Gazeteler TV Kanalları Radyolar Dergi ve Bültenler Okul Gazete ve Dergileri Tekirdağ Valiliği Yayınları Basın Meslek Kuruluşları

Tekirdağ Basını

Tekirdağ İlinde ilk basımevi 1900 'lü yılların başında kurulduysa da, basın etkinliklerinin başlangıcı Cumhuriyet Dönemi ile birlikte olmuştur. Cumhuriyet Döneminde ilk basımevi "Vilayet Matbaası" adı ile Tekirdağ İl Özel İdaresi tarafından 1924 yılında kurulmuştur. Bu basımevinde basılan ilk eser, Tekirdağ Ortaokulu Tabiat Bilgisi Öğretmeni MUSATAFA REŞİT tarafından yazılan "Gazi 'nin Gazası ve Cumhuriyet Manâsı" adlı eserdir. (Basım Tarihi : 1925)

Yine Cumhuriyet' in ilk yıllarında 'Rifat' adındaki bir vatandaşın, küçük bir el pedalı ile baskı işleri yaptığı ve bu çalışmalarını sürdürdüğü iş yerine "Halk Matbaası" adını verdiği bilinmektedir.

Tekirdağ'da yayınlanan ilk gazete 1925 yılında çıkarılan "KÖYLÜ DİLİ GAZETESİ" dir. Şapografla çoğaltılarak yayınlanan gazetenin sahibi Osman TAŞKINBAŞ idi. Basımevi harfleri ile dizilip basılan ilk gazete ise Vilayet Matbaası'nda basılan "TEKİRDAĞ GAZETESİ" dir. Gazete; Perşembe günleri dört sayfa olarak yayınlanmıştır. İmtiyaz sahibi Mehmet Şakir TANER, Sorumlu Müdürü Eski Milletvekili Hüseyin Rahmi ERTİN olan gazete 'Cumhuriyetçi ve Milliyetçi' bir yayın politikasına sahipti.

Tekirdağ Valiliği tarafından 06.09.1928 tarihinde yayınlanmaya başlayan "RESMİ TEKİRDAĞ GAZETESİ" daha sonra "TEKİRDAĞ GAZETESİ" adını almış ve 1951 yılına kadar yayın hayatını sürdürmüştür.

Tekirdağ merkezinde çeşitli dönemlerde yayınlanan, fakat günümüze kadar yayın hayatını sürdüremeyen birçok gazete vardır. Bunlar;

Tekirdağ Sesi Gazetesi (1952),
Demokrat Tekirdağ Gazetesi (1953,1956),
Trakya Gazetesi (1953),
Tekirdağ Hür Demokrat Gazetesi (1956),
Köyün Sesi Gazetesi (1957),
Kurtuluş Gazetesi (1959),
Demokrat Trakya Gazetesi (1960),
Yeşil Trakya Gazetesi (1960),
Zafer Alâtindir Gazetesi (1961),
Şafak Gazetesi (1963),
Trakya Doğuş Gazetesi (1987),
Tekirdağ'ın Sesi Gazetesi (1992),
Trakya Yorum Gazetesi (1994),
Tekirdağ Ülkü Gazetesi (1995)
Haber Aktif Gazetesi (2000).

Ayrıca , yine değişik yıllarda yayınlanmış fakat daha sonra yayınına son vermiş olan dergiler de vardır.

1958 yılında "ÖZEKİN DERGİSİ" Suat SÖZEN yönetiminde, Yüksel DEMİR ve Yaşar SİNER tarafından çıkarılmıştır.

1960'lı yıllarda basın çalışmalarının Tekirdağ'ın İlçelerinde de yaygınlaşması neticesinde birçok yeni gazete çıkmıştır. Bu dönemde ayrıca okullar ve dernekler tarafından da çeşitli vesileler ile gazete veya bülten niteliğinde çeşitli yayınlar çıkarılmıştır.
1967 yılında Kiraz Bayramında Namık Kemal Tiyatrosu Kurma ve Yaşatma Derneği'nce "KİRAZ DERGİSİ",
Namık Kemal Lisesi'nce "DİKEN DERGİSİ", "PAPYON DERGİSİ" ve "MARMARA DERGİSİ" ,
Tekirdağ 1.Bağ Bozumu Şenliklerinde Turizm ve Tanıtın Derneği'nce "ÜZÜM DERGİSİ" ,
Tekirdağ Kültür Derneğince çıkarılan "AYLIK TEKİRDAĞ KÜLTÜR DERGİSİ" bu dönemde çıkarılan yayınlardan bazılarıdır.

İlçelerde de özellikle 1960' lı yıllarda birçok yayın çıkarılmıştır. Çorlu İlçesi'nde ilk gazete, 10.05.1938 yılında çıkarılan "ÇORLU GAZETESİ" dir. Daha sonra;
Çorlu Postası Gazetesi (1943),
Trakya Ekspres (1952),
Çorlu Sesi Gazetesi (1955),
Çorlu Ekspres Gazetesi (1959),
Çorlu Gazetesi (1959),
Atayolu Gazetesi (1967),
Günce Gazetesi (1997).

Hayrabolu İlçesi'nde ilk gazete 10.09.1951 tarihinde çıkarılan "HAYRABOLU ÇİFTÇİ GAZETESİ" dir. Daha sonraları;
Yeni Çiftçi Gazetesi (1952),
Hayrabolu Posta Gazetesi (1961) ve Köylünün Sesi Gazetesi (1954),
Hayrabolu Hizmet Gazetesi (1997) adlı gazeteler yayın hayatına başlamıştır.

Malkara İlçesi'nde
Bizim Malkara Gazetesi (1964),
Malkara'nın Sesi (1966),
Malkara Yeni Tarım Gazetesi (1966),
Malkara Mücadele Gazetesi (1969).

Muratlı İlçesi'nde 12.05.1967 tarihinde çıkarılmaya başlanan "MURATLI HİZMET GAZETESİ" yayınlanan ilk gazetedir.

Şarköy İlçesinde ise çıkan ilk gazete 11.05.1971'de yayına başlayan "ŞARKÖY GAZETESİ" dir. Ayrıca 1993-1996 yılları arasında Şarköy Kültür ve Sanat Derneği'nce "ŞARKÖY İLETİŞİM" adlı bir gazete çıkarılmıştır. Toplam 18 sayı çıkan bu gazetenin Sahibi Nedim VAR, Yazı İşleri Müdürü ise Cengiz ÖZKANTÜRK 'tür.

Saray İlçesi'nde "SARAY'A HİZMET GAZETESİ" (1972) ,
Çerkezköy İlçesi' nde "ÇERKEZKÖY GAZETESİ" (1980) ilk çıkarılan gazetelerdir.

Tekirdağ ve İlçelerinde Yayın Hayatına Devam Eden Gazeteler

Süleymanpaşa

Yeni İnan Gazetesi
Tekirdağ Şafak Gazetesi
Batı Yakası Gazetesi
Trakya Gazetesi
Haber Tekirdağ Gazetesi
0282 Tekirdağ Gazetesi
Olay Aktif Gazetesi
Ayna Gazetesi

Çerkezköy

Çerkezköy Gazetesi
Çerkezköy Değişim Gazetesi
Çerkezköy Haber Gazetesi

Çorlu

Çorlu Gazetesi
Devrim Gazetesi
Trakya 2000 Gazetesi
Güncel Gazetesi
Çorlu Haber Gazetesi
Yurt Haberci Gazetesi

Hayrabolu

Hayrabolu Gazetesi

Malkara

Malkara Emek Gazetesi
Malkara Saygın Gazetesi

Muratlı

Hizmet Gazetesi

Saray

Saray'a Hizmet Gazetesi

Şarköy

Şarköy Gazetesi

TV Kanalları

Kanal 59
Kanal T
Olay TV

Radyolar

Radyo 59
Armoni FM
Can (Dinç) Radyo
Şeker FM
Dost FM
Genç FM
Radyo Gündem ve Radyo Star
Çorlu FM
Dost FM
Yıldız FM
Aktif FM
Akın Tek FM

Tekirdağ İlinde Çıkarılan Dergi ve Bültenler

Sinyal Dergisi : İlk sayısı 15.06.2002 tarihinde yayınlanan derginin Sahibi Murat ZORTUL, Yazı İşleri Müdürü Yılmaz AKBULUT 'tur. Haber Müdürlüğünü Hasan ÇAVUŞ' un yaptığı dergi, aylık olarak yayınlanmakta ve bölgesel siyasi haber dergisi kimliğini taşımaktadır.

T.İ.M. Haber Bülteni : Tekirdağ Tarım İl Müdürlüğü'nce Ocak 1998 tarihinden itibaren iki ayda bir, mesleki yayın içerikli olarak çıkarılmaya başlanan bülten, günümüzde de yayınlanmaya devam etmektedir. İlk çıktığında İl Müdürü Necati DİKMETAŞ' ın sahipliğini yaptığı bültenin şimdiki Sahibi Tarım İl Müdürü Haydar SOYKAN, Yazı İşleri Müdürü ise Şube Müdürü Necmettin KÖŞKEROĞLU' dur.

Bunlarla birlikte , belirli dönemlerde ;
Tekirdağ GYİAD,
Belediyenin Sesi,
Tekirdağ Müzesi,
Türk Ocağı Haber Bülteni,
Babıâli,
Yeni Günce,
Ra Sanatevi Kültür Bülteni,
Tekirdağ Valiliği Kültür Bülteni (Valilik Kültür Komisyonunca 1993 yılında 3'er aylık süreler ile çıkarılmış, daha sonra yayınına son vermiştir.) ,
Kiraz,
Salat ,
TV Aktüel gibi dergi ve bültenler çıkarılmış ama bu yayınlar süreli olmamıştır.

Okul Gazete ve Dergileri

Tekirdağ'daki okullarda çoğu duvar gazetesi formunda birçok gazete ve dergi, öğrenci ve öğretmenler tarafından çıkarılmaktadır. Bu yayınlar şunlardır:

Bizim Eller (Dergi) : Tekirdağ Zübeyde Hanım Kız Meslek Lisesi Kültür ve Edebiyat Kolu tarafından Haziran 1982'de ilk sayısı yayınlanmıştır.

Anadolu Lisesi'nin Sesi : Tekirdağ Anadolu Lisesi tarafından ilk sayısı 24 Kasım 1986 günü yayınlanmıştır.Derginin sahibi okul müdürü Ali Osman Budak'tır.

Gökkuşağı (Dergi) : Tekirdağ Tuğlacılar Lisesi tarafından ilk sayısı 24 Kasım 1989 yılında çıkarılmıştır.Sahibi Zeki Losun'dur.

Halk Eğüitim Merkezi Bülteni : Hayrabolu Halk Eğitim Müdürlüğü'nce ilk sayısı 1990'da yayınlanmıştır. Sahibi Tevfik Talaşmanlı'dır.

Eğitim Penceresi : Tekirdağ Milli Eğitim Müdürlüğünce 24 Kasım 1992 tarihinde çıkarılmıştır.

Genç Kalemler : Kültür, sanat ve edebiyat dergisi olarak Tekirdağ Anadolu Lisesi Edebiyat Öğretmeni Sezai Kurt tarafından 1994-1995 eğitim yılında ilk sayısı, 1996 yılında da ikinci sayısı çıkarılmıştır.

ATA Dergisi : Namık Kemal Lisesi Kültür-Edebiyat ve Tanıtma-Yayın Kolu tarafından sanat-kültür dergisi olarak yayınlanmaktadır.

T.A.L. Bülteni : Haziran 1998'de birinci sayısı çıkarılan dergi Tekirdağ Anadolu Lisesince çıkarılmıştır

Atatürk'çe : Öğretmen Mediha Mehmet Tetikol İlköğretim Okulu Kültür-Edebiyat ve Tanıtma-Yayın Kolu tarafından Sanat-Kültür Dergisi olarak yayınlanmaktadır.

50. Yıl İlköğretim Okulu Dergisi : İlk sayısı 1997 yılında yayınlanan dergiyi, 50. Yıl İlköğretim Okulu Yayın Kolunun çıkarmakta olup, dergide Okulun kültürel-sosyal faaliyetlerinin yanı sıra öğrencilerin hikaye, şiir karikatür gibi seçmelerine yer vermektedir..

Özel Tekirdağ Lisesi : Özel Tekirdağ Lisesi Kültür-Edebiyat ve Yayın Kolu Bülteni olarak ilk sayısı 1998 de çıkan dergide okul faaliyetlerinin yanı sıra öğrenci seçmelerine yer vermektedir.

Günebakan :Çorlu Özel Trakya Koleji tarafından çıkarılan Kültür-Edebiyat ve Sanat dergisidir. İlk sayısı Mayıs 1999'da çıkan derginin sorumlu müdürü Yavuz Yalçın, Genel Yayın Yönetmeni ise okulun öğretmeni Gönül Kuru'dur. Dergide okulun ve öğrencilerin kültürel-sosyal ve sanat etkinliklerinin yanı sıra öykü, şiir, deneme türlerinin birçok örnekleri yer almaktadır.

