Demirköy
Büyük bir orman bölgesi içinde yer alan Demirköy için orman ürünleri ve tarımsal üretim en önemli gelir kaynaklarıdır. Ormanlık alanlar korunarak yabani orman ürünlerinin toplanması ve pazarlanması konusunda kat edilmesi gereken önemli bir mesafe bulunmaktadır.
Demirköy'e gelen bir ziyaretçi, ilçedeki sakinliği ve temiz doğanın rahatlatıcılığını hemen hissedebilir; ancak İğneada'ya gitmek için zorunlu bir geçiş olan ilçe merkezinde neredeyse hiç tesis yoktur, ilçe merkezindeki esnaf daha çok köylülerin, ilçe pazarına geldiği günlerde oluşturdukları talebe göre hizmet sunmaktadırlar.
Demirköy'ün önemli doğal varlıklarından bir diğeri de İğneada Beldesi'dir. İğneada, Karadeniz kenarında deniz turizm yapılabilen; Ege Denizi ve Akdeniz için kullanılan "Yeşilin Mavi ile Buluşması" ibaresinin gerçeğe dönüştüğü bir yerleşim yeridir. İğneada'da bir adet beş yıldızlı otel bulunmasına rağmen, ilçe kasaplarının ve birkaç restoranın dışında sosyal tesis, yemek yenilecek yer bulmak mümkün değildir. Buna rağmen bölgedeki hayvancılığın üretim kalitesinin ne kadar yüksek olduğunu, Demirköy'ün köylerinde ve İğneada'da seçtiğiniz et ürünlerinin, hemen pişirilip size servis edildiği bir kasapta tadarak anlayabilirsiniz.
Büyük bir orman bölgesi içinde yer alan Demirköy için orman ürünleri ve tarımsal üretim en önemli gelir kaynaklarıdır. Ormanlık alanlar korunarak yabani orman ürünlerinin toplanması ve pazarlanması konusunda kat edilmesi gereken önemli bir mesafe bulunmaktadır.
Demirköy'e gelen bir ziyaretçi, ilçedeki sakinliği ve temiz doğanın rahatlatıcılığını hemen hissedebilir; ancak İğneada'ya gitmek için zorunlu bir geçiş olan ilçe merkezinde neredeyse hiç tesis yoktur, ilçe merkezindeki esnaf daha çok köylülerin, ilçe pazarına geldiği günlerde oluşturdukları talebe göre hizmet sunmaktadırlar.
Demirköy'ün önemli doğal varlıklarından bir diğeri de İğneada Beldesi'dir. İğneada, Karadeniz kenarında deniz turizm yapılabilen; Ege Denizi ve Akdeniz için kullanılan "Yeşilin Mavi ile Buluşması" ibaresinin gerçeğe dönüştüğü bir yerleşim yeridir. İğneada'da bir adet beş yıldızlı otel bulunmasına rağmen, ilçe kasaplarının ve birkaç restoranın dışında sosyal tesis, yemek yenilecek yer bulmak mümkün değildir. Buna rağmen bölgedeki hayvancılığın üretim kalitesinin ne kadar yüksek olduğunu, Demirköy'ün köylerinde ve İğneada'da seçtiğiniz et ürünlerinin, hemen pişirilip size servis edildiği bir kasapta tadarak anlayabilirsiniz.
Demirköy İstatistikleri
Karagöz Demirköy'de Çalıştı
Türk Gölge Oyununa Adını veren Karagöz, bir yıl boyunca Demirköy demir madenlerinde çalıştığı tarihi kayıtlara geçti.
