MürefteMürefte, İstanbul'dan 227 kilometre uzakta Tekirdağ ili Şarköy ilçesine bağlı bir kasabadır. En büyük özelliği üzüm bağları ve şarap sahili tabir edilen bölgesidir. Türkiye'nin şarap üretiminin %30'u burada yapılıyor. Mürefte 'ye İstanbul'dan gitmek için TEM Otoyolunu kullanıp, Kınalı çıkışından Tekirdağ yönüne devam etmek gerekiyor. Tekirdağ'dan sonra Karıştıran sapağından Şarköy istikametine doğru gidiyorsunuz. Yolculuk İstanbul'dan yaklaşık 3,5 saat sürüyor. Mürefte civarında 5'i büyük 30 civarında şarap tesisi vardır. Türkiye'deki ilk şarap müzesi Mürefte'dir. Sahilinde küçük bir meydanı, uzun bir iskelesi ve balık lokantaları, birkaç banka ATM'si bir ilköğretim, bir lise ve bir sağlık ocağı bulunur. Sağlık Ocağı merkez ve bağlı 9 köye hizmet vermektedir.

MürefteYazlık bir belde olduğundan yazın nüfus sayısında artış yaşanmaktadır. Daha çok İstanbul ve çevresinden insanların rağbet ettiği, modern yerleşimi ile beğenilen Mürefte'nin denizi derin ve temizdir. Yaz kış yeşil kalan zeytin ağaçları ve masmavi denizi Mürefte'yi maviyle yeşilin böyle uyumlu buluştuğu ender yerlerden biri yapmaktadır. Akdeniz ikliminin hüküm sürdüğü Mürefte 'de, ılıman iklim koşullarından ötürü genellikle zeytin üretimi ve üzüm üretimi gerçekleştirilmektedir. Buna ek olarak Mürefte'nin köylerinde son zamanlarda kiraz üretimi de ağırlık kazanmıştır. Mürefte'nin Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinde tarihi önemi büyüktür. Bu konuda devlet arşivlerinde yapılacak büyük çaplı bir araştırma Mürefte'nin geçmişini gün ışığına çıkaracaktır.

MürefteMürefte, Cumhuriyetin ilanından sonra Tekirdağ iline bağlı ilçe merkezi olup nüfusun fazlalığını Rumların teşkil ettiği kozmopolit bir bölge olarak karşımıza çıkmaktadır. 1920 yıllarında 1000 Rum, 200 Türk ve 3 Hane Ermeni Yaşamaktaydı. 1926 yılında hiç ekalliyet kalmamış olup 1936 Montrö antlaşması ile de tamamen bölgeden ayrılmıştır. 1925 yılında Şarköy Gelibolu Sancağından Tekirdağ vilayetine dahil edilince Şarköy veya Mürefte'nin Kaza olma durumu çok ilginçtir. Çünkü bu tarihte Mürefte ilçe merkeziydi, T.B.M.M. Mürefte'yi ilçe merkezi olarak kabul ettiğine dair telgrafın Mürefte'ye gelmesi üzerine eşraftan KARA ALİ ve ENVER AĞANIN birlikte hazırladıkları bir demet lahana ve pırasayı allayıp pullayıp üzerine 'MÜREFTE ALDI KAZAYI, ŞARKÖY ALDI PIRASAYI' şeklinde taciz edici şekilde Şarköy'e göndermişlerdi. Şarköy'ün o tarihte ileri gelenlerinden BULGURLU AHMET ve MEHMET AĞALAR da bu durumu hazmedemeyip bu çirkin olayı Ankara hükümetine iletmiştir. T.B.M.M.de yeniden oylama yapmış ve zamanın Kırklareli Milletvekili Merhum Şevket Kıran desteğiyle ilçe merkezliği Mürefte 'den alınmış Şarköy'e verilmiştir. O tarihten itibaren Mürefte Şarköy'e bağlı Bucak merkezidir. 1946 yılında Behçet Mutuk'un çabaları neticesi Mürefte 'de yeniden belediye teşkilatı kurulmuştur.

MürefteBugünkü Mürefte'nin bu hale gelmesinin esas mimarları Kazım Dirik Paşa ile 1936 yılında bucak müdürü olan merhum Kemal Karol Bey'dir. Mürefte'nin şehircilik planı Kazım Dirik Paşa tarafından bizzat yaptırılmıştır olup şehir içerisindeki tüm yollar doksanar derece ile kesiştirilmiştir.


MürefteAncak yeni çıkarılan büyükşehir kanunuyla Tekirdağ büyükşehir statüsüne getirilmiştir. Böylece tüm belde belediyeleri kaldırıldığı için Mürefte belediyesi de kaldırılmış olup Şarköy'ün bir mahallesi haline getirilmiştir.

Lale Devri

MürefteLale devrinde 'KÜÇÜK İSTANBUL' OLARAK adlandırılan ve Lale devrinin tüm ihtişamını yaşayan bu bölge, büyük Lale ve Gül bahçelerinin bulunduğu, her türlü eğlence aleminin yapıldığı, büyük bir ticaret merkezi olarak, tarihin içinde erimiş bulunan Mürefte, Eriklice, Tepeköy ve Hoşköy.

650 yıllık taş kalıntılarının bulunduğu, amforaların denizden çıkartılarak evlerde testi olarak kullanıldığı, Manastır ve Kiliselerinden, tarihi eserlerin bulunulduğu; saklı kalmış bir Mürefte.

MürefteYukarıda Cami'nin karşısında bulunan hamam, halen Müreftelilere zengin bir yaşlının hovarda oğluna baktığı gibi bakmakta ve tarihi değeri olan büyük bakır kazanını adeta yalvararak geri istemektedir. Bu hamamın karşısında Rumlardan kalma ve şarap deposu olarak kullanılan halen faal yapının köşesindeki demir kapının üzerinde hicri 1299 yazısı tarihi binanın yaşını ortaya koymaktadır. Sahipleri tarafından kullanılmayan bu bina gördükleri depremleri, yangını ve hovardaca kullanıldığını Mürefte'lilere haykırmaktaydı. Bu binanın ikinci katında bulunan deniz manzaralı oda tavanında adeta Leonardo Da Vinci'nin fırçasından çıkmış gibi bugün değeri ölçülemeyecek şekilde renk armonisi aks eden, mitolojik bir resim mevcuttur.

1910 lu yıllara kadar Kirazlı sırtlarında bir yel değirmeninin bulunduğu, yine aynı yıllarda Lisenin yanındaki yolun SARRAFLAR Çarşısı olarak kullanıldığı gizemli ve hayranlık duyulacak Mürefte. Bir çok sarnıçlı Rum evleri vardır.

Mürefte ve Şarap

MürefteŞarabın anavatanının Anadolu olduğu bilinen bir gerçek. Milattan önce 3 binlerde, Anadolu'da şarap üretimi yapılıyormuş. Mürefte, Hoşköy, Gaziköy'deki kazılarda çıkan amforalar da bu bölgenin Anadolu'daki ilk şarap üretim bölgesi olduğunun ipuçlarını veriyor.