Tekirdağ Valiliği Yayınları

Tekirdağ Valiliği, il ile ilgili yayınlarını 1987 yılından itibaren aralıksız olarak sürdürmektedir. Bu kitaplar "Valilik Kitap Komisyonu"nca ya da konusunda uzman kişilerce hazırlanmaktadır. Bugüne kadar yayınlanan eserler:

  1. Tekirdağ (Kültür-Turizm) : Tekirdağ'ın kültür, turizm, tarih, ekonomik, idari, nüfus, ve coğrafik bilgilerinin yer aldığı kitap; Valilik Kitap Komisyonunca 1987 yılında çıkarılmıştır. (Bülent AYAN, Ahmet ÖZDAMAR, Memiş ASLAN, Nuray DAMLACIK, Melahat EKMEKÇİOĞLU, Sezai KURT, Mustafa GÖNÜLTAŞ)

  2. ATATÜRK ve Milli Mücadelede TEKİRDAĞ : 1988 yılında Mehmet SEREZ tarafından yazılan kitap, Milli Mücadele yıllarında Tekirdağ ve Atatürk'ün Tekirdağ'ı ziyaretini anlatmaktadır.

  3. 1. Namık Kemal Sempozyumu : 1988 yılında Valilik tarafından düzenlenen "Namık Kemal Sempozyumun" bildirilerinin yer aldığı bir eserdir.

  4. Tekirdağ (Marmara'nın İnci Gerdanlığı'ndaki Elmas) : 1992 yılında Komisyon tarafından hazırlanan kitap, Tekirdağ'ın tarihi , turistik ve kültürel yönlerini anlatmaktadır. Komisyonda Nazif TOYBIYIK, Mustafa ÖZKABAK, İsmihan ÖZDAMAR, Melahat EKMEKÇİOĞLU, Songül ERDOĞAN, Cafer CAFEROĞLU, Mehmet ÇEVİK, İbrahim UZUN bulunmaktadır.

  5. Tekirdağ Halk Oyunları : Erman ARTUN tarafından yazılan kitap 1992 yılında yayınlanmıştır.

  6. Tekirdağ Çocuk Oyunları : Tekirdağ ve çevresinde oynanan çocuk oyunlarının toplandığı eser Erman ARTUN tarafından yazılmış ve 1992 yılında yayınlanmıştır.

  7. Tekirdağ Bibliyografı : Tekirdağ ile ilgili çeşitli yayınların ve yazıların dökümünün verildiği eser Aydın OY tarafından yazılmış ve 1993 yılında yayınlanmıştır.

  8. Tekirdağ ve Çevresi Vakfiyeleri : Tekirdağ ve İlçelerinde kurulan vakıfların tanıtıldığı eser araştırmacı – yazar Mehmet SEREZ tarafından yazılmış ve 1993 yılında basılmıştır.

  9. Tekirdağ ve Çevresi Şehitlikleri :Mehmet SEREZ tarafından yazılan eser, 1993 yılında basılmıştır.
  10. Gazi Mustafa Kemal ve Harf İnkılâbında Tekirdağ'ın Yeri-Gezi Fotoğrafları: Atatürk'ün 23 Ağustos 1928 yılında Tekirdağ'a gelişini ve Harf İnkılâbını konu alan eser Mehmet SEREZ tarafından hazırlanmıştır.

  11. Tekirdağ' lı Şehit ve Malûl Gaziler : 1980-1995 yılları arasında Tekirdağ' lı şehit ve gazileri konu edinen kitap, 1995 yılında basılmıştır.

  12. Yüzyıllar Boyunca Tekirdağ' lı Şairler ve Yazarlar : Tekirdağ'da yetişmiş olan şair ve yazarların tanıtıldığı eser araştırmacı yazar Aydın OY tarafından hazırlanmış ve1995 yılında basılmıştır.

  13. Saka Hüseyin : Şerif BEYSALAN tarafından yazılan kitap 1995 yılında basılmıştır.

  14. Ozan Ağacı : Aytaç OY tarafından yazılmış ve 1995 yılında basılmıştır.

  15. Köyümün Dumanı : Ahmet YAĞCILI tarafından yazılan kitap 1995 yılında basılmıştır. Kitapta Tekirdağ ve çevresindeki kırsal ve kentsel yaşam bir belgesel formunda anlatılmaktadır.

  16. Tekirdağ ve Çevresi Mutfağı : Tekirdağ ve Çevresi mutfağında yapılan yemek ve tatlıların diğer yiyecek çeşitlerinin tanıtıldığı eser Mehmet SEREZ tarafından hazırlanmış ve 1997 yılında basılmıştır.

  17. Cumhuriyetin 75. Yılında Tekirdağ'da Eğitim : Sezai KURT tarafından hazırlanan ve 1998 yılında yayınlanan kitapta Cumhuriyetten günümüze Milli Eğitim çalışmaları ve okullar tanıtılmaktadır.

  18. Tarihte Türk-Macar İlişkileri : Mehmet SEREZ tarafından yazılan kitap 2001 yılında yayınlanmıştır. Kitapta II.Rokoczi Ferenc ve Mikes Kelemen'in Türkiye mektuplarına yer verilmektedir.

  19. Tekirdağ N.Kemal Üniversitesini İstiyor : 2001 yılında bastırılan kitapta Tekirdağ'da kurulması istenen Namık Kemal Üniversitesi ile ilgili açıklamalar yer almaktadır.

Tekirdağ İlinde Basın Meslek Kuruluşları

Tekirdağ Basın Mensupları Derneği

08.09.1997 tarihinde kurulan derneğin kurucuları arasında Yılmaz AKBULUT, Fehmi SEVİNÇ, Murat ZORTUL, A.Murat TANKER, Özkan DİKMEN, Ali Kemal TUNÇÇEVİK ve Deniz TUNCER'dir.

Amacı Tekirdağ İlindeki basın mensuplarının çalışma koşullarını iyileştirmek, problemlerini çözmek , bu kapsamda yasal olan her türlü kuruluş ve kişi ile işbirliği yapmak, mesleki eğitime katkıda bulunmaktır.

Türkiye Basın Konseyi üyesi olan derneğin günümüzde Başkanlığını Naci AKYAZI yapmaktadır. Derneğin 60 üyesi bulunmaktadır.

Anadolu Basın Birliği Tekirdağ Şubesi

22.10.1999 tarihinde kurulan şubenin, kurucuları arasında Attila ARDALI, Şerif BEYSALAN, E.Bedia İLERLER, Özkan DİKMEN, Naim ÖRÜ, A.Murat TANKER ve Selcan TAŞÇI bulunmaktadır.

Merkezi Ankara'da olan Birliğin amacı; Ankara , İstanbul ve İzmir dışında kalan yerlerde çalışan basın mensuplarını bir araya toplamak, mesleki, sosyal ve ekonomik haklarını korumak, Anadolu'dan bu şehirlere gelen üyelerinin istirahati için lokal ve misafirhane açmak, gazetecilik mesleğinin toplum içerisindeki değerini ve etkinliğini arttırmaktır.

Günümüzde başkanlığını Özkan DİKMEN' in yaptığı şubenin 45 üyesi bulunmaktadır.

Çorlu Basın Mensupları Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği

2001 yılında kurulan derneğin kurucuları; Ahmet ÇAKIR, Erdal ÖZCAN, Macit ÜNTÜRK, Bedri YURTSEVER ve Recep KARAGÖZ 'dür.

Mayıs 2002 tarihinde gerçekleştirdiği olağan genel kurul ile Ahmet ÇAKIR başkanlığında, Erdal ÖZCAN, Naim YILDIZ, Ramadan KARAGÖZ ve Bülent ÖZGÜR' den oluşan yeni yönetimi ile Çorlu İlçesi'nde faaliyetlerini sürdürmektedir.

Adet, gelenek ve göreneklerin çoğu muhafaza edilmekle birlikte Tekirdağ ve yöresinde geleneksel giysiler, çevre şartlarına, sosyal ve ekonomik duruma göre farklılıklar göstermekte ve giderek yerini modern giysilere bırakmaktadır. Günümüzde ancak belirli günlerde görülebilecek geleneksel giysiler şöyledir.

Erkek Giyimi

Erkek Giyimi Sarık: Şapkanın üstüne sarılır, sarı renkli büyük, kare biçimindedir. Bir buçuk metre uzunluğundadır. Kenarlarına sim geçirilmiş uçları püskülüdür.

Fes: Koyu kırmızı renkte, uçları püskülüdür. Silindir biçiminde etrafı biyelidir.

Tata: Başa bağlanan her günlük şapkadır. Kıra giderken giyilir.

Mendil: Dört köşeli telle yahut kılabadanla işlenmiştir ve beyaz renklidir. Ekoseli olanları da vardır.

Çevre: Beyaz ve dört ucu işlenmiş, kare şeklindedir. Uçları gergefte işlenir.

Yağlık: Tek ucu işlenmiştir. Bezden yapılır.

Gömlek: Beyaz Amerikan bezinden yapılır. Geniş kollu uçları, yaka kenarları etekleri oyalanmıştır. Ceketin içine giyilir mitan da denir. Ketenden ve dokumadan da yapılır.

Cepken: Yelek biçiminde basmadan içi astarlı olarak yapılır, içine pamuk doldurulur, şalta adı da verilir. Ceketin içine giyilir, sırmayla da işlenir. Kolları tek katlı ve işlemelidir. Önü çaprazlıdır.

Potur: Çuhadan yapılmış, kaytanlı pantolondur. Yukarı kısmı geniş olup paçalara doğru daralır. Genellikle siyah ve laciverttir. Genellikle dokuma kumaşlardan yapılarak boyanır. Poturun uçkurluğuna uçkur geçirilir, iki ucu yandan sarkıtılır. Poturun dizden aşağı tarafı düğmelidir.

Uçkur: Patiskadan yada yapağından dokunarak yapılır.

Kuşak: 2-3 metre boyunda genellikle kırmızı renkte olup, bele dolanır. 30-40 cm. genişliğindedir.

Palto: Buna gocuk ismi de verilir. İçi genellikle tüylü olur.

Çorap: Yünden veya yapağıdan elde örülerek yapılar. Sade olanları yanında süslü motifli olanlar daha çok kullanılır.

Tulumbacı: Hayvan derisinden yapılır. Deri birkaç kat üst üste getirilerek taban kısmı yapılır, üst kısmı ise tek bir kat deriden yapılır. Bu ayakkabılar kış için kullanılır.

Çarık: Bir tek kat hayvan derisinden yapılır. İple ayağa sıkıca bağlanır. Genellikle yazın tarlaya giderken giyilir. Bunlardan başka mes ve çizme de giyilir.

Para Kesesi: Meşinden ya da bezden yapılır. Ağzından bir ip geçirilerek büzülür. Meşinden olanların ise ağzına çıt çıt dikilir.

Kadın Giyimi

Kadın Giyimi Grep: Buna yazma, çember, tülbent, şami, kıvrak, tartma ve vala da denir. Kare biçimindedir. Kenarları iğne oyaları, boncuk oyaları, çeşitli motifler, tığ işi oyaları, şakırdaklı kağıttan yapılmış oyalar, mekik oyaları ile süslenir. Genellikle ipek cinsi kumaşlardan yapılır. Genellikle beyaz renklidir, bazen renkli ve desenli olur. Günümüzde de kullanılan bir baş örtüsüdür.

Fistan: Buna mistan da denir. Bugünkü gömlek görevini yapar, şalvarın üstüne giyilir. Şile bezinden. Basmadan divitinden yapılır, önü düğmelidir. İşlemeli ve işlemesizdir.

Cepken: Gömleğin üzerine giyilir, yelek de denir. Saten yada ipekten yapılır, alıcı renklerle süslenir, ön kısmı işlemeli olanları da vardır. Bazıları sırmalarla süslenir.

Şalvar: Desenli yada düz renkte olup, ayağa giyilir. Yünlü dokuma kumaşlardan, desenli basmalardan, satenlerden yapılır. Genellikle büyük çiçekli kumaşlar seçilir. Parçaları dar, ağı mümkün olduğu kadar kısadır. Belli uçları işlenmiş uçkurlarla sıkılır.

Bindallı: Genellikle kadifeden yapılır. Hemen hemen ayaklara kadar uzundur, üzeri simle işlidir. Genellikle düğün ve bayramlarda giyilir.

Kuşak: Buna uçkur da denir. Şalvarın beline geçilir, lastik görevini yapar, iki ucunda çeşitli işlemeler vardır. Bel iyice sıkıldıktan sonra işlemeleri görülecek şekilde yandan sarkıtılır.

Hırka: Pamukludan yapılır. Mintanın üzerine giyilir, kadifeden de yapılır.

Peşli: Beli kuşaklı olup, tüm bedeni örten, ayaklara kadar uzun entari (elbise) dir.

Kırmalı Entari: Beli lastikli olup, tüm bedeni örter. Pamukludan yapılır.

Çetik: Buna terlik de denir. Çeşitli motiflerle süslenerek yünden örülür. Bazen yapağından da örülür.

Çorap: Çetiğe benzer, fakat ondan daha uzundur, diz altına kadar çıkar. Şasonda denir. Genellikle yapaktan yapılır, düz ve sade olanları olduğu gibi süslü ve motifli olanları da vardır.

Ferace: Siyah düz kumaştan yapılır. Arkalığı bele kadar gelir, bu aralık arkadan başın üzerine atılır.

Şalta: Bele kadar sıkı kollu, yakasız, önü iliksiz bir giysidir. Omuzdan kol ağzına kadar uzunlamasına gider. Etekleri kaytanlıdır.

Çarık: Genellikle manda derisinden yapılır. Ucu sivri ve iple bağlıdır. Urgani denilen ayakkabılarda giyilir. Nalın veya takunya adı verilen, tahtadan yapılan ayakkabılar da giyilir. Özel günlerde kalaş kundura adındaki ayakkabılar giyilir.