Karagöz ve Hacivatın kişiliklerine, yaşayıp yaşamadıklarına ilişkin herhangi bir kaynak yoktur. Sadece Evliya Çelebinin Seyahatnamesinin 1.cildinde konuya ilişkin biraz bilgi vardır. Ancak en güvenilir kaynaklar dilden dile söylenerek aktarılanlardır. Eskiden Ramazan günlerinde huzurda gösteri yapılırken Karagözün kendi ağzından hayatını anlattırdıkları söylenir. Tüm bu aktarmalardan bilindiği kadarıyla Karagözün yaşamı şöyledir:
Karagöz Selçuklu Türklerinden Bali Çelebi Kambur Ahmet Efendi adında birisidir. Esmer, tıknaz ve dazlaktır; Kambur, kalın kaşlı ve zeki bir halk adamıdır. Çelebilik ailesinden gelmektedir. Bir süre Konya sarayında kalan Kambur Ahmet, Selçuklular'ın sonu ve Moğol saldırısı üzerine İstanbul'a gelir. Bizans İmparatoru ile tanışır. Sonunda Kırkkilise (Kırklareli)ye gider. Burada Samakof (DEMİRKÖY) bölgesinde demir çıkarmaya başlar. Osmanlı İmparatorluğu kurulunca da Bursaya yerleşir.
Demirköy'den
Murat Can Otel
Denize sıfır, duş, tuvalet, merkezi ısıtma, restaurant, 48 yatak
İğneada/Demirköy
Berk Turizm
Pansiyon, Cadıryeri, Restaurant, Büfe ve çay behçesi
İğneada/Demirköy
Demirköy Pansiyon
Duş-Tuvalet, 5 Yatak, Bahçeli
Hamide Şahinbaş
Demirköy
Bahçeli Pansiyon
Kahvaltı-Yerel Yemekler, 6 Yatak Duş-Tuvalet
DEMİRKÖY
Karaboğa Pansiyonu
Güneş enerjili, 5 odalı, 10 yataklı, orman manzaralı, lambiri kaplı.
Sivriler Köyü / Demirköy
Telefon: 0288 684 40 30
Çalıkuşu Et Lokantası
Tadını unutamayacağınız yemekler
Tel: 0288-681 67 07
Demirköy
Karadeniz Restaurant
Tel: 0288 692 25 71
Belediye Yanı
İğneada/Demirköy
Istranca Dağları'nda Günübirlik Yürüyüş
Ayrıntılı bilgi ve grup gezi katılım rezervasyonları,
Adem Şahinbaş: 0288-681 58 26
Istranca Masifi
İstanbul Üniversitesi Jeoloji Kulübü
Sabah saat 8.30 sularında bizi kampüste bekleyen minibüsümüzde hepimiz koltuklarımıza oturduk. Gerçi koltuklarımıza yerleşmemizin, minibüs harekete geçtikten sonra pek manası kalmadı. Çünkü, birçoğumuz az sonra jeoloji şarkısını söylemek üzere ayaklandık. 'Cumartesi olunca otobüsler dolunca hey ! Istranca yolları jeologla dolunca...' şarkısını yolumuzu ıslatan yağmurun eşliğinde alkış tutarak söyledik. 2-3 saat sonra Pınarhisar'dan sonra hocalarımızın gerekli gördükleri yerlerde durakladık. Durakladığımız yerlerde bir taraftan mostraları incelerken diğer taraftan hocalarımızın bu mostralar hakkında söylediklerini dinliyorduk.
Trakya'nın kuzey kısmında yer alan Istranca masifi,batıda Tunca Irmağı, Kuzey'de Bulgaristan ve Doğu'da Karadeniz'le sınırlanmıştır. Masifin Ergene Tersiyer havzası ile olan güney sınırı Lalapaşa-Kırklareli-Pınarhisar-Vize-Saray-Pınarca ve Çatalca yakınlarından geçer.
Masifi oluşturan metamorfik kayaçların başlıcaları: çeşitli gnayslar, özellikle gözlü gnayslar (metagranit), çeşitli mikaşistler, mermer, kalkşist, kuvarsit ve fillitlerdir (arduaz). Ayrıca, granit, granodiyorit, diyorit, gabro, siyenit ve monzonit gibi plütonik kayaçlar da masifin Petrografik yapısında yer almışlar.
Plütonik kayaçlar kendilerine komşu metamorfik serileri kesmişler, dokanak bölgelerinde onları farklı biçimlerde ve derecelerde değişikliğe uğratmışlar, oralarda skarn zonları oluşturmuşlar.
