryası Osmanlı siperlerinin 200 metrelik bir bölümünü ateş altına almıştır. Birleşik Donanmaya bağlı bazı gemiler de bu hazırlık bombardımanına katılmıştır. Bir saat süren bombardımanın ardından iki Avustralya taburu tünellerden, iki tabur da siperlerden taarruza geçmiştir. Bombardıman sırasında irtibat kanallarından geri alınmış olan Osmanlı askerleri, bombardıman sonlanınca daha siperlere ulaşamadan Avustralyalı askerler Osmanlı siperlerine girmeye başlamıştı.

Bombardıman sırasında Osmanlı siperleri önündeki dikenli tel engelleri büyük ölçüde hasar gördüğü için tünellerden fırlayan Avustralyalı askerlerin Osmanlı siperlerine kadar olan 55 metrelik mesafeyi geçmeleri hızlı olmuştur. Üzerleri kalın kütüklerle örtülmüş siperlerdeki mazgallardan içeri atılan el bombaları ardından bu siperlerde kısa süreli kanlı bir çatışma olmuştur. İlk taarruzda Osmanlı siperlerine inen dört tabur, derhal üç Avustralya taburu tarafından takviye edilmiştir.

Harekatın diğer iki hedefinden Merkez Tepe taarruzu Avustralyalılar tarafından iki kez yenilenmiştir. Her ikisi de Osmanlı mevzileri önünde geri atılmışlardır. İzleyen günlerdeki Osmanlı karşı taarruzları, üçüncü hedefin iptal edilmesine neden olmuştur. 1. Avustralya Tümeni, tüm gücünü ele geçen siperlerin savunmasına ayırmak zorunda kalmıştır.

Kuzey Grup Komutanı Esat Paşa, Yarbay Hasan Basri Somel komutasındaki ihtiyattaki 5. Tümen'i derhal bölgeye sevk etmiştir. Daha sonra da diğer bir ihtiyat tümeni olan Albay Kannen Giesser komutasındaki 9. Tümen bölgeye intikal ettirilmiştir. Üç gün süren Osmanlı karşı taarruzları kanlı çatışmalarla sürmüş, lakin siperler geri alınamamıştır.

Sonuçları

Bu bölgedeki Anzak taarruzu, Osmanlı ihtiyatlarını Arıburnu Cephesi'nin güney kesimine çekmeyi amaçlıyordu. Çünkü esas harekat Anzak Cephesi'nin kuzey kesiminde gerçekleştirilecekti. Ancak Esat Paşa durumu öylesine kritik olarak değerlendirmiştir ki, Seddülbahir Cephesi'nden de bir kısım kuvveti bölgeye çekmiştir. Bu birliklerin bölgeye intikali gerçekleştiğinde ise taarruzun bir sonuç getirmeyeceğini anlamış ve bu birlikleri savaşa sürmemişti. Sonuçta Arıburnu Cephesi'ndeki Osmanlı ihtiyatları Seddülbahir Cephesi'nden aktarılan bu birliklerle artmış oldu. Bu ihtiyatlar, Anzakların kuzey kesiminde, özellikle Conk Bayırı üzerinden yapacakları taarruza karşı kullanıldı.

Sarı Bayır Harekâtı

Sarı Bayır Harekatı, Çanakkale Savaşı sırasında Anzak birliklerince Arıburnu Cephesi'nden başlatılan müttefik taarruzlarıdır. Bazı yabancı kaynaklarda, devamında yaşanan bir dizi muharebeyi de kapsayacak şekilde Ağustos taarruzları olarak da geçmektedir. Taarruz, Arıburnu Cephesi'nin kuzey (sol) bölümünden, takviyeli bir Anzak tümeni tarafından gerçekleştirilmiştir. Taarruzun hedefleri, Müttefiklerin "Sarı Bayır" olarak adlandırdıkları Kocaçimen Tepesi – Besim Tepe – Conk Bayırı ve Düztepe hattının işgal edilmesidir.

Anzak kuvvetlerince 6 Ağustos 1915 tarihinde başlatılan bu taarruzla aynı gün, yeni kuvvetlerle oluşturulan İngiliz 9. Kolordusu, Suvla Koyu'na çıkartılmıştır. Bu bağlamda Anafartalar Cephesi olarak üçüncü bir cephe açılmıştır. Devamında İngiliz 9. Kolordusu ile Anzak birlikleri birlikte savaşmışlardır, bir anlamda Arıburnu Cephesi, Anafartalar Cephesi'ne katılmıştır. Bu bölgede Çanakkale Savaşı sonuna dek süren bir dizi muharebe yaşanmıştır.

Harekât öncesi

Mayıs 1915 ayı sonlarında Gelibolu'da tüm cephelerde durum mevzi savaşına dönüşmüştü. Akdeniz Yurddışı Seferi Kuvvetler komutanı General Ian Sir Hamilton'un istediği takviyelerde parça parça Limni ve Gökçeada'da toplanmaktadır. General Hamilton bu kuvvetlerle cepheyi açacak bir plan hazırlıklarına girişmiştir. General Hamilton'un planı, Suvla Koyu'na çıkartılacak İngiliz 9. Kolordusu ile birlikte, Anzak Kolordusunun takviyeli bir tümeninin eşgüdümlü taarruzuna dayanmaktadır. Asıl taarruz Anzak tümeni tarafından uygulanacaktır.

Ancak bu operasyon öncesinde, Osmanlı Komutanlığı'nın dikkatini harekât bölgesinden başka yöne çekebilmek için, yanıltıcı taarruzlar planlanmıştır.

Bunlardan ilki Seddülbahir Cephesi'nde uygulamaya konulmuştur. 6 Ağustos sabahı General Hunter Veston komutasındaki İngiliz 8. Kolordusu, Seddülbahir Cephesi'nde Alman general Trommer'in 14. Kolordusu mevzilerine taarruza geçmiştir. Bir hafta süren ve Kirte Bağları Muharebesi olarak bilinen çatışmaların başlarında mevziler birkaç kere el değiştirmiş olsa da sonuçta Osmanlı tarafı İngiliz taarruzunu püskürtmüştür.

İkinci operasyon, Arıburnu Cephesi'nin güney kesiminden Kanlısırt'taki Osmanlı mevzilerine yönelmiştir. Kanlısırt Muharebesi olarak bilinen bu çatışmalar sonucunda Anzak birlikleri Osmanlı siperlerini işgal etmişlerdir.

Taarruz hazırlıkları

Anzak kolordusunun ileri harekatını desteklemek için takviye kıtalar aktarılmıştır. Daha önce Seddülbahir Cephesi'ne çıkartılmış olan 13. İngiliz Tümeni ve Hint Tugayı ile Gökçeada'da beklemekte olan 10. İngiliz Tümeni'nden bir tabur Arıburnu Cephesi'ne aktarıldı. Bu takviyenin toplam silahlı mevcudu onyedibindir.

Takviyelerin karaya çıkartılmasından önce Anzak Kolordusunun mevcudu yirmibin idi. Eklenecek onyedibin kişinin gizlenebilmesi için günler öncesinden gizli korunaklar, depolar ve bağlantı tünelleri kazılmıştır. Takviye kuvvetler, 3 Ağustos akşamından başlanarak son üç gece içinde sahile çıkartılmıştır

Taarruz planı

Anzak kuvvetleri, iki kol halinde cephenin sol kesiminden kuzey yönünde ilerleyecek, daha sonra sola çark ederek doğu yönünde ilerlemelerini sürdüreceklerdir. Daha güneyde olan sağ kol Şahintepe üzerinden Conkbayırı'nı ele geçirecektir. Sol kol ise Ağıldere'de ikiye ayrılarak Kocaçimen Tepesi'ni ve Besim Tepe'yi ele geçirecektir.

