Makale Dizini

Az nüfusuna rağmen merkez ilçeye bağlı Yoğuntaş Bucağı'nın da merkezidir.

Yoğuntaş (Polos) tarihi Roma öncesi, Hellenistik döneme (MÖ 330 – MÖ 30) uzanmakta olan bir yerleşim merkezidir. Polos Hellen (Yunan) dilinde "Yavru" demektir. Ayapolos Kalesi ve eklentileri Bizans ve Roma devirlerinden izler taşıyor olsa da yörede Helenistik zamana ait bilgiler ve buluntular vardır. Kale Barbarlar ve Haçlılar zamanında sürekli biçimde kullanılmış, istihkam ve yönetim merkezi olmuştur. Makedonyalılar ile Atinalılar MÖ 336 yılında burada savaşmışlar ve Atina büyük yenilgiye uğramıştır. Bu savaş (Polos Savaşı) Makedonya Krallığını Perslerle karşı karşıya getirmiştir. Tarihte eski ve yeni Polos'un varlığından söz edilmektedir. Eski tarihler, eski Polos'un çevresinde yoğunlaşmaktadır. Eski Polos MÖ 401 yılında Pers - Yunan savaşlarına katılmış Yunanlı komutan Amiral Anaksibios'un yerini alan generalin adını taşımaktadır. Bu da Polos'un o devirlerde önemli bir yerleşim merkezi olduğunu göstermektedir. Yunan - Pers( İran) savaşlarına savaş muhabiri olarak katılmış, fakat daha sonra perişan duruma düşmüş, dağınık Yunan birliklerine komuta etmek durumuna düşmüş olan Yunanlı filozof- yazar Ksenefon (Ksenophon) bu savaşı ve dönüşü anlatan " Anabasis " ya da " On binlerin Dönüşü " kitabında komutanlar arasında bu değişikliğe değinirken, Anaksibios'un yerine general Polos'un atandığımı söylemektedir. General Polos, Trakya'nın Marmara kıyılarında ticaret kolonilerine karşı savaşlar yapmıştır.

Polos (Yoğuntaş) MÖ 336'daki Makedonya – Atina Savaşından sonra yaklaşık MÖ 350 – 279 yılları arasında İskender'in egemenliği altında yaşamıştır. Yoğuntaş 15. yüzyıldan sonra Fatih İmaretinin vakıf köyleri arasında yer almıştır. Polos adı 1960 yılında Yoğuntaş olarak değiştirilmiştir. Yoğuntaş adının verilmesi yörenin çok engebelik ve kayalık olmasındandır. Polos Kalesi ve barınacaklar için yapılmış olan eklentiler zaman içerisinde tahrip edilmişlerdir. Yüksekçe bir tepede şimdi harabeleri bulunan kale, sarnış ve kalıntılar 1990 yılında Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından koruma altına alınmıştır. Balkan Savaşı'nda Kırklareli Muharebelerinin önemli bölümü Yoğuntaş çevresinde cereyan etmiştir. Kırklareli Bozgununun ilk işaretleri buradaki savaşlarda ortaya çıkmıştır. Bulgarlar 21 Ekim 1912 Salı günü saldırıya geçmişlerdir. Devletliağaç, Karahamza, Eskipolos, Kayalı (Bedre), Malkoçlar, Erikler, Eriklice, Elmacık ve Kadıköy ; Kırklareli Muharebelerinin geçtiği köylerdir. Buralarda çok şiddetli çarpışmalar olmuştur. Balkan Savaşı'nı savaş muhabiri olarak izlemiş bulunan ve daha sonra bu izlenimlerini Bozgun adı altında kitaplaştıran Alman kurmay subaylarından G. Hochwaecheter savaş sahnelerini Polos Kalesinden seyretmiş ve şunları yazmıştır:

"Gece 3. Kolorduya, Erikler-Bedre (Kayalı) arasında olduğu tespit edilen düşman üzerine yürüme emri verildi. Sağda bulunan 7. tümen başka kuvvetlerle desteklenerek Erikler'e doğru ilerliyordu. İkinci kol, birlikte bulunduğumuz 8. tümen ise Kırklareli Kalesi'nden Bedre- Eski Polos yönüne harekete geçti. Daha güneyde bulunan 9. tümen de aynı şekilde yola çıktı. Bulgar öncüleri ile Türkler Eskipolos Tepesi (Kalesi) ve Erikler köyünde karşılaştılar. İlk önce Erikler Köyü zapt edildi. Türk askeri Eski Polos, Bedre (Petre- Kayalı) ile Kadıköy'ü şiddetli yağmur ve soğuk hava, siperlerinde bele kadar çamura gömülmüş halde inatla savunuyorlardı. Kadere ve doğa koşullarına yenilmeyen Türk askeri beş gün süren Kırklareli Muharebeleri sonunda şehri terk etmiş oldu.

