COĞRAFİ KONUMU
Kuzeydoğudan Karadeniz'e 1,5 km'lik bir kıyısı vardır. Ergene Havzasının güney kesimindeki en büyük kent olan Tekirdağ, Güney Ergene yöresinden ve kuzeyden gelen yolların Marmara denizine ulaştıkları yerde, geniş bir körfezin kıyısına kurulmuştur. İI merkezi kısmen vadi yamaçlarında, kısmen yalıyarlar üzerinde birbirini izleyen üç basamak üzerine yayılır. Vilayet konağının bulunduğu ilk basamakta yükselti 12 m, çarşının bulunduğu basamakta 25 m. ve kuzeyde Tuğlacılar Lisesinin bulunduğu basamakta 45 m.'dir.
JEOLOJİK YAPI
Tekirdağ'ın jeolojik yapısı oldukça gençtir. I. zamanda il alanı denizlerle kaplıdır. Bu arada aşınmalar nedeniyle denizlerin dibinde karasal kökenli tortular oluşmuştur. II. zamanda Alp kıvrımlarının etkisiyle Kuzey Anadolu dağları ile birlikte Tekir Dağları oluşmuştur. Daha önceden oluşmuş olan eski temel ve tortul tabakalar da yer yer kırılmış, kıvrılmıştır. III. Zamanın sonunda neojende, Tekir Dağı yeniden alçalmış ve düzleşmiştir. Bu dönemde Ganos ve Koru dağının kuzeyinde uzanan platoda gre ve marnlar birikmiştir. İl, günümüzdeki görüntüsünü IV. zamanda almıştır. Anadolu ve Trakya yükselirken, Ege Marmara ve Karadeniz havzaları alçalmıştır. Topraklar genel olarak kil içeren ve çimentolaşmış grelerden oluşur. Tekirdağ ve yakın çevresinde gözlenen formasyonlar hakkında kısa bilgiler; oluşum yaşı yaşlıdan gence doğru aşağıda verilmiştir. Formasyon terimi; farklı jeolojik özellikleri ve arazideki görünümlerinin farklı olması nedeniyle birbirinden ayırt edilebilen kayaç guruplarını tanımlamaktadır.- YENIKÖY KARIŞIĞI : Serpantinit, mavisisit, diyorit, porfirik alteredasit, fillit, grafit, sist, klorit, sist, metadolerit, spilit, metaçört ve rekristalize kireçtaşı bloklarından oluşmuştur.
- LÖRT FORMASYONU : Kırmızımsı yeşil, yeşilimsi kül renkli, ince ve orta tabakalı kireç taşı özelliğindedir. Üst kesimleri yer yer kuvars kumlu kireç taşı şeklindedir.
- KARAAGAÇ LİMANI FORMASYONU : Birbirleriyle yanal ve düşey geçişli mil taşı, kil taşı, kum taşı ardalanmasıyla bunların arasında yer alan çakıl taşı merceklerinden oluşmaktadır.
- KOYUN LİMANI FORMASYONU : Tabanda gri, açık gri, üste doğru siyah, killi, siltli, masif çamurtaşı ile başlar; üste doğru kumtaşı ve çamurtaşına geçer.
- FIÇITEPE FORMASYONU : Genel olarak üste doğru tane boyu küçülen çakıltaşı – kumtaşı ile bunlarla ardalanmalı çamurtaşı ve çok ince taneli kumtaşından oluşur.
- SOĞUCAK KİREÇTAŞI FORMASYONU : Beyaz grimsi beyaz, yer yer sarımsı beyaz, kumlu ve killi seviyeli, erime boşluklu kireçtaşı ve karbonatlardan oluşur.
- GAZİKÖY FORMASYONU : Yer yer çok ince taneli kum taşı ve tüf katkılı şeylerden oluşmaktadır.
- KORUDAG FORMASYONU : Kumtaşı – kiltaşı ardalanmasıyla, bunlar arısında yer alan çakıltaşlarından oluşur.