Taarruz, Anzak çıkartma bölgesinin kuzeyinde konuşlanmış bulunan Avustralya ve Yeni Zelanda birliklerinden oluşan ve General Godley komutasındaki 2. Anzak Tümeni tarafından gerçekleştirilecektir. Bu tümen takviyeli bir tümen olup dört piyade tugayı, iki piyade alayı ve bir dağ topçu tugayı olmak üzere yirmibin savaşçı mevcudu vardır.

Her iki kol için de yaklaşık ikişerbin kişilik örtü kuvveti oluşturulmuştur. Bu öncü kuvvetler, taarruz hattı üzerindeki Osmanlı direnç noktalarını atarak ilerleyecek ve ana kuvvetlere yol açacaklardır. Harekatın ileri aşamalarında da taarruzun kanatlarını örteceklerdir. Bu amaçla her iki öncü kola, ayrı hedefler verilmiştir. Öncü kuvvetler, 6 Ağustos gecesi saat 22:00 'da ileri harekata başlayacaklardır. Saat 22:30'a kadar hedeflerine ulaşacakları öngörülmektedir. Ana taarruzu kuvvetleri ise saat 22:45'de ileri harekata başlayacaklardır.

Sağ kanat öncü kuvveti, General A.R. Russell komutasında iki Maori bölüğünü de kapsayan, ağırlıklı olarak hafif süvari kıtalarının yaya askerlerinden oluşan, yaklaşık ikibin kişilik bir kuvvettir. Hedefleri Halit - Rıza Tepesi, Keskin Tepe, Pilav Tepe ve Yayla Tepe'dir. Sol kanat öncü kuvveti ise General J.H. Travers komutasında yaklaşık aynı güçte bir kuvvetlerdir.

Sağ taarruz kolu, General F.E. Johnston komutasında, bir piyade tugayı, bir dağ bataryası ve bir istihkam bölüğünden oluşmaktadır. Hedefleri Conk Bayırı'dır. Sol taarruz kolu ise General Vaughn Cox komutasındaki Hint tugayı, General J. Monash komutasındaki Avustralya tugayı, bir dağ bataryası ve istihkam bölüğünden oluşmaktadır. Savaşçı mevcudu beşbin kişidir. Hedefleri Kocaçimen Tepesi ve Besim Tepe'dir.

Her iki taarruz koluna da sadece makineli tüfeklerin taşınması için katır özgülenmiştir. Erat, 200 atımlık cephane, iki günlük erzak da dahil olmak üzere yaklaşık 40 kg. yüklüdürler. Ayrıca her sekiz askere bir kazma ve kürek verilmiştir.

Esasen taarruz için seçilen arazi, son derece sarp, sık fundalıklarla kaplı bir arazidir. Askeri bir harekata girişilmeye elverişsiz olduğu düşünülerek Osmanlı tarafınca az bir kuvvetle (yaklaşık toplam 1.500 kişilik iki tabur) tutulan bir arazidir. Osmanlı kurmayı bu bölgede sadece gözetleme postaları tutmaktadır. Anzak taarruzunun asıl amacı da bu boşluktan yararlanmaktır, Osmanlı tarafı yeterli kuvveti bu bölgeye kaydırmadan önce sırtlara hakim olabilmek. Dolayısıyla Osmanlı postalarını hızla atıp ilerlemek ve gün doğmadan söz konusu sırtlara hakim olabilmek, başarının temel şartıdır.

Erata, tüfeklerin boş olması emredilmiştir. Osmanlı mevzilerinin baskın tarzında, silah kullanmadan süngü hücumuyla ele geçirilmesi istenmektedir. Ancak, gecenin sessizliğinde bu denli kalabalık insan gruplarının sessiz ilerlemesi olanaksızdır. Osmanlı gözcü postaları sesleri duymuş ve silah kullanmıştır. Silah sesleri ise geniş bir alanda gözcü postalarını alarma geçirmiştir.

Taarruz

Her iki öncü kuvveti 6 Ağustos 1915 akşamı saat 22:00'de yürüyüşe geçmiştir. Bulundukları dere yataklarından değil ama hedeflemiş oldukları sırtlardan, güneyden muharebe sesleri duyulmaktadır. Bunlar, Seddülbahir Cephesi'nde 6 saat önce başlamış olan Kirte Bağları Muharebesi'nin ve Arıburnu Cephesi'nin güneyinde 4,5 saattir sürmekte olan Kanlısırt Muharebesi'nin sesleridir. Aynı dakikalarda kuzeydeki Suvla Koyu'nda ise İngiliz 9. Kolordusu'nun öncü birlikleri karaya çıkmaktadır.

Sağ öncü Kuvveti

General A.R. Russell komutasındaki sağ örtü kuvvetinin ilk hedefi olan Halit Rıza Tepesi'ndeki Osmanlı mevzileridir. Tel örgü kullanılarak tahkim edilmiş bu güçlü mevziler, haftalardır deniz topçusu tarafından gecenin belirli saatlerinde dövülmekteydi. Her akşam 21:00 – 21:30 arasında projektörlerle aydınlatılarak dövülen bu mevzilerde Osmanlı askerleri, bombardıman süresince geri hatlara çekilmekteydiler. 6 Ağustos gecesi haftalarca uygulanan bu aldatmaca işe yaradı ve Anzak baskını savunmayı hazırlıksız yakaladı. Öncü kuvvetine bağlı bir birliğin, projektörler kayar kaymaz giriştiği ani bir süngü hücumuyla, kısa sürede Osmanlı mevzileri düştü.

Keskin Tepe, zorlu bir çarpışmanın sonucu işgal edilmiştir. Ardından ilerlenen Pilav Tepe işgal edilmiştir.

Yayla Tepe'deki Osmanlı siperlerine taarruz eden alay ise sert direnişle karşılaşmış, bölük komutanı da dahil olmak üzere dörtte bir mevcudunu yitirmiştir. Buradaki Osmanlı mevzileri 1,5 saatlik bir çatışmanın sonunda işgal edilebilmiştir. Bu kayıplara karşın hedefleri olan sırtlara ulaşmışlardır.

Sağ kanat öncü kuvveti hedeflerine, planda öngörülenden yaklaşık iki buçuk saatlik bir gecikmeyle ulaşabilmiştir.

Sol öncü kuvveti

Sol kanat öncü kuvveti, daha zayıf bir dirençle karşılaştı ve hedeflerini planda öngörüle süre içinde ele geçirdi.

Sağ taarruz kolu

Kıtaların harekete geçmelerinden kısa bir süre sonra Yayla Tepe'den halen silah sesleri geldiği duyuldu. Bunun üzerine General Johnston, taarruz kolunu bekletme kararı almıştır. Kırk beş dakika beklenildikten sonra harekete geçilmiştir. Ardından öncü kuvvetin Pilav Tepe'ye henüz ulaşmadığı anlaşıldığı için kollar yeniden durmuş, iki bölük destek için Pilav Tepe yönünde hareket ettirilmiştir. Tekrar harekete geçilmesi saat 02:30'u bulmuştur.

Bu gecikmelerden sonra taarruz kuvveti Ağıldere'de ikiye ayrılmıştır. Kollar, Sazlıdere ve Çaylakdere'den ilerlemişlerdir. Plana göre her iki kol, en geç saat ikide Şahin Sırtı'nın başlangıcında birleşeceklerdir. Taarruz kolunun bir taburu dışında diğer kuvvetler bu noktaya ulaştığında General Johnston, geciken taburu beklemeye karar vermiştir. Sazlıdere'den ilerleyen tabur, yerli Rum rehberin yolu şaşırması sonucu geçilmesi olanaksız bir uçurumun kenarına ulaşmıştır. Gece karanlığında ve dar patikada geri dönmeye çalışan tabur iyiden iyiye karışmıştır.

