Batı Trakya Bölgesi
Yunanistan'ın dokuz coğrafi bölgesinden biri olan Batı Trakya, doğuda Meriç Nehri ile Türkiye'den, batıda Mesta-Karasu Nehri ile Makedonya'dan ayrılmıştır. Kuzeyde Rodop dağları ile Bulgaristan'dan ayrılmakta, güneyde Ege Denizi ile çevrili bulunmaktadır.

Balkan Yarımadasının bir parçasını oluşturan Trakya; Karadeniz, Marmara Denizi ve Balkan-Rodop sıradağları arasında kalan arazi parçasının adıdır. Trakya, Doğu ve Batı Trakya olmak üzere iki kısma ayrılır. Doğu Trakya, bugünkü Türkiye'nin Avrupa kıtasındaki arazisini teşkil etmektedir. Bunun dışındaki kısmı ise Batı Trakya olup 1913'te kurulan "Batı Trakya Hükümet-i Müstakilesi" sınırları esas alındığında, bir kısmı Yunanistan'ın, diğer bir kısmı da Bulgaristan'ın sınırları içinde kalmaktadır. 1923 Lozan Antlaşması'yla sınırları yeniden çizilen Batı Trakya ise bugün tamamen Yunanistan'ın idaresinde bulunan bölgedir. Batı Trakya, Doğu Trakya ile Batı Rumeli'yi birleştiren bir köprü olarak kabul edildiğinden, Avrupa devletlerinin politikalarında önemli bir yer tutmuştur. Batı Trakya, 8.578 km2 olup, İskeçe (Ksanthi), Gümülcine (Komotini), Dedeağaç (Aleksandropolis) olmak üzere üç ayrı vilayetten oluşmaktadır.

Meriç Nehri ile Türkiye'den ayrılan Batı Trakya, bugün Yunanistan sınırları içerisinde yer almaktadır. Bölgede 150 bin civarında Müslüman Türk yaşamaktadır. Bölge, İstanbul'dan daha önce fethedilmiş ve 550 yıl boyunca Osmanlı yönetiminde kalmıştır. Balkan Savaşları sonrasında önce Bulgaristan'a, ardından Lozan Anlaşması ile Yunanistan'a bırakılan Batı Trakya'nın yerleşik halkı azınlık olarak tanımlanmıştır. Batı Trakya'da yaşayan Müslüman Türkler, Yunanistan'da azınlık statüsüne sahip tek gruptur. Bunun yanında, AB üyeliğine sahip bu Balkan ülkesindeki azınlığın durumu, diğer Balkan Türklerinden bazı farklılıklar göstermektedir.

Batı Trakya'da yaşayan halkın azınlık hakları, Lozan Anlaşması'ndan önce 2 Şubat 1830 tarihli Londra Protokolü, 24 Mayıs 1881 İstanbul Milletlerarası Sözleşmesi, 14 Kasım 1913 Atina Anlaşması ve 3 Numaralı Protokol ve 10 Ağustos 1920'de imzalanan Yunan Sevr'i gibi çok sayıda anlaşma ile garanti alına alınmıştır. Lozan Anlaşması ile bu anlaşmalar tamamen yürürlükten kalkmamış, bazı değişiklikler ile yeniden geçerli kılınmıştır. Bu çalışmada, Balkan Savaşları ile Türkiye'den ayrılmak zorunda kalan Batı Trakya bölgesinde yaşayan Müslüman Türklerin Yunanistan'da azınlık olarak yaşayışı, özelde ise azınlık haklarını garanti eden uluslararası ve ikili anlaşmalara rağmen Yunanistan yönetiminin gerçekleştirmiş olduğu insan hakları ihlalleri ve Müslüman Türk azınlık ile karşılaşma ve kesişme alanları konu edilecektir.