- KEŞAN FORMASYONU : Kumtaşı – kiltaşı ardalanmasıyla, bunların arasında yer alan mercek şeklinde çakıltaşı ve volkanik kayaçlardan oluşmaktadır.
- YENİMUHACIR FORMASYONU : Kil taşı ve çamurtaşının egemen olduğu ve içerisinde yer yer kumtaşının bulunduğu tortul kayaçlardan oluşur.
- DANİŞMENT FORMASYONU : Kiltaşı, şilttaşı ve marn kayaçlarından oluşur.
- ERGENE FORMASYONU : Beyaz, sarımsı beyaz, gevşek tutturulmuş çakıl - kum, renkli kil, çakıl ve killi çamurtaşından oluşur.
- TRAKYA FORMASYONU : Çakıltaşı – kumtaşı ve mil taşından oluşur.
- ALÜVYON : Kil, şilt, kum ve çakıl türü tortul kayaçlardan oluşur.
YERYÜZÜ ŞEKİLLERİ
DAĞLAR
Bu nedenle Ganos dağlarının yamaçları parçalı olduğu halde üzeri sarp değildir. Üzerinden bakıldığı zaman plato görünümü verir. Bu dağlık alan çevresindeki alçak kısımlarda bitki örtüsünün gürlüğü ve çeşitliliği ile ayırt edilir. Yükseltinin yağış üzerine etkisi nedeniyle Ganos kütlesi kısmen orman ve çalılıklarla kaplıdır .Kuzey yamaçlarında görülen gürgen, meşe, ıhlamur ağaçları, güney yamaçlarda yerini kuru orman ve maki topluluklarına bırakır. Ganos dağlarının batısında yer alan Korudağ güney Trakya'nın en önemli yükseltilerindendir. Kuzeydoğu-güneybatı yönünde uzanan bu kütlenin Kızılpınar tepesinde yükseltisi 725 metreyi bulur. Koru dağları esmer ve yeşilimsi renkte flis fasiyesindeki mümülitik gre ve marnlardan oluşmuş yer yer bazalt akıntıları ile yarılmıştır. Kütlenin Saroz körfezine bakan yüzü kuzey tarafına göre daha diktir. Korudağ akarsular tarafından parçalanmış Ganos dağının görünümündedir.
Kuzeyindeki alçak platolar bitki örtüsü bakımından fakirdir. Yer yer meşe ve çalılıklara rastlanır. Ama Korudağı'nın yüksek kesimlerinde önemli sayılabilecek kızılçam ormanları yer alır . İlin doğu kesimi daha az yüksektir. Hafif dalgalı düzlükler üzerinde bazı sırtlar görülür. Bunlardan biri, Çorlu çevresinde; doğu-batı doğrultusunda uzanır. Ergene havzasını sınırlayan ve bir su bölümü çizgisi görevi gören bu sırt, doğuda Istranca batıda Tekirdağ eteklerine kavuşur. Istrancalar (Yıldız Dağları), Çerkezköy'de başlar ve kuzeye gittikçe yükselir. Eğrektepe (234 m), Yassıtepe (352 m), Karatepe (484m) dir. Bu tepelerin doğu yamaçları Karadeniz'e iner. Karatepe ve Yeşilkulak tepeleri arasındaki Bahçek'den aynı adı taşıyan dere ile il sınırı gittikçe alçalarak Karadeniz'e çok güzel kumsalı olan bir kıyısı vardır. (Kunduzluk-Kastro) Çamlıkoy denilen bu yerde denize ulaşan derenin doğusunda İstanbul, batısında Kırklareli il hududu başlar.