Para Kesesi: Tel ile kalıptanla işlenerek yapılan kese.

Ziynet Eşyaları: Renkli kurdeleye geçirilmiş altınlar boyna takılır. İnci boncuklar, nar taneleri (üçgen boncuklar) boyunlarına ve kollarına mavi boncuklar takılır.

Yağlık: Uçları işlidir. Şalvarın üzerine takılır.

Fıta: Kadınların iş yaparken giydikleri giysidir. Sık dokunmuş bir önlüktür, hota da denir. Genellikle düğünlerde iş yaparken bu önlükler bağlanır.

Üç Etek: Etekleri üç ayrı pile şeklindedir. Parça parça göründüğü için bu ismi alır.

Mendil: Ucu işlemelidir. Beyaz rengi yanında diğer renklerde olanlarda olanları da vardır. Boyna bağlanır.

Kalaş Kundura: Çok sert bir ayakkabıdır.

Tekirdağ'da spor faaliyetleri Cumhuriyetin kuruluşu ile başlar. Ancak bu çalışmalar ilk yıllarda daha çok derneklerin kol çalışmaları şeklinde sürdürülmüştür.

1923 yılında Cumhuriyetin İlanından hemen sonra "Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı" kurulmuştur. 1935 yılında "Türk Spor Kurumu", 1938'de "Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü" kurulmuştur. 3 Kasım 1969 tarihinde Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın kurulması üzerine Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü bu Bakanlığa bağlanmıştır. 1989 yılında bugünkü teşkilat yapısı ile Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü olarak değiştirilerek yeniden Başbakanlığa bağlanarak çalışmaları sürdürmektedir.

Tekirdağ'da Spor ve Gelişimi

Cumhuriyet'in kurulmasından sonra ilde ilk spor aktiviteleri 1 Eylül 1923'te faaliyete geçirilen "Tekirdağ Türk Ocağı" ile başlamıştır. Türk Ocağı o günün geçerli olan sporun yanında tiyatro ve müzik çalışmaları ile uğraşmıştır. 1 Aralık 1923 tarihinde Türk Ocağı'nın beyaz forması ve yeşil formalı iki takımı arasında halen iskele olan meydanda askeri lojmanların önünde, General Kazım KARABEKİR, General Salih OMURTAK, Mutasarrıf İhsan Bey, Belediye Reisi Nuri Bey'lerin teşvik ve himayelerinde futbol maçı oynamıştır.

İlk spor kulübü Türk Ocağı'na bağlı olarak "Gümüş Hilal Kulübü" adı altında 1924 yılında kurulmuştur. Daha sonra günün Valisi Sabri Çıtak tarafından kulübün ismi "Halk Spor Kulübü" olarak değiştirilmiştir. İlk başkanlığına da fahri olarak General Muharrem Mazlum İSKOTA getirilmiştir.

1932 yılında kapanan Türk Ocağından sonra Halk Spor Kulübü spor faaliyetlerini devam ettirmiş, 1933 yılında da kulüpten ayrılan bir grup sporcu halen faaliyetini sürdüren YILMAZSPOR Kulübünü kurmuştur.

1938 yılına kadar gayri resmi müsabakalar bugünkü sahil şeridindeki askeri helikopter pistinde yapılmıştır.

28 Ağustos 1938 tarihinde ise Dr. Lütfi OĞULTÜRK tarafından Tekirdağ Spor Kulübü kurulmuştur.

Bugünkü Namık Kemal Stadı 1938 yılında Vali Sakıp BEYGO ve Trakya Umum Müfettişi Kazım Dirik Paşa tarafından top sahası olarak yaptırılmıştır.

1934 yılında Çorlu İlçesi'nde General Basri Saran tarafından günümüzde de aynı adla kurulan stad top sahası olarak yaptırılmıştır.

1966 yılında zamanın Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay tarafından açılışı yapılan İsmet İnönü Kapalı Spor Salonu halen merkez ilçede hizmet vermektedir.

Tekirdağ'da Spor Teşkilatının Kuruluşu

İlk olarak 1955 yılında bir personel ile teşkilat faaliyete başlamıştır. 1957 yılında fahri olarak müdür ataması yapılan teşkilat resmen Beden Terbiyesi Bölge Müdürlüğü adı altında 1961 yılında kurulmuştur. 1969 yılından, 1978 yılına kadar Müdürlük İsmet İnönü Spor Salonunda faaliyetlerini sürdürmüştür.

Bugünkü hizmet binası 1948 yılında Yelken Kulübü olarak yapılmış uzun müddet bu amaçla kullanıldıktan sonra bir ara müzeye çevrilmiş 1978 yılında bugünkü hizmet binasına taşınmıştır.

Tekirdağ Futbol Kulüpleri

Tekirdağspor: Profesyonel ligin ülke genelinde kurulduğu yıllarda Tekirdağ'da faaliyet gösteren Yılmazspor, Halkspor, Tekirdağ Gençlikspor ve Çiftlikönüspor'un katılımlarıyla yapılan toplantılarda şehrin ileri gelenlerinin çabaları sayesinde Tekirdağspor'un temelleri 1967 yılında atılmıştır. Bu toplantılar sonucunda Halkspor ve Tekirdağ Gençlikspor kulüpleri birleşerek Halkspor'un Kırmızı-Siyah renklerinden Siyah; Tekirdağ Gençlikspor'un Sarı-Lacivert renklerinden Sarı renkleri birleştirerek takımın simgesi olan Sarı Siyah renkler ortaya çıkmıştır.

Kurucu başkanlığını eski milletveki Fethi Mahramlı'nın yaptığı Tekirdağspor'u kuruluş yıllarında Kemal Tüten, Hüseyin Arıtepe, Fahri Tanrıöver, Mestan Menekşe, Yılmaz Cicioğlu, Namık Uysal, Nevres Oktar, Hüseyin Karaevli, Avni Mutlu, Cemal Ünlüsaraç, Osman Alyanak ve Emin Eskin yöneticilik görevlerini üstlenmiştir.

Sonraki yıllarda Yılmaz Cicioğlu, Necdet Işın, Sebahattin Sidaş, Ahmet Hamoğlu, Engin Bilge, Çetin Güvel, Muhtar Mahramlı, Sabri Son, Nihat Efe, Mustafa Aydoğdu, Fikret Yılmaz, Öner Özen, Mehmet Yurdanur, İmdat Yıldırım, Mesut Demir, Ali Samur, Aytaç Eriz, Lütfü Dökmen ve Ercan Kısa başkanlıklarında Tekirdağspor yönetilmiştir.

1967-1968 sezonunda yeni kurulan 17 takımlı 3. ligde antrenör İlhan Uralgil'in çalıştırdığı takım, ligi 6. olarak tamamlamıştır. 1976-1977 sezonunda 3.ligde şampiyon olan Tekirdağspor, 1984-1985 sezonuna kadar 2.ligde mücadele etmiş, güçlü İstanbul takımlarıyla 1.lig için çekişmiştir. 1985 senesinde 3.lige düşen takım 1991-1992 senesinde İstanbulspor ile girdiği şampiyonluk yarışında rakibini 2 maçta da yenmesine rağmen sezonu 1 puan farkla 2. olarak kapamıştır. 2010-2011 sezonunda son 2 takım arasında olmamasına rağmen statü gereği play-out maçı sonucu BAL ligine veda eden takım; 2012-2013 sezonunda tekrardan Bölgesel Amatör Lig'e yükselerek, mücadelesine bu ligde sürdürmüştür.

2014 - 2015 sezonunda mücadele ettiği BAL ligi 11. grupta şampiyon olarak 3. lige çıktı.

Amatör Spor Kulüpleri

  • Esen Spor
  • Çiftlikönü Spor
  • Yılmaz Spor Kulübü
  • Kızılpınar Belediye Spor
  • Çerkezköy 1911 Spor
  • Kapaklı Spor
  • Çorlu Gençlerbirliği Spor
  • Ergene Velimeşe Spor
  • Kırkgöz Gençlik ve Spor Kulübü
  • Muratlı Belediye Spor
  • Büyük Yoncalı Spor
  • Yavuz Spor
  • Yeni Hayrabolu Spor
  • Marmara Ereğlisi Belediye Spor
  • Güngörmez Spor
  • Büyük Çınarlı Spor
  • Ergenegücü Ulaşspor
  • Aydoğdu Gençlik Spor
  • Kumbağ Spor
  • Çukuryurt Spor
  • Çorlu Spor 1947
  • Çerkezmüsellim Spor Kulübü
  • Akçeşme Spor
  • Küçük Yoncalı Spor
  • Kaptan Barbaros Spor
  • Paşaalan Spor
  • Yıldız Gençlik Spor
  • Karacakılavuz Spor
  • Ahimehmet Gençlik Spor
  • Şarköy Spor
  • Malkara Belediye Spor
  • Vakıflar Güven Spor
  • Ergene Belediye Spor
  • Site Spor
  • Çorlu Spor
  • Aşağı Sevindikli Spor
  • Misinli Spor
  • Sağlamtaş Spor
  • Çerkezköy Spor
  • Sağlık Mah.Spor
  • Saray Belediye Spor
  • Kozyörük Spor
  • Şalgamlı Belediye Spor Kulübü
  • Lahana Yeşilova Spor Kulübü
  • Eriklice Zeytin Spor
  • Yüzüncü Yıl Spor
  • Mürefte Spor
  • Trexta Fevzipaşa Spor
  • Tekirdağ Anadolu Lisesi Spor Kulübü
  • Karadeniz Gençlik Spor
  • Çorlu Aslan Spor
  • Çorlu 2014 Kültür Spor
  • Çorlu Yıldırım Spor Kulübü
  • Kapaklı Kartal Spor
  • Yeşiltepe Spor
  • Tekirdağ Briç Spor Kulübü Branş Sporu
  • Süleymanpaşa Yıldız Gençlik Spor
  • Çorlu Trakya Balkan Spor
  • Çerkezköy Doğan Spor
  • Karaağaç Gençlik Spor
  • Tepedeğirmenleri Spor
  • Çorlu Fener Spor
  • 59 Buçuk Spor Kulübü

Tekirdağ Köftesi Izgara Köfte Ciğer Sarma Kaçamak Damat Paçası Akıtma Bulgurlu Ekşimikli Kol Böreği Pırasa Böreği Kandilli Mantı Dilber Dudağı Höşmerim Gaziler Helvası Zerde Lutuka Köbete

Yöresel Lezzetler

Tekirdağ KöftesiÜrün çeşitliliği, değişik kültürel kökenden insanların bir arada bulunması, il mutfağına belli bir zenginlik kazandırmıştır. Keşkek, kesme makarna, kuskus, tarhana gibi Anadolu'ya özgü yemekler yanında Trakya'nın tatlı türleri, sebze yemekleri ve meyveler beslenmeyi çeşitlendirmektedir.

Mısır unu da beslenmede önemli bir yer tutar. Kaçamak, mısır unu ve lahanayla yapılan 'Mısır unu dolması', pırasayla yapılan 'pireşe', ıspanakla yapılan 'zennik' yörenin özgün yemekleri arasındadır. Beslenmede üzümden de yaygın olarak yararlanılır. Yemeklerde şıra ve bulama biçiminde kullanılır. Üzümden yapılan bulama tatlı olarak da kullanılır. 'Şıra mekiği' de yörenin özgün tatlılarındandır. Şıra ile yapılan ve kışa saklanan yiyeceklerden biri şıra tarhanasıdır.

Özgün yemeklerden kelle, genellikle lahana ile yapılır. Ayva kallesi ve kurutulmuş erikten yapılan erik aşı da aynı tür yemeklerdendir. Meyve çeşitlerinden ve kabaktan reçel yapımı da il beslenmesinde önemli yer tutmaktadır. Hemen her yemekte bir tatlı türü bulunur. Zerde, nişasta helvası, irmik dolması, höşmerim, hakuk, cizleme, baba tatlısı, başlıca tatlı türlerindendir. Gülbarak böreği, burgulu börek, bunların dışında geleneksel yemekler arasında çeneçarpan çorbası, cıllık, elbasan tava, kodrul manır, papaz mancası ( Köpoğlu salatası ), şaraşura, yoğurtlu borani sayılabilir. Tabii ki ismi Tekirdağ ile özdeşleşmiş, Tekirdağ Köftesi, Tekirdağ Rakısı ve Şarabı, meyvelerden de Tekirdağ Karpuzu ve Kirazı ile ün yapmış Tekirdağ'da yemek açısından olmazsa olmazlar arasında yer almaktadır.

Geleneksel Tekirdağ yemekleri arasında bulama, çeneçarpan çorbası, cıllık, elbesan tava, gülbarak böreği, höşmelim, hakuk, kalle, kodrul, mangır, papaz mancası, pireşe, şaraşura, yoğurtlu borani, zennik belli başlılarıdır. Her yıl "Turizm Haftası"nda, ilin geleneksel mutfağını yaşatmak amacıyla İl Turizm Tanıtma Derneği'nce yemek yarışması düzenlenmektedir.

Tekirdağ Köftesi

Hakkında

Tekirdağ KöftesiTekirdağ köftesi, 1920'li yılların başında Selanik'ten göç edenler tarafından yöreye getirildiği düşünülüyor. Dana etinin kaburga kısmı kullanıldığından, Tekirdağ köftesinin sırrı kullanılan ete bağlanıyor. Tekirdağ köftesi servis edilirken yanında mutlaka kırmızı biber salçası bulunuyor.