Mürefte1650-1900 yılları arasında bu bölgede üretilen şaraplar Avrupa'ya ihraç ediliyordu. Mürefte 'de Rum nüfusun yoğun olması, bağcılığa uygun toprak yapısı şaraplarının da kaliteli olmasını sağlıyordu. Şaraplar deniz ulaşımı ile gemilerle ihraç ediliyordu.


MürefteMübadele ile Mürefte 'den göç eden Rumlardan kalma şarap mağazaları yerli işletmeciler tarafından devam ettirildi. Bugün için adını bölgenin en yüksek tepesinden alan Doluca Şarapları, Mürefte 'de üretiliyor olup, dünyaca tanınan bir marka haline gelmiştir.


MürefteMürefte 'de; Doluca dışında, Kutman Şarapçılık, Bağcı Şarapçılık, Aral Şarapçılık, İ.Oral Şarapçılık, Koçer Şarapçılık, Game Şarapçılık, Uygar Şarapçılık, Aker Şarapçılık, Sevilen, Hastürk Şarapçılık, Perçin Şarapçılık, Ganos Şarapçılık gibi irili ufaklı 26 şarap işletmesi bulunmaktadır.


MürefteBölgede beyaz üzümlerde; Semilyon, Yapıncak, kırmızı üzümlerde; Gamay, Şensu, Papazkarası üzümleri başı çekmektedir. Son dönemde Kabarnet, Merlot gibi diğer üzüm çeşitlerine yönelme olmakta, az da olsa bu üzümlerden yapılan şaraplar raflardaki yerini almaktadır.



Mürefte  Mürefte  Mürefte  Mürefte  Mürefte
Mürefte  Mürefte  Mürefte  Mürefte  Mürefte

Şalgamlı Şalgamlı kasabası, Tekirdağ ili Hayrabolu ilçesi Mülki sınırları içerisinde bulunmakla birlikte, Hayrabolu ile Malkara ilçelerini bağlayan karayoluna 3 km mesafede ve her iki ilçeye mesafesi eşit olacak uzaklıkta yani 25/26 km.dir. Kasaba halkının tamamı Pomak'tır.

ŞalgamlıŞalgamlı Kasabası 93 harbi (1877/1878 Rus–Osmanlı Savaşı) ve sonrasında Bulgaristan'ın Plevne ve Loveç/Lofça (Rahva/Rahova) tarafından Belaslatin ve Kneje kasabalarına yakın 7-8 köyden (Breste, Çohmakovski, Koynare, Kumarevo, Popitsa, Selenik, Kneje ve Belaslatin) ile Filibe ve Silistrenin Hezergrad tarafından göç eden 40 aile ve daha sonraki yıllarda bunları takip eden küçük ve münferit Pomak ailelerin şu an yaşadıkları Tekirdağ ilindeki Şalgamlı kasabasına göç etmesi ile kurulmuştur.

Şalgamlı14 Ekim 1898 Tarihinde Bulgaristan'ın Plevne ve Loveç/Lofça (Rahva/ Rahova) tarafından Belaslatin ve Kneje kasabalarına yakın 7-8 köyden (Breste, Çohmakovski, Koynare, Kumarevo, Popitsa, Selenik, Kneje ve Belaslatin) ile Filibe ve Silistrenin Hezergrad köylerinden muhacir olarak gelen Pomaklar, Hayrabolu eşrafından Mustafa Bey'in eşi Hatice Hanım ile Karacakor kariyesi (Karacagür köyü) eşrafından Rasim Ağanın sahip oldukları ve bölgede şalgam bitkisinin yoğun olarak yetiştiğinden adı Şalgamlı Çiftliği/Merası olarak geçen yerde iskan edilmişlerdir.

ŞalgamlıHayrabolu Şalgamlı karyesindeki (Mezra) çiftlik, Osmanlı hükümeti tarafından Hayrabolu eşrafından Mustafa Bey'in eşi Hatice Hanım ile Karacakor kariyesi (Karacagür köyü ) eşrafından Rasim Ağadan satın alınması için Osmanlı Hükümeti'nin devlet daireleri arasında yazışmalar ve çalışmalar yapılmıştır. 16 Mart 1900 tarihinde Hayrabolu eşrafından Mustafa Bey'in eşi Hatice Hanım'ın kısmen sahip olduğu Şalgamlı Çiftliği merasının Pomaklar tarafından işgal edildiği gerekçesi ile mahalli yetkili, devlet dairelerden bu işgalin önlenmesini talep etmiştir. Bunun yanında 15 Mayıs 1900 tarihinde Pomaklar iskan edildikleri Hayrabolu Şalgamlı Çiftliği'nde, çiftlik sahibi olduğunu öne süren Mustafa Bey, Pomakları başka bir bölgeye iskan etmek istemiş, bunun üzerine Pomaklar Devlet yetkililerine Mustafa beyi şikayet ederek gerekenin yapılmasını istemiştir.

Şalgamlı30 Mart 1901 tarihinde Pomakların Şalgamlı Çiftliği'nde iskanları sırasında işlerin takibi için Osmanlı hükümeti Abdurrahman Bey adlı Memuru tayin etmiştir. Ancak yaptığı bazı usulsüz işlemler nedeni ile hakkında tahkikat yapılarak görevden alınmıştır. 1 Nisan 1901 tarihinde Hayrabolu Şalgamlı merasına sonradan Bulgaristan'dan gelen ve kendiliğinden devletten habersiz yerleşen ve Karacagür arazisine tecavüz/işgal eden bazı Rahova göçmeni Pomakları Hayrabolu dahilinde başka mahallere (köylere) nakil edilmiştir.

Şalgamlı25 Şubat 1901 tarihinde Şalgamlı Çiftliği / kariyesine yerleştirilen Pomaklar tarafından Karacagür'lü Rasim ağa ve Hayrabolu'lu Mustafa Bey'e mera bedeli ödenmesi ve meranın Pomaklara taksim edilmesi kararlaştırılmış olup, 13 Ağustos 1909 tarihinde Şalgamlı mezrasında iskan edilen Pomaklara verilen araziden Karacagürlü Rasim Ağa'nın varislerine ve Ziraat bankasına rehinli olan tarlaların bedelinin ödenmesi ve Pomaklara mera ve tarlalarını kullanma ve tasarruflarının tasdik edilmesi için dönemin Maliye bakanlığına bildirilmiştir. 15 Ağustos 1909 tarihinde Pomaklara tahsis edilen araziden Karacagürlü Rasim ağanın veresisin düşen tarlaların bedeli mahalli duyun-ı gayr-i muntazama defterine ithali suretiyle ödenmiş ve Şalgamlı Çiftliği adı ile anılan merada Şalgamlı Köyü kurulmuş ve günümüze kadar hayatlarını idame ettirmişlerdir.