OVALAR
İç kesimlerde akarsuların geniş tabanlı vadilerini kaplayan geniş ve bereketli ovalar yer alır. Bunların en önemlileri Çerkezköy'den başlayarak batı yönünde, Ergene yatağı boyunca giderek genişleyen Ergene Ovası ile Ergene nehrine akan Hayrabolu ve Çene (Beşiktepe) derelerinin alüvyon yatakları boyunca uzanan Hayrabolu ve Çene Ovalarıdır. Marmara kıyıları boyunca uzanan dar ve küçük kıyı ovaları, akarsuların getirmiş olduğu materyallerin kıyı boyunca birikmesi sonucu oluşmuştur. Denize ulaşan derelerin yataklarında oluşan ovalar, ilin doğusundan (İstanbul sınırından) başlayarak şu şekilde sınırlanmıştır: Sultanköy-Marmara Ereğlisi arasında Kınık Ovası, Marmara Ereğlisi - Yeniçiftlik arasında Kumluca Ovası, Yeniçiftlik - Karaevli arasında Şerefli (Başalan) Ovası, Karaevli - Köseilyas arasında Değirmenaltı Ovali, Barbaros -Kumbağ arasında Naip ovaları ile Tekir Dağları'nın güney eteklerinde Hasköy'den Kızılcaterzi'ye kadar uzanan Şarköy kıyı ovası..Bu ovaların gerisinde çeşitli yükseltideki taraçalar kıyı oynamaları sonucu oluşmuştur. Marmara Ereğlisi, Tekirdağ, Mürefte, Şarköy kıyılarında bu taraçalar daha belirgindir.
VADİLER
Hayrabolu Vadisi: Hayrabolu Deresi'nin oluşturduğu, Hayrabolu vadisi ''V'' kesitli, iki yamacı farklı eğimli bir vadidir. Vadinin güney yamacı kuzey yamacına göre daha diktir. Vadinin tabanı kumlu ve çakıllıdır, Bu yapı Sipahi Deresi' ne kadar, ince bir şerit halinde uzanır, Buradan doğuya doğru genişler. Bu genişleyen kesimde, İbrice ve Cevizdere gibi küçük ovalar oluşmuştur.Kurtdere Vadisi: Hayrabolu Deresi'nin bir kolunu oluşturan Kurtdere'nin aynı adı alan köyün yakınında açtığı "V'' kesitli bir vadidir. Vadinin derinliği, Beşyalak Çeşmesi'nden başlayarak kuzeye doğru artar. Dere vadideki alüvyonlar içinde, menderesler çizerek akmaktadır, Kutlugün'ün güneyinde, vadinin batı yamaçlarında, 15-20 metre boyunda. 6-7 metre derinliğinde bir yamaç vardır, Bağlarsırtı Tepesi'nin hemen yanında Kurtdere' ye katılan ikinci bir derenin açtığı vadinin yamaçları daha diktir. Buralardaki bitki örtüsü oldukça sıktır.
Çengelköprü Vadisi: Çengelköprü adlı küçük bir dereciğin açtığı bir vadidir, Bu vadinin batı yamaçları kumtaşlarının direnci nedeniyle daha az aşınmıştır, Vadi tabanı iri taneli kumlu, çakıllı, alüvyonlarla kaplıdır.
Çurçura Vadisi: Hayrabolu Deresi' nin bir kolu olan Çurçura Deresi' nin oluşturduğu ''V'' kesitli, iki yamacı farklı eğimli bir vadidir. Vadide ince şerit halinde kil, kum ve çakıllara rastlanır. Dere bunların içinden akar. Vadi yamaçlarında bloklar halinde kumtaşları yer alır. Vadinin doğu yamacı fazla aşındığından yatıklaşmıştır.
Çorlu Vadisi: Çorlu Deresi' nin açtığı bu vadi, Çorlu ilçesinin kuzeyinde, kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunda uzanır, IV. Zaman' daki yükselme hareketleri sırasında vadi gençleşmiş ve gömülmüştür. Vadide yer yer çakıllara rastlanır, Vadinin kuzeye göre güney yamaçları daha diktir. Bu dik yamaçlar boyunca kütle hareketleri görülmekte, yer yer birikinti konilere rastlanmaktadır .
Gölcük Vadisi: Gölcük Deresi' nce oyulmuş vadinin iki yamacıda eğim farklıdır. Vadinin kuzey yamaçları hafif bir eğimle ovaya iner. Güney yamaçları ise diktir. Dik yamaçlar paleozoik yaslı şistlerden oluşmuştur.