Sonuç olarak General Johnston ve birlikleri, saat 04:30 dolaylarında gün doğduğunda hala bu tabur beklenmekteydi. Oysa planda Conk Bayırı'nın gün doğmadan bir saat önce işgal edilmesi öngörülmüştü. General Johnston komutasındaki Anzak birlikleri, saat 06:30 dolaylarına kadar geride kalan taburu beklediler. İşgal etmiş oldukları Şahin Sırtı, Conk Bayırı'na 1. km. mesafedeydi. Conk Bayırı'nda ise bir topçu bataryasını korumakla görevli 20 askerden başka Osmanlı kuvveti yoktur.

Sol taarruz kolu

Yerli Rum rehberin kestirme bir yol önermesi üzerine taarruz kolu bu yönde ilerlemeye başlamıştır. Dar bir dere yatağından ilerlenirken Osmanlı gözcü postalarının iki yandan ateşiyle karşılaşıldı. Kol, beklemeye alınırken direnişi kırmak için gönderilen iki bölük, yer değiştirerek ateş açan direnci kırmakta fazlasıyla zorlanmıştır. Değişik yönlerden duyulan silah sesleri de beklemekte olan asker arasında yer yer paniğe yol açmıştır. Dolayısıyla bu iki bölüğün dönüşü beklenirken önemli zaman kaybı ortaya çıkmıştır. Altı yüz metreden daha kısa olan bu dar geçidi aşmak üç saat almıştır. Daha ileride ise sık dikenli çalılıkları geçebilmek için kol yeniden durmuş, geriden istihkamcıların gelip bir patika açmaları zorunlu olmuştur.

Ağılderesi'ndeki düzlüğe ulaşıldığında ay doğmuş, ortalık hafiften aydınlanınca Osmanlı gözcülerinin iki yandan ateşi başlamıştır. İki tabur her iki yana taarruza kaldırılmış, üçüncü bir tabur da ileri sürülmüştür. Kısa süre sonra ilerleyen bu tabur da ateşe uğramıştır. Sık çalılıklar arasında rahatlıkla gizlenebilen az sayıdaki Osmanlı erat, gün doğumuna kadar ateşi sürdürmüş, cephanesi biten çekilmiştir. Bu çatışmalar sırasında taarruz kolu komutanı olan General Cox da hafif şekilde yaralanmıştır.

Gün doğduğunda sol taarruz kolu kuvvetleri, Damakcılık Sırtı üzerinde siper kazmaya başladılar. "Erat, sallanıyor ve her duruşta yere atılarak uyuyordu.".

General Cox, 7 Ağustos sabahı, General Monash'ın Yeni Zelanda taburunu, Sih kıtalarıyla takviye ederek Kocaçimen Tepesi üzerine taarruz emri vermiştir. Ancak tugay komutanları, eratın bugün için ileri bir harekata girişemeyecek kadar bitkin olduğunu bildirmesi üzerine kararından vazgeçmek zorunda kalmıştır. Bunun üzerine ihtiyatta tutulan 39. Tugay'ın kendi emrine verilmesi için tümen komutanı General Godley'den onay almıştır. Ancak tugayın dört taburunun da yanlış anlaşılmalar nedeniyle yanlış yönde yürüyüşe geçmiştir. Geri çevrilmeleri gün boyunca sağlanamamıştır. Sonuç olarak sol taarruz kolunun Avustralya Tugayı gün boyu bir ileri harekata girişemedi. Hint Tugayı ise öylesine dağılmıştı ki, onlar da ileri harekata geçirilemedi.

Osmanlı tepkisi

Saat 04:30'da 19. Tümen komutanı Mustafa Kemal Bey, ihtiyattaki bir tabur ve iki bölükten oluşan bir kuvvete, Kocaçimentepe ve Conkbayırı yönünde hareket emri vermiştir. Aynı saatlerde Kuzey Grubu komutanı Esat Paşa da 9. Tümen'e aynı bölgeye hareket emri verdi.

Kuzey Grubu komutanı Esat Paşa, elindeki tek ihtiyat tümeni olan 9. Tümen komutanı Albay Hans Kannengiesser'e, tümenin üç alayından ikisiyle Conkbayırı'na hareket emri vermiştir.

9. Tümen komutanı Albay Kannengiesser, 7 Ağustos 1915 sabahı, saat 06:00 dolaylarında, kendi birliklerinden önce Conkbayırı'na ulaştığında Suvla koyunda yapılmakta olan çıkartmayı görür, ancak Conkbayırı'nda bir düşman harekâtı yoktur.

Albay, saat 07:00 dolaylarında sırta doğru ilerleyen Anzak askerlerini görmüştür. Bunlar, 4. Avustralya Tugayı'nın Auckland Taburu'nun keşif koludur. Tabura, Conkbayırı'na taarruz için hazırlık yapmaları, bu arada askerin kahvaltı etmesi emredilmişti. Tabur komutanı Yarbay R. Young, gerekli emirleri verdikten sonra bir keşif kolu oluşturarak Conkbayırı yönünde ilerlemekteydi.

Albay Kannengiesser, bölgedeki bir top bataryasını korumakla görevli 20 askere, bu kol üzerine ateş açma emri vermiştir, elindeki tek kuvvet budur, henüz kendi kuvvetleri bölgeye ulaşmamıştır. Bu ateş üzerine Avustralyalılar geri çekilmiştir. Yarbay Young tabura, topçu desteği olmadan buraya yapılacak taarruzun başarılı olamayacağı yönünde rapor vermiştir.

Kısa bir süre sonra Mustafa Kemal Bey'in gönderdiği iki alay da savunmaya katılmışlardır. Albay Kannengiesser'in yaralanmasından hemen sonra, saat 08:00'de kendi tümenin 25. Alayı da Conkbayırı'na ulaşıp siperlere girmiştir.

Kocaçimentepe'de ise Mustafa Kemal Bey'in sevk ettiği tabur bölgeye ulaştıktan sonra 9. Tümen'in 64. Alayı da onlara katılmıştır.

Gerek Kocaçimen Tepesi'ne, gerekse Conkbayırı'na ulaşan bu birliklere, gece cephanesini tüketerek sırtlara doğru çekilen askerler de parça parça katılmaktadır.

Kocaçimen Tepesi'nde taarruzun ilk günkü dalgası bu şekilde durdurulmuştu. Ancak Anzak Kolordusu'nun sağ taarruz kolu, Conkbayırı yönündeki taarruzunu yenilemiştir. Saat 09:00'da Birleşik Donanma'nın yoğun topçu ateşi, bir saat boyunca Conkbayırı'nı hallaç pamuğu gibi atmıştır. Saat 10:30'da General Johnston komutasındaki Anzak sağ taarruz kolunun iki tugayının (savunmanın üç katı bir kuvvetle) taarruza kalkmıştır. İlk taarruz dalgasını oluşturan üç bölük 100 metreden az ilerleyebilmiş, yoğun ateş altında 250 erat ve subayını kaybederek geri çekilmek zorunda kalmıştır. Bu durum üzerine taarruz durdurulmuştur. Sağ Taarruz kolu komutanı General Johnston, harekât komutanı General Godley'e gönderdiği raporda, hava kararana dek ileri bir harekât yapılmasına olanak olmadığını bildirmiştir.

Seddülbahir Cephesi komutanı Vehip Paşa'nın bölgeye sevk ettiği 4. Tümen'in öğle saatlerinden itibaren parça parça bölgeye ulaşmasıyla savunma pekiştirilmiştir. Tümen komutanı Yarbay Cemil Bey, Conkbayırı'ndaki Osmanlı kuvvetlerinin komutasını üzerine almıştır.

