Osmanlı Devrinde Çorlu
Çorlu 1357 tarihinde 1. Murat tarafından fethedilerek Osmanlı topraklarına katılmıştır. Süleyman Paşa ve Orhan Gazinin ölümleri üzenine tekrar Bizans egemenliğine geçen Çorlu, 1361 tarihinde kesin olarak Osmanlı hakimiyetine girmiştir. 1. Murat'ın emriyle Trakya'daki öteki Bizans şehirlerine ibret olması maksadıyla burayı savunan Bizanslılar ağır şekilde cezalandırılarak kale duvarları yıkılmıştır. Böylece Tzirallum'un askeri önemi de ortadan kaldırılmıştır. Bu sert davranış hemen etkisini göstermiş ve Trakya'nın fethi kolayca tamamlanmıştır.
Trabzon'da vali bulunan oğlu Yavuz Trabzon'dan alınarak Rumeli'de bir sancak merkezine gönderilmesi için babasına başvurmuş, fakat cevabı beklemeden Rumeli'ye geçmek üzere Kefe'ye hareket etmişti. Babasının padişahlıktan çekilip yerine küçük oğlunu padişah bırakacağı haberi Yavuz'a geldiği zaman Kırım'da 10 bin kişilik ordu toplayarak İstanbul'a doğru yürümeye başladı. II. Bayezid hazırladığı bir ordu ile oğluna karşı hareket etti. İki ordu Çorlu'nun çok yakınlarında Ulaş köyü ile Karıştıran arasında karşılaştı. (13 Ağustos 1511) Yavuz babasının ordusuna yenilerek Filibe taraflarına çekildi. Fakat ordu İstanbul'a dönünce isyan çıkardı. Yavuz'u başlarında padişah olarak görmek istediklerini söyledi. Bunun üzerine Bayezid oğlunu İstanbul'a çağırarak padişahlığı teslim etti. Başarılı olması için hayır dua ederek ömrünün son günlerini Dimetoka'da geçirmek üzere yola çıktı. Oğluyla savaştığı Ulaş'ta konakladıkları gece 26 Mayıs 1512 tarihinde öldü.
Ne garip bir tesadüftür ki Yavuz Sultan Selim' de İstanbul' dan Edirne'ye giderken babasıyla savaştığı yerde Ulaş yakınlarında 1521 yılında yakalandığı şirpençe hastalığından ölmüştür.
Eylül 1676'da ise Sadrazam Köprülü Fazıl Ahmet Paşa Çorlu ile Karıştıran arasındaki Karabiber çiftliğinde vefat etmiştir.
Çorlu 18. yüzyılda Kırım'dan uzaklaştırılan Hanzadelerin ve Girayların sürgün yeri olmuştur. 1830 yılında Rumeli Beylerbeyliği kaldırılıp Edirne vilayeti kurulunca Çorlu bu vilayetin Tekirdağ sancağına bağlı bir kazası haline getirildi. 1870 de vilayetler örgütünün ıslahı sırasında durumunu olduğu gibi korudu 93 harbinde geçici olarak Rusların eline düştü.
Osmanlı Padişahları ve Çorlu
Fatih Sultan Mehmed’in hiç şüphesiz en önemli faaliyeti İstanbul’un fethi olmuştur. 1453 yılında İstanbul’un fethedilmesinden sonra adına cami ve külliye yaptırmıştır. 1470 yılında tamamlanan Fatih Cami ve Külliyesi Vakfının giderlerini karşılamak üzere Çorlu gibi birçok yerde vakıf arazileri bulunmaktaydı. Ayrıca Fatih Sultan Mehmed zamanında yapılan Çorlu’nun ilk camisi olma özelliğine de taşıyan Fatih Cami (Ebulfeth Sultan Mehmed Han Camii) ile ilgili olarak Osmanlı Arşiv belgelerine şunlar yansımıştır:
İstanbul’daki Ebulfeth Sultan Mehmed Han Camii, Türbesi ve imareti evkafı için İstanbul Rumiyan, Ermeniyan ve Gebran cizyesi malından beher ocaklık olarak tayin edilen meblağın Çorlu ve Ereğli Beytülmal Mukataası’ndan mahsub edilmesi talep edilmektedir. Yine aynı vakfın mülhakatından Rumeli’de Ereğli Mukataası’nın verimsiz olması sebebiyle üç sene müddetle Çorlu Mukataası ile birlikte el-Hac Ahmed’e iltizam olunması emredilmiştir. Vakfa yapılan kanunsuz müdahaleler bağlamında ise, Sultan Mehmed Han-ı Gazi Vakfı’nın Ereğli, Silivri, Tekirdağ, Çorlu ve Rodosçuk’daki vakıf gelirlerine kanuna ve nizama aykırı olarak yapılan müdahalelerin önlenerek bu gelirlerin vakıf tarafından tahsilinin sağlanması emredilmiştir. Yine Sultan Mehmed Han-ı Gazi Vakfı mukataatından Çorlu maa, Ereğli ve Çanta ve tevabii köyleri ahalileri yükümlü oldukları vergileri verdikten sonra hiçbir taraftan bunlara müdahale edilmemesi emrini hâvî Çorlu kadısına ve yapağıcı ustasına hüküm verilmiştir.Bir başka belge de Sultan Mehmed Han Vakfı adına Hazine-i Amire’ye teslim edilen Çorlu’daki beytülmal-i kefere mukataası hissesi akçesinden mevacib taksiti tesviyesine dair tahvil tezkiresi verilmiştir.