AKARSULAR
Tekirdağ, Ergene havzasında yer almakla birlikte , bitki örtüsü ,yağış ,jeolojik yapının yetersizliği nedeniyle seyrek ve az akarsu ağına sahiptir. Akarsuların debi ve rejimleri düzensiz olup, yağış miktarı ve rejimiyle orantılıdır. Yazın, suları azalarak kurumakta, kışın ise yağış ve kar erimeleriyle çoğalmakta, hatta taşmaktadır. İl sınırları içinde bulanan dereler ancak yağmur ve kar suları taşır. Ayrıca bunları besleyen kaynak yoktur. İI akarsuları Saroz Körfezi, Marmara Denizi ve Karadeniz'e dökülür. Ergene teknesi içinde doğu-batı doğrultusunda akan Ergene nehri ve kolları ilin en önemli akarsuyudur. Saray yakınlarındaki Güneşkaya'da doğan Ergene güneybatıya akarak, Muratlı yakınındaki İnanlı köyüne kadar Çorlu ve Vize dereleri ile birleşerek, Ergene Nehri adını alır. Güneyden Hayrabolu Çene (Beşiktepe) dereleri Ergene nehrine ulaşır. Ergene Nehri, il sınırlarından çıktıktan sonra İpsala yakınlarında Meriç nehri ile birleşerek sularını Saroz Körfezi'ne boşaltır.Ergene nehri ve kolları (Çorlu-Hayrabolu deresi) devamlı su tutmakta ise de havzaları dar, taşıdığı su miktarı azdır. Marmara kıyı şeridinde yer alan derelerin akışları ise devamlılık göstermez. Yaz mevsiminde kururlar. Kısa boylu cılız akarsular, sularını Marmara Denizi'ne boşaltırlar. Seymen Deresi, Kumluca Deresi, Şerefli Deresi, Değirmendere, Gazioğlu Deresi, Doğancı Deresi, Işıklar Deresi, Olukbaşı Deresi ve Gölcük Deresi başlıcalarıdır. Bahçeköy Deresi ise suyunu Karadeniz'e boşaltır.
Ancak Ergene nehrinin suları sadece Saray bölgesine kadar temiz akar. Daha sonra Çerkezköy ve Çorlu'daki sanayi bölgelerinin artıklarıyla simsiyah bir görünüme dönüşerek son derece zehirli bir hal alarak akar. Muratlı'da sularına katılan Çorlu deresi de son derece kirli ve zehirlidir. Bu yüzden Ergene nehrinden sulama amaçlı olarak yararlanılamamaktadır. Buna ek olarak Meriç nehriyle birleştikten sonra da kirli sularıyla Meriç nehrini de kirletir.
Ergene Irmağı: Ergene Irmağı, Istranca Dağları'nın doğusunda, Karatepe'den doğar. Kuzeydoğu-Güneybatım yönünde akarak, Saray ve Çorlu ilçeleri topraklarını sular. Ergene Irmağına Muratlı ilçe merkezinin kuzeyinde, güneyden Çorlu Deresi'ni alarak güney-kuzey doğrultusunda akmaya baslar ve Kırklareli topraklarına girer. Daha sonra Edirne'nin İpsala'ya bağlı Sarıcaali Köyü yakınında, Hancağız yöresinde Meriç Irmağına katılır.
Çorlu Deresi: Çerkezköy'ün doğusunda Istranca Dağları'ndan doğar; Paşa Deresi gibi birçok küçük dereyi alarak kuzeydoğu-güneybatı yönünde akar. Çorlu Deresi, Çorlu ilçe merkezinin 5 km kuzeyinden geçtikten sonra, Marmaracık ve Kütüklü derelerini alır. Muratlı ilçesinin kuzeyinde Ergene Irmağı'na karışır. Derenin suyu yazın iyice azalır, kışın yağışlar nedeniyle artar. Ayrıca Çorlu ilçesindeki sanayi kuruluşlarının bütüb atıkları bu dereye aktığı için suyu kullanılamayacak derecede kirli ve zehirlidir. Ergene ile birleştikten sonra iki akarsunun kirlilikleri birleşerek daha da zehirli bir hale gelmektedirler.