ŞalgamlıKöyün ilk kuruluşunda çoğunluğun geldiği Bulgaristan'daki Köylerin adlarını mahalle adları vererek Koynare, Cuhrlski, Çomakhov ve Breste adlarında 4 mahalleden oluşan şalgamlı köyü 23 Ekim 1993 tarihinde belde sıfatı ile belediyelik olmuş ve geçmişte önemli hizmetleri olan ve Muhtarlık yapan önemli şahsiyetlerin soy ismi olan KAYA, DİRİK ve İŞÇAN olarak anılan mahallere dönüşmüştür.

ŞalgamlıYeni çıkarılan büyükşehir kanunu neticesinde Tekirdağ ili büyükşehir statüsüne geçtiği için tüm belde belediyelerinde olduğu gibi Şalgamlı'da da belediye kaldırılmış ve tek parça halinde Hayrabolu'nun mahallesi haline getirilmiştir.

ŞalgamlıKasabada Türkçenin yanında Pomakça (Slav dil gurubundan) dili konuşulmaktadır. Pomakçayı yaşlılara oranla yeni yetişen nesil daha az kullanmaktadır. Burada genellikle hayvancılık olarak büyük baş ve küçük baş, çiftçilik olarak ise ayçiçeği, hububat, şekerpancarı ve pirinç tarımı yapılır.

Şalgamlı Şalgamlı Şalgamlı Şalgamlı Şalgamlı Şalgamlı Şalgamlı Şalgamlı Şalgamlı Şalgamlı Şalgamlı Şalgamlı

HoşköyTekirdağ'ın Şarköy ilçesine bağlı bir kasabadır. 1969 yılında belediye ilan edilmiştir. Yeni büyükşehir kanunu neticesiyle de belediye teşkilatı kaldırılıp Şarköy'ün mahallesi haline getirilmiştir. 2013 yılı itibariyle 1.718 kişi yaşamaktadır.


HoşköyKasaba halkının çoğu 1923 mübadelesi ile köye yerleşen Bektaşi ve Türkmen mübadillerdir. Sarı Keçeli Türkmenleri, Yunanistan'ın Selanik iline bağlı Vardar nehri yakınında bulunan Gevgeli ilçesi, Nutya, Kara Sinanlı, Alçaklar, Vodina, Kılkış, Mayadağ, Poroy köylerinden mübadele ile göç ettirilmiştir. Bu bölgenin iklim kosulları Fransa'nın Bordeaux bölgesine çok benzemekle birlikte Bordeaux'dan daha ılıman oldugu söylenebilir. Yapılan bagcılık türü yine Fransa'nın Bourgogne bölgesiyle önemli benzerlikler gösterir. Araziler oldukça küçüktür. Kasaba halkı geçimini genelde zeytin ve üzüm yetiştiriciliği ile sağlamaktadır. Bölgenin en büyük balıkçı barınağı da Hoşköy'de bulunmakta olup her zaman taze balık bulma imkânı vardır. Hoşköy, İstanbul'a 240, Tekirdağ merkezine ise yaklaşık 100 km uzaklıktadır.

GANOHORA - Bir Bizans Metropolü

HoşköyKuruluşu antik çağlara dayanan kasaba M.Ö. 1.yüzyılda Yunanlılar tarafından bir koloni şehri olarak kurulmuştur. Bizans döneminin din merkezi olan GANOHORA (Ganos - Gaziköy ve Hora - Hoşköy) metropolitliği civarında 6 kadar manastır bulunduğu söylenmektedir. Ganos (Işık Dağı), eski dönemde hristiyanların "Kutsal Dağ" kabul ederek hacı olmak için uğradıkları 980 metre yükseklikteki bir dağdır. Bu bölgede yer alan manastırlarda rahipler kendi yiyeceklerini üretiyorlar, üretim fazlasını diğer yerleşim bölgelerine satıyorlardı. Ganohora kıyılarında gemilere yüklenen ürünler, deniz ötesi birçok metropole sevk ediliyordu. Amforalar ile taşınan şaraplar bu bölgeyi amfora üretim merkezlerinden biri haline getirmiştir. Bölgedeki şarap üretiminin yoğunluğunu Ganos mühürlü amforalara Akdeniz'in doğu ve batı ucundan, Marmara Denizi ve Karadeniz'in hemen her köşesinde rastlanmasından anlayabiliriz.

HoşköyZeytin ve şarap üretiminin gözde merkezlerinden Ganahora'nın tam karşısında zengin mermer yatakları ile ünlü Prokenessos (bugünkü Marmara Adası) bulunmakta idi. Bu iki merkez arasında yoğun bir deniz ticareti olduğu varsayımından yola çıkarak geçtiğimiz birkaç yıl içinde yapılan araştırmalar sonunda Marmara Adası kıyılarında çeşitli devirlere ait tam 13 adet gemi enkazına rastlandı. Adanın Tekmezar Burnu'ndaki bir batığın yaklaşık 20 bin amfora taşıması ise eski çağlarda bu bölgedeki üretimin ve ticaretin kapasitesine ilişkin en çarpıcı örnektir.

Bölgede yüzyıllardır manastırlardaki papazlar tarafından Kolorko, Yapıncak, Kınalı Yapıncak, Gamay ve Sémillon gibi birçok üzüm türünden şarap üretilmiş.

St. İoannis Theologos Manastırı

HoşköyBölgedeki manastırlar içinde günümüze ulaşan tek kalıntı olma özelliğine sahiptir. Papaz Dionysuis (doğum adı ; Kalafatis) tarafından 1865 yılında yapılan manastırın inşaatı 49 yılda tamamlanıyor. 1865'de yapılan bu manastır, daha önceki bir Bizans manastırının kalıntıları üzerine inşa ediliyor. Yapım tarihi tam olarak bilinmeyen Bizans manastırının ise İstanbul alınmadan önce yapılmış olduğu tahmin ediliyor. Bu arazinin Bizans manastırından da önce mezarlık olarak kullanıldığı biliniyor. Mezarlık 5.ve 6. yüzyıla tarihleniyor.

(Bu bilgiler Melen Şarapçılığın internet sitesinde yer alan Patrikhane'den alınan Eklisiastiki Alithia dergilerinden derlenmiştir.)

HoşköyŞarap üretimindeki tarihsel süreklilik amfora imalatı için de geçerli. Bölgedeki madensel yönden zengin sulardan elde edilen çamur amfora, tuğla, kiremit, çanak ve çömlek imalatında kullanılıyordu. Mürefte limanından Marsilya'ya daha sonra "Marsilya Kiremiti" olarak tanınan kiremit türünün ihraç edildiği bilinmektedir. Hoşköy'de bir süre öncesine dek birçok aile, geçimini fırınlarda pişirerek ürettikleri toprak kaplardan ve kiremit - tuğla ocaklarından sağlıyordu.