Batı Trakya'da yaşayan Türklerin hukuki statüsü milletlerarası anlaşmalarla tespit edilmiş ve 24 Temmuz 1923 tarihli Lozan Anlaşması ile son şeklini almıştır. Yunanistan Batı Trakya ile ilgili olarak sadece Lozan Anlaşması'nı tanıdığını açıklamakla birlikte, Lozan Anlaşması'nı uygulamaktan kaçınmaktadır. Başta Lozan Anlaşması ve 1952 Türkiye-Yunanistan Kültür Anlaşması ile 1968'de iki taraf arasında imzalanan Eğitim Protokolleri, Türkiye'nin Batı Trakya Türklerinin statüsü ve mevcut durumu konusunda ne kadar etkin olduğunu ve dahi olabileceğini göstermektedir. Ancak Türkiye tarihî süreç içerisinde, güvenlik endişesi ve Kıbrıs'taki olaylar sonucunda ikili ilişkilerin bozulması nedeniyle bu konumunu iyi değerlendirememiştir.

Lozan Anlaşması'nda "karşılıklılık" ilkesinin vurgulanmış olmasına rağmen bugün Türkiye'de yaşayan Rumların durumunun, Batı Trakya'da yaşayan Türklerden iyi olduğu tartışılmaz bir gerçektir. Batı Trakya'da yaşayan Türk azınlığın normal nüfus artışıyla bugün 600 bin olması gerekirken, bu sayının 150 binlerde kalması, Yunan yönetiminin Batı Trakya'da yaşayan Türklere yönelik nasıl bir politika izlediğinin ipuçlarını vermektedir.

Yukarıda sözü edilen olumsuzluklarla birlikte, 1990'lı yıllarda Batı Trakyalı Türklerin statüsü ve yaşam standartları konusunda olumlu gelişmeler kaydedilmeye başlanmıştır. Mayıs 1990'dan bu yana Human Rights Watch, Batı Trakya'da yaşayan Türklerin durumunu yakından takip etmektedir. Bu da Yunan yönetimini Türk azınlık konusunda olumlu adımlar atmaya zorlamıştır. Human Rights Watch'un 1990'da yayımladığı rapora göre artık Türkler de menkul ve gayrimenkul alıp satabilmekte, ev ve camilerini tamir edebilmekte, kahvehane açabilmekte, bazı ruhsatları eskiye oranla daha kolay elde edebilmektedirler.

Bağımsız listelerle seçime girmek suretiyle, 1980'li yıllarda Türklerin siyasi arenada kendilerini temsil etme fırsatı bulması yaşam koşullarının iyileşmesinde önemli rol oynamıştır. Batı Trakya'da yaşayan Türklerin ilk siyasi partisi olan Dostluk, Eşitlik ve Barış Partisi'nin kurulması bu yolda atılan önemli bir adımdır. Vatandaşlık ve azınlık haklarının korunması konusunda Yunanistan dışında bulunan Batı Trakya kuruluşları ile işbirliği yapılması ve sorunun uluslararası arenaya taşınması ve bu bağlamda Batı Trakyalı Türklerin haklarını savunan Sadık Ahmet gibi bir liderin varlığı kısa sürede önemli mesafe kat edilmesini sağlamıştır.

Batı Trakya'da yaşayan Türk azınlıktan alınan bilgilere göre ise bazı problemler çözüme kavuşturulmakla beraber asli problemler devam etmektedir. Bu problemlerin başında ise eğitim ve toprakların kamulaştırılması sorunu gelmektedir. Halen Batı Trakya'da Türklere ait kurumlar ve okullar "Türk" ismini kullanamamaktadırlar. Türkiye'den giden bazı Türkçe gazete, dergi ve kitapların Batı Trakya'ya girişi engellenmektedir. İstihdam konusunda da Türkler ayrımcı politikaya maruz bırakılmaktadırlar, bu da onların daha kötü şartlarda yaşamlarını devam ettirmelerini zorunlu kılmaktadır.