Hayrabolu Deresi: Hayrabolu Deresi Ergene Irmağı'nın en önemli kollarından biridir. Kuzey-güney yönünde akan dere, Hayrabolu ilçe merkezinden geçer ve kuzeyde Ergene Irmağı'na karışır.
Işıklar Deresi: Bir kolu Işıklar Köyü, diğer kolu ise Nusratlı Köyü yakınlarından doğan Işıklar Deresi'nin birinci kolu güney-kuzey, ikinci kolu kuzey-güney yönünde akar. Bu iki kol Naipköy yakınlarında birleşir. Işıklar Deresi birkaç kilometre sonra Kumbağ'ın kuzeyinden Marmara Denizi' ne dökülür.
Olukbaşı Deresi: Araplı Tepelerinden doğarak, güneybatı yönünde akar. Burada küçük bir kolla birleşir. Dik ve derin yataklar açarak kıyı düzlüğüne ulaşır. Kıyı kesiminde hızı azalır ve eğim nedeniyle bir dirsek oluşur. Şarköy ilçe merkezini geçtikten sonra Marmara Denizi' ne dökülür.
Gölcük Deresi: Işıklar Dağı'ndan doğan dere, Gölcük Köyünden geçerek batıya yönelir. Tekirdağ il topraklarından çıktıktan sonra Kavak Deresi adını alan dere Saroz Körfezi' ne dökülür.
KIYI ŞEKİLLERİ
Tekirdağ, güney sınırı boyunca uzanan Marmara Denizi'nde 133 km kıyısı bulunmaktadır. Ayrıca Karadeniz'in de 2.5 km kıyısı vardır. Marmara kıyıları, dar ve küçük kıyı ovaları bir tarafa bırakılacak olursa genellikle yüksek kıyılardır. Tekirdağ kıyılarının tek doğal limanı Marmara Ereğlisi'dir. M. Ereğlisi bir yarımada konumundadır. Doğusunda Marmara Ereğlisi limanı 1600 m çaplı bir yarım daire biçimindedir. Ağzı poyraza açık , diğer rüzgarlara kapalıdır. Şiddetli lodos ve batı rüzgârlarından korunmak için teknelerin sığındığı bir limandır .Tekirdağ ilinin Marmara Ereğlisi -Kumbağ arasındaki kıyı kesimi genelde alçak ve plajlı bir görünümdedir. Bu kıyılardaki plajlar daha çok kum taşlarının aşınım ve çözünmesinden oluşan kumulların birikiminden meydana gelmiştir.
Barbaros kıyıları deniz ve akarsu aşındırmasına uğramış falezli kıyılara güzel bir örnektir. Bu yalıyarlar Barbaros deresinin ağzından 200 - 300 m güneyindedir. Denizden yüksekliği 10-12 m kadardır. Tortul katmanlardan oluşmuş yalıyarlarda, tabakalar belirgindir. Bu tabakalar arasındaki dayanıklı kısımlarda peri bacası oluşmuştur. Tabakalarda bulunan deniz hayvanı fosilleri düzlüğün bir deniz taraçası olduğunu bize gösterir .
Kumbağ - Gaziköy arası ise Ganos dağlarının Denize dik inmesi ile yüksek bir kıyıya sahiptir .Kıyı kesimleri kaba unsur olan çakıllardan oluşmuştur .Gaziköy - Şarköy arasında kıyı tekrar alçalır ve yerini kumullarla kaplı plajlara bırakır .
