Goeben ve Breslau'nun takibi, asıl adı SMS Goeben (Yavuz) olan Alman yapımı Moltke Sınıfı ağır kruvazörün ve asıl adı SMS Breslau (Midilli) olan Alman yapımı Magdeburg Sınıfı hafif kruvazörün İngiliz Akdeniz Donanması'ndan kaçarak Çanakkale Boğazı'nı geçerek İstanbul'a sığınması olayıdır. Bu gemilerin İstanbul'a sığınması Osmanlı İmparatorluğu'nun I. Dünya Savaşına girmesinde önemli etkisi olmuştur.

Giriş

1912 yılında Alman Kayzer Deniz Kuvvetleri'nin Akdeniz görevi için yalnız koramiral Wilhelm Souchon kumandası altındaki Goeben ve Breslau adlı gemileri Akdeniz'de bulunuyordu. Herhangi bir savaş halinde filonun görevi Cezayir'den Fransız sömürge askerlerini taşıyan gemilerini engellemekti.

Takip

3 Ağustos günü Almanya'nın Fransa'ya savaş açtığını öğrenen ve daha önce Afrika sahillerine yakın bir konumda olan Souchon, üstlerinden bir an önce Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti İstanbul'a gitme emri aldı. Afrika sahillerini bombalama hedefine çok yakın olan Souchon, ilk önce bu hedefini gerçekleştirmek için şafak vakti Bône ve Philippeville limanlarını bombardımana tuttu. Daha sonra kömür almak için Messina limanına doğru yola çıktı.

Yolda Indomitable ve Indefatigable isimli İngiliz savaş kruvazörleri ile karşılaşan Souchon, İngiltere'nin daha Almanya'ya savaş açmamış olmasından (O günün akşamı Almanya'nın Belçika'yı işgal etmesinden sonra savaş ilanı yapıldı) yararlanarak hızlıca kaçmaya başladı.

Bu kaçış sonucunda arkasında İngiliz savaş kruvazörleri olmasına rağmen Goeben ve Breslau, Sicilya'nın Messina limanına 4 Ağustos gece yarısı ulaşabildiler. Burada kömür ikmali yapan Souchon, Osmanlı'nın halen savaşa girmemiş olması ve Avusturya'nın yardım sözünü tutmamış olmasına rağmen Çanakkale Boğazı'na doğru yola çıktı.

Kaçış

Souchon arkasında İngiliz hafif ve ağır kruvazörleri olmasına rağmen zor şartlar altında da olsa 10 Ağustos öğleden sonrası Çanakkale Boğazı'na ulaşabildi. Burada geçiş iznini bekleyen Souchon, Almanya'nın İttihat ve Terakki Partisi üzerindeki ağırlığını iyice koyması ve Osmanlı Savaş bakanı Enver Paşa'nın izni vermesi üzerine İstanbul'a doğru yola çıktı. Bu izin Çanakkale Müstahkem Mevkii Komutanlığı'na 8 Ağustos tarihli ve "Başkumandan vekili Enver" imzalı şifreli telgrafla iletilmişti. Telgrafta, "Almanya Hükümeti'nin Goeben ve Breslau ismindeki sefain-i harbiyesinin (savaş gemilerinin) düşmanla muharebeye tutuşmuş olmaları muhtemeldir. Sefain-i mezkure (adı geçen gemiler) boğaza iltica ederlerse duhullerine (girişlerine) müsaade ve kabul ediniz." denilmektedir. "[

Söz konusu gemiler, 11 Ağustos'ta İstanbul Boğazı'na demir atmıştır. Gemilerin Çanakkale Boğazını geçip İstanbul'a demirlemeleri, Rusya'nın, Fransa'nın, özellikle de İngiltere'nin sert protestolarına neden oldu. Bu protestolara, söz konusu iki geminin, İngiliz hükümetince parası peşin olarak ödenmiş olduğu halde gasp edilen iki gemi yerine Almanlardan satın alınmış olduğu bildirilmiştir. Bu gemiler için 500.000 altın lira ödendiği ve isimlerinin Yavuz ve Midilli olarak değiştirilerek Osmanlı Donanması'na dahil edildiği bildirilmiştir. 16 Ağustos'ta gemilere Osmanlı Bayrağı çekilmiş, Alman personel ise fes giymişti. Dolayısıyla Souchon halen gemilerin kumandanı, Alman mürettebat ise yerinde idi. Amiral Souchon, bu olaydan 45 gün sonra, 26 Eylül 1914 tarihinde Osmanlı Donanması Komutanlığı'na getirilecektir.