"Savaşlar ve arazinin zayıf oluşu zaman içerisinde Yoğuntaş, Karahamza ve Erikler bölgesindeki zengin orman varlığına büyük zararlar verdi. Bugün Erikler ve Karahamza'da orman yok olmamak için direnmekte, arazi büyük bir erozyon altında bulunmaktadır. Orman işletmesinin bu bölgedeki ağaçlandırma çalışmaları başarılı sonuçlar vermiştir. Ancak 1994 yılında hüküm süren şiddetli kuraklık sonucu ağaçlandırma sahalarında büyük tahribat meydana gelmiştir. Doğal koşullar Yoğuntaş ve Kayalı köylerinde ticarete yatkın insanların yetişmesine neden olmuştur. Tabii bunda eski yaşam ve köylerdeki eski kültür geleneğin de rolü vardır. Bugün Kırklareli kent merkezinde Yoğuntaş'tan yetişmiş önde gelen iş adamları ve ticaret erbabı bulunmaktadır. Geçmişi zengin bir köy olan Yoğuntaş yetenekli iş adamı yetiştirmede de bereketli olmuştur.

Bu köyde en çok yapılan köy makarnası adı verilen aslen adı erişte makarna olan bir yemektir. Ayrıca tarhana çorbası çok ünlüdür.

Kırklareli merkezine 20 km uzaklıktadır.

2013 yılı nüfusu 451 kişidir.

Köyde ilköğretim okulu vardır. Köyün içme suyu şebekesi ve kanalizasyon şebekesi vardır. PTT şubesi yoktur ancak PTT acentesi vardır. Sağlık ocağı ve sağlık evi vardır.

Köy yaklaşık 2000-3000 yıllık bir tarihe sahiptir. Bizans, Ceneviz, Osmanlı. Köyün eski adı Polos'dur. Adını yıllar önce köyün ticaret yolu üzeri olması sebebiyle ünlü gezgin Marco Polo'dan aldığı ve bunu Marco Polo'nun seyahatnamesinde belirttiği yazılmaktadır. Köye ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır.

Fay hattı olmaması ve zeminin kayalık olması sebebiyle İstanbul'dan Yoğuntaş tarlalarına büyük talep vardır. Beklenen İstanbul depreminden sonra 2. İstanbul'un burada kurulacağı söylenmektedir. Türkiye'nin birçok ünlüsü burada büyük araziler almaktadır. Araziler bağcılık ve ceviz için çok elverişlidir. Fransa'dan sonra en kaliteli üzümlerin yetiştiği toprak yapısına sahiptir. Ayrıca 30 km kuzeyinde Bulgaristan sınırında petrol çıkartılmakta olup bu bölgede de önemli petrol yatakları olduğu yıllardan beri bilinmektedir.

Türk Halk Edebiyatının ünlü ustalarından Halkbilimci (Folklorcu) Vahit Lütfi Salcı (Vahit Dede) uzun yıllar Yoğuntaş'ta nüfus memurluğu yapmıştır. Vahit Lütfü Salcı, "Benim Gibi" adlı kitabında Yoğuntaş'ı bir şiirinde şöyle anlatmaktadır:

POLOS DAĞI
Birikmiş, birikmiş üstüne çökmüş,
Niçin gitmez Polos Dağı dumanın?
Derin gök başına kara tül örmüş,
Niçin gitmez Polos Dağı dumanın?

Gezdim, adım adım her bir yerini,
Okudum tarih adlı eserini,
İşiteyim, anlat bana derdini,
Niçin gitmez Polos Dağı dumanın?

Hain bir bulut mu kalbini yıktı?
Zalim bir yıldız mı canını sıktı?
Senin de mi bahtın hayırsız çıktı?
Niçin gitmez Polos Dağı dumanın?

Yıldızların seyyar, sabit sendedir,
Eşyalardan canlı, camit (cansız) sendedir.
İşittim ki dertli (Vahit) sendedir,
Öyle ise gitmez artık dumanın.

Sitemizde sizlere daha iyi hizmet sunulabilmesi için çerezler kullanılmaktadır. Hizmetlerimizi kullanarak çerez kullanımına izin vermiş olmaktasınız.