1762 yılına gelindiğinde Çorlu’da bazı mahalleri köhnelenen ve tamire muhtaç olan Ebulfeth Sultan Mehmed Han Câmii’nin lüzumsuz masraf yapılmamak kaydıyla tamir edilmesi emredilmiştir. Yine aynı caminin 1892’de tekrar tamir edilmesi için emir yazılmıştır.
1809 yılında Sultan Süleyman Vakfı’ndan Çoksekban mukataası dahilinde Yakublu Çiftliği ile Sultan Mehmed Vakfı’ndan Silivri ve Çorlu arasında Bosna Çiftliği arazisinin vakfa terki ve eşya, hububat, ağnam ve sair hayvan ve aletlerinin tersane masraflarına tahsisi uygun görülmüştür.
Fatih Sultan Mehmed’in 1481 yılında vefatından sonra tahta geçen Sultan II. Bayezıd zamanı nispeten sakin geçmekle birlikte Çorlu için önemli gelişmelerin yaşandığı bir dönem olmuştur. Çünkü babasına karşı isyan eden Yavuz Sultan Selim Çorlu yakınlarında Uğraşdere mevkiinde yaptığı savaşı (1511) kaybetmesine rağmen padişahlığa giden yolu burada açılmıştır. Yoğun baskı altında kalan Bayezid tahtı oğluna bırakmak zorunda kalmış ve Nisan 1512 Yavuz Sultan Selim Osmanlı Devleti’nin dokuzuncu padişahı olarak tahta geçmiştir. Çorlu’da savaşı kaybetmesine rağmen padişahlık yolu açılan Yavuz Sultan Selim kısa süren yaklaşık 8 yıllık padişahlık hayatı yine Çorlu’da yakalandığı amansız bir hastalık neticesinde 1520 yılında sona ermiştir. Sırtında çıkan ur sebebiyle Çorlu’da 40 güne yakın tedavi görmüşse de hayata gözlerini burada yummuş ve yerine tek oğlu Kanuni Sultan Süleyman geçmiştir.
1573 tarihli bir belge de Sultan Süleyman’ın Çorlu kasabasına getirttiği suyun kırsal alanlardan geçen kısımlarında suyun her iki tarafından dörder zira (yaklaşık 2,5 metre) arazinin ektirilmemesi ve bu su yollarının muhafazası için Çorlu kadısına hüküm yazılmıştır.Yine aynı yıl Vize beyine de hüküm yazılmış ve su yollarının tamiri için 6 kişinin görevlendirilmesi emredilmiştir.1762 yılında ise Çorlu’da Kanun-i Sultan Süleyman’ın yaptırdığı cami, imaret, mektep, aşhane, hamam ve su yollarının tamiri için kullanılacak olan kireç Soğucak köyünden sağlanmakta olup ancak birkaç senedir ahalinin kireç bedelini iki katına çıkarmış olması nedeniyle alınacak kirecin eski fiyat üzerinden görülmesine dair Vize müsellimi ve naibine yazı yazılmıştır.
Kanuni Sultan Süleyman’ın Çorlu’ya yaptırdığı cami ve vakıf ile ilgili olarak da şu belgeler bulunmaktadır; 1585 yılında Sultan Süleyman Cami ve İmareti mütevellisinin görevini aksatması ve vakıf gelirlerinin zarara uğratılması nedeniyle bu görevin Sultan Süleyman evkafı umum mütevellisi Bali’ye tevcih edilmiştir.Yine aynı vakıfta tamirat yapılacağından 1705 yılında evkaftan olan bir handa devlete ait saman ve zahirelerin Hayrabolu’ya nakledilerek boşaltılması emredilmiştir. 1706 yılında ise vakfa bağlı Kutlofça Mukataası evkafı reayasının muaf ve müsellem olmak üzere zabt olunur iken istilalardan dolayı mukataanın harab ve hanelerinin yandığı ve yerlerine gelen reayanın da firar ettiklerinden ağnam vesair vergilerden muaf tutulmalarını talep etmişlerdir. 1769 yılında Sultan Süleyman Camii Hatip ve Vaizi olan Dürrizade İbrahim Efendi’nin vefatı üzerine yerine Ahmed Efendi tayin edilmiştir. Yine aynı yıl Sultan Süleyman’ın Çorlu Nehri üzerinde inşa ettiği köprüyü tamir eden Ali Ağa’nın Ergene köprüsünün tamirine de görevlendirilmiştir. Kanuni Sultan Süleyman’ın Çorlu’da yaptırdığı Camive su membaları 1897 ve 1898 yıllarında tamir edilmiştir.