General Liman von Sanders, Güney Grubu ve Anadolu Grubu bünyesindeki ihtiyat kıtalarının derhal Anafartalar bölgesine kaydırılması emri verirken Saroz Grubu'nun iki tümeninin Saroz Grubu Komutanı Albay Feyzi Bey komutasında bölgeye hareket ettirmiştir.

Sarı Bayır Harekâtına katılan Anzak 2. Tümen'inin 10 Ağustos 1915 tarihine kadarki harekâtları, Conkbayırı ve Kocaçimen Tepesi'ne ard arda girişilen taarruzlardır. Conkbayırı, kısa bir süre için Anzak kontrolüne geçiş, ardından Osmanlı karşı taarruzlarıyla yeniden alınmıştır. Kocaçimen Tepesi ve Besim Tepe'deki Osmanlı savunması taarruzları püskürtmüştür.

10 Ağustos Osmanlı taarruzu

Anafartalar Grup Komutanlığı'na 9 Ağustos tarihinde atanan Kurmay Albay Mustafa Kemal Bey, aynı gün Anafartalar Cephesi'nde Birinci Anafartalar Savaşı olarak bilinen taarruzu yönetmişti. Kurmay Albay Mustafa Kemal Bey, Anafartalar Grup Komutanlığı'na atandığında bir harekât planı yapmıştır. Buna göre 9 Ağustos günü Kocaçimen Tepesi – Conk Bayırı hattında savunmada kalacak, Anafartalar kesiminde taarruz edecektir. İzleyen 10 Ağustos günü ise Anafartalar kesiminde savunmada kalarak Kocaçimen Tepesi – Conk Bayırı hattında taarruz edecektir. I. Anafartalar Savaşı muharebelerinin sonlanmasından hemen sonra ikinci günkü planını yürütmek üzere karargâhıyla birlikte Conk Bayırı'na hareket etmiştir. Hava karardıktan sonra bölgeye ulaşıp, 8. Tümen komutanı Albay Ali Rıza (Sedes) Bey ve 9. Tümen komutanı Yarbay Cemil (Conk) Bey'e, sabah erken saatlerde taarruz emri vermiştir.

Conk Bayırı'nda 10 Ağustos sabahı saat 04:30'da Kurmay Albay Mustafa Kemal Bey, 8. Tümen'in ilk hat siperlerinden ileri yürümüş, kırbacıyla taarruz emrini vermiştir. Bu işaret üzerine başlayan süngü taarruzu bir anda İngiliz siperlerine girmiştir. Kısa süreli bir boğuşmanın ardından iki İngiliz taburundan sağ kalanlar düzensiz bir biçimde geri çekilmişlerdir. Çekilen İngiliz eratı izleyen Osmanlı 23. Alayı, Ağıl kesiminde General Baldwin'in tugayı ile çarpışmıştır. Çanakkale Savaşının en kanlı çatışmalarından biri olan bu boğuşmalar saatlerce sürmüş, General Baldwin ve kurmay başkanı bu çatışmalarda ölmüştür.

Seddülbahir Cephesi komutanı Vehip Paşa'nın, kendi cephesini zayıflatmak riskine karşın gönderdiği iki alaydan 28. Alay, Şahin Sırtı yamaçlarına kadar ilerlemiş, Müttefik deniz ve kara topçusunun yaylım ateşi nedeniyle daha ileri çıkamamıştır.

Besim Tepe bölgesinde taarruz eden Osmanlı 9. Tümeni Müttefik kuvvetleri geri atmıştır.

Her iki taarruzda Müttefik cephe hattı 500 – 1.000 metre geri atılmıştır.

Müttefik kuvvetler başkomutanı General Sır Ian Hamilton, İngiliz Genel Kurmayı'na gönderdiği bir raporda bu Osmanlı taarruzu hakkında "ilahi bir hücum" diye söz etmektedir. Time gazetesi muhabirlerinden Ashmead Barlette, bir makalesinde "Bu savaş, devler ülkesinde bir devler savaşıydı" demektedir.

10 Ağustos muharebelerinde 14. Alay komutanı Binbaşı İ. Hakkı Bey şehit olmuş, 23. Alay komutanı Yarbay Recai Bey ve 24. Alay komutanı Binbaşı Nuri Bey yaralanmıştır. Aynı gün bir şarapnel parçası Kurmay Albay Mustafa Kemal Bey'in sol göğsüne çarpmıştır. Sol göğüs cebindeki saat, şarapneli karşılamış ve Kurmay Albayı mutlak bir ölümden kurtarmıştır.

Anzak 2. Tümeni, 6 Ağustos 1915 sabahı, Sarı Bayır Harekatı olarak bilinen taarruzlarıyla Conk Bayırı ve Besim Tepe'ye taarruz etmişlerdi. Takviye İngiliz kıt'alarıyla sürdürülen bu taarruzlar 10 Ağustos'taki bu Osmanlı taarruzu ile tümüyle geri atılmış olmaktadır.

Arıburnu Müttefik kuvvetleri komutanı General W. Birdwood'un, takviyelerle birlikte 37.000 kişiye ulaşan kuvvetleri, dört günlük çatışmalar sonunda ölü ya da yaralı olarak 12.000 kayba uğramıştır. Müttefik kuvvetleri komutanı General Sır Hamilton'un, elindeki tek taze kuvvet olan 54. Tümeni emrine verme önerisini General Birdwood red etmek zorunda kalmıştır. Çünkü Anzak ileri hatları, son Osmanlı taarruzlarıyla takviye edilebilir olmaktan çıkmıştır. Takviye edildiklerinde yeni birliklerin ikmalinin sağlanması olanaksızdır ayrıca ileri hatlarda yeterli mevzi yoktur.

Sonuçlar

Harekâtın sonunda Müttefik kuvvetler, aradaki hatları aşarak Osmanlı tarafının son savunma hattına kadar ilerlemişlerdir. Sarı Bayır sırtları, gerçekten de Osmanlı kuvvetlerinin tutunabileceği son çizgidir. Bu sırtlara ulaşıldığında Gelibolu Yarımadasının her iki yanı da göz önündedir ve rahatlıkla ateş altına alınabilir. Hemen hemen tüm araştırmacı ve tarihçiler bu konuda görüş birliği içindedir. Taarruz kuvvetlerinin bu sırtlara kadar ilerleyebilmesinin nedeni, Osmanlı tarafının, bölgeyi bir taarruza ihtimal vermediği için sadece zayıf gözcü postalarıyla tutması olduğu genel kabul görmektedir. Osmanlı kurmayı, bölgenin son derece sarp bir arazi yapısında olması ve yoğun bitki örtüsü nedeniyle, bu kesimden bir saldırı beklemiyordu. İngiliz rasmi tarihi de, yeterli keşif yapılmamış böylesi zor bir arazide, gece karanlığında, ağır yükle girişilen harekâtın aşırı zorluklarını kabul etmektedir.Müttefik kuvvetler komutanı General Hamilton'un kurmay subaylarından olan General C.F.Aspinall – Oglander, barış zamanında, gündüz gözüyle, kusursuz haritalarla dahi bu arazinin, planda öngörülen sürede aşılmasının olanaksız olduğunu belirtmektedir.