Malzemeler

Yarım kilo köftelik kıyma,
1 yumurta,
2-3 dilim kuru ekmek,
1 baş orta boy kuru soğan,
Tuz,
Karabiber,
Kimyon,
Nane.

Hazırlanışı

Kıymaya rendelenmiş kuru soğanı ve rendelenmiş emekleri ilave edelim. Yumurtayı da ilave ederek hamur gibi yoğuralım. Üzerine baharatları ve tuzu ekleyerek harç elimizi bırakana dek yoğuralım. Yuvarlak köfteler yapalım ve yağlı tavada kızartalım.

Izgara Köfte

Malzemeler

500 gram kıyma,
3 dilim bayat ekmek içi,
2 yumurta,
1 baş orta büyüklükte soğan,
1 çorba kaşığı zeytin yağı,
yeterince tuz.

Hazırlanışı

Izgara KöfteYarım kilo kıymaya bir soğan rendelenir. Soğuk suda ıslatılmış ekmeğin suyu sıkılır, tuz tekrar ilâve edilir, güzelce yoğrulur. Bu kıyma üzerine iki yumurta kırılır, tekrar yumurtaları yedirinceye kadar yoğrulur.

Bu kıymadan ceviz büyüklüğünde parçalar alınıp ıslatılmış iki elle yuvarlanır, avuç içerisinde bastırılarak yassılaştırılır. Bu basılmış köftelerin her iki tarafına elle zeytin yağı sürülür. Kömür veya odun közü olan ateşe ızgara konur, telleri yağlanır, ızgara kızınca köftelerin her iki tarafı kızartılır.

Not
Trakya bölgesinde özellikle Keşan yöresinde çok ünlü olan Satır Köfte, diğer bütün bilinen köftelerden farklıdır. Satır Köftenin eti, satırların arasında inceltiliyor. Böylece kıyma, küçük et parçaları görünümünde oluyor. Satır Köfte, biftek benzeri şekli ve özel kıyması ile Türk damak tadına da uygun.
Evlerde en sık yapılan köfte olan Cızbız Köfte, az baharat içermesi nedeniyle çocuklar tarafından çok seviliyor.
Yaz aylarının vazgeçilmez keyfi olan mangal için özel olarak üretilen Mangal Köfte, uygun baharat oranı, kalınlığı ve mangal ısısını etin içine homojen olarak taşıyan özel pişirme delikleri ile iç ve dış yüzeyin eşit olarak pişmesini sağlıyor.

Ciğer Sarma

Malzemeler(5 kişilik)

1 takım kuzu ciğeri,
1 adet kuzu gömleği (iç yağlı kısmı),
1 su bardağı pirinç,
yeterince sıvı yağ,
1 adet yumurta sarısı,
1 demet maydanoz,
2 çorba kaşığı nane,
5-6 adet taze soğan,
2 çay kaşığı tuz,
1 çay kaşığı karabiber,
1 bardak su.

Hazırlanışı

Ciğer SarmaCiğerin tamamı küçük küçük doğranır. Taze soğan ile birlikte kavrulur ve pirinç ilave edilir. Kavrulmasına devam edilen karışımın içine nane, tuz, karabiber ve bir miktar su ilave edilir. Ateş kısılarak bir süre daha pişirilmeye devam edilir.

Diğer tarafta kuzu ciğeri gömleğinin ılık suda açılması sağlanır. Açılan gömlek küçük parçalara ayrılır. Her parça düzgün sarılması için küçük bir kase içine yerleştirilerek, hazırlanan karışım içine konulur. Tüm parçalar doldurulduktan sonra bir tepsi yağlanır ve bunun içine yerleştirilir.

Yumurta çırpılarak bu parçaların üzerine sürülür. Bir bardak su da ilave edilip, orta sıcaklıktaki bir fırında bir süre pişirilir. Üzeri kızardıktan sonra fırından alınıp servis yapılır.

Kaçamak

Malzemeler (6 kişilik)

8 su bardağı su,
Aldığı kadar mısır unu,
20 gr tereyağı,
Tuz,
Üzeri için: Lor peyniri

Hazırlanışı

KaçamakSuyu bir tencereye alıp kaynatın. Tuzunu ekleyip karıştırın. Mısır ununu azar azar eklerken tahta kaşıkla sürekli karıştırın. Kek hamuru kıvamına gelince tahta kaşığı 2-3 yerine batırıp 1 dakika daha pişirerek suyunu çektirin. Katılaşınca ocaktan alıp tepsiye boşaltın.

Tereyağını bir tavada kızdırıp üzerine gezdirin. Tahta kaşıkla yedirerek iyice karıştırın. Kaşığın sırtı ile üzerini düzeltin. Lor peyniri serpiştirip sıcak olarak servis yapın.

Damat Paçası

Malzemeler (6 kişilik)

1 adet tavuk göğsü,
2 kaşık margarin,
3 çorba kaşığı yoğurt,
3 diş sarımsak,
2 adet yumurta sarısı,
3 çorba kaşığı un,
2 çay kaşığı tuz,
3 adet hazır yufka,
2 kaşık sirke.

Hazırlanışı

Damat PaçasıTavuk eti ince ince ve küçük parçalar şeklinde doğranır, bir kap içinde ateşte bir miktar su ile haşlanır. Yufka parçalara ayrılarak bir tepsiye dizilir ve çok kısa bir süre fırında kızartılır. Fırından alınan yufkaların üzerine 1 bardak tavuk suyu dökülür ve yumuşamaları için 5 dakika tekrar ısınmış fırına konulup bekletilir. Fırından alınan yufkaların üzerine haşlanmış tavuk parçaları dizilir. Ayrı bir kapta, tavuk etinden elde edilen tavuk suyu, margarin, ezilmiş sarımsak, yoğurt, yumurta sarısı ve un mikserle çırpılır. Ardından bir süre ateşte pişirilir. Ateşten alınan karışıma sirke ilave edilir ve karıştırılır. Hazırlanan bu sos tavuklu yufkaların üzerine dökülür. İstenirse üzerine kızdırılmış tereyağı ve pul biber karışımı eklenebilir.

Akıtma

Malzemeler (5 kişilik)

750 gram un,
1 litre süt,
½ paket yaş maya,
2 çay kaşığı tuz,
1 adet yumurta,
1 paket margarin.

Hazırlanışı

AkıtmaSüt, yumurta ve yaş maya bir kapta çırpılır, içine tuz ve un ilave edilerek karışım iyice çırpılmaya devam edilir. Elde edilen karışımda topaklaşma olmamasına ve koyu bir sıvı şeklinde olmasına dikkat edilmelidir.

Çırpılan karışım bir süre bekletilir ve kabarması sağlanır.

Bir süre sonra yağsız tava (toprak kap ta olabilir) ateşte kızdırılır ve elde edilen karışımdan birer kepçe konularak alt-üst edilerek pişirilir.

Pişen karışım sertleşip göz göz olduktan sonra tavadan başka bir kaba alınır ve üzerine margarin sürülür.

Bulgurlu Ekşimikli Kol Böreği

Malzemeler (6 kişilik)

6 adet yumurta,
250 gr yoğurt,
½ çay bardağı su,
½ çay bardağı sıvı yağ,
½ kg ince bulgur,
250 gram ekşimik,
2 adet kuru soğan,
1 çay kaşığı kara biber,
2 çay kaşığı pul biber,
1 çay kaşığı tuz.

Hazırlanışı

Bulgurlu Ekşimikli Kol BöreğiSoğanlar ince ince kıyılır, yağda kavrulur. İçine bulgur ilave edilir, bir süre sonra da su katılır. Biraz pişirildikten sonra ateşten indirilir ve bulgurun kabarması için bekletilir. Kabarma işlemi olduktan sonra içine tuz, karabiber, pul biber ilave edilir.

Ayrı bir geniş kapta yumurta, yoğurt, sıvı yağ ve un çırpılır. Kulak memesi kıvamında hamur elde edilir. Yarım saat bekletilen hamurdan 6 parça elde edilir ve yufka şeklinde açılır. Bunların içine hazırlanan bulgurlu harç konulur ve rulo şeklinde sarılır. Tüm parçalar doldurulup sarıldıktan sonra yağlanmış tepsiye dizilir, üzerine yumurta, yoğurt ve yağ karışımı sürülür. Orta sıcaklıktaki fırında pişirilir ve çıkarıldıktan sonra kesilerek servis yapılır.

Pırasa Böreği

Malzemeler(6 kişilik)

1 kg pırasa,
2 çorba kaşığı domates salçası,
3 çorba kaşığı sıvıyağ,

Hamur için: 500 gr un,
Su,
Sıvıyağ,
Tuz

Hazırlanışı

Pırasa BöreğiPırasaları temizleyin. Yıkayıp küçük küçük doğrayın. Tavada sıvıyağı kızdırıp pırasaları ilave edip yumuşayana kadar kavurun. Salçayı ekleyip karıştırın. Tuzunu ilave edip tavayı ocaktan alın.

Unu hamur yoğurma kabına alın. Tuz ekleyip harmanlayın. Azar azar su ilave edip kulak memesi yumuşaklığında bir hamur yoğurun. Hamurdan 10 tane beze hazırlayın. Tezgâha un serpip bezeleri tepsiden biraz daha büyük olacak şekilde açın. Tepsiyi yağlayın ve yufkaları aralarına yağ sürerek üst üste yerleştirin. Hazırladığınız pırasalı malzemeyi en üste yayıp hamurun dışa taşan kenarlarını içe doğru kıvırın. Yufkanın kenarlarına sıvıyağ sürüp önceden ısıtılmış 180 dereceye ayarlı fırında 45-50 dakika pişirin. Dilimleyip sıcak olarak servis yapın.

Kandilli Mantı

Malzemeler (6 kişilik)

1/2 kg un,
1 adet tavuk,
1 su bardağı pirinç,
½ kg tavuk ciğeri,
2 adet kuru soğan,
1 çay kaşığı karabiber,
1 çorba kaşığı tereyağı,
1 adet yumurta,
1 çay kaşığı tuz,
1 bardak su.

Hazırlanışı

Kandilli MantıTavuk ciğeri küçük parçalar şeklinde doğranır ve tencerede kavrulur. Üzerine pirinç ilave edilir ve bir süre pişirilir. Ateşten indirilen karışımın içine tuz, karabiber ilave edilir ve bir süre bekletilir.

Diğer tarafta tavuk közlenir, yıkanır ve parçalanır. Parça etler, küçük küçük doğranmış soğanlar ile ayrı bir kapta kavrulur ve bekletilir. Ayrı bir tencerede un, yumurta ile biraz su ilave edilerek çırpılır. Kulak memesi yumuşaklığında hamur elde edilir. Hamur küçük parçalara ayrılıp yufka şeklinde oklava ile açılır ve bunlar mantı şeklinde kare haline getirilir. Her karenin içine tavuk ciğerli karışım katılır ve parça hamurlar kapatılır. Elde edilen hamur tepsiye dizilir ve fırına verilir.

Üzeri kızarana kadar pişirilen hamur fırından çıkarılır ve üzerine tavuk ve soğan karışımı serilir. Bu karışımın suyu hamurun içine işleyinceye kadar beklenir ve sonra servis yapılır.

Dilber Dudağı

Malzemeler(8 kişilik)

2 adet yumurta,
3 çorba kaşığı yoğurt,
1 paket margarin,
1 su bardağı zeytinyağı,
1 çorba kaşığı karbonat,
250 gr ceviz,
1/2 limon,
1 kg un.

Hazırlanışı

Dilber DudağıBir paket margarini eritip suyunu çekmesini sağlayalım. Unu havuz gibi açarak içine zeytinyağı, margarin, yumurta, yoğurt ve karbonatı koyalım. Hamur haline getirelim. Hamur kulak memesi kıvamına gelene dek yoğuralım. Daha sonra hamuru üçe bölüp, merdane ile açalım. Dövdüğümüz cevizleri hamurun üzerine yayıp rulo yapıp yuvarlayarak merdane ile tekrar açalım. Bardakla daire şeklinde keselim. Kestiğiniz parçaların iki ucunu birleştirelim. Yağlanmamış tepsiye dizip, fırına verelim. Çıkarttığımızda üzerine soğuk şerbet dökelim. Şerbet İçin: 2,5 su bardağı şekeri, üzerini bir parmak kadar geçen suyla kaynatalım. Kaynadıktan sonra 5 dk bekletip, yarım limonu içine sıkalım. Daha sonra dilber dudağının üzerine şerbeti dökelim.

Höşmerim

Malzemeler (4 kişilik)

75 gr margarin,
500 gr taze tuzsuz peynir,
2 yemek kaşığı un,
150 gr. toz şeker.

Hazırlanışı

HöşmerimUnu hafif ateşte karıştırarak açık pembe renk alıncaya kadar kavurun. Yağı peynir ite karıştırın. Kavurduğunuz una ekleyin. 10 dakika karıştırarak pişirin. Toz şekeri ilave edip 5 dakika pişirip ateşten alın. Soğuduktan sonra servis yapın. Yağ oranı yüksek peynir kullandığınızda höşmerimi yağsız olarak da hazırlayabilirsiniz.


Gaziler Helvası

Malzemeler (6 kişilik)

1 su bardağı margarin,
2.5 su bardağı un,
200 gr badem,
5 su bardağı süt,
1.5 su bardağı tozşeker.