Osmanlı Devleti’nde avcılık çok gelişmiş, teşkilatlanmış ve ülkenin her tarafında yaygınlaştırılmıştır. Kuruluş devri Osmanlı padişahları sürek avlarına zağarcılarla birlikte çıkmış, daha sonra padişahın yanında ava çıkma imtiyazı saray avcılarına geçmiştir. 1478 yılına kadar bunların âmiri şahincibaşı iken bu tarihten sonra Enderun’daki “hâne-i bâzyân” da denilen doğancı koğuşunun âmiri doğancıbaşı olmuştur. Ava düşkünlüğü ile bilinen Kanuni Sultan Süleyman’ın Hürrem Sultan’dan olma oğlu II. Selim’de (Sarı Selim)Çorlu ve civarında ava çıkmaktadır. 1568 tarihli bir belge de Padişahın bu kışı Çatalca, Çorlu ve Kemer’de ava çıkacağından o civardaki av yerlerinin korunu kimseye tazı ve doğan avlattırılmaması emredilmiştir.Yine 1571 tarihli bir belge de Padişahın bu sene Edirne’de kışlayacağı belirtilerek Çorlu’daki Umurca ve Kemer menzillerinde bol miktarda zahire hazırlanması istenmiştir. 1573 tarihli başka bir hüküm de Çorlu tarafına ava çıkacak olan padişah maiyeti için konak mahalli tayin olunan Halkalı Menziline arpa, ot, saman, odun vesair zahirenin hazır edilmesine dair İstanbul kadısına yazılmıştır. Bir sureti de Çorlu kadısına gönderilmiştir. Ayrıca Çorlu civarına ava gidecek olan padişah için birer kasap, bakkal, nalbant ve aşçı gönderilmesine dair bir hüküm de İstanbul kadısına yazılmıştır.
Padişah II. Selim (Sarı Selim) döneminin bir önemli belgesinden, Şehzade Murad’ınannesinin mülkiyetine verilen Çorlu’nun Kadıoğluköyü’nde köyün bilir kişileri ve arazi ile alakalı olanlarıyla birlikte eski sınır alametlerinden zayi olanlarının yenilenmesi ve sınırlarının yeniden tespit edilerek mahkeme siciline kaydedilip bir suretinin de İstanbul’a gönderilmesine dair Çorlu ve Bergos kadılarına hüküm yazıldığı görülmektedir.
Sultan III. Mehmed döneminden bir belge de Padişah’ın Çorlu gaziliğinden reayası olup seferden döndükten sonra on üç kişinin doğancı yapıldığı bunların dışında doğancılık iddia edenlere itibar edilmeyip vermeleri gereken vergilerin kendilerinden tahsil edilmesi emredilmiştir.
Sultan I. Abdülhamid’in oğlu olan Sultan II. Mahmud 20 Temmuz 1785 tarihinde dünyaya geldiğinde Çorlu’da dualar edilip şenlikler yapılmıştır. Sultan II. Mahmud dönemine ait bir belge de ise Kanuni Sultan Süleyman tarafından Çorlu’da yaptırılan dokuz adet çeşme ve iki adet caminin şadırvanı ile su yollarının tamirinin tamamlanmak üzere olduğu ve Sultan Mahmud için yeni bir çeşme yaptırılacağına dair padişahın hatt-ı hümayunu mevcuttur.
Sultan II. Abdülhamid zamanında Çorlu’da Türbedere, Velimeşe, Veli ve Kızılpınar ve diğer bazı köylerde inşa edilip Sultan Mustafa, Sultan III. Mehmed, Sultan Ahmed, Sultan II. Osman ve Yavuz Sultan Selim adları verilen camiler için Mekteb-i Sultani Farisi Muallimi Feyzi Efendi’ye yazdırılan metinler padişaha arz edilmiştir. Bu belge de adı geçen köy ve cami isimleri şunlardır:
- Velimeşe köyünde Sultan III. Mehmed Camii
- Türbedere köyünde Sultan Mustafa Camii
- Ferecik köyünde Sultan III. Murad Camii
- Sarbdere köyünde Sultan II. Bayezid Camii
- Kızılpınar köyünde Sultan II. Osman Camii
- Bodime (Podima) köyünde Kanuni Sultan Süleyman Camii
- Koyuntepe köyünde Yavuz Sultan Selim Camii
- Selimiye köyünde Sultan II. Selim Camii
- Veli köyünde Sultan Ahmed Camii
1910 senesinde Sultan Reşad Çorlu’da Kanuni Sultan Süleyman Medresesi civarında ahali yardımıyla temeli atılıp inşasına başlanılan İbtida Mektebi’nin ismine Kanuni Sultan Süleyman ismini vermiş ve bu mektep için elli lira bağış yapmıştır. 1911 senesinde Çorlu kasabası kenarında iskan edilen muhacirlerin teşkil ettikleri mahalle padişahın ismine izafetle Reşadiye ismi verilmiştir.