Osmanlı döneminde bölgede büyük ölçüde rum nüfus barınmaktaydı. Rumca'da Hora olarak anılan Hoşköy'ün 1800'lerde nüfusu 15.000 civarındaydı ve eski kayıtlarda Hora'da 40 kadar doktor olduğu söyleniyor.

Hora Feneri

Hora FeneriAbdülmecit tarafından 1861 yılında Fransızlara yaptırılmıştır. Tamamen metal (demir) olan fenerin yapımında kaynak kullanılmamış, metaller civata ile tutturulmuştur. Yerden yüksekliği 20 metre ve bir o kadar da temelinin bulunduğu söylenmektedir. 96 kristalden meydana gelen fener kendi ekseni etrafında 360 derece dönerek görev yapar. Her tam dönüş 20 saniyede gerçekleşir ve bu sürede 4 kez çakar. Eskiden gaz lambası ile çalıştırılan fener şu an elektrikle çalıştırılıyor.

Hora Feneri2007 yılı Haziran ayında yapılan ihale ile kiraya verilen Hoşköy Feneri'nin önümüzdeki yıllarda restorant olarak değerlendirilmesi bekleniyor.



Nasıl Gelebilirsiniz ?

HoşköyHoşköy, İstanbul'a 260 ,Tekirdağ merkezine ise yaklaşık 100 km uzaklıktadır. Hoşköy'e gitmek için TEM Otoyolundan gidip, Kınalı çıkışından Tekirdağ yönüne devam etmek gerekiyor. Tekirdağ'dan sonra da Şarköy istikametine doğru gidiyorsunuz. Yolunun 48. kilometresinde Karıştıran'dan güneye ayrılan 38 km'ik yolla önce Şarköy'e ulaşılır. Bu yol oldukça iniş çıkışlı ve virajlıdır. Ancak bölünmüş yol çalışmaları hala devam etmektedir. Şarköy'den Mürefte istikametine ilerleyerek Şarköy - Hoşköy arası zeytin ve üzüm bağları ile süslenmiş, yazlık sitelerin yan yana sıralandığı 20km.'lik yola devam edeceksiniz. Şarköy'den sonra sırasıyla Eriklice, A.Kalamış, Mürefte, Hoşköy ve Gaziköy geliyor. Yolculuk İstanbul'dan yaklaşık 3,5 saat sürüyor.

HoşköyOtobüsle gelmek isterseniz, Şarköy Seyahat ve İstanbul Seyahat otobüs firmaları ile yazın her saat başı İstanbul'a araç bulmak mümkündür.
Şarköy Seyahat: 212 658 17 66 - 67
İstanbul Seyahat: 212 658 26 26

Hoşköy'ü Tekirdağ iline bağlayan Uçmakdere sahil yolu oldukça virajlı bir yoldur ancak manzarası uğruna bu yoldan gelmeye de değer. Tekirdağ'dan sonra Naip, Yeniköy, Uçmakdere, Gaziköy hattından Hoşköy'e ulaşabilirsiniz. Bu yol daha kısa olmakla beraber eşsiz bir manzara sunmaktadır. Yolun asfaltlanması yeni bitirilmiştir.

Görülecek Yerler.

HoşköyHoşköy'de zeytinlikler ve bağlar arasında yürüyüş yapabilir, taze balık eşliğinde şarabınızı yudumlayabilirsiniz. Sabah erken kalkanlar denizden doğan güneşi seyredebilirler. Fener burnundaki kayadan midye çıkarıp yiyebilir, akşam üzeri çay bahçelerinde okey oynayabilirsiniz.

Gaziköy: Hoşköy'e 4 km uzaklıkta deniz kenarında yer alan Gaziköy küçük bir sahil kasabasıdır.

Uçmakdere: Eşsiz bir vadide yer alan köy, eski evleriyle ve sahiliyle görülmeye değer. Burada uzun yürüyüşler yapabilir, denize girebilirsiniz.

Güzelköy (eski adıyla Melen): Hoşköy'ün hemen arkasında yer alan Güzelköy, çevresindeki bağları, taş evleri ve konukseverliğiyle çınar ağaçlarının kapladığı meydandaki kahvelerinde konuklarını ağırlamaktadır.

Tarihi Manastır Kalıntısı : Melen Şarapları'nın arazisi içinde yer alan bu eski manastır Hoşköy'le Güzelköy arasında yer almaktadır.

Nerede Kalınır ve Ne Yenir?

Başkır Pansiyon, Hoşköy Tel: 282 538 64 55
Hasan'ın Yeri Pansiyon, Hoşköy Tel: 282 538 62 19
Pınar Pansiyon, Hoşköy Tel:0 282 538 62 23
Deniz Rest. ve Motel, Hoşköy Tel : 282 538 66 71
Sohbet Motel, Şarköy Tel: 282 518 14 00
Minka Otel-Restoran, Mürefte Tel: 282 528 83 84
Ayvaz Panisyon, Mürefte Tel: 282 528 75 25
Huzur Pansiyon, Mürefte Tel: 282 528 93 68
Marina Restoran, Mürefte Tel:282 528 89 29
Bayram'ın Yeri Pansiyon ve restoran, Gaziköy Tel: 282 538 63 00
Mocamp Çınar, Uçmakdere Tel: 282 525 10 18 - 525 11 03

HoşköyHoşköy'de bakkal, market, kuruyemişçi ve manavlarda her aradığınızı bulabilirsiniz. Haftalık pazar perşembe günü kurulur. Sahil yolu üstünde internet kafe, çay bahçeleri ve dondurmacılar bulunmaktadır. Hoşköy Dondurmacısı'nın dondurmaları çok lezzetlidir mutlaka tadına bakın.

Sağlık ocağı mevcuttur. Sağlık Ocağı yarım gün çalışmasına rağmen günün her saati doktora ulaşabilirsiniz. Ayrıca Şarköy'de Devlet Hastanesi bulunmaktadır.

Hoşköy Sağlık Ocağı Tel: 282 538 61 51
Şarköy Devlet Hastanesi Tel:282 518 18 86
Bölgenin fay hattı üzerinde olması sebebiyle kaynak sularına rastlanmakta olup Özkaynak şirketine ait tesislerde "Özgü" markalı doğal maden suyu üretilmektedir.

Türkiye'nin İlk Butik Şarabı

HoşköyBugün de Türkiye'deki butik şarapçılığın en kaliteli örnekleri üretiliyor bölgede. Türkiye'nin faaliyeti sürdüren en eski şarap imalatçılarından Çetintaş ailesi tarafından üç kuşaktır üretilen "MELEN" şaraplarının kalitesi ve tadı mükemmel.

Üstelik şarap şişelerinin üzerinde yer alan amblem Ganos amforalarının üzerindeki mühürü anımsatıyor.

