Konularını görmek istediğiniz yerleşimi seçiniz
Tekirdağ, Marmara Denizinin kuzey-batı kıyısında Trakya topraklarında yer alır. Coğrafi konumu sebebiyle stratejik önem taşıyan bir geçit bölgesidir. Şehir, kıyı çizgisinin doğu-batı doğrultusundan kuzey-güney doğrultusuna geçtiği yerde; yarım daire biçimli bir koy kenarında, kısmen vadi yamaçlarında kısmen de yalıyarlar üzerinde, birbirini izleyen basamaklar ile, doğu-batı ve kuzey kesimlere doğru, hızla yayılmış bulunmaktadır.
İ.Ö.197-İ.S.395 Roma askeri müdahalesiyle İ.Ö.197 yılında Trak Kabileleri bağımsızlıklarını kazanırlar. İ.S.46 yılında Trak Krallarından Rhoemetalces III.ün kendi karısı tarafından öldürülmesinden sonra İmparator Cladius, Trakya'yı Romanın bir eyaleti olarak ilhak etmiş, atlı sınıfından bir Procuratoru eyaletin idaresine atamıştır. İmparator Cladius Trakya'yı Romanize etmek amacıyla, Trakya'nın iç bölgelerinde emekli Roma askerlerinin yerleştirildiği iki Roma kolonisi kurmuştur.
Tekirdağ tarihi Trakya ve Marmara bölgesinin tarihinden ayrı düşünülmemelidir. Anadolu ve Yakındoğu ile Avrupa arasındaki göç, istila, ticaret kültür alışverişi gibi her türlü ilişkinin Trakya üzerinden gerçekleşmesi bölgenin en önemli özelliğidir. Akdeniz ve Ege'den gelerek Karadeniz'e geçen ve buradan da büyük nehirlerle Orta ve Doğu Avrupa ile Asya'ya açılan ana deniz yolunun düğüm noktası üzerinde yer alması bölgenin ikinci önemli özelliğidir.
Traklar bugün Trakya olarak adlandırdığımız bölgeye adını veren tarihin en eski ve en göz alıcı kültürlerinden birini yaratan insanlara bugün verdiğimiz bir isimdir. Trak her ne kadar bu isimle adlandırdığımız insanların kendilerini belirtmek için kullandıkları bir tanım olmasa da, artık bu muhteşem kültürü ifade etmek için geçerlilik kazanmış bir sözcüktür. Traklar insanlık tarihinin farklı kültürlerinden birinin yaratıcısı ve ölümsüz kültürel miraslarını bize bırakan insanlardır.