Hazırlanışı

Gaziler HelvasıBademleri ılık suda bekletip kabuklarını soyun. Birkaç bademi süsleme için ayırın. Margarini geniş bir tavada eritin. Un ve bademleri ekleyip sürekli karıştırarak pembeleşinceye kadar kavurun.

Bir tencerede sütü kaynatın. Tozşekeri ilave ederek karıştırın. Şekerli sütü kavrul-muş una azar azar ekleyip sürekli karıştın. Helva pişince ateşten alıp tencerenin kapağını kapatın ve yarım saat dinlendirin. Yumurta büyüklüğünde parçalar koparıp oval şekil verin. Üzerlerine birer badem yerleştirip servis tabağına alın. Ilık olarak servis yapın.

Zerde

Malzemeler

½ su bardağı pirinç,
1,5 su bardağı şeker,
½ çay kaşığı zerdeçal,
1 paket vanilya,
1 paket kuş üzümü,
1 su bardağı çekilmiş ceviz

Hazırlanışı

ZerdePirinç su ile haşlanır. Bu pişince, içerisine zerdeçal ilave edilir. Taşmaya yakın bir şekilde tüm karışım ateşte kaynatılır. Daha sonra vanilya ilave edilir ve kısık ateşte bir süre daha kaynaması sağlanır.

Tüm karışım piştikten sonra kaselere konur soğuması beklenir. Üzerine ceviz konularak servis yapılır.

Lutuka

Malzemeler (5 kişilik)

1,5 kg patlıcan,
½ kg çarliston biber,
1 kg domates,
1 çay bardağı zeytinyağı,
1 çay bardağı sirke,
1 demet maydanoz,
1 baş ezilmiş sarımsak.

Hazırlanışı

LutukaPatlıcan, biber ve domatesler ateşte közlenir. Kabukları soyulup bir kap içine küçük küçük doğranır. Domateslerin suyunun kalmaması için kısa bir süre ateşte kavrulması iyi olur. Domatesin pişirilmesi sırasında içine ezilmiş sarımsak ilave edilir.

Karışımın pişmesinden sonra ayrı bir kapta doğranmış olan patlıcan ve biberlerin içine bu domates karışımı ilave edilir. Üzerlerine maydanoz ilave edilip servis tabağına alınır.

Köbete

Malzemeler (8 kişilik)

1 adet tavuk,
1,5 kg soğan,
1 su bardağı sıvı yağ,
1,5 kg un,
250 gr yoğurt,
2 adet yumurta,
2 tatlı kaşığı tuz,
2 çay kaşığı karbonat,
1 çay kaşığı karabiber,
1 tatlı kaşığı salça.

Hazırlanışı

KöbeteTavuk ateşte közlenir, parçalanır ve yıkanır. Tencerede kavrulur. Küçük küçük doğranmış soğanlar ilave edilir, her ikisinin de iyice kavrulması sağlanır. Tuz, karabiber ve salça ilave edilir, bir süre sonra ateşten indirilir. Ayrı bir tencerede un, yoğurt, yumurta ve biraz su ilave edilerek karıştırılır. Kulak memesi yumuşaklığında bir hamur yapılır, 15 dakika dinlendirilir. Daha sonra elde edilen hamur ikiye ayrılır. Bir parçası oklava ile yuvarlak olarak, mümkün olduğunca ince bir şekilde açılır. Yufka haline gelen hamurun üzerine bir miktar sıvı yağ sürülür. Birkaç dakika bekletilen yufka, kol böreği şeklinde sarılır ve oklava ile tekrar bu defa katmer hamuru gibi açılır. Elde edilen hamur tepsiye yerleştirilir. İkinci parça hamura da aynı işlem uygulanır. Tepsinin altına konulan hamurun üzerine, tencerede kavrulan tavuk eti ve soğan karışımı düzgün bir şekilde yayılır. Bunun üzerine de ikinci hamur yufkası düzgün bir şekilde kapatılır. Bu işlemin ardından ikinci tencerede çırpılan un, yoğurt ve yumurta karışımı sürülür, fırına verilir. Üzeri kızardıktan sonra hafifçe ıslatılıp üstü örtülerek bir süre dinlendirilir ve servis yapılır.

Tekirdağ Adetleri Tekirdağ Kiraz Festivali Tekirdağ'da Hıdrellez Geleneği Doğum - Çocukluk Askerlik - Gurbetlik Şiirler - Atasözleri Dil Bayramlar, Törenler, Kutlamalar Halk Oyunları İnanışlar

Tekirdağ Adetleri

Sedenka

Köy kadınlarının kendilerine mahsus eğlencelerindendir. Sedenka kelimesi Bulgarcadan geçmiştir. Sedenka üç çeşit yapılmaktadır. Birincisi konu komşunun toplandığı bir gecedir. Bir nevi yardımlaşmadır. Bulgur çekilir, pazı açılır, sohbet edilir. Kızlar darbuka çalıp şarkı söylerler. Özellikle kabak ve mısır yenilir. İkincisi söz kesimi için toplanıldığında kızın ailesinden söz alınırsa damat adayına kızdan alınan mendil götürülür. Eğlence yapılır. Üçüncüsü ise harman zamanı yapılan sedenkadır. Ayçiçeği veya mısır dövülüp soyulurken toplanılır.

Kolada Gecesi

Kış yarısına 28 gün kala yapılır. Bir çok köylerde l8 Ocak gecesi yapılır. O akşam her evde kabak pişirilir. Büyükler kabak yemeyen evin kaçaklarını karakaçanlar sırtına biner diye korkuturlar. O gece fala bakmak adettir. Kolada gecesi kabak pişmeyen evde domuz eti pişeceği inancı yaygındır.

Delimolu

Bayram geceleri on, on beş yaş arası erkek çocuklar köydeki bütün evleri gezerek para, hediye ve yiyecek toplarlar. Bu gezmede çocuklar ev sahiplerini dışarıya çıkarmak için maniler söylerler. Hediye vermeyen olursa

Ak taş kara taş,
Vermeyen kurtsuz baş,
Diyerek kızdırırlar.

Cemal (Cemel)

Köylerde mahsul ekimi sonunda bol ve bereketli ürün dileğiyle tertiplenir. Köy gençleri pösteki ve minderlerde deve kılığına girerler. Bellerine ve diğer kısımlarına çanlar takarlar. Gizli olarak tertiplenen bu eğlence gece yapılır. Gençler cemali bağrışa çağrışa ev ev dolaşırlar. Her evden para veya buğday alırlar. Vermemekte ısrar edenleri o gece uyutmazlar. İki ayrı köy cemalleri karşılaşınca kan şarttır. Çok kez kavgaların ölümle sonuçlandığı görülmüştür. Bazı köylerde cemal mezarlıklarına rastlanır. Tekirdağ'ın 10 km. dışındaki Kaynarca çeşmesi yanında bile bir cemal mezarlığı vardır. Bu mezarlıkta, çarpışarak ölen Güveçli Köyü ile Nusratlı Köyü cemalleri yatmaktadır. Aynı şekilde Ferhadanlı köyünde de bir cemal mezarlığı vardır.

Tavuk Gecesi

Senenin belli günlerinde tavuk geceleri düzenlenir. Tavuk gecesinde komşular birbirlerini çağırıp mısır pişirirler. Kimin çok misafiri gelirse o sene o evin tavuğunun çok olacağına inanılır. Diğer bir inanca göre de tavuk gecesinin sabahı ilk olarak kapıyı kadın açarsa o sene evin bütün civcivleri tavuk, erkek açarsa horoz olacağı inancı yaygındır.

Örfene

Hafta veya on beş günde bir yapılır. Lokma yapılıp kabak pişirilir. Kış eğlencelerindendir. Maniler, türküler söylenir. Kadınlar arasında olur.

Bocuk Gecesi

Bu adet Hıristiyan adetidir. Balkanlardan gelen muhacirler bu adeti getirmişlerdir. Bocuk gecelerinde toplanır, mısır, kabak pişirilip yenilir eğlenilir. Eski Kasımın sekizinden altmış bir gün sonra olan bu gece de Hıristiyanlar besledikleri domuzları öldürürlermiş. Bocuk gecesi, önceden yapılan baklava dama konurmuş. İnanışa göre bocuk dede gelecek ve baklavanın kenarından yiyecekmiş.
Bocuk dedenin baklavayı yemesi için üç defa:
- Al Bocuk dede saralia (Baklava) diye seslenirlermiş.

Kırk Uçurma

Bebek otuz yedi günlük olunca bir bakır su ısıtılır. Kaymamış suyun içine bir altın atılır. Bir yumurtanın tepesi delinip içi çıkarılır. Sonra bu tepesi delik yumurtanın içine su doldurularak, bakırdaki suyun içine kırk kez boşaltılır.

Kırkı kırkladım
Kırkbirinde pakladım.

deyip bebek o su ile yıkanır. Bebeğin annesi de aynı şekilde yapılan sudan yıkanır. Akşam üzeri veya öğleden sonra bebek uzak yerlere gezmeğe götürülür. Uzak yerlere gidince bebeğin sesinin güzel olacağı inancı yaygındır.

Dil Değdirme

Hastalıklı olan kimselere kefaret için yapılır. Bu kefaret şöyle yapılmaktadır. Bir tasa su doldurulur. Bu tas içindeki su okunur. Sonra tastaki okunan suya kırk bir kişinin dili değdirilir. Yanlışlık olmasın diye her dilini değdiren suyun içine bir mısır tanesi atar. Kırk bir kişi dil değdirdikten sonra mısırlar çıkartılır. Hasta olan kişi bu su ile yıkanır.

Adım Peksimeti - Çöreği

Henüz adım atmaya başlayan çocuklar için yapılan bir adettir. Çocuk adım atmağa başladığı zaman annesi çevrede geçerli ne ise, peksimet, çörek yada susamlı, nohutlu küçük ekmekler yapar. Yapılan peksimetlerden birinin içine para koyarlar. Bu peksimetler komşulara dağıtılır. İçinde para olan peksimet kime çıkarsa o çocuğa bir hediye alır. Bazı yerlerde buna adım çöreği, adım turtası, adım papası da denmektedir. Yapılmazsa çocuğun düzgün yürüyemeyeceğine inanılır.

Diş Buğdayı

Yeni dişleri çıkmaya başlayan bebekler için yapılır. Buğday kaynatılır. Gece komşular çağrılır. Bir çok ikramlarda bulunulur. Bunların yanı sıra kaynamış buğdaylar tabak tabak ikram edilir. Tabağa konan buğdayların birine para konur. Para kimin tabağında çıkarsa, o bebeğe hediye alır. Otuz iki tane buğday ipe dizilir. ipe dizilmiş buğdaylar bebeğin omzuna asılır. Bebeğin omzundaki buğdayı görenler bir tane kırıp başından aşağı atar. İnanışa göre bu adet yapılırsa bebeğin dişleri sağlam olurmuş.

Gelin Orucu

Düğün adetlerindendir. Gelin adayı düğünden bir gün önce oruç tutar.

Bağ Bozumu

Eylülde üzümler toplanacak hale gelince konu komşu toplanarak bağlara gidilir. Yemekler yenir, eğlenilir. Bağdaki üzümler toplanır.

Sandık Kalkmaz

Gelin çeyizini almağa gelen erkek tarafı çeyizi götüreceği zaman, kız tarafından bir çocuk sandığın üzerine oturur. Gerekli bahşişi almayan çocuk kalkmaz. istediği para verilince çeyiz gider.

Yağmur Çöreği

Yağmur yağmadığı zaman meydanda ateş yakılır. Saçta pişirilen çörekler fakirlere dağıtılır.

Mart İpliği

Genç kızlar Mart ayında ellerine kırmızı ve beyaz renkli ip bağlarlar. Bu ipi bir ay çıkarmazlar. Sonra bir taşın altına koyarlar. Taş kaldırıldığında karınca görülürse, gideceği yerin zengin olacağına ait bir inanç vardır.

Meci (İmece)

Bir komşunun diğer komşuları yardıma çağırmasıdır. Koyun yapağılarının temizlenmesi, mısır soyulması için yardım edilir. Ev sahibi ikramlarda bulunur. Geceyi sohbet ederek, türkü, mani söyleyerek eğlenceli bir şekilde geçirirler.

Kiraz Eğlenceleri

Kiraz zamanı bağı olanlar bağlarına, bağı olmayanlar ise ağaçlık yerlere kirazları ile giderler, yemek yiyip eğlenirler. Bağlarda salıncak kurulur. Türküler maniler söyleyerek eğlenceler yapılır. çocuklar kirazdan küpeler yapıp, birbirlerine kirazla boyayıp şakalaşırlar. Bu eğlenceler son senelerde kiraz festivaline dönüştürülmüştür. Tekirdağ Kiraz Festivali, her yıl artan bir ilgiyle izlenmektedir.

TEKİRDAĞ KİRAZ FESTİVALİ

Kiraz Yaylası
Şu gördüklerin Kiraz ağaçlarıdır
Ki, böyle çıplak kalmazlar
Günü gelir uzun olur yeşilin ömrü
Zannedersin solmazlar.
Bizim buralarda
Kiraza çıkmayan kızı almazlar.