Tekirdağ ilinin, Karadeniz kıyısındaki Kastro (Çamlıkoy) körfezinden Çilingoz koyuna kadar uzanan sahil şeridi yüksek ve dik falezli bir görünüme sahiptir. Cep seklinde Kastro koyu gibi geniş ağızlı koylar yanında dar ve küçük çentik şeklinde koylar da vardır. Istrancaların denize dik inen kıyılarında pek az rastlanan bu alçak kıyı düzlüğü (Kunduzluk-Kastro) Çamlıkoy; Bahçeköy deresinin getirdiği alüvyonlar ve dalgaların getirdiği kumullar ile dolmuştur .
MARMARA DENİZİ
İkinci kayalık Tekirdağ ile Barbaros arasındadır. Kıyıdan 5-10 m uzaklıkta ve kıyıya paraleldir. Derinliği 0 -1 m genişliği ortalama 5 m kadardır. Kayalar ile kıyı arasında 0,3 - 0,7 m derinlikte kumsal bir deniz şeridi vardır. Kayaların temeli dirençli ve tortul taş katıdır. Su düzeyinin altına kadar aşınmıştır. Üzeri kabuklu deniz hayvanlarının tutunması ile yükselmiş kalınlaşmıştır. Yani yaşayan deniz hayvanlarının salgıları, ölenlerin kabukları kumlarla kaynaşarak su düzeyine kadar ikinci bir taş katı meydana getirmişlerdir .
Marmara denizinin yüzey sularının sıcaklığı Yazın 23 -25°C ,kışın 7-9°C arasındadır. 220-350 m derinlikten sonra sıcaklık değişmez ; 14.2°C dir. Karadeniz'den gelen üst akıntı nedeniyle; yüzey sularında tuzluluk derinlere göre daha azdır. Yüzey sularında ‰ 22 olan az tuzlu suların kalınlığı 15 m kadardır. Derinlerde tuzluluk hızla artar, 150 m de ‰ 38,5 'i bulur. Dipteki bu çok tuzlu sular dip akıntısıyla gelen Akdeniz'in çok tuzlu sularıdır.
İKLİM
Sıcaklık ortalamaları ve genel nemlilik indisleri göz önüne alınırsa, Tekirdağ ili iklimi, ılıman yarı-nemli olarak nitelenir. Kıyı kesiminden iç kesimlere girildikçe denizden uzaklığın ve yükseltinin etkisiyle sıcaklık ve yağış değerlerinde küçük farklılaşmalar görülür. Marmara denizi kıyısı boyunca, yaz mevsimi sıcak ve kurak, kış mevsimi ise ılık ve yağışlı geçen Akdeniz ikliminin özellikleri görülür. Ancak, Karadeniz ikliminin etkisiyle yaz kuraklığı hafiflemiştir. Kış mevsiminde kar yağışları olağandır. İç kesimlere girildikçe yaz mevsimi daha kurak, kış mevsimi daha soğuk geçen yarı karasal iklim özellikleri belirginleşir.SICAKLIK
40 yıllık rasatlara göre, Tekirdağ'da Ocak ayı. sıcaklık ortalaması 4,4°C, Temmuz ayı sıcaklık ortalaması 23,3°C, yıllık sıcaklık ortalaması ise 13,8°C dir. Bu değerler, Tekirdağ il merkezi ve İstanbul il sınırlarından başlayıp Şarköy'e kadar uzanan sahil şeridi için geçerlidir. İç kesimlere girildiğinde karasallığın ve kış mevsiminde Balkanlardan gelen soğuk hava kütlelerinin etkisiyle 1-2°C, Ganos dağlarında yükseltinin etkisiyle 3-4°C ye varan sıcaklık azalmaları görülür. Yıllık sıcaklık farkları kıyı bölümünde 19°C iken, iç kesimlerde 20 °C ye ulaşır. Kuzeyinde yer alan 200-300 metrelik sırtlara göre batıda daha yüksek, doğuda daha alçak tepeler arasında bulunan il merkezinde en yüksek ekstrem değerler 1940 yılı Temmuz ayında 37,6 °C ve 1994 yılı Ağustos ayında 37,5 °C, en düşük ekstrem değerler 1942 yılı ocak ayında -13,5 °C olarak ölçülmüştür.BASINÇ VE RÜZGARLAR