Bu arada dinlenmek için ilk molamızı bir köy kahvesinde birer çay içerek verdik. Sanırım kahvedekiler bu tipten bir kalabalığa pek alışık olmadıklarından biraz meraklı biraz şaşkın bakışlarla, ama misafirperver edalarla bizi ağırladılar. Onlarla orada bulunuş amacımızla alakalı muhabbet ettik. Tabi tavla konusunda kendilerine güvenenler hünerlerini sergilemek için küçük bir turnuva bile düzenledi. Yarım saatlik molamızın sonuna gelmiştik. Kahvedeki köylülerle vedalaştıktan sonra yola devam etmek üzere minibüse bindik.
Istranca masifi Güney sınırı boyunca Eosen (Lütesiyen) Kireçtaşları ile, Kuzeydoğu'da Avcılar ile İğneada koyu yakınlarında ise, Üst Kretase (Senomaniyen) tabakaları tarafından açılı diskordansla örtülmüşler. Masifin kara olma evresi de bu devirlere rastlıyormuş.
Kırklareli'nde Eosen (Lütesiyen) yaşlı kireçtaşları ve konglomeratik kumtaşları açılı bir diskordansla metagraniti (gözlü gnaysları) örtmekteymiş. Metagranitin tümü ile kristalleşmesi 245 milyon yıl önce; metamorfizma geçirmesi ise 144 milyon yıl önce gerçekleşmiş. Metagranit iri feldspat tanelerinden, amfibol şistler ise kırıntılı sedimentlerden oluşmuş. Yeşilşist fasiyesinde (Barrow tipi) rejional metamorfizmaya uğramış olan amfibol şistlerin orijinal sedimentasyon yaşı 245 milyon yıldan daha fazla, diğer bir deyimle, Permiyen'den daha eski olmaktaymış.
Koruköy yakınında, amfibol şistler üzerine 20 m. kalınlıkta bir taban konglomerası ile muskovit-serizit-Şist (fillonit, metapelit) serisi gelmiş.
Fillonit serisi üzerinde kristalin kalkerler (mermer ve kalkşistler) yer almış. Dereköy çevresinde, kristalin kalkerlerle faylı olarak sınırlanan siyah şeyl ve sleytler (arduvazşistler) yer almış ve bunlar Bulgaristan sınırına kadar uzanmışlar.
Geniş bir yar kaplayan Demirköy-Granodiyorit plütonu, Kireçtaşları ve şistlerle olan dokanak (kontakt) bölgelerinde onları termik olarak etkilemiş, iri kristalli mermerler ve kalkşistler haline getirmiş, belirgin skarn zonları oluşturmuşlar. Oldukça bol miktarda görülen magnetitler Plütonun ayrışmış kısımlarında magnetit Kumları şeklinde birikmişler ve bir zamanlar demir madeni olarak işletilmişler.
Gezi süresince bir fayın varlığını nasıl ortaya koyacağımızı, hangi soruları kendimize sormamız gerektiğini, arazide gözlem yaparken hangi noktalara dikkat etmemiz gerektiğini öğrendik.
Oldukça yorulmuştuk ve havada kararmıştı. Demirköy'de MTA'nın tesislerinde geceyi geçirmek üzere yolumuza devam ettik. Ancak tesise vardığımızda, buradaki yerin bize yetmeyeceğini anladık. Bir kısmımız hocalarımızla beraber otelde kalmaya karar vermişti. Gece ateşimizi yakmak üzere hazırlığımızı yaptık. Ateşin başında toplanıp şarkılar, türküler söylemeye başladık. Ardından da sohbetler... Kimimiz ateşin başında yorgunluktan uyuya kalırken kimimizde sabahlayacak kadar enerjiyi içinde taşıdığını gösterip muhabbetine devam etti. Sabah saat 7.30'da hepimiz geziye devam etmek üzere hazırlanıp minibüse binmiştik. Yine hocalarımızın anlatmaya değer gördükleri yerlerde mostralarda duraklayıp onları dinleyip, merak ettiğimiz noktalarda sorularımızı soruyorduk.
Artık İstanbul'a dönme vaktimiz gelmişti. Sanırım hepimiz Jeoloji biliminin ne kadar keyifli, doğayla iç içe yaşanılan bir meslek olduğunu, ama bir jeolog olarak da hep meraklı, dikkatli, bilgili ve çok iyi gözlem yapabilmemiz gerektiğini anlamıştık.