Arif Nihat Asya

Tekirdağ denilince akla hiç kuşkusuz yurt ekonomisine katkısı olan tarımı, özellikle buğday ve ay çiçek üretimi geliyor. Ama kirazı da unutmamak gerekiyor. Görünümü, lezzeti ve adına düzenlenen festivali ile kirazın Tekirdağ'da ayrı bir önemi var. Yaklaşık yarım asra damgasını vuran ve o zamandan bu yana festivallerin simgesi olan kiraz Tekirdağlıların ve festivalin baş tacıdır. Ozanlar baş tacı olan kirazın üzerine anlamlı yazılar yazmışlar, şiirler üretmişler, rengini ise genç kızların dudağına benzetmişler. Tekirdağlılar da kirazın üzerine önce cümbüş hazırladılar. Daha sonra cümbüşün adını festivale dönüştürdüler.

Cümbüşle festivalin kısa öyküsü de şöyle...

İlk Kiraz Cümbüşü 1961 yılında Naip Köyü'ndeki büyük çınar ağaçları altında başladı. 4 gün süren Cümbüş Naip Köyü kavakları altında sona erdi. 1968 yılına kadar Cümbüş olarak kutlanan Kiraz Bayramı, 1964 yılında o zamanın Valisi Kadir DEMİREL zamanında Festival olarak kutlanmaya başlandı. Kiraz Festivali günümüze kadar aralıklı olarak devam etti. Son yıllarda Tekirdağ Belediyesi'nin bir etkinliği haline dönüşen Tekirdağ Kiraz Festivali'nin adına "Geleneksel" dendi.

Tekirdağ'da Hıdrellez Geleneği

Tekirdağ Hıdrellez geleneği, Orta Asya, Anadolu, İslamiyet ve Ortak Balkan kültürünün besleyip günümüze getirdiği kökü Orta Asya Kültürüne dayalı, İslami renge bürünmüş mevsimlik bayramların uzantısı bir ritüeldir.

Hıdrellez geleneği her folklor ürünü gibi ilk çıkış zamanlarındaki aslını koruyamamıştır. Tarihsel, sosyal, kültürel nedenler ve göçlerle değişikliğe uğramıştır. Hıdrellez kültürü geleneği günümüz motifleriyle örülmeye başlanmıştır.

Hıdrellez kuşaktan kuşağa devredilip aktarılan çeşitli zaman birimlerinde katmalarla zenginleşen bir ritüel kalıntısıdır.

Tekirdağ'da Hıdrellez bahar bayramı niteliğinde kutlanan mevsimlik bayramlarımızdandır. Çağlar boyu süregelip zengin kültür değerlerinin oluştuğu Hıdrellez, çeşitli adlarla Tekirdağ'da kutlanmaktadır.

Hıdrellezi Kutlama Nedenleri

Hıdrellez geleneğinin doğuşuyla ilgili rivayetlerin Hızır ve İlyas üzerinde yoğunlaşmasına rağmen kutlama nedenlerini incelediğimiz zaman mevsimlik bayramlardan bahar şenlikleri olduğu öne çıkmaktadır. Hıdrellez yaz başlangıcıdır. Yaz ve kışın ayrılışıdır. Bir yıl Hızır Günleri ve Kasım Günleri diye ikiye ayrılır. Mayıs'ın altısında Hızır günleriyle yaz başlar 186 gün sürer, Kasım'ın sekizinde Kasım günleri başlar 179 gün sürer. Hıdırellez'de baharın gelişi kutlanır, insanlar yaza bayram sevinciyle karşılık verirler. Yazın gelişi bayramdır. Eskiden çoban Bayramı da denirdi.

Hıdrellez Hazırlıkları

Hıdrellez hazırlıklarına bir hafta önceden başlanır. Evlere temizlik badana yapılır, çeşitli yemekler ve yiyecekler hazırlanır. Hıdrellezden bir gün önce sağmal hayvanı olmayan evlere süt dağıtılırdı. Özellikle sütten börek veya sütlaç yapılır. Hıdrellez için bir gün önceden hazırlanan yiyecekler genellikle hamur işleridir. Bunlar börek, yumurtalı peksimet, poğaça, kolaç, kalburüstüdür. Mısır pişirilir, nohutlu ekmek yapılır.

Yine Hıdrellezden bir gün önce akşam üzeri köyde oturanlar Hıdrelleze çağrılır. Her çağrılan kişi niyet çekmek üzere çömleğe koymak için ufak tefek şeyler verirler. Bunlar su içine konulduğunda etkilenmeyecek şeyler tarak, yüzük, anahtar, eski para, makara halka, kalem, kilit, kolonya şişesi ve benzeri olabilir.

Ayrıca Kuyruk adı verilen yiyecek tepsisi için konulacak yiyecekler hazırlanır. Bu tepsiye isteğe göre her türden yiyecek konur. Bazı köylerde buna Teferrüç Tepsisi adı verilir. Tepside börek, mısır ve piliç bulunur. Hıdrelleze çağırma işini geçen yıl kuyruğu satın alan kişi yapar. Satın almada karşılık olarak hiçbir şey verilmez, satış temsilidir. Buna "Kuyruğu satın almak ve kuyruğu satmak" denir. Köylüden ev ev toplanan niyet eşyalarını koymak için bir çömlek bulunur. Eğer seyirlik köy oyunu oynayacaksa önceden giyecek ve aksesuarlar toplanır. Oynanacak oyunun gereçleri önceden hazırlanır.

Hıdrellez şenliklerinin yapıldığı harman yeri, köy meydanı veya ağaçlık alana Eğrek veya Sığır İğreği adı verilir. Bu geniş bir alandır. Her evden toplanan simgeler bir çömleğe konur. Çömlek suyuna 40 yeşil ot yaprağı konur. Çömleğe dere suyu konur. Çömleğin ağzı yeşil veya kırmızı bir yaşmakla kapatılır. Çömlek, açmamış bir gül fidanının dibine gömülür. Bazı köylerde evlerden simge toplanırken evin evlenmemiş en büyük kızından Kısmet Açma-Kilit Açma adı verilen en yakın zamanda evlenmesi için alınır. Çömleğe eşya koyma ve daha sonra niyet çekme adetine Martaval denir. Hıdrellezden bir gün önce komşularla yardımlaşarak Hıdrellez çöreği yapılır. Çöreğin içine para konur.

Hıdrellez Kutlamaları ve İnanmalar

Hıdrellez günü hazırlıklar tamamlandıktan sonra Hıdrellez yerine gidilir. Eskiden köylere yakın tekke, türbe ve yatır yanlarında Hıdrellez eğlenceleri yapılırmış, bugün yalnızca ağaçlık yerlere gidiliyor. Bu yerler köyün konumuna göre dere kenarı, deniz kenarı, harman yeri veya ağaçlık bir alandır. Yerleşildikten sonra bir kız çocuğu ortaya oturtulur, başına kırmızı bir grep örtülür. Çömlek ortaya getirilir. Niyet çekme "MARTAFAL" adetine başlanır. Çömleğin başına geçilerek toplanan simgeler tek tek çıkarılarak mani söylenir. Simgesi çıkan kıza söylenen mani onun talihidir. Hıdrellez günü okunan manilerle evlenmeyen kızların başındaki kilidin açılacağına inanılır. Çömlek, niyet çekme (şans okuma) adeti bittikten sonra bazı köylerde kırılır. Kırılan çömleğin başında toplu bolluk bereket duası yapılır. Bazı köylerde ise çömlek bir kuyuya atılır. Çömlek kuyuya atılırken toplu halde bolluk bereket duası yapılır.

Erkekler kadınların, kızların yaptığı eğlencelere katılmazlar. Ayrı yerde otururlar. Hıdrellez günü genç, yaşlı mutlaka salıncakta sallanılır. Bundan amaç günahlardan arınmadır. (Günahlar sallanırken dökülür.) Erkekler kendi aralarında güreş tutarlar. Kızlar maniler, türküler söyler, çocuklar körebe, çelik-çomak, tura bırakmaca, bezirgan başı gibi oyunlar oynarlar. Kadınların bazıları tepsi çalar. Bir grup hem oynayıp hem söylerler.

Hıdrellez Günü Yemeklerinden Örnekler

Hıdrellez günü hazırlıkları bir gün önceden başlar ve çeşitli yemekler yapılır. Bunlardan bazılarını şöylece sıralayabiliriz: Yaprak sarması, kapama, oğlak çevirmesi, süt böreği, nohutlu ekmek, pilav, dolma, kurabiye, poğaça, peksimet, sütlü çorba, kavurma, yumurta, kırma, mısır, bulgur pidesi, bakla çorbası, süt paparası, gözleme, güveç, labada sarması, irmik helvası, baklava, büryan, peynir helvası, kalbur tekerlemesi, sütlaç, keşkek v.b.

Doğum - Çocukluk

Tekirdağ'da doğumla ilgili adet, inanma ve bunlara bağlı pratikler günümüzde de sürmektedir. Yeni kuşak bir yönden adetlere uyarken diğer yönden de tıbbın sağladığı her türlü imkandan yararlanmaktadır. Doğum Öncesinde çocuğu olmayan kadınlar, yatır ve türbelere giderler. Ağaçlara adak bezi bağlarlar. Doğum sırasında, çocuk çabuk doğsun diye bazı yörelerde teneke çalınır. Loğusa kadına bir hastalık gelmemesi için herhangi bir yerine kırmızı kurdele takılır vb.Tekirdağ'da ilk doğan çocuklara dişleri ilk çıktığında diş buğdayı yapılır. Adım attığında ise Adım Peksimeti yapılıp ailenin yakınları ve komşular çağrılır.

Ninniler

Ninnilerden birkaç örnek vermek gerekirse;

Bahçeden su gelir
Tekkelerden hu gelir
Yavrum yattı beşiğe
Şimdi uykusu gelir

Ey kargalar kargalar
Ceviz dalını ırgalar
Irgalamayın kargalar
Oğlum sizi kovalar
E,eee...

Hu dervişler dervişler
Hak yolundan gelmişler
Bir fırın ekmek yemişler
Daha da yok mu? Demişler
Hu,hu,hu...

Masallar-Fıkralar

Tekirdağ Halk Masalları ve Fıkraları ile ilgili en detaylı araştırma Erman Artun tarafından yapılmıştır. Erman ARTUN'un Tekirdağ ili içersinde derlemiş olduğu Masalların isimleri şunlardır: Muradına Nail olamayan Dilber, Benderli Avcı Kara Ahmet, Oduncu Baba, Ahmedi Sina Bey, Sefa Beyle Cefa Bey, Zülfi Siyah, Dokuz Okka Nar, Oduncu ve Kızı, Hüsnü Yusuf, Sihirli Yüzük, Sırma Saç ile Demirkıran, Tın tın Kabacığım, Helvacı Güzeli, Torba Dolusu Altın, Tülüce, Çocuk ve Yılan, Yusufçukla Fatmacık, Küçük Kız.

Fıkraların isimleri de şunlardır ; Sanane, Banane ve Terbiye, Dağlı ile Yahudi, Karabaşın Mirası, Papağan, Sıkı Bağlıdır, Pamuktan Pamuğa, Mart Ayı Dert Ayı, Vıy'ana, Sakız, Beşik, Ne Olacak, Arı dedi Vız, Yağmur, dere, deniz, Kelime-i Şaadet, Sayması Kolay, Altı Kağıt, Sıkma.

Sünnet

Tekirdağ'da sünnet ile ilgili adetler hiç yok denecek kadar azdır. Genelde Cuma günü başlayan törenler Pazar günü Mevlidin okunmasının ardından son bulur. Ülkemizin her yöresinde görülen sünnet alayı yani sünnet olacak çocuğun ve arkadaşlarının şehir etrafında tur atması Tekirdağ'da da görülür.

Tekerlemeler

Oyun sayışmalarında, masal başlarında, sonlarında söylenen tekerlemeler değişik ve ilginçtir. Yöreden birkaç oyun sayışma tekerlemesi :

Benim adım mahu heykel
Arkam kambur başım kel
Ayaklarım yampuriki
Ben giderim kamburiki
Haydi sen çık,bir iki

Horoz öttü
Tavuk tepti
Nuri kıza selam etti
Alçık balçık
Sana derim
Sen çık

Bilmeceler

Tekirdağ'da bilmeceler; kızlar, kadınlar ve erkekler arasında kış gecelerinde, akşam sohbetlerinde, çeşitli eğlence toplantılarında, evlenme, sünnet törenlerinde bulgur çekme, yufka açma, salça yapma, hasat zamanı imece ve arkadaş toplantılarında sorulmaktadır. Bilmeceler genellikle boş zamanlarda, neşeli ortamlarda sorulur. Toplantılarda bilmeceleri büyükler sorar küçükler cevaplar. Bilmece sorma için özel bir toplantı yapılmaz. Tekirdağ'da bilmece soranlara özel bir ad verilmez. Şehirlerde bilmece sorma eskiye oranla azalmıştır. Köylerde azalmakla birlikte sürmektedir.

Tekirdağ Bilmecelerinden Örnekler;

Dağ doruğunda
Çilli Fatma
(Badem)

Ağaç üstünde kilitli sandık
(Ceviz)

Üstten ot biçerim
Altından su içerim.
(Koyun)

Askerlik - Gurbetlik

Tekirdağ'da askerlikle ilgili adetler hakkında kısaca bilgi vermek gerekirse şunları ifade edebiliriz; Tekirdağ'da askerlik çağına gelmiş kişiler askere gitmelerine bir hafta kala yakın akraba ve dostlarını dolaşarak helallik alırlar, her ev, yakını olan askeri evine çağırarak onun adına yemek verir ve asker adayına iç çamaşırı yada havlu takar. Askere gidilecek son gecede de şehirde arabalarla tur atılır.