Ülkemizde kış ve yaz mevsiminde basınç sistemleri ve buna bağlı olarak ortaya çıkan rüzgar yönlerinde görülen değişmeler Tekirdağ'ı da etkiler. Kış mevsiminde batıdan gelen gezici depresyonlar (alçak basınç) etkili olur. Ayrıca Anadolu'nun iç kesimleri yüksek kıyı kesimleri alçak basınç alanı durumundadır.1970-1997 yılları arasında yapılan rasatlara göre Tekirdağ'da Ocak ayı basınç ortalaması 1019,5 milibar değeriyle Türkiye geneline göre düşüktür. Bu nedenle gezici depresyonlar ve yerel hava akımlarının etkisiyle sıcak ve soğuk cepheler sık sık yer değiştirerek yörede yağışlara neden olur. Yaz mevsiminde Türkiye'de etkili olan tropik basınç merkezlerinin etkisiyle sıcak ve kurak dönem başlar. Ancak Asor yüksek basınç alanından Basra alçak basınç alanına doğru olan hava akımlarının etkisiyle zaman zaman serin ve yağışlı günler de yaşanır. Tekirdağ'da Temmuz ayı basınç ortalaması 1012 milibar, yıllık basınç ortalaması ise 1015,7 milibardır.Mevsimlere bağlı olarak ortaya çıkan basınç değişiklikleri rüzgar yönlerinde değişmelere neden olur. İl merkezinde hakim rüzgar yönü kuzeydoğu (poyraz) en şiddetli rüzgar yönü ise kuzey (yıldız)'dır. Kış mevsiminde Balkanlar üzerinden sokulan soğuk cephenin etkisiyle zaman zaman kar yağışları görülür. Bu dönemde rüzgar yıldız ve poyrazdan eser. Orta Akdeniz üzerinden gelen sıcak cephe etkili olduğunda ise Lodos eser. Meriç vadisinden kanalize olarak iç kesimlere de ulaşabilen Lodos kıyı şeridinde daha sık fakat kısa süreli eserek yağışlara neden olur. İlkbaharda hızını azaltan rüzgarlar yaz mevsiminde de yıldız ve poyrazdan esmeye devam eder. Eylül-Aralık döneminde ise karayel eser. Tekirdağ'da esen rüzgârların % 81'inin hızı 6m/sn den azdır. Hızı 6-12 m/sn olan rüzgârların oranı % 17'dir. Bu oranlar, yörede esen rüzgârların bitki ve canlı hayati için olumsuz etki yaratmadığının göstergesidir.
NEM
Tekirdağ'da yıllık bağıl nem ortalaması %76'dir.Kış aylarında yükselen bağıl nem ortalaması, yaz aylarında azalır. Kasım, Aralık ve Ocak aylarında bağıl nem oranı % 80'in üzerindedir. Bu aylarda sıcaklığın düşük olması nedeniyle havanın su buharı taşıma kapasitesi az, doyma noktasına ulaşması kolaydır. Kış mevsiminde kıyıların bağıl nemi düşüktür. Bunun nedeni, iç kesimlere göre sıcaklığın daha yüksek olmasıdır.BULUTLULUK
Tekirdağ'da bulutluluk değerleri en sıcak ve en soğuk aylarda değişen yağmur rejimine benzeyen düzgün bir yükselme ve alçalma gösterir. Kış mevsiminde denizin etkisiyle Tekirdağ ve çevresinde bulutluluk oranı fazladır. Ocak ayı bulutluluk miktarı ortalaması 7,4 tür. Diğer kış ayları Aralık ve Şubat aylarındaki ortalama değer de hemen hemen aynıdır. Yaz mevsiminde bulutluluk oranı azdır. Temmuz ayı bulutluluk ortalaması 2,2'dir.Tekir Dağları ile Koru Dağları da çoğu zaman bulutludur. Buradaki bulutları deniz ve vadi meltemleri meydana getirir. Denizlerden ve ovalardan yükselen havanın ısısı düşer ve bağıl nemi artar. Tekirdağ'da yıllık bulutluluk ortalaması 5,2 dir.YAĞIŞLAR
Tekirdağ il merkezinde uzun yıllara ait yıllık yağış ortalaması 583,3 mm'dir. Yağışlarda aylara ve yıllara göre sapmalar görülür. Yağış miktarı Aralık ayında en fazla (ort.86,2mm), Ağustos ayında en azdır.(ort11,8 mm). Bu bilgiler Tekirdağ'da maksimum yağışı kış, minimum yağışı yaz mevsimine rastlayan Akdeniz yağış rejiminin hakim olduğunun göstergesidir. Yağışlı günlerin yıl içindeki dağılışı incelenirse, en az 2,2 gün en fazla 12,6 gün, ortalama yağışlı gün sayısı ise 94 gündür. Yılın 185 günü bulutlu 86 günü ise açık geçer. Bazı yıllarda dolu yağışı da görülmektedir.1963 yılında en fazla (4 gün) kaydedilen dolulu günlerin yıllık ortalaması 0.8 gündür.
