Karaağaç
Suyun öte yanında bir güzel: Karaağaç
Karaağaç, Edirne'nin 4 km güneybatısında kalır. Karaağaç'a Tunca köprüsü ve Meriç köprüsü geçildikten sonra sağa dönülerek yaklaşık 2 km'lik Arnavut kaldırımlı bir yoldan geçilerek varılır.
Karaağaç yolculuğu ise kısa yolculuktan ziyade bir zaman yolculuğudur. Edirne çıkışından hemen sonra Tunca köprüsüne giriş ile başlar. Arnavut kaldırımlı 400 yıllık bir köprü; Tunca Köprüsü, biraz duraklatır. Sebebi ise Tunca'nın huzur dolu seyri doyumsuz akıp gidişidir. Köprünün bitişi ile başka bir durak, bülbüllerin, kanaryaların hatta papağanların yuvası, "Bülbül adasına" varılır.
Eğlence mekanlarının gürültüsünden arındığı bir anda özellikle sabahları ötüşlerine kulak kesilebilir. Bülbül adasının sınırı ise Meriç nehridir. Meriç Köprüsü üzerindeki müstesna "seyir köşkü" ile Meriç Nehrini ve de özellikle sabahları ve akşamları güneşin doğuşu ve batışını seyretmek Edirne'de yaşanması gereken anların başında gelir.
Arkasından Edirnelilerin mesire yeri yüksek söğüt ağaçlarını oluşturduğu "Söğütlük" gelir. Söğütlük'ün hemen bitişinde biri ressam Hasan Rıza Bey olmak üzere 10 yiğidin yattığı "Jandarma Şehitliği" vardır. Yol boyunca sağlı sollu, Karaağaç'ta bahçelerinde yetiştirilmiş sebze ve meyveleri satmaya çalışan insanlara rastlanılabilir.
Son durak, mimarisi ve ihtişamı ile öne çıkan eski Edirne gar binasıdır. Mimar Kemalettin Bey'in 20. yüzyıl başlarında gerçekleştirdiği estetiği ile öne çıkan bu eser, Lozan Anıtını ve Lozan Müzesini barındırır.
Suyun öte yanındaki tek Türk toprağı
Demiryolu ve Karaağaç
Sözleşmeye göre yapılacak demiryolu İstanbul'dan başlayıp Edirne, Filibe ve Saraybosna'dan geçerek Sava Nehri sınırına kadar uzanacak ayrıca bu demiryolundan ayrılan kollarla Enez, Selanik ve Burgaz birbirine bağlanacaktı. Demiryolunun yapımına 1870'de başlanmış ve İstanbul-Edirne-Sarımbey arasındaki demiryolu 17 Haziran 1873'de tamamlanmıştır
Karaağaç kısa sürede Edirne'nin, hatta Balkanlar'ın eğlence merkezi haline gelir. Avrupa'dan gelen sanatçılar, eğlence toplulukları burada çeşitli gösteriler düzenlemekte, balolar düzenlenmektedir. Bu kadar etkinliğin ve eğlence hayatının bir arada olması, Karaağaç'a "küçük Paris" denilmesini sağlamıştır.
İşgaller ve Karaağaç
Savaşı kazanan devletler arasındaki anlaşmazlık sonucu Sırpların Bulgaristan'a savaş açmasıyla başlayan II. Balkan Savaşı sırasında Edirne'den çekilen Bulgar kuvvetlerinin yerini Enver Paşa komutasındaki Türk Birlikleri alır. Edirne ve bir süre sonra suyun öte yanında kalan Karaağaç ile Dimetoka Osmanlı'nın hakimiyetine girer. Ancak 1915 yılında Osmanlı-Alman ittifakının yanında savaşa girmek için Bulgarlar Karaağaç ve Dimetokayı talep ederler. Bunun üzerine Karaağaç da dahil olmak üzere Meriç Nehri'nin ötesindeki topraklar Bulgarlara bırakılır.
Müttefik hükümetinin 14 Mayıs 1920'de yaptığı referandum sonucu her türlü oyun sergilenmiş ve Türk tarafı kurban edilerek Batı Trakya Yunanistan egemenliğine girmiştir. Zaten bir süre sonra ise Yunanlılar, Edirne başta olmak üzere tüm doğu Trakya'yı işgal edeceklerdir.
Kurtuluş Savaşı süresince Edirne ve Karaağaç Yunan işgali altında kalmış, 11 Ekim 1922'de gerçekleşen Mudanya Ateşkes antlaşması sonucu 25 Kasım 1922'de Edirne'nin kurtuluşu gerçekleşmiş ancak suyun öte tarafındaki tüm topraklar kaybedilmiştir. Meydan savaşları bitmiş ancak masa başı savaşı başlamıştır.
Karaağaç'ın geri alınışı
Savaştan mağlup taraf olarak ayrılan Yunanistan, savaşın tüm ekonomik kaynaklarını eritmesi ile ve karşılayacak maddî hiçbir gücü kalmamıştı. Bu yüzden Yunanistan savaş tazminatı olarak Karaağaç ve Bosnaköy çevresini 24 Temmuz 1923'de antlaşmanın ek protokolünü uyarak Türkiye'ye bıraktı. Türkiye'nin Yunanistan ile doğal sınırını oluşturan Meriç Nehri'nin batı yakasındaki tek toprak parçası olması sebebi ile bu topraklar önem kazanmıştır.
Karaağaç teslim alınıyor
Suyun ötesine yolculuk: Karaağaç
Lozan Anıtı ve Müzesi
15 ay süren bu yoğun proje çalışmaları neticesinde 29 Mart 1998 tarihinde anıtın temeli atılmış ve Lozan Anıtı 1998 yılında tamamlanarak 19 Temmuz tarihinde Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından açılmıştır.
Karaağaç ve Eski Tren Garı
Jandarma Şehitliği
Güney cephesinde birliklerimizin büyük bir çoğunluğunu teslim alan Bulgar birlikleri güneyden Karaağaç yönünden şehre girmeye başlarlar. Şehitliğin bulunduğu yere yaklaştıkları sırada Jandarma Karakolu ve çevresinde mevzilenmiş bulunan Türk Jandarmaları ve Güney cephesinden çekilen askerlerin ateşi ile karşılaşırlar. 9 Türk Jandarması Bulgar birliklerini 3 saat boyunca son mermilerine kadar savaşarak durdurmuşlar ve şehit olmuşlardır.
Ressam ve öğretmen olan Hasan Rıza Bey evinde eşi bulunmayan silah koleksiyonları ve eşsiz resimlerini yağmadan kurtarmak için evine gitmek istemiş, yolda Bulgar askerlerince yakalanmış, 28 Mart 1913 günü süngülenerek şehit edilmiştir. Türk tarihine ilişkin bir çok eşsiz tablosu bulunan Hasan Rıza Bey'in mezarı da burada bulunmaktadır.
Jandarma Şehitliği Anıtı, Bulgar işgalinden sonra, 1915 yılında Vali Hacı Adi Bey'in önderliğinde ortaya çıkan anıt fikrinin, mimar Talat Bey ve Fransız bir mühendis tarafından uygulanması ile ortaya çıkmıştır.
Jandarma Şehitliği Anıtı, Karağaç yolu üzerinde Söğütlük orman parkından hemen sonra yer alır.