Sonuç olarak her ne kadar söz konusu sırtlara yanaşılmışsa da, bölgedeki Osmanlı ileri postaları atılmışsa da harekat, Müttefikler açısından tam anlamıyla bir başarısızlıktır, çünkü Sarı Bayır sırtlarının ele geçirilmesi hedeflenmişti. Osmanlı tarafının değerlendirmesi bir bakıma haklı çıkmıştır, arazi yapısı ve bitki örtüsü geniş çaplı bir askeri harekât açısından olağanüstü güçlükler getirmektedir. Bu güçlüklere, Osmanlı gözcü postalarının inatçı, yırtıcı direnci eklenmiş ve taarruz kuvvetleri gün ağarırken tüm güçlerini yitirmişlerdir. Hemen ardından Osmanlı tarafı, bu gecikmelerden yararlanarak takviye birliklerini harekete geçirmiş ve sırtları savunur hale gelmiştir.

Harekât bölgesindeki toplam 1.500 kişiden oluşan Osmanlı ileri hat savunması, 17.000 mevcutlu Anzak tümeni karşısında zaten uzun süreli bir savunma yapamazdı. Ortaya konulan inatçı direnme, harekâtın belirtilen zorluklarıyla birleşince Anzak tümeninin gücünü tüketmiştir.

Kılıçbayır Muharebesi

Kılıçbayır Muharebesi, Sarı Bayır Harekatı'nın bir parçası olarak 7 Ağustos 1915 tarihinde Anzak birliklerince Osmanlı mevzilerine yönelen taarruzdur. Muharebenin sonucunda Anzak birlikleri ağır kayıplar vererek geri çekilmek zorunda kalmışlardır. Müttefik yazınında Nek (Boyun) Savaşı olarak geçen muharebe, Çanakkale Savaşı'nın en dramatik olaylarından biri olarak kabul edilir. Hazırlık ateşine komuta eden topçu komutanıyla taarruza komuta eden komutanın saatleri arasındaki 7 dk.lık fark, taarruza katılan birliklerin ağır kayıplara uğramasına yol açmıştır.

Harekât öncesi

Conk Bayırı'nı işgal etmiş olan Yeni Zelanda birliklerinin Düztepe'ye kuzeyden girişecekleri taarruzu desteklemesi öngörülen Sarı Bayır Harekâtı, Kocaçimen Tepesi – Besim Tepe – Conk Bayırı ve Düztepe hattının işgal edilmesini hedeflemektedir. Planı hazırlamış olan Anzak Kolordusu komutanı General Birdwood, harekâta katılacak birliklerin iki kol halinde ilerlemesini öngörmüştü. Kollardan biri Kocaçimen Tepesi ve Besim Tepe'yi işgal ederken diğer kol da Conk Bayırı'nı alacaktır. Düztepe'nin işgali ile ise Conk Bayırı'na taarruz eden birlikler görevlendirilmiştir. Conk Bayırı'nın gün doğmadan -03:30 dolaylarında- işgal edilmiş olacağı düşünülmektedir.

General Birdwood, Sarı Bayır Harekatı'yla hedeflenen tepelerin ele geçirilmesini sağlamlaştırmak amacıyla, Düztepe'nin işgalinin hemen ardından girişilecek bir başka taarruz daha öngörmüştür. Bu taarruz, Yükseksırt - Cesaret Tepe hattı üzerinden Kılıçbayır'ın işgal edilmesini hedeflemektedir. Esasen Kılıçbayır'daki Osmanlı mevzileri, Arıburnu Cephesi'ndeki en güçlü tahkim edilmiş mevzilerden biridir. Öte yandan arazi yapısı, savunmacılar açısından avantajlar sağlamaktadır. Kılıçbayır'a yapılacak bir taarruzun tek bir yaklaşma yönü vardır, Cesaret Tepe üzerinden. İki tepe arasında, 20 metre genişlikte, iki yanı uçurum olan bir sırt bulunmaktadır. Taarruz, zorunlu olarak bu sırttan yapılacaktır.

Taarruz planı

Taarruz, atları Mısır'da bırakılmış olan iki süvari alayının 600 yaya askerleri tarafından, General F.G. Hughes komutasında gerçekleştirilecektir. Taarruz cephesinin dar olması nedeniyle taarruz, 150'şer kişiden oluşan dört dalga halinde yapılacaktır. Her dalga, bir öncekinden 2 dakika sonra taarruza kalkacaktır. İlk dalga Cesaret Tepe'yi işgal edecek, ikinci dalga Kılıçbayır'daki Osmanlı siperlerini alacak, üçüncü dalga ise tepeyi işgal edecektir. Kazma ve kürekli dördüncü dalga ise ihtiyat olarak ilerleyecektir. İlk üç dalgadaki askerlere, Osmanlı siperlerine ulaştıklarında siperlere dikmeleri için kırmızı ve sarı flamalar verilmiştir.

Bu cephe taarruzlarını desteklemek için Bomba Sırtı üzerinden de bir taarruz planlanmıştır.

Taarruz

Taarruz planına göre açıkta demirli gemilerden yapılacak hazırlık topçu ateşi 7 Ağustos 1915 sabahı 04:00'da başlayacak, 04:30'da sonlanacaktır, taarruzda görevli birlikler de taarruza kalkacaklardır. Ancak hazırlık ateşini yöneten komutanın saati, taarruzu yöneten komutanın saatinden 7 dakika geridir. Dolayısıyla bombardıman taarruz birlikleri yönünden 7 dakika erken başlamıştır. Bu sorun değildir ama bombardıman, 7 dakika erken bitecektir. Sonuç olarak taarruz kuvvetleri, bombardımanın sonlanmasından 7 dakika sonra taarruza kalkmışlardır. Oysa bombardımanın başladığından gerideki siperlere çekilen Osmanlı savunmacılar, bombardıman biter bitmez ön hat siperlerine yeniden yerleşmişler ve taarruzu yoğun bir ateş altına almışlardır.

İlk taarruz dalgası Osmanlı siperlerine ulaşamadan kırılmıştır. İlk iki dalgayı oluşturan alayın komutanı ve dokuz subayı ölenler arasındadır. İki dakika sonra ileri atılan ikinci dalga eratından ise birkaç asker Osmanlı siperlerine ulaşıp kırmızı bir flama dikmeyi başarmıştı. İlk iki dalganın kırılması üzerine ikinci alayın komutanı binbaşı, taarruzun durdurulmasını önermiş olmakla birlikte alayların bağlı olduğu tugay komutanlığı bu öneriyi red etmiştir. Gerekçe ise Osmanlı siperlerinde bir kırmızı flamanın dalgalanmakta olması, bu nedenle taarruzun takviye edilmesi gereğidir. Taarruza kalkan üçüncü dalga da aynı sonuçla karşılaşmıştır. Dördüncü dalgayı oluşturan erat ise siperlerden çıkar çıkmaz çömelerek hareketsiz kaldılar.

Bomba Sırtı üzerinden yapılan taarruz da Osmanlı siperlerinden kuvvetli bir ateşle karşılanıştır.

Tüm bu taarruzlarda muharebeye katılan 1.000 Avustralyalı erat ve subayından 650'si ölmüş ya da yaralanmıştır. Osmanlı tarafının kaybı ise yoktur.

Esasen Kılıçbayır taarruzu, Conk Bayırı'nı işgal etmiş olan Yeni Zelanda birliklerinin Düztepe'ye kuzeyden girişecekleri taarruzu desteklemek amaçlıdır, Kılıçbayır Düztepe'nin güneyine düşmektedir. Oysa ki Kılıçbayır taarruzu başladığında Yeni Zelanda birlikleri henüz Conk Bayırı'na dahi ulaşmış değillerdi.

Kocaçimen Tepe Muharebesi

Kocaçimen Tepe Muharebesi, 6 Ağustos 1915 tarihinde Anzak Kolordusuna bağlı birliklerin Conk Bayırı Osmanlı mevzilerine taarruzlarıyla başlayan ve 10 Ağustos 1915 tarihine kadar süren savaşlardır.