Evlenme

Tekirdağ'da kızlar 17-18,erkekler askerlik dönüşü 22-23 yaşında evlenme çağına gelmiş olarak kabul edilirler. Evlenme yaşına gelen gençler evlenme isteklerini evin büyüklerine söyleyemezler. Çeşitli yollara başvurarak bu dileklerini belli ederler. Bir kaçını şöylece sıralayabiliriz: Ayakkabıları ters çevirme, devamlı of çekme, süpürgenin üstüne oturma vb.

Kız isteme,söz kesme ve Nişan işlemleri tamamlandıktan sonra sıra Düğüne gelir. Tekirdağ'da Düğünler genelde sünnet törenleri gibi üç gün sürer. Kız kınasına Gelin Salınması adı verilir. Bunun dışında köylerde Eğer damat dışarıdan ise köyün gençleri tarafından Toprak Bastı parası alınır. Kız alınmaya gidildiği zaman Çömlek kırılır. Düğünün ertesi günü Gelin Paçası adı verilen bir adet vardır. Bu adette kadınlar arasında yapılır, gelinin akrabaları ile erkeğin akrabaları bir araya gelip eğlenirler.

Şiirler - Atasözleri

Şiirler

Yörede yaşanan etkileyici olaylara ağıt düzme geleneği günümüzde de canlıdır. Bir kazada, on yedi kişiden ancak ikisi kurtulur. Bu olay üzerine yakılan ağıttan bir bölüm :

Öğlen üstü tarlayı bitirdik
Başka tarlaya gitmeye çekildik
Kazaya uğrayacağımızı ne bilirdik
Feryadımızı duyan dağlar ağladı

Çeşme bayırını dönmeye kalmadı
Mehmet motoru vitesten salladı
Mustafa yapma diye yalvardı
Yalvarmamızı duyan dağlar ağladı

Yolcular kan içinde yatırıldı
Kırılan kollar, bacaklar sarıldı
Kara haber hemen duyuldu
Yardıma gelen kullar ağladı.

Diğer bir ağıttan örnek;

Er Mektubu Ağıtı

Muratlı'dan bindim trene
Selam söyle dosta, yârene
Al horozu, sen müjde verene
Tezkereyi aldım geliyorum ana
Seni gördüm rüyamda, hayalimde
Seni gördüm nöbette, talimde
Anladım deva imişsin, her derde
Artık kıymetini biliyorum ana.
Selam ilet yetim Veli'ye
İyi bak,benim ak kediye
Ela gözlü bir selviye
Aşık oldum ölüyorum ana
Ayrıntılı mektup yaz sıladan
Haber Sal hısımdan, akrabadan
Huzurundan ayrılırken Tanrı'dan
Sağlığını diliyorum ana.

Maniler

Yörede kapsamlı bir folklor araştırması yapılmadığından manilerin özgün olanları saptamak oldukça güçtür. Düğünlerde, çeşitli eğlentilerde söyleme günümüzde de yaygındır. Manilerin ana konusu sevdalar ve ayrılıklardır. Köyün doğası ve yöre yaşamından kimi kesitleri manilere yansımıştır.

Tekirdağ' a ait birkaç mani örnek vermek gerekirse ;

Ak üzüm asmasıyım
Fabrika basmasıyım
Bana doktor ne lazım
Ben sevda hastasıyım

Ak dutlar kara dutlar
O dutları kim toplar
Asker olan yârime
Gölge olsun bulutlar

Arpalar dize kadar
Gel yârim bize kadar
Çorap öreyim sana
Topuktan dize kadar.

Deyimler

Çeşitli etkileşimler sonucu deyimlerinde giderek özgünlüklerini yitirdiği görülür. Yöreden Erman Artun'un derlediği deyim örnekleri ;

"Acem kılıcı gibi iki tarafı keser", " Arife geçtikten sonra şırlağanı başına çal", " Gücünde gücün var" vb.

Atasözleri

Yöre Atasözleri karmaşık etkenlerle oluşmuş kültürel birikimin izlerini taşır. Kitle iletişim araçlarının yaygınlaşması, değişik öğelerin birbirleriyle etkileşmesi sonucu atasözlerinin de ortak ürünlerin çoğu gibi özgünlüklerini yitirdiği görülmektedir.

Tekirdağ Atasözlerine örnekler :

" Adamın iyisi iş başında gelir", "Aksak eşeğin kör nalbantı olur", " Arıyı duman, insanı iman yola getirir", " Vakitsiz açan gül tez solar"

Dil

Tekirdağ yerel ağzı, Doğu Trakya ağızları grubundandır. Batı Trakya göçlerinin yerel ağız üzerine belirgin etkileri olmuştur.

Yerel ağzın temel özelliklerinin başlıcaları şunlardır:

Tekirdağ ağzında bilinen ünlüler yanında " a" ile "e" arası bir "â" ünlüsü, türemiştir. Kullanımı kurallaşmamış olan bu ünlünün daha çok seslenme ünlemlerinde ya da " ken" zarf fiili, ünlü uyumuna girme eğilimi gösterdiğinde kullanıldığı görülür. Gene yerel ağızda "o" ile "u" arası bir sese rastlanır. Belirli olarak bonla (bunlar),borda( burada),borya (buraya) sözcüklerinin söylenişinde görülür. Arapça kökenli sözcüklerde " a" ve "ayın" sesinin kaynaşmasıyla uzun a sesinin türediği görülür. Sat (saat),sa'det (saadet) vb. Bundan başka "Ğ" ünsüzünün kaynaşması ya da düşmesi sonucu, öndeki ünlü uzar. Da(dağ),Ya(yağ) vb.

"H" sesi genellikle düşerek önündeki ünlünün uzamasına neden olur. Alla (Allah), kave (kahve) gibi. Son sesteki y sesi, kaynaşmayla önündeki ünlüyü uzatır. Şe(şey),sirek (seyrek) gibi. Y sesinin iki ünlü arasına da kaynaşmaya uğrayarak kendinden önceki ünlüyü uzatması görülür. Bura( buraya),ara (araya),hava (havaya) gibi.

Doğu Trakya ağzında ünlü uyumu genellikle düzenlidir. "Ki" eki uyuma girmez; "İken" ekiyse uyuma girme eğilimi göstermektedir. Öte yandan yazı dilinde genellikle uyum dışı kalan " yor" eki bu ağızda kaynaşarak çeşitli biçimler almaktadır. Trakya ağzında ğ,h,r,v,y ünsüzlerinin zayıf olarak söylendiği saptanmıştır. Bu ünsüzlerin zayıf söylenmesine, sözcükler yanında çokluk ve geniş zaman eklerinde de sıkça rastlanır.

Yöreden derlenmiş birkaç yerel sözcük : Aksıvata (alış-veriş), aklık (pudra), Balkan (dağlık), cunga (bardak), yarka (piliç), ziykir (yüzük).

Bayramlar, Törenler, Kutlamalar

Tekirdağ'da Ramazan ve Kurban Bayramıyla ilgili adet ve inanmalara baktığımızda İslami kültürden pek fazla ayrılmadığını görüyoruz. Bayram namazına gitme namazdan çıkınca bayramlaşma, kurban bayramında kurban kesme, etlerin üç parçaya bölünüp dağıtılması, bayram ziyaretlerine gitme İslamiyet'in gereğindendir. Mevsimlik bayram olarak Tekirdağ'da sadece Hıdrellez kutlanır. Hıdrellez günü hazırlıklar tamamlandıktan sonra Hıdrellez yerine gidilir. Yerleşildikten sonra bir kız çocuğu ortaya oturtulur. Niyet çekme " MARTAFAL" adetine başlanır. Toplu bolluk duası yapıldıktan sonra bereket duası okunur.

Halk Oyunları

Tekirdağ halk oyunlarının bazıları şunlardır: Tekirdağ karşılaması, Kampana, Ali Paşa, Debreli Hasan, Kara Yusuf, Karaçalı, Kasap, Yeşillim, Lambada Şişesiz Yanmaz mı, Gülo, Nazife Hanım, Dumanda Bastı Dağları, Fasülye, Bahçelerde Börülce. Tekirdağ halk oyunlarından başka seyirlik oyunları dediğimiz ve kadınların kendi aralarında yöresel toplantı ve nişan törenlerinde oynadıkları oyunlar vardır. Bunlar da; Ahret ana, Oyna Padiş, Osman'ın Naciyesi, İlk Kocam Oyunu, Yüzük Saklamaca, Leylek Oyunu, Elmacı Kadın, Ana Beni Eversene vb.

İnanışlar

Tekirdağ inanışlarından bazıları şöyledir;

• Evin üzerinde baykuş öterse, o evden ölü çıkacakmış gibi kötüye yorumlanır.

• Akşam ezanından sonra kül dökülmesi, köpeğin uluması, eşik üzerinde oturulması iyi sayılmaz.

• Uzun yola çıkanın, askere gidenin arkasından zaman su gibi aksın gelsin inancıyla , bir kapla su dökülür.

• Yeni doğan çocuk 40 günlük oluncaya kadar yalnız bırakılmaz, dışarıya çıkarılmaz.

• Evin önünde saksağan kuşu öterse misafir geleceğine inanılır.

• Çocuk yürümeye başlasın diye ikiz kardeşler tarafından Cuma günleri koltuk altlarından tutulup, sallanmanın faydasına inanılır.

• Geceleri eski ev yıkıntılarından geçmek günahtır. İnsanın ağzı çarpılırmış inancı vardır.

Dua-Beddualar

Tekirdağ Dualarından Örnekler ;

- Allah kısmetini tepmesin.
- Çıktım baktım göğe, şükürler olsun.
- Gönlün pek olsun.
- Kabrin nurla dolsun.

Beddualardan Örnekler ;

- Ateşte yanasın.
- Allah layığını versin.
- Canının derdine düşesin.
- Dilin ensenden çıksın.
- Yıkık duvar altında kalasın.

Ölüm Adetleri

Bütün Türkiye'de olduğu gibi Tekirdağ'da da ölüm öncesinden başlayıp ölüm sonrasına kadar uzayan aşamalar içerisinde uygulanan dinsel, ritüel ve büyüsel içerikli bir çok işlem ve pratik vardır. Birkaç örnek verelim.

- Ölü olan evde ve komşularında bütün sular dökülür.
- Ölen kişinin ardından yere çivi çakılır.
- Tabut geçtikten sonra yün yıkanır.
- Cenaze geçerken tırnaklar saklanır.
- Ölü evinden dışarı sıcağa kül atılmaz vb.

KumbağMarmara denizine 100 km. den fazla kıyısı olan ve bundan dolayı haklı olarak 'Marmara'nın İncisi' unvanıyla anılan Tekirdağ, sahip olduğu doğal güzellikleri ve barındırdığı kültürel varlıklarıyla turizm açısından göz ardı edilemeyecek avantajlara sahiptir.

Avrupa'yı Asya kıtasına bağlayan E80 (TEM), E84 ve D-100 karayolları ile demiryolu ağının il sınırları içerisinden geçmesi, ilde büyük bir ulaşım kolaylığı sağlamaktadır. Uluslararası statüye sahip, Çorlu Hava Limanıyla çağdaş limancılığın gereği olarak tüm hizmetlerin verildiği, Merkez ilçedeki Akport, AsyaPort ve M. Ereğlisi ilçesindeki Martaş limanları, hava ve deniz ulaşımına verilen önemi yansıtmaktadır.

Tekirdağ, Arkeoloji ve Etnografya Müzesi, Rakoczi Müzesi, Namık Kemal Evi, Osmanlı dönemine ait camileri, çeşmeleri, Karacakılavuz El Dokumaları, Kiraz Festivali, Bağbozumu ve Tepreş Şenlikleri, doğal plajları, doğa harikası Çamlıkoy'u (Kastro) ve diğerleri ile bir tarih ve turizm kentidir

KumbağÖzellikle yaz aylarında plajları ve eğlence yerleriyle bir eğlence merkezi olma yönünde hızla ilerleyen Kumbağ Beldesi ile yeşil bağları, zeytin bahçeleri, sahilleri ve şaraplarıyla ünlü Şarköy ve Marmara'nın Efes'i olarak anılan adeta bir açık hava müzesi görünümündeki antik ilçesi M. Ereğlisi ilçesi ve bağlı beldeleri önemli tatil merkezleridir Yeme-içme, eğlence ve konaklama tesislerinin, ikinci konutlarının çok olması, bu yörelere turizm sezonu içerisinde hareket ve canlılık getirmektedir

Diğer yandan, Tekirdağ Anadolu Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesi ve Merkez ilçe ile M Ereğlisi, Çorlu ve Şarköy ilçelerinde bulunan Meslek Yüksek okullarının 'Turizm Otelcilik' bölümlerinde, Türk turizmine yetişmiş eleman kazandırılmaktadır.

UçmakdereDünya turizm sektörünün yeni turizm stratejisi olan 'Eko turizm' kapsamında, Valilikçe de çalışmalar sonucunda, ilin doğal yapısı ve mevcut potansiyeli de göz önüne alınarak, İl sınırları içerisinde sportif turizmi faaliyetlerinin uygulanmasına esas olmak üzere, Kumbağ Beldesi, Yeniköy, Uçmakdere ve Gaziköy arasındaki köy-orman yolu, gerekli düzenlemeler ile Trekking (Yürüyüş) Parkur Alanı olarak belirlenmiştir. Yine Uçmakdere ve Yeniköy arasında kalan sahanın yamaç paraşütçülüğüne çok uygun olup paraşüt atlayışları yapılmaktadır..