Hoşköy Ganos fay hattının tam üstünde olması nedeniyle tarih boyunca sık sık depremler geçirmiş, en son 1912 depreminde yerle bir olmuştur. 1999 depreminde ise İlköğretim Okulu kullanılamayacak hale gelmiş olup 2002 yılında yeni okul inşaatı tamamlanmıştır.

Denizi temiz ancak çakıllı olan Hoşköy, poyraza açık olması nedeniyle yaz mevsiminin büyük bölümünü rüzgarlı geçirir. Liman içinde yer alan müzikli çay bahçeleri dışında eğlence yeri yoktur ancak sessiz ve el değmemiş ortamlarda tatil geçirmeyi sevenler için ideal bir mekandır.

SağlamtaşSağlamtaş Malkara ilçesine 33 km uzaklıkta, 2.136 nüfuslu bir yerleşim yeridir. 1959 yılında Bukrova isminin değişmesi ile Sağlamtaş adını almıştır.

Şimdiki yerine Bulgaristan'ın Tırnova şehrinin Selvi Kasabasının Bukrova Köyünden hicri 1299- Miladi 1883 yılında gelmiş, Kalaycı çiftliğini Enver Bey ismindeki bir beyden satın alarak bir yıl sonra, Hicri 1300, Miladi 1884 yılında şimdiki yerine Bukrova ismi ile kurulmuş ve hükümete kaydolmuştur. Köy kurulduktan kısa bir süre sonra Orta Caminin kuzey doğusunda bir medrese yapılmış ve Arapça yazı ile köy imamları çocukları okutmaya başlamışlardır.

Sağlamtaş1919-1922 tarihleri arasında kurtuluş mücadelesine katılan köy halkı geri döndüğü zaman, düşmanlar köyü terk ederek kaçmışlardır. Kurtuluş Savaşı başarı ile sonuçlanıp bağımsızlığa kavuştuğumuzda, 16 Kasım 1922 yılında Bukrova Köyü de düşmandan temizlenmiştir. Bu nedenle 1973 tarihinden itibaren her 16 Kasımda Sağlamtaş Kurtuluş Bayramı törenleri düzenlenmektedir.

Sağlamtaş, 1971 yılına kadar köy statüsünde olup, muhtarlık teşkilatı ile idare edilmiştir. Belediye teşkilatı 4 Haziran 1972 tarihinde kurulmuştur. Yeni Büyükşehir kanununa göre belediye teşkilatı kaldırılmış olup Malkara'nın bir mahallesi haline getirilmiştir.

SağlamtaşSağlamtaş'ın ekonomik yapısı tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır. Gelişmiş modern alet ve araçlarla tarım yapılmaktadır. Önceleri sadece mısır üretimi yapılırken, bugün gelişen imkanlarla buğday, ayçiçeği, soğan, kabak, pancar ve bağcılık üretimi yapılmaktadır. Eskiden yerli cinslerle yapılan hayvancılık faaliyetleri boyut değiştirerek, bugün tamamen kültür ırkına dönük hayvancılık faaliyetleri yapılmaktadır. Malkar Köylere Hizmet Götürme Birliği kurulup hizmet vermeye başladıktan sonra hayvanların hem sayısı hem de kalitesi artarak, bugün günde on ton süt üreten bir yer durumuna gelmiştir.

SağlamtaşSağlamtaş halkı sosyal açıdan sade bir yaşantıya sahip olup, gelenek, görenek, örf ve adetlerine bağlıdır. Sağlamtaş'ın güvenliği devlet tarafından sağlanmaktadır.

Sağlamtaş'ta Tarım Kredi ve Kalkınma Kooperatifi olmak üzere 2 adet kooperatif bulunmaktadır. Haftada bir, Cumartesi günleri pazar kurulmaktadır. Tarımsal araçların yapımı ve ıslahına yönelik faaliyetleri sürdüren küçük el sanatkarları bulunmaktadır.

Kamuya ait 2 kuruluş mevcuttur. Bunlar T.E.K. İşletmesi ve Sağlık Ocağıdır. Ayrıca Gazi İlköğretim Okulu ve Cumhuriyet İlköğretim Okulu olmak üzere 2 ilköğretim okulu vardır. 1 futbol, 2 voleybol ve basketbol olmak üzere sportif sahaları bulunmaktadır.

SağlamtaşSağlamtaş'ın güneye bakan kısmında çam ormanlığı, doğu ve kuzey bölgelerinde ise tarım arazileri bulunmaktadır. Batı tarafında ise komşu mahalle Çınarlıdere bulunmaktadır. Çınarlıdere, Kalaycı, Esendik ve Bulgur Sağlamtaş'a komşu olan mahallelerdir.

Işıklar Dağlarının derinliklerinden gelen suların toplanarak oluşturduğu bir akarsuyun kenarına kurulu olan Sağlamtaş'ta halkın geçim kaynağı genel olarak tarım ve hayvancılıktır. Sağlamtaş'ın 15 Bin dekar ekilir arazisi, 3500 Adet büyükbaş hayvan, 1200 adet küçükbaş hayvan mevcuttur.

SağlamtaşAyrıca Sağlamtaş'tan Malkara'ya hafta içi her gün 1 saat arayla servis mevcuttur. Sağlamtaş'tan Tekirdağ'a sabah ve öğle saatlerinde iki servis kalkmaktadır.

Cumartesi günü merkezde halk pazarı kurulmakta ve çevre mahallelerden birçok insan alışveriş yapmak için Sağlamtaş'a akın etmektedir. Halk pazarında gıdadan giyime, temizlik ürünlerinden küçük ev eşyalarına her türlü ürün bulunmaktadır.
SağlamtaşBugünkü Sağlamtaş , tarihte "93 Harbi" olarak bilinen 1877-1878 (Rumî 1293) Osmanlı-Rus Savaşından sonra Bulgaristan'dan Türkiye'ye göç edenler tarafından kurulmuş bir köydür. Osmanlı-Rus Savaşı sırasında diğer Balkan ülkelerinde olduğu gibi Osmanlı egemenliğinden kurtulmak amacıyla Bulgarlar, Ruslardan yardım istemiş ve Ruslar da yardım amacıyla Bulgaristan'a girmiştir. Bulgar halk milisleri (Komitacı) ile işbirliği yapan Ruslar Türk yerleşim bölgelerini basarak halkı toplu kıyıma uğratmaya başlamış; mallarını da yağmalamıştır. Bu durum karşısında Türk ve Müslüman halk çareyi Türkiye'ye göç etmekte bulmuş ve büyük kafileler halinde aylar süren uzun yolculuktan sonra zulüm, açlık ve hastalık sefaletinden kurtulabilenler Türkiye'ye gelmişlerdir.

Bugünkü Sağlamtaş'ı Dobromirka, Bukurovo ve Provadia Köyü ile Kırcaali, Varna yöresinden gelen muhacirler oluşturmaktadır.

