Makale Dizini

Kızılağaç Köyün eski adı YATROZ - YATROS ( Kayalık)`dur. 1293 (Miladi 1878) Osmanlı-Rus harbinde Şipka ( SHIPKA " bölge Pomakçasında kuru ot demektir) geçidi savaşından sonra direnen 4 milyona yakın silahsız pomağın Rus ve Romen orduları tarafından katledildiği, kalanların çok dağınık bir şekilde buraya geldiği anlatılmaktadır. Kızılagaç adı Papuç deresi kenarlarında bolca yetişen kızılağaç ağacından gelmektedir. Köyün ilk sakinleri Bölgede yaşayan Rum`lar iken 1878 savaşında Plevne ve Shipka Geçidi savaşlarında yenilen Osmanlı Ordusunun dağılması ve Müslüman Pomak Türklerinin katledilmesine çok fazla direnemeyerek Avrupa ve Türkiye`nin pek çok bölgesine dağılmaya başlayan Pomaklardan dönemin imamı olan Ahmed Behzad efendinin Taliga adı verilen ve atların çektiği bir kağnı ile Anadolu'ya hareket ettiği, yollarda karşılaştığı yetim Pomak çocuklarını da toplayarak önce Balkaya köyüne yerleştiği ve buradan da boşaltılmış bir Rum köyü oyan YATROZ`a geldiği anlatılmaktadır.

Köy bir Pomak Köyüdür. Köyün Deliorman Pomaklarının gelenekleri ile aynı gelenekleri taşıdığı bilinmektedir. En önemli yemekleri Pomak Pidesi, Kaçamak, Klapanik ( Otlu mısır ekmeği)'dir. Köyün ilk imamı Hacı Ahmed Behzad efendidir. Lakabı Hacı Bego olan Ahmed Behzad Efendi 1950 li yıllarda vefat etmiş olup, topraktan yapma evi halen camiinin yanında ve boş olarak durmaktadır. Doğa ile barışık ve dağlı bir halk olan Şipka Bölgesi Pamoklarının el aletlerinden oyuncaklarına kadar her şeyi doğadan sağlanmaktadır. Kayın ağacının kabuğundan yapılan ilkel zurna (TAROLA), tavşan elmasından yapılan ilaç antibiyotik Bizilak, Sirke ve sarımsakla yapılan saçkıran ilacı, Pren süpürgesi, Zenlika süslemesi bunlara birkaç örnektir.

Kızılağaç Genelde çobanların bildiği ve bu gün yok olma tehlikesindeki bir tür satranç olan Dızık oyunu dikkate değer bir kültür örneğidir. Birkaç avuç içi büyüklüğündeki çukur ve renkli çakıl taşları ile oynanan Dızıkta esas amaç koyunları temsil eden taşların kurtları temsil eden taşlardan ve hamlelerden korunmasıdır.

Kocakarı ilaçları kültüründe ise 40 yıllık sirke ve sarımsak ile saç kıran hastalığının tedavi edildiği bilinmektedir. Bu gün saçkıran solüsyonlarının aynı içerikleri taşıdığı göz önüne alındığında Osmanlı dönemi tıp ilminin halk arasında yaygın olarak bilindiği görülebilir.

Köyün nüfusu 2013 yılı itibariyle 574 olup, köyün ilçe merkezine uzaklığı 23 km. il merkezine uzaklığı ise 79 km.'dir. Köyde sağlık evi bulunmamakta olup, ilköğretim okulu mevcuttur. Alt yapı olarak köyde su şebekesi olmakla beraber kanalizasyon sistemi mevcut değildir. Köyün geçim kaynağı ise, ormandır.