Osmanlı Devleti'nin siparişi üzerine İngiliz tersanelerinde inşa edilmiş olan Sultan Osman I ve Reşadiye isimli gemilerin teslim edilmeyeceği 3 Ağustos 1914 tarihinde Winston Churchill tarafından açıklanmıştı. Teslim almaya giden ekibin komutanı Rauf (Orbay) Bey eli boş dönmüştü.

Sonuçları

Ağustos'ta çabuk bir zafer bekleyen Almanya, Osmanlı İmparatorluğunun tarafsız kalmasından hoşnuttu. Ayrıca Marmara Denizi'ndeki Goeben gibi güçlü bir savaş gemisi İngiliz Donanması'nın Çanakkale Boğazı'na yaklaşmasını engelliyordu. Fakat Eylül'de alınan Birinci Marne Savaşı yenilgisi ve Rusya'nın Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'na karşı üstünlüğü Almanya'nın Osmanlı gibi bir müttefiki savaşta yanında görme isteğini artırdı. Amiral Souchon, İmparator Kayzer Wilhelm'den aldığı talimatla 14 Eylül 1914 tarihinden itibaren Osmanlı Donanması'nın tatbikat için Karadeniz'e açılması yönünde çaba harcamaya başlamıştır. Osmanlı Hükümeti 20 Eylül'de Amiral Souchon'un talebini reddetmiştir. Ancak aynı gün Enver Paşa, bir günlüğüne Karadeniz'e tatbikat amaçlı çıkış için izin vermişti. Aynı gün Sadrazam Sait Halim Paşa, duruma karşı çıkmış, gemiler geri çağırılmıştır. Amiral tarafından birkaç kez yenilenen talep, Osmanlı Hükümeti tarafından her seferinde geri çevrilmiştir.

Bu çabalar sürerken Osmanlı'nın 27 Eylül günü Çanakkale Boğazı'ndan bütün gemi geçişlerini yasaklaması -ki Rusya'nın mevcut olan ihracat-ithalat trafiğinin %90'ı o sıralarda bu rotadan sağlanıyordu- bütün gerilimi artırdı.

Süregelen Rus ve Fransız diplomasisi Osmanlı İmparatorluğunu savaşın dışında kalmaya ikna etse de, 27 Ekim 1914 günü Amiral Souchon'un Goeben, Breslau ve dokuz Osmanlı savaş gemisinden oluşan bir donanma Karadeniz'e açıldı. Donanma 29 Ekim 1914 sabahı Rus liman ve gemileriyle temas kurdu. Odesa (Hacıbey), Sivastopol (Akyar), Novorossisk ve Fedosya (Kefe) limanlarını bombalandı. Bir mayın ve on beş askeri nakliye gemisi batırıldı, bir torpidoya ağır hasar verildi. Bir kömür gemisi 3'ü subay 75 personeliyle esir alındı. Novorossisk'de buğday silolarıyla elli petrol deposu tahrip edildi. Bu gelişmeler bir dönüm noktası oldu ve 2 Kasım'da Rusya 5 Kasım'da İngiltere sırasıyla Osmanlı İmparatorluğuna karşı savaş ilan ettiler.

Osmanlı İmparatorluğunun savaşa girmesi ile savaşta çok sayıda yeni cephe açıldı

Sitemizde sizlere daha iyi hizmet sunulabilmesi için çerezler kullanılmaktadır. Hizmetlerimizi kullanarak çerez kullanımına izin vermiş olmaktasınız.