SağlamtaşBüyük kafileler halinde gelen insanlar, önce Trakya'nın değişik bölgelerine yerleştirilmiş; üç-beş yıl içinde de buralardan bugün yaşadıkları yerlere dağıtılmışlardır.

Köye gelenlerin çoğunluğu Bukurovo ve Dobromirka köylerindendir. Bu köylerin Bulgaristan'da yerleşimi Selvi, Tırnova ve Pazarcık şehirlerinin yolu üçgenindedir. Bu köyler Deliorman bölgesinde bulunan Selvi (Sevlievo) ilçesine bağlı ve Gabrovo iline kayıtlıdır.

Selvi (Sevlievo) ilçesine bağlı Bukurovo Köyü halkının bir kısmı Balıkesir-Kurtdere Köyü'ne; bir kısmı Tekirdağ-Malkara'ya bağlı Sağlamtaş Kasabası ile Tekirdağ'a bağlı diğer bazı köy ve kasabalara yerleşmiştir. Kurtdereli Mehmet Pehlivan ve ailesi köye Bukurovo Kurtdere köyüne muhacir olarak gelmiştir. Bukurovo Köyü Dobromirka Köyü'nün kuzey-batısındadır ve Dobromirka'ya çok yakındır. Adeta oranın mahallesi gibidir. (2 Km.kadar)

SağlamtaşDobromirka Köyü ikinci Bulgar Çarlığı döneminde kurulmuş ve adını Çar Dobromir'den almıştır. Bu adla köy Osmanlının hakimiyetine girerken beş yüz yıl Osmanlı kayıtlarında ve şimdiki kayıtlarda hiç adını değiştirmeyen köy unvanına sahiptir.

Beşyüz yıl önce Türkler bu köye gelip yerleştiklerinde çok az (30-40 hane) Bulgar yaşarken, zamanla köyde Bulgar nüfus kalmamış ve bunlar başka yerlere göç etmiştir. Osmanlının Balkanları kaybetmesinden sonra köyde hiç Müslüman Türk kalmamıştır.

Köyün şimdiki yerleşimi eski yerleşimin bir km daha aşağı batısına "Aşağı ve Yukarı Mahalle" olarak tekrar kurulmuştur. Eski köy bugün "Yurtluk" denilen bir harabedir ve eski yerleşim yerleri hâlâ belli olmaktadır. Bugün buraya bağ-bahçe yapılıp meyveler dikilmiştir.

Sağlamtaş1877-1878 yıllarında Türkiye'ye göç eden bu insanlar Tekirdağ'ın merkeze bağlı Kaşıkçı, Ferhadanlı, Kazandere, Hacıköy, Bıyıkali köyleri ile Karacakılavuz ve Banarlı beldelerini, Çerkezköy'e bağlı Veliköy ve Kızılpınar beldelerini, Çorlu'ya bağlı Velimeşe beldesini, Malkara'ya bağlı Sağlamtaş beldesini ve yaşadıkları komşu yerleşimler Provadia=Provada (Varna), Knezha=Kanaz (Pleven=Plevne) vb. yerlerden gelen ailelerle birlikte Balıkesir'in merkeze bağlı Kurtdere Köyü'nü oluşturmuşlardır. Bu köyler arasında, akrabalık ilişkileri halen devam etmektedir.

Bugün Bulgaristan'ın Kırcaali, Razgrat, Silistre, Şumnu, Burgaz, Filibe (Plovdiv), Dobrik illerinde şu anda halkın %80'i Türklerden oluşmasına rağmen; Deliorman bölgesinde yer alan Tırnova, Selvi ve Pazarcık yöresinde yok denecek kadar az Türk yaşamaktadır.

SağlamtaşSelvi ilçesinin bugünkü nüfusu 30.000 civarındadır. Dobromirka Köyü'nün işlenebilir toprağı 24.500 dekar, toplam kayıtlı toprakları 35.000 dekardır. Köy büyük balkanın (ormanın) orta kısmına yerleşmiştir. Türkler buraya ilk defa yerleşirken susuzluk çektiklerinden köyün içine çok miktarda su kuyuları kazmışlardır. Bugün Dobromirka ve Bukurovo köylerinin kuzey batısında tarımsal sulama amaçlı büyük bir baraj bulunmaktadır. Köydeki çeşme, dağ ve dere adlarının bazıları hala Türkçedir. Balıklıpınar, Uzunpınar, Karaçalıpınarı, Altındere, Uzunbayır, Yurtlukbayırı, Yalakçeşme, Karaçalı Çeşmesi, Kaynak, Deringöl, Haydaçayır, Haydaharmanı, Karadoyruk, Meşelik gibi terimlerin bugün de kullanıldığı gözlenmektedir.

Gelinen Yöreler

Bukurovo Köyü, Dobromirka Köyü, Kanaz Köyü, Provada Köyü, Kırcaali, Varna, Tırnova yöresi.

Göç Edenler

SağlamtaşBalıkesir Kurtdere Köyü'ne Göç edenler:

Ali Ağalar (Çelik ve Baykurt soyadı taşıyanlar), Ahmet Ağalar (Günay, Öztürk ve Canbay soyadı taşıyanlar), Hıdır Ağalar (Aldemir, Kılıç ve Ecekurt soyadını taşıyanlar), Sarıtaş soyadını taşıyanlar (Sarıtaşların yakın akrabaları Tekirdağ/Çerkezköy'e bağlı Veliköy beldesi ile Malkara/Sağlamtaş beldesindedir.)

Köy Kurulduktan sonra; Cumhuriyet dönemi öncesinde zaman zaman işgallere uğramıştır. Yunanlılar, Bulgarlar köye gelip çeşitli işkencelerde ve insanlık dışı muamelelerde bulunmuşlardır. İnsanları diri diri toprağa gömmüşler, kesmişlerdir. Bu zamanlarda 14 vatandaşı zorlamalarla ipe bağlayıp derin çatak denilen yere götürüp kesmişlerdir. Kurt Mehmet adında biri sağ kalmış ve yoldan geçen at arabacıları tarafından üstündeki taşlar kaldırılarak kurtarılmıştır. Verdiği ifadesinde "Bana Tutturup Kestiler" demiştir. Bu şahıs 2 gün yaşadıktan sonra ölmüş ve köy halkı savaşta olduğu için köy kadınları tarafından gömülmüştür.

1919-1922 tarihleri arasındaki kurtuluş mücadelesine katılan köy halkı geri döndüğü zaman, düşmanlar köyü terk ederek kaçmışlardır. Kurtuluş savaşı başarı ile sonuçlanıp bağımsızlığa kavuştuğumuzda, 16 Kasım 1922 yılında Bukruva köyü de düşmandan temizlenmiştir. Bu nedenle 1973 tarihinden itibaren her 16 Kasımda Sağlamtaş Kasabasında Kurtuluş Bayramı Törenleri düzenlenmektedir.