Öncesi

İtilaf Devletleri'!nin, bir deniz harekâtıyla Çanakkale Boğazı'nı geçerek İstanbul'u işgal ve Osmanlı Devleti'ni savaş dışı bırakma girişimi, 18 Mart 1915 tarihindeki harekâtı başarısız olmuştu. Deniz harekâtının başarısız olması, Çanakkale Boğazı'nın her iki yakasında konuşlanmış olan Osmanlı topçu bataryalarının etkili ateşi ve Boğaz'a döşenmiş olan mayınlar nedeniyleydi. İtilaf Devletleri, deniz harekâtının başarısızlığa uğraması üzerine, Gelibolu Yarımadası'na bir çıkartma yapma planları üzerinde çalışmışlardır. Bu amaçla oluşturulan plan, Çanakkale Boğazı'nın Gelibolu Yarımadası sahillerindeki Osmanlı topçu bataryalarının ele geçirilmesini amaçlamaktadır. Bu operasyon için İngiltere ve Fransa'nın katılımıyla "Akdeniz Yurtdışı Sefer Kuvveti" olarak bir kuvvet oluşturulmuş ve komutası, İngiliz General Sır Ian Hamilton'a verilmişti. General Hamilton, elindeki kuvvetin İngiliz ve Fransız birliklerinden oluşan bölümüyle Yarımadanın güney ucunda ve Anzak Kolordusu ile de Anzak Koyu olarak bilinecek olan bölgede karaya asker çıkartma planı hazırlamış ve uygulamaya koymuştur. 25 Nisan 1915 günü her iki bölgede başlayan çıkartma harekâtları, Osmanlı tarafının direnci nedeniyle kısa sürede etkisizleştirilmişti. Akdeniz Yurtdışı Seferi Kuvvetleri, her iki cephede de sahilde tutunabilmeyi başarmış, ancak ileri harekât olanağı bulamamışlar, her iki cephede de savaş mevzi savaşına dönüşmüştü.

Conk Bayırı Muharebesi

Conk bayırı Muharebesi, 6 Ağustos 1915 tarihinde Anzak ve İngiliz birliklerinin Conk Bayırı Osmanlı mevzilerine taarruzlarıyla başlayan ve 10 Ağustos 1915 tarihine kadar süren savaşlardır.

Öncesi

İtilaf Devletleri'nin 25 Nisan 1915 tarihinde Gelibolu Yarımadası'na yaptıkları çıkartmalar ardından Mayıs ayı sonlarına kadar kanlı çatışmalar olmuştu. Osmanlı savunması, Birleşik Donanma'nın çok yoğun topçu desteğinde girişilen bu taarruzlar karşısında hatlarını birkaç yüz metre geri çekmek zorunda kalmışsa da inatçı bir direnme göstermişti. Bu birkaç yüz metrelik ilerlemeler, İtilaf Devletlerinin Akdeniz Yurtdışı Seferi Kuvvetleri'ne, hiç beklenmedik ölçüde ağır kayıplara mal olmuştu. Mayıs sonlarında ise Osmanlı savunması iyice pekişmiş, mevziler Avrupa cephesinde olduğu gibi kilitlenmişti.

Akdeniz Yurtdışı Seferi Kuvvetler komutanı General Sır Ian Hamilton, cephelerdeki bu kilitlenmeyi kırabilmek için Müttefik üst komutanlıklarından sürekli olarak takviye birlikler istemektedir. Bu talepler karşısında bazı birlikler izleyen iki ay içinde bölgeye aktarılmıştır.

General Hamilton, takviye birlikleri iki cephede kullanmaya karar vermiştir. Bölgeye aktarılan birliklerin bir bölümüyle Anzak Kolordusunun 2. tümeni takviye edilecek ve Arıburnu Cephesi'nin kuzey yanından bir çevirme taarruzuna girişilecektir. Takviye kuvvetlerin ağırlıklı bölümü ise Arıburnu Cephesi'nin kuzeyinde karaya çıkarılarak yeni bir cephe açılacaktır. Her iki operasyona aynı gün yani 6 Ağustos 1915 tarihinde başlanılması planlanmıştır.

Takviyeli Anzak 2. Tümeni'nin girişeceği bu çevirme taarruzu, Sarı Bayır Harekâtı olarak bilinir. Sarı Bayır Harekâtı, Müttefiklerin "Sarı Bayır" olarak adlandırdıkları Kocaçimen Tepesi – Besim Tepe – Conk Bayırı ve Düztepe hattının işgal edilmesini amaçlamaktadır. Anzak kuvvetleri, iki kol halinde cephenin sol kesiminden kuzey yönünde ilerleyecek, daha sonra sola çark ederek doğu yönünde ilerlemelerini sürdüreceklerdir. Daha güneyde olan sağ kol Şahintepe üzerinden Conkbayırı'nı ele geçirecektir. Sol kol ise Ağıldere'de ikiye ayrılarak Kocaçimen Tepesi'ni ve Besim Tepe'yi ele geçirecektir. Anzak Tümeni sağ kol görev kuvvetinin Conk Bayırı Osmanlı mevzilerine karşı giriştikleri taarruzlar ve Osmanlı kuvvetlerinin karşı taarruzları Conk Bayırı Muharebeleri olarak bilinir.

7 Ağustos

Plana göre General F.E. Johnston komutasındaki sağ taarruz kolu, 7 Ağustos günü sabaha karşı Şahin Sırtı üzerinden Conk Bayırı'na taarruz edecek ve tepeyi gün doğmadan bir saat önce, yaklaşık 03:30'da işgal etmiş olacaktı. Ancak özellikle Yayla Tepe'deki Osmanlı direnmesi nedeniyle ileri hareket gecikmelerle sürdürülebilmişti. Öte yandan saat 04:30'da taarruz kolunun bir taburu da yolunu kaybetmiş, buluşma noktası olan Şahin Sırtı'na ulaşamamıştı. General Johnston, saat 06:30'a kadar bu taburu beklemiştir.

Gece boyu işitilen silah sesleri Osmanlı karargahlarını alarma geçirmişti. Arıburnu Cephesi'nin kuzey kesimindeki sırtlar üzerinden kuvvetli düşman kollarının ilerlemekte olduğu yönünde raporlar alan Kuzey Grup Komutanı Esat Paşa, elindeki tek ihtiyat tümeni olan 9. Tümen komutanı Albay Hans Kannengiesser'e, tümenin üç alayından ikisiyle Conkbayırı'na hareket emri vermiştir.

9. Tümen komutanı Albay Kannengiesser, 7 Ağustos 1915 sabahı, saat 06:00 dolaylarında, kendi birliklerinden önce Conkbayırı'na ulaştığında Suvla koyunda yapılmakta olan çıkartmayı görür, ancak Conkbayırı'nda bir düşman harekâtı yoktur. Albay, saat 07:00 dolaylarında sırta doğru ilerleyen bir keşif koluna, Conk Bayırı'ndaki tek kuvvet olan bir topçu bataryasını korumakla görevli yirmi erata ateş açma emri vermiştir. Bir süre devam eden çatışmanın ardından keşif kolu çekilmiştir. Albay Kannengiesser, bu çatışmada göğsünden yaralanmıştır.

Kısa bir süre sonra Mustafa Kemal Bey'in gönderdiği iki alay da savunmaya katılmışlardır. Albay Kannengiesser'in yaralanmasından hemen sonra, saat 08:00'de kendi tümenin 25. Alayı da Conkbayırı'na ulaşıp siperlere girmiştir...