Tüm dünyada olduğu gibi, dinamik bir yapıya sahip olan, hızla büyüyen ve diğer sektörlerin de gelişmesine yardımcı olan turizm sektörü, ülkemizde de öncü ve dinamik bir yapıya kavuşmuş olup, Tekirdağ'ın da gereken ilgiyi görüp, güçlü bir yapıya kavuşması, kaçınılmaz bir süreçtir.

Kiraz FestivaliTekirdağ ilinin tarihi, bilhassa son yıllarda sahil kıyılarındaki antik yerleşim alanlarında (Marmara Ereğlisi-Şarköy) yapılan kazı ve araştırmalarla Kalkolitik Çağ'a (Köy şeklindeki yerleşmelerin gelişimi) dayandırılmaktadır. (M. Ö. 5000-3000) Tarih boyunca Tekirdağ, Anadolu ve Yakındoğu ile Avrupa arasındaki göç, istila, ticaret ve kültür alışverişi gibi farklı etkilerin izlerine maruz kalmıştır. Tarihi süreç içerisinde BİSANTHE (M. Ö. 5. YY), RHAEDESTUS (M. Ö. 343-M. S. 843), RODOSTO (M. S. 843-1358), RODOSÇUK (M. S. 1358-Osmanlıların fethiyle), TEKFURDAĞI (M. S. 1732) isimleriyle anılan il, Cumhuriyetin ilanından sonra TEKİRDAĞ olarak adlandırılmıştır.

Antik Yerler

Bisanthe: M. Ö 6. yy'da Samos'lu kolonistler tarafından kurulmuştur. Antik kaynaklarda ilk kez M. Ö. 430 yılında, Heredot Tarihi'nde kentin ismi geçmektedir. Ksenophon'un Anabasis adlı kitabında, Odrys Kralı Seuthes'in hâkimiyetindeki kentin, deniz kıyısındaki en güzel kentlerden biri olduğu ibaresi yer almaktadır. Bu kentin son arkeolojik verilere göre Barbaros mevkii olduğu düşünülmektedir.

Perinthos: M. Ö. 600 civarında Samos'lu kolonistler tarafından kurulmuştur. Tarihçi Plinius, Perinthos'un 200 ayak genişliğinde bir kara parçasıyla anakaraya bağlı olduğunu yazmaktadır. M. S. 3. yüzyılda adı; Herakleia olarak değişen kent, bugünkü Marmara Ereğlisi ilçe merkezidir.

Heraion Teichos: Tarihçi Heredot tarafından Perinthos'un yakınlarında olduğu belirtilen antik kent, Karaevli Köyü altında Çitlenbik Deresi mevkiindedir.

Ganos: Ksenopohon'da Trak (Odrys) Kralı Seuthes'in kıyıdaki kentlerinden biri olarak bahsedilen Ganos, Şarköy ilçesine bağlı bugünkü Gaziköy sınırları içinde yer almaktadır.

Toronte: Apollen Torondüs tapınağı Şarköy ilçesinin kuzeyinde, "Doluca Tepe" olarak adlandırılan mevkiidir. Antik çağda denizcilerin, içinde sönmeyen ateşin bulunduğu rivayet edilen bu tapınağı ziyaret ettikleri bilinmektedir.

Apri: M. S. 46 yılında Roma İmparatoru Cladius tarafından kurulan, emekli Roma askerlerinin yerleştirildiği antik yerleşim alanı, Malkara İlçesi'nin Kermeyan Köyü'nün bulunduğu yerdir. Apri, Bizans İmparatorluğu döneminde önemli bir dini merkez durumuna gelmiştir.

İlde Yapılan Arkeolojik Kazılar

Hora FeneriTekirdağ Süleymanpaşa, Karaevlialtı Heraion Teichos ören yerinde 2000 yılında başlayan arkeolojik kazılar, Ahi Evran Üniversitesi Arkeoloji Bölümü'nden Prof. Dr. Ayşe ATİK başkanlığında devam etmektedir.

Marmara Ereğlisi'nde Tekirdağ Müze Müdürlüğünce M. S. 5. Yüzyıl'ın sonlarına denk geldiği düşünülen Bizans Bazilikası kazı ve restorasyon çalışmalarına devam edilmektedir. 2010 yılında Bazilikanın giriş kapısı açığa çıkartılmış, ayrıca 450 m2 mozaik restorasyonu yapılmıştır.

2011-2012 yıllarında Atrium (İç Avlu) restorasyon çalışmalarına başlanmış, orijinali gibi yapılan harçlarla eksik kısımlar tamamlanmıştır. 2013 yılında Bazilika'nın üst örtüsünün yapılması, ayrıca 5 metre kuzeyinden geçen antik kentin aşağı şehir surlarının rölöve, restitüsyon ve restorasyon projeleri hazırlanmıştır. Projelerin bitiminden sonra, kazı alanı ziyarete açılacaktır.

Tarihi Yerler ve Müzeler

Rüstem Paşa Külliyesi

Külliyenin camii, hamam, bedesten, medrese ve kitaplık bölümü günümüzde de varlığını sürdürmektedir. Külliyenin vaktiyle kervansarayı ve imareti olduğu da çeşitli kaynaklarda yer almaktadır.

Rüstempaşa Külliyesi içinde en belirgin yeri tutan Rüstempaşa Camii, 1553 tarihinde Kanuni Sultan Süleyman'ın damadı Rüstem Paşa tarafından denize hakim bir tepe üzerinde Mimar Sinan'a yaptırılmıştır. Caminin 30 metre doğusunda bulunan medrese 1880'de harap olunca üzerine ahşap bir okul kurulmuştur. Rüştiye ve İdadi olarak kullanılan bu yapı daha sonra Cumhuriyet İlkokulu olarak da hizmet vermiştir. Cami ile medresenin arasında kare planlı ve kubbeli olarak yapılan kitaplık binasına ocak ve baca eklenmiş ve bu yapı sonrasında camii; aşhane olarak kullanılmaya başlanmıştır.

Medresenin yanında yer alan hamam, orijinalinde kadınlar ve erkekler kısmı olmak üzere bir çifte hamam şeklinde üstü kubbeyle örtülü olarak yapılmıştır. Hamamın bugün sadece beden duvarları mevcuttur. Caminin batısında yer alan bedesten 6 kubbeli, dikdörtgen planlı bir yapıdır. Taş ve tuğla karışımından inşa edilmiş olan ve son yıllarda onarılan bu yapı külliyenin cami ile birlikte sağlam olarak görülebilen kısımlarındandır.

Ayrıca Rüstempaşa Camii'nin doğusunda inşaatı 1988 yılında tamamlanan bir çarşı mevcuttur. Yeri Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne ait olan bu çarşı, İl Özel İdaresi ve Vakıflar Genel Müdürlüğünce ortaklaşa yapılmıştır. 49 dükkandan ibaret olan bu çarşı külliyenin dönem özelliklerini yansıtan mimariye sahiptir.

Rüstempaşa külliyesinden başka Osmanlı Dönemi'ne ait diğer önemli eserler arasında Orta Cami, Eski Cami, Hasan Efendi Cami, İnecik-İmaret Camisi, Hamamı Mehmet Paşa Türbesi, Kırklar Türbesi, Sadi Baba Türbesi, Yalı Hamamı, İnecik-Erenler Hamamı ve birçok tarihi çeşmeyi saymak mümkündür.

Yukarıda sayılan tarihi yapıtlardan başka Kurtuluş Anıtı, Namık Kemal Anıtı, Şehitler Çeşmesi Anıtı ve Hürriyet Abidesi, Tekirdağ'daki önemli tarihi eserlerdir.

Tekirdağ'ın geçmişi ile ilgili malzeme ve eserlerin sergilendiği 3 tane de müze bulunmaktadır:

Arkeoloji Ve Etnografya Müzesi

Müze binası 1927 yılında Vali Konağı olarak inşa edilmiştir. 1977 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığınca İl Özel İdaresinden satın alınan, Cumhuriyet döneminin ilk yapılarından olan kâgir yapı, daha sonra aslına uygun olarak restore edilerek müze haline getirilmiştir. Müzede, Tekirdağ ve civarında bulunmuş ve tarih öncesi çağlardan günümüze kadar gelen toplam 22. 574 adet eser bulunmaktadır. Bu eserlerden 4. 291'i arkeolojik eser, 16. 374'ü sikke, 1909'u etnoğrafik eserdir. Müze "Rakoczi Cad. No:1" deki binasında 1992 yılından bu yana teşhire açılmış olarak faaliyet göstermektedir. 2014 yılı toplam ziyaretçi sayısı 7. 090 kişidir.

Rakoczi Müzesi

1720-1803 yılları arasında ilde, Türk misafirperverlik ve dostluk anlayışının güzel bir örneğinin ortaya çıktığı görülmektedir. 18. yy. başlarında cereyan eden Macar Bağımsızlık Hareketi'nin önderi II. French Rakoczi ve taraftarlarının Avusturya ile yaptıkları savaşta yenilgiye uğramaları üzerine Padişah III. Ahmet, Rakoczi ve taraftarlarını topraklarına misafir olarak davet etmiş ve Tekirdağ'a yerleştirmiştir. II. French Rakoczi 1735 yılından ölümüne kadar burada ikamet etmiştir. Rakoczi'nin ikamet ettiği bu Türk evi, 1932 yılında Macaristan Hükümetince satın alınıp, aslına uygun restore edilerek Müze haline getirilmiştir.

Namık Kemal Evi

Büyük Vatan şairi Namık Kemal'in 1840 yılında Tekirdağ'da doğduğu ev, yakın çevresindeki eski Tekirdağ evleri de örnek alınarak, hatırasına Tekirdağ il Özel İdaresi ve Tekirdağ Namık Kemal Derneği tarafından 1993 restore edilmiştir. Namık Kemal Evi, Tekirdağ'ın mutfağı, baş odası ve yatak odasını tanıtan etnoğrafik eşyalar ile süslenmiştir. Ayrıca Namık Kemal hakkında yazılmış eserler de bu evde sergilenmektedir.

Tarihi evler

Tekirdağ il merkezinde, Kentsel Sit Alanı içinde 350 adet tescilli sivil mimarlık örneği yapı bulunmaktadır. 15. 07. 2005 tarih ve 25876 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Taşınmaz Kültür Varlıklarının Onarımına Yardım Sağlanmasına Dair Yönetmelik'in 9. maddesi gereği, gerçek ve tüzel kişilerin mülkiyetinde bulunan korunması gerekli taşınmaz kültür varlıklarının onarımı için uygulama ve rölove, restorasyon ve restitüsyon projelerine yardım sağlanmasını içeren proje kapsamında, 2013 yılında müracaat eden 3 taşınmaz sahibinin müracaatları Kültür ve Turizm Bakanlığı'na gönderilmiştir. Ayrıca 1 adet taşınmaz sahibinin de önceki yıllarda yapılan başvurusuna 10. 000 TL tutarında proje uygulama yardımı yapılmıştır.
Festival ve Şenlikler
Adı Yapıldığı Yer Tarih
Nevruz Kutlamaları Tekirdağ 21 Mart
Hıdrellez Kutlamaları Tekirdağ 6 Mayıs
Muratlı Hıdırellez Şenlikleri Muratlı Mayıs ayının ilk haftası
Tekirdağ Kiraz Festivali Tekirdağ 13-19 Haziran
Geleneksel Bozaba Şenlikleri Büyükyoncalı-SARAY Mayıs ayının ikinci haftası
Yağlı Güreşler ve Sünnet Şöleni Çerkezköy Haziran Ayı
Yaz Spor Okulu Çerkezköy Temmuz-Ağustos
Dudulenge Şenliği Çorlu 6 Mayıs
Uluslararası Ceviz Festivali Çorlu Ağustos 4. Hafta
Geleneksel Karpuz Festivali M. Ereğlisi 01-15 Ağustos
Sünnet Şöleni M. Ereğlisi Ağustos 4. Hafta
Ayçiçeği Festivali Hayrabolu Ağustos 2. Haftası
Tarım ve Süt Ürünleri Festivali Malkara 31 Ağustos-03 Eylül
Tekirdağ'da Anma ve Kutlama Günleri
Adı Yer Tarih
18 Ağustos Atatürk Günü Saray 18 Ağustos
Harf İnkılabı Yıldönümü Kutlamaları Tekirdağ 23 Ağustos
Vatan Şairi Namık Kemal'in Doğum Yıldönümü Kutlamaları Tekirdağ 21 Aralık
Kurtuluş Haftası Etkinlikleri Çerkezköy 22-29 Ekim
Çorlu İlçesinin Kurtuluşu Çorlu 1 Kasım
Saray İlçesinin Kurtuluşu Saray 1 Kasım
Muratlı İlçesinin Kurtuluşu Muratlı 2 Kasım
Tekirdağ'ın Kurtuluşu Tekirdağ 13 Kasım
Malkara İlçesinin Kurtuluşu Malkara 14 Kasım
Hayrabolu İlçesinin Kurtuluşu Hayrabolu 14 Kasım
Şarköy ve Mürefte'nin Kurtuluşu Şarköy 17 Kasım
Sitemizde sizlere daha iyi hizmet sunulabilmesi için çerezler kullanılmaktadır. Hizmetlerimizi kullanarak çerez kullanımına izin vermiş olmaktasınız.