Hicri 1300-Miladi 1884 yılında şimdiki yerine Bukrova ismi ile kurulmuş ve hükümete kaydolmuştur. 1960 yılında ismi Sağlamtaş olarak değiştirilmiş, 1972 yılında belediyelik olarak Sağlamtaş Kasabası olmuştur. Yeni büyükşehir kanunuyla da mahalle haline getirilmiştir.

Tarım

SağlamtaşSağlamtaş yerleşim konumu itibariyle bir mikroklima olup pek çok ürünün yetiştirilmesine elverişlidir. Genellikle buğday, ayçiçeği ve arpa yetiştirilmektedir ve ayrıca çok az miktarda mısır yetiştirilmektedir. Ayrıca halk kendi ihtiyaçlarını karşılayabilecek miktarda kış sebzelerinden soğan, sarımsak, marul, pırasa yaz mevsiminde de bakla, bezelye, domates, patlıcan, biber, kavun, karpuz, salatalık gibi sebze meyve üretimi yapmaktadır.

Hayvancılık

SağlamtaşHayvancılık kapasitesi oldukça fazla olup günlük süt üretimi yaklaşık 10 ton civarındadır. Büyük baş hayvan varlığı yönünden zengin olup, hayvan ırkları da kültür ya da kültür melezidir. Pek çok aile geçimini süt inekçiliğinden sağlamaktadır. Ayrıca Sağlamtaş'ın doğal yapısı keçi ve koyun yetiştiriciliğine uygundur. Koyun ve keçi yetiştiriciliği yapan aileler de bulunmaktadır.

İklim

SağlamtaşGanos Dağı, Gölcük ve Koru Dağı kuzeyinde uzanan platoyu kaplamaktadır. Bir peneplen alanı içinde olup, rakım olarak 150-200 m. yüksekliğe sahip bulunmaktadır. Kurulduğu yer doğudan gelen akarsuyun kuzey kenarında yer alan uzun bir düzlükte kurulmuştur. Sağlamtaş'ın kuzey ve güney tarafları engebeli arazilerden oluşmaktadır. Irmağın suları yazın kurumakta, kışın ise yağan yağmur ve eriyen karlar neticesinde yükselmektedir. Sağlamtaş ile meranın bağlantısını sağlamak için iki köprü kurulmuştur.

SağlamtaşÇevreye göre alçakta kaldığından kışın sert rüzgarlar ve soğuk havalardan daha az etkilenir. Sağlamtaş Malkara ilçesine bağlı 33 km uzaklıktaki bir mahalledir. Hafta içi saat 18:00'e kadar her saat başı Malkara otogarından minibüs kalkmaktadır. Hafta sonu ise sabah 10:00 öğle 13:00 ve akşam 18:00 de Sağlamtaş'a ulaşım sağlanmaktadır. Şehirler arası otobüslerle gelen misafirler otogarda indikleri taktirde fazla zorlanmadan minibüslere ulaşabilirler.

Tekirdağ'dan ise pazar günü hariç her gün saat 10:00 ve 16:00 da minibüs bulunmaktadır. Tekirdağ sahilinde indiğiniz taktirde fazla zorlanmadan Sağlamtaş minibüslerine ulaşabilirsiniz.

Şarköy istikametinden gelen misafirler Şarköy firmaları ile köprüye kadar gelebilirler. Oradan ticari taksi veya minibüsler ile Sağlamtaş'a ulaşabilirler.

Büyükyoncalı Kasaba Tekirdağ'ın Saray ilçesine bağlı olup ilçesi olan Saray'a 7 Km, Çerkezköy'e 13 Km, Organize Sanayi bölgesine 5 Km, Çorlu'ya 30 Km, İstanbul'a 90 Km mesafededir. Kasaba Istıranca ormanlarının eteklerinde kurulmuş olduğu için bol oksijenli olması dolayısıyla temiz hava ve ormanı, denize yakın olması, sakin ve huzurlu bir yaşam sürülmesi için ideal bir yerleşim yeridir. Kasaba 1989 senesinde belediye olmaya hak kazanmıştır. Bunu takiben İller Bankası tarafından yapılan imar planı uygulanmasında 300 hektar üzerine imar planı yapılmıştır. Ancak Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından 2004 yılında Tekirdağ-Kırklareli-Edirne'yi kapsayan 1/25000'lik çevre düzeni planları yapılmış olup bu planlar içeriğinde 3100 hektarlık bir alan üzerindeki beldenin 1500 hektarlık alanı konuta yapılaşmaya açılmıştır. Bunun sebebi sanayinin yanı başında fakat her hangi bir sanayisi olmayan kasabanın coğrafi konum ve ulaşım olarak tüm merkezlere yakınlığıdır. Çerkezköy Organize sanayi bölgesine yakın oluşu nedeniyle iş istihdamına bağlı olarak nüfusu devamlı artış göstermiştir. 2017 yılı itibariyle nüfusu 10.362 kişidir. Ancak büyükşehir kanununda yapılan değişiklikle Tekirdağ büyükşehir olmuş, tüm diğer beldeler gibi Büyükyoncalı belediyesi de kaldırılarak tek bir mahalle haline getirilmiştir.

BüyükyoncalıKasaba nüfusunun çalışan kesimi %70'i sanayi bölgelerinde bulunan fabrikalarda çalışmaktadır. %30'luk bölümü ise tarım, hayvancılık ve esnaflık gibi alanlarda faaliyet göstermektedir. Büyükyoncalı mahallesi, 1856'da Osmanlı-Rus savaşının ardından Kırım'dan anavatana göç eden göçmenler tarfından 1861 tarihinde kurulmuştur. Kafileler halinde gelen göçmenlerin başlarında bulunan Abid ve Aşır Hoca beylerin önderliğinde bu günkü iskan sahasına yerleşmişlerdir.

Büyükyoncalı1876-1877 Türk-Rus savaşında Saray yöresinden ve bu arada Büyükyoncalı'dan büyük bir nüfus ayrılmıştır. Rus savaşından sonra tekrar gelişen mahalle Balkan Savaşının 1912 yılında çıkmasıyla Bulgar işgali altında kalmış ve 1913 yılında tekrar Türk hakimiyeti altına girmiştir.

BüyükyoncalıBölge, Kurtuluş Savaşı'ndan önce Sevr Antlaşması hükümlerine göre Yunan işgali altında bırakılmıştı. 1920 yılında vuku bulan Yunan askeri hareketi sonucunda Türk Birliklerinin kalıntılarının bir çoğu Çorlu-Vize ve Saray çevresindeki köylere çekilmişlerdir. Trakya'da yer yer müdafaa hareketleri devam ederken Saray ve ona tabi olan köyler silahlı mücadeleye başlamışlarsa da Yunan askerleri tarafından kanlı bir şekilde bastırılmışlardır. Bu olaylar ve art düşünceler dolayısıyla esir toplama amacı güden MİLOS FACİASI'nın başlangıç yerini teşkil etmiştir.