Saat 09:00'da Birleşik Donanma'nın yoğun topçu ateşi, bir buçuk saat boyunca Conkbayırı'nı hallaç pamuğu gibi atmıştır. Saat 10:30'da General Johnston komutasındaki Anzak sağ taarruz kolunun iki tugayı (savunmanın üç katı bir kuvvetle) taarruza kalkmıştır. İlk taarruz dalgasını oluşturan üç bölük 100 metreden az ilerleyebilmiş, yoğun ateş altında 250 erat ve subayını kaybederek geri çekilmek zorunda kalmıştır. Bu durum üzerine taarruz durdurulmuştur. Sağ Taarruz kolu komutanı General Johnston, harekât komutanı General Godley'e gönderdiği raporda, hava kararana dek ileri bir harekât yapılmasına olanak olmadığını bildirmiştir.

Ertesi gün yapılacak taarruza hazırlık olmak üzere iki tabura Şahin Tepe'ye yerleşme emri verilmiştir. Taburlardan biri Düz Tepe üzerinden açılan ateş sonucu ağır kayba uğramış ve dağılmıştır. Bu taburdan sadece 37 kişi Şahin Tepe'ye ulaşabilmiştir. Diğer tabur ise dağınık ilerlemiş ve kayba uğramadan tepeye ulaşmıştır.

8 Ağustos Anzak taarruzu

Şahin Tepe üzerinden Conk Bayırı'na yapılacak taarruza bir Yeni Zelanda ve iki İngiliz taburu, Yarbay W.G. Malone komutasında katılacaktır. Maori kıtalarının da dahil olduğu bir tabur, ihtiyatta tutulacaktır. Deniz ve kara topçusunun birlikte katıldığı 1,5 saat süren hazırlık ateşi ardından taburlar gün ağarırken, saat 05:30'da Conk Bayırı'na taarruza geçmişlerdir. Conk Bayırı, kuzeyden güneye 200 metrelik bir sırttır. Tepe, bu sırtın kuzey ucundadır. İngiliz ve Yeni Zelanda taburları bu sırtın güney ucuna, ciddi bir direnmeyle karşılaşmadan ulaştılar. Osmanlı kuvvetleri, hazırlık ateşinden korunabilmek için geri alınmıştır. İngiliz resmi tarihi bu aşamayı, Conk Bayırı'nın işgal edilmesi olarak anlatır. Gerçekte Conk Bayırı'nın zirvesinin işgali söz konusu değildir. Ancak sırttan girişilen müttefik ileri hareketi, hem Düz Tepe'deki hem de Besim Tepe'deki Osmanlı mevzileri tarafından yan ateşi altına alınmıştır. Saat 09:00'a doğru yedekteki birlikler ileri sürülmüştür. Ancak Osmanlı tarafından ağır ateş altına alındılar. Özellikle Maoriler, tüm birliklerle temaslarını yitirecek denli uzağa püskürtüldüler.

Conkbayırı esasen Anafartalar Grup Komutanlığı'nın sorumluluğundadır. Albay Fevzi Bey, grup komutanlığına bir gün önce 7 Ağustos'ta atanmıştı ve bölgeye gelişi henüz oniki saat bile olmamıştı. Üstelik elinde hiç ihtiyat yoktur. Albay Fevzi Bey, Kuzey Grup Komutanı (Arıburnu Cephesi) Esat Paşa'dan yardım istemiştir ancak, onun da ihtiyatı kalmamıştır. Esat Paşa, durumu Güney Grup Komutanı (Seddülbahir Cephesi) olan kardeşi Vehip Paşa'ya bildirerek takviye kuvvet göndermesini istemiştir. Vehip Paşa derhal Kurmay Albay Ali Rıza (Sedes) Bey komutasındaki 8. Tümen'in yürüyüşe geçmesi için emir vermiştir. Tümen komutanı, Conk Bayırı'ndaki birliklerin komutasını üstlenecektir. Kocaçimen Tepesi'nden Düztepe'ye kadar olan hat, Yarbay Cemil Bey'in komutasındadır ve karargahı Kocaçimen Tepesi'ndedir, bu yüzden Conk Bayırı'ndaki birlikleri yönetmesi güç olmaktadır.

Gün boyu süren çatışmalar, öğleye kadarki süre içinde Osmanlı savunması için oldukça kritiktir. Beş kilometrelik bir cephe hattında Osmanlı savunması 5.000 tüfek gibi ince bir tek hattır. Her ne kadar Osmanlı topçu bataryalarının ateşi ardından cephe komutanı Yarbay Cemil Bey'in emriyle girişilen karşı taarruz, İngilizleri ve Yeni Zelandalıları geriletmişse de sırttan atamamıştır. Öğleden sonraki saatlerde bölgeye yetişen takviyelerle durum düzelme eğilimine girmiş, derhal karşı taarruzlara başlanmıştır.

Hava kararıncaya dek süren çatışmalarda Osmanlı tarafının giriştiği karşı taarruzlar, Birleşik Donanmanın yoğun ateşinin de etkisiyle sonuç getirmemiş, Yeni Zelanda ve İngiliz kuvvetleri sırtın güney kesiminde tutunmayı sürdürmüşlerdir.

Güney Grup Komutanı Vehip Paşa'nın gönderdiği 8. Tümen'in 23. ve 24. Alayları Kurmay Albay Ali Rıza Bey'in komutasında saat 19:00 dolaylarında Conk Bayırı'na ulaşmaya başlamıştır. Albay Ali Rıza Bey, her iki alayının tüm mevcudu bölgeye ulaştığında, saat 22:30'da bir karşı taarruza girişmiştir. Ancak bu taarruz bir sonuç getirmemiştir. Taarruz sırasında 9. Tümen komutanı Yarbay Hulusi Bey ile 25. Alay komutanı Yarbay Nail Bey yaralanmış, İngiliz komutan Yarbay Malone ise vurulmuştur.

Gün sonunda taarruza katılan üç müttefik taburlarından birinde iki subay ve 47 er sağ kalabilmiştir. Diğer iki taburun kaybı ise 766'dır. Osmanlı birlikleri ise gerek karşı taarruzlarda gerekse donanma topçusunun siperlerine yönelen ağır bombardımanında ağır kayıplar vermişlerdir.

9 Ağustos

General Godley'in 9 Ağustos 1915 sabahı yapmayı planladığı taarruz için elinde henüz cepheye sürülmedik taburları vardır. Bu taburlar İngiltere'den takviye olarak gönderilen "Yeni Ordu"ya ait olup 2. Avustralya Tümeni'ni takviye için Arıburnu sahiline çıkartılmış birliklerdir. General Godley'in planı Conk Bayırı'ndan Besim Tepe'ye kadar olan sırtların işgalini öngörmekteydi. Esas taarruz bir kısmı taze kuvvetlerden oluşmak üzere beş tabur gücünde bir kuvvetti. Bu kuvvete 38. Tugay komutanı General A.H. Baldwin komuta edecektir. Hedefleri Conk Bayırı zirvesidir. Bu taarruz kolunun sol tarafından General Cox komutasındaki iki tugay, Besim Tepe'ye taarruz edecektir. Ana taarruz kolunun sağ tarafından ise General Johnston komutasındaki birlikler Conk Bayır sırtlarına taarruz edecektir. Taarruz, saat 04:30'da başlayan ve 05:15'de sona eren hazırlık ateşinin hemen ardından başlayacaktır.