Karla örtülü günlere gelince, bazı yıllarda (1934-1946) hiç görülmemiştir. Buna karşılık 1954 yılında 26 gün olarak saptanmıştır. Genellikle Aralık ayında başlayıp Mart sonunda biten karlı günler ortalaması, Aralık 1,2, Ocak 2,8 Şubat 2,2 ve Mart 0,8 olmak üzere yıllık 7,0 gündür.
BİTKİ ÖRTÜSÜ
Tekirdağ'ın kuzeyinde Saray'a doğru uzanan Istranca kütlesinin kuzey yamaçları daha fazla yağış alması nedeniyle kayın ormanları ile kaplıdır. Bu kesimde ormanaltı örtüsünü orman gülleri (Rhododendron) oluşturur. Güney yamaçlara ve daha güneye doğru inildikçe, yağışın azalmasına bağlı olarak, kayının yerini meşe ve gürgenin aldığı görülür.Ergene havzasına doğru inildiğinde ise yerleşim alanları yakınlarında seyrek olarak meşe, gürgen, karaçalı ve karaağaç toplulukları göze çarpmaktadır. Bu küçük ağaç toplulukları, Trakya'nın iç kesimlerinin step alanı olmadığının bir kanıtıdır. Trakya bölgesi, tarım arazisi kazanmak amacıyla ormanların tahribi sonucu, bugünkü step arazisi görünümünü kazanmıştır. (Antropojen step) Bu kısımda yer alan taban arazilerde ve vadilerde kavak ve söğüt türleri yaygındır.
Güneydeki Ganos dağlarının kuzey yamaçlarında gürgen, meşe, ıhlamur ağaçları ve sık bir ormanaltı örtüsü hakimken, güney yamaçlarda yağışın azalması nedeniyle kuru ormanlar ve maki toplulukları yer almaktadır. Koru Dağlarında ise meşe ve kızılçam ormanları ile maki toplulukları hakim durumdadır.
DEPREM DURUMU VE TEKTONİK
Bugün çok sayıda araştırmacının görüsüne göre KAF zonunu oluşturan parçalarda şiddeti 6,6'dan büyük depremlerin oluşması 250- 350 yılda bir, şiddeti 5,4 - 6,6 arasında kalacak depremler 150-200 yılda bir ve daha küçük şiddetli depremlerin ise 50 - 60 yılda bir tekrarlanabileceği varsayılmaktadır. Bayındırlık ve İskan Bakanlığının 18.04.1996 tarihli "Türkiye Deprem Bölgeleri Haritası"na göre Şarköy, Mürefte ve Barbaros 1. Derece deprem bölgesinde kaldığından özellikle bu yerleşim yerlerinde yapılan yapılarda deprem yönetmeliğinde belirtilen hususlara dikkat edilmesi gerekmektedir.