BüyükyoncalıYunan işgali karşısında Anadolu Milli Mücadeleye devam ederken Saray ve yöresi ' Trakya ve Paşaeli Cemiyeti' nin faaliyet sahalarından birini teşkil etmiştir. O günlerde başlayan Büyük Taarruz sırasında alınan Yunan esirlerine karşılık; Yunan işgali altında bulunan Trakya'da Milos Faciası'na Büyükyoncalı 'dan başlayarak Trakya'nın bir çok yerinden toplanan esirleri –asker diye sivil halkı- Edirne-Dedeağaç'tan 'SYRMRA' gemisinin ambarlarında Milos adasına sürmüşlerdir. Bizzat bu sürgün kampında bulunan bir esirin verdiği bir rapora göre 14 Mayıs 1923'te Milos Adasında sivil Türk savaş esirlerinden tifo salgını sonucunda 300'ü ölmüştür. Adaya getirilen esirlerin sayısı 3.800 olup bunların sadece 2.400'ü sağ kalabilmeyi başarabilmişlerdir.

BüyükyoncalıTrakya'nın bu zor günlerinden sonra Büyükyoncalı Lozan Antlaşması hükümlerine göre Yunan askerleri tarafından boşaltılmış ve Türk hakimiyeti sağlanmıştır. Büyükyoncalı Kasabası bu mutlu günü askeri törenle ve yakın çevreninde katılımıyla 1 Kasım Kurtuluş Bayramı olarak kutlamaktadır.

BüyükyoncalıBüyükyoncalı Kasabası'nın adının nereden geldiği hakkında yapılan araştırmalarda birbirine yakın iki rivayete göre de aynı isme (MANİKA) varılmaktadır. Birinde bu bölgede oturan zengin bir Rum beyinin kızı Marika'nın sonradan rivayetten adını alan Manika deresinde boğulması sonucunda, babası kızının hatırasına itafen dereye Manika ve bu yöreye de aynı ismi vermiş olduğundan köy adını buradan almıştır.

BüyükyoncalıDiğer rivayete göre ise; Köyün kuruluşundan önce bahsi geçen derenin kenarında tek başına yaşamakta olan Manik adlı Rum'un sonradan buraya yerleşenler tarafından MANİK-MANİKA'ya dönüşmüştür. Köyün kurulduğu zamanki adı Manika-i Kebir (BÜYÜKMANİKA) köyü aynı isimli Manika-i Sagır (KÜÇÜKMANİKA) köyünden bu şekilde ayrılırdı. Görülen her iki rivayette ortak olan ismin Rum ismi olmasıdır. Ülkemizde önceden verilen yabancı isimlerin Türkçeleştirilmesi sonucunda T.B.M.M tarafından çıkarılan bir kanunla 1960 yılından itibaren Büyükmanika ismi BÜYÜKYONCALI olarak değiştirilmiştir.
Büyükyoncalı Büyükyoncalı Büyükyoncalı
Büyükyoncalı Büyükyoncalı Büyükyoncalı
Büyükyoncalı Büyükyoncalı Büyükyoncalı Büyükyoncalı Büyükyoncalı Büyükyoncalı Büyükyoncalı Büyükyoncalı Büyükyoncalı Büyükyoncalı Büyükyoncalı Büyükyoncalı
Büyükyoncalı Büyükyoncalı Büyükyoncalı
Büyükyoncalı Yoncakent Yoncakent
Büyükyoncalı Büyükyoncalı Büyükyoncalı

KozyörükKozyörük Malkara ilçesine 18 km. uzaklıkta bir yerleşim yeridir. Bir Türkmen Bey'inin çiftliği olan bu yerler eskiden Koz Çiftliği olarak anılırdı. Daha sonraları gelen göçmenler ile Bey'in arası arazi yüzünden açılır. Yörük Bey'i baskılara dayanamayarak yöreyi terk eder. Bu yerleşim yerinin adı da Kozyörük Köyü olarak değiştirilir.

Balkan ve I. Dünya savaşı sırasında kasaba halkı, özellikle Yunan ve Bulgar zulmüne çok uğramıştır. 13.11.1922 tarihinde düşman işgalinden kurtulan köy 1972 yılına kadar muhtarlıkla yönetilmiştir. Her yıl, 13 Kasım'da Kurtuluş Bayramı kutlanmaktadır. 1972 yılında Belediye Teşkilatı kurularak Kozyörük Kasabası adını almıştır.

Yeni büyükşehir kanununa göre belediye teşkilatı kaldırılmış olup Malkara'nın bir mahallesi haline getirilmiştir.

KozyörükMalkara-Hayrabolu yolu üzerinde kurulmuştur. Kuruluş yerinin yer yüzü şekilleri oldukça sadedir. Genelde yayla düzlüğü ve ovalık bir görünüme sahiptir. Rakım Malkara ilçesine göre daha düşüktür. Önemli ovası Dime çayırıdır. Önemli yükselti olarak Kozyörük Korusu adı verilen tepe ile Caferan tepesi gösterilebilir. Arazinin tamamı bu yüzden tarıma elverişli olup, ekilebilir durumdadır. İçinden geçen Kozyörük Deresi ve güneyinden geçen Koca dere olmak üzere iki akarsu vardır. Yazları her ikisinin de suyu kurur.

Turistik yerleri yoktur. Bunun yanında Karaidemir Barajında gerek su avcılığı, gerekse kara avcılığı yapılmaktadır. Kara avcılığında özellikle ördek avı yapılmaktadır. Ayrıca kavaklık, koruluk denilen yerlerde piknik yapılmaktadır.

KozyörükMahallenin ekonomik yapısı tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Başlıca gelir kaynakları tarım ürünleridir. Bunlar; buğday, arpa, ayçiçeği, şeker pancarı, pirinç, yulaf ve sebzeciliktir. Halkın çoğu kendi ihtiyaçlarını karşılamak ve satmak için domates, biber, patlıcan, pırasa, havuç, marul ve ıspanak gibi yılda 50 ton civarında sebze yetiştirmektedir. Bunu yanında hayvancılık yönünden de çok iyi bir potansiyele sahiptir. Malkara Köylere hizmet götürme birliğinin kurulması ile birlikte her köy ve kasabada olduğu gibi Kozyörük'te de hayvancılık hem sayısal, hem de niteliksel olarak çok büyük değişikliklere uğramıştır. Mahallede haftanın Cuma günleri Pazar kurulmaktadır. 1912 yılında yapılan ilkokul binasında eski harflerle eğitim-öğretim hizmetleri verilmeye başlanmıştır. 1928 yılından itibaren Türk Alfabesi ile çalışmalar sürdürülmektedir.
Kozyörük Kozyörük Kozyörük Kozyörük Kozyörük
Sitemizde sizlere daha iyi hizmet sunulabilmesi için çerezler kullanılmaktadır. Hizmetlerimizi kullanarak çerez kullanımına izin vermiş olmaktasınız.