Merkezden taarruz edecek olan General Baldwin'in kuvvetleri, gece yürüyüşü sırasında Ağıldere içlerinde yollarını kaybetmiştir. 9 Ağustos sabahı saat 05:15'de bombardıman bittiğinde taarruz çıkış hattına ulaşamadılar. General Baldwin'in taarruzu başlamadığı için her iki kanattaki birlikler taarruza kalkmadılar. Yalnızca sol kanattaki Gurka taburu Besim Tepe'ye taarruza geçmiştir. Bombardıman sırasında Osmanlı savunmasının geri hatta çekilmiş olması nedeniyle tepeye ulaştılar. Ancak ön siperlere dönen Osmanlı eratının süngü hücumuna uğradılar. Bu çatışmada tugay komutanı binbaşı yaralanmış, diğer subaylar ise ölmüştür. Bunun ardından Osmanlı taarruzu kesilmiş ve tepeye Osmanlı tarafından bir topçu ateşi açılmıştır. Subay ve erat olarak 200 kişilik kayıpları olan Gurka taburunun kalan eratı geri çekilerek tepeyi boşaltmıştır.

Bu çatışmalardan kısa süre sonra "Çiftlik" adı verilen düzlüğe ulaşan General Baldwin kuvvetleri Osmanlı savunması tarafından şiddetli bir ateş altına alınmıştır. Bu birlikler düzlükten geri çekilmiş ve siper kazmaya başlamışlardır.

Conk Bayırı sırtlarındaki Yeni Zelanda birlikleri de taarruza kalkamamışlardır. Zirvedeki Osmanlı siperlerine çok yakın olan konumları dolayısıyla bu bölgeye hazırlık ateşi açılamamıştı. Zirvedeki Osmanlı savunması, bombardıman süresi boyunca dahi, Yeni Zelanda birliklerini ateş altında tutmuştur. Kısa süre sonra Besim Tepe üzerindeki Osmanlı eratının yan ateşi başlamıştır. Sürekli kayıp veren ve ileri harekete girişemeyen bu birlikler Conk Bayırı sırtlarını da boşaltarak geri mevzilere çekilmek zorunda kalmışlardır.

Planlanan bu harekâtın ilerlemesi daha başlamadan saat 04:30'da, Anafartalar Grup Komutanı Mustafa Kemal Atatürk'ün, Suvla Koyu'ndaki İngiliz kuvvetlerine yönelen taarruzu başlamıştır. Birinci Anafartalar Savaşı olarak bilinen bu taarruz, Conk Bayırı ve Besim Tepe'yi hedef alan birlikleri hareket edemez duruma getirmiştir.

İlerleyen saatlerde Müttefik yüksek komutanlığı, hem Conk Bayırı'nı hedef alan taarruzların hem de Sarı Bayır Harekatı'nın sürdürülemeyeceğine karar vermişlerdir. Bu andan itibaren ileri hatlardaki yorgun birliklerin değiştirilmesi, takviye edilmesi ve siper kazılması dışında bir etkinlik gösterilmeyecektir. Ancak buna olanak bulunamamıştır. 10 Ağustos sabahı başlayan Osmanlı taarruzları Müttefik kuvvetleri bu hatlardan da geri atmıştır.

10 Ağustos

I. Anafartalar Savaşı'nın muharebeleri sonlanır sonlanmaz bölgeye hareket eden Kurmay Albay Mustafa Kemal Bey, 10 Ağustos sabahı saat 04:30'da bölgedeki 8. ve 9. Tümenlerin taarruzunu yönetmiştir. Ani bir süngü taarruzuyla girişilen ileri hareket Müttefik hatlarını 500-1.00 metre geri atmıştır. Bu muharebeler, Çanakkale Savaşı'nın en kanlı çatışmaları olarak tarihe geçmiştir.

Anzak 2. Tümeni, 6 Ağustos 1915 sabahı, Sarı Bayır Harekâtı olarak bilinen taarruzlarıyla Conk Bayırı ve Besim Tepe'ye taarruz etmişlerdi. Takviye İngiliz kıt'alarıyla sürdürülen bu taarruzlar 10 Ağustos'taki bu Osmanlı taarruzu ile tümüyle geri atılmış olmaktadır.

Bomba Tepe taarruzu

Anafartalar Cephesi'ndeki tüm kuvvetlerin ve Anzak Kolordusuna bağlı bir tugayın 21 Ağustos 1915 tarihinde giriştikleri genel taarruz, Osmanlı resmi tarihinde İkinci Anafartalar Savaşı olarak geçmektedir. Anzak kuvvetlerince Bomba Tepe'ye girişilen taarruz, cephenin kuzey ucunu daha ileriye almak ve Anafartalar Cephesi ile olan teması güçlendirmek amaçları gütmektedir. Taarruz, 29 Ağustos tarihine kadar sürmüş, tepedeki Osmanlı savunmasını atamamıştır.

Bomba Tepe taarruzu, Çanakkale Savaşı'nın, tahliyeye kadar ufak çaplı çatışmalar yaşanmış olsa da, son muharebesidir.

Tahliye

İkinci Anafartalar Savaşı ve onun bir parçası olan Bomba Tepe taarruzunun sonlanması ardından Gelibolu'da kayda değer bir çatışma olmamıştır. Osmanlı yüksek komutanlığı, iyice tahkim edilmiş mevzilere yeterli topçu desteği olmadan taarruz etmenin yararsız olacağını bilmektedir. Sık aralıklarla yerleştirilmiş makineli tüfek yuvalarına ve yeterince derin kazılmış siperlere karşı, üstelik yoğun topçu ateşi altında, sadece süngü hücumu askeri kırdırmaktan başka bir sonuç getirmeyecektir. Bu mevzileri zayıflatmaya yetecek topçu unsuru ve cephane de yoktur. Osmanlı tarafı açısından, olası bir genel taarruzu göğüslemeye hazır olmaktan başka yapacak şey yoktur.

Müttefik tarafında ise durum benzer bir açmaz içindedir. Sırtlardaki Osmanlı mevzilerine karşı etkili bir taarruz yapılabilmesi için en az ellibin kişilik yeni birliklere gerek vardır. General Hamilton'un son raporu bu rakamı vermektedir. Bu ise, göze alınması güç bir seçenektir. Üstelik Bulgaristan'ın 14 Ekim 1915 günü İttifak Devletleri safında net tavır alması, Gelibolu'daki durumu etkilemektedir. Bu olayla, Almanya ile İstanbul arasında bir demiryolu hattı açılmış olmaktadır. Bu demiryolu üzerinden Gelibolu'ya topçu unsurları ve cephanesi aktarılabilecektir. Öte yandan Hamilton, artık ciddi ciddi düşünülmeye başlanan tahliyenin, Gelibolu'daki birliklerin ancak yarısının kaybıyla olası olacağını belirtmektedir.

İngiliz ve Fransız makamları 15 Ekim 1915 tarihinde General Hamilton'un görevde alınması kararına vardılar. Yerine atanan General Charles Monro, 28 Ekim 1915 tarihinde Gelibolu'ya gelerek görevi devralmıştır. General Monro'un cephedeki incelemeleri ardından İngiliz Yüksek Savunma Konseyi'ne verdiği 3 Kasım tarihli rapor, tahliyenin tek çıkar yol olduğu ve iyi planlanırsa fazla kayıp olmadan sağlanabileceği yönündedir. Bu rapor üzerine Müttefik üst komutanlığı, 7 Aralık 1915 tarihinde Gelibolu'nun tahliyesine karar vermiştir. Bu karar, Anafartalar ve Arıburnu Cepheleri içindir. Seddülbahir Cephesi, daha sonra tahliye edilecektir. Tahliye işlemlerine 10 Aralık tarihinde başlandı ve tahliye, 19 Aralık 1915 günü tamamlandı.

Sitemizde sizlere daha iyi hizmet sunulabilmesi için çerezler kullanılmaktadır. Hizmetlerimizi kullanarak çerez kullanımına izin vermiş olmaktasınız.