Batı Trakya Türkleri geleceğe dair attıkları her adımda Türkiye'nin desteğine muhtaçtırlar ve Türkiye'nin desteğini beklemektedirler. Türkiye'nin Batı Trakya'daki gelişmeleri yakından takip ederek izleyeceği istikrarlı bir politika, Batı Trakya Türklerinin durumunun iyileştirilmesinde etkin rol oynayacaktır. Başbakan Recep Tayip Erdoğan'ın 8 Mayıs 2004'te gerçekleştirdiği Batı Trakya ziyareti, 51 yıl aradan sonra ilk defa bir Türk başbakanın bölgeyi ziyaret etmiş olması açısından çok önemlidir. Batı Trakya'da yaşayan Müslüman Türk azınlık, gelişmekte olan Türk-Yunan ilişkilerini de göz önünde bulundurarak bu ziyaretin azınlığın sorunlarına çözüm bulunması noktasında önemli adımlar atılmasına vesile olacağı beklentisi içerisinde olmuştur. Çünkü, Batı Trakya'da yaşayan Müslüman Türk azınlık, müftü seçimi konusunda çok hassastır ve atanmış müftüleri tanımama noktasında büyük ölçüde ortak bir tavır geliştirmiştir. Ayrıca "Türk" sözcüğü etrafında geçmişten bu yana devam eden mücadele, İskeçe Türk Birliği'nin kapatılma davası ile ilgili olarak yeniden gündeme taşınmış olup, bu konuda Türkiye'den destek beklenmektedir.

Türkiye, Batı Trakya konusunda, dengeleri bozmayacak şekilde çok mantıklı bir politika izlemektedir. Bir taraftan Batı Trakya Türklerini yalnız bırakmayıp diğer taraftan da Yunanistan ile ilişkilerini zedelemeyecek bir şekilde tavır takınmaktadır. Batı Trakya Türk Azınlığı Türkiye yi garantör ülke olarak hep görmüş ve hep te görecektir.

Demografik Yapı

Batı Trakya'nın yüzölçümü 8.758 km² olup, yaklaşık 400.000 kişi yaşamaktadır. Batı Trakya'da Gümülcine, İskeçe ve Dedeağaç olmak üzere üç vilayet yer almaktadır. Bunların hepsi Türk ilidir. Batı Trakya şehirlerinden Gümülcine, Dimetoka ve Ferecik'in tapu tahrir defterlerine göre; 1485-1519'da bölgede 38.750 kişi yaşıyordu ve bunların %89'unu Müslüman Türkler oluşturuyordu. Yunanistan Batı Trakya'sında ise 1920 yıllarında 385.072 kişi yaşamaktaydı. Bu nüfusun %74'ünü Türkler oluşturuyordu.

Yunanistan hükümetinin 1999 yılında Batı Trakya Türkleri için verdiği rakam 98.000'dir. Batı Trakya'daki Kültür ve Eğitim derneklerine göre son rakam ise bölgede 150.000 Türk nüfus olduğunu göstermektedir. Yüksek doğurganlıklarına rağmen Batı Trakya'da Türk nüfusu 80-90 yıldır aynı oranlardadır. Türk nüfusunun artmayışının nedeni Yunanistan hükümetinin baskılarından kurtulmak isteyen Batı Trakya Türklerinin anayurtlarından ayrılmak zorunda kalmalarıdır.

Yunanistan'da Türkler'in yaşadığı diğer bölgeler ise; Rodos ve İstanköy adalarıdır. Rodos adasının nüfusunun % 15'ini Türkler teşkil eder.

Tarih boyunca Türk milleti, göçebe bir kavim olması ve Türk cihan hakimiyeti ülküsüyle Doğu Türkistan'dan başlayarak Avrupa ülkelerine kadar yayılmışlardır. Bu gün Türk milletinin farklı boyları ve kavimleri Asya'dan Avrupa ülkeleri ve Afrika'ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada dağınık bir şekilde yaşamaktadırlar. Türkler'in bir kısmı bağımsız devletler kurarken bir kısmı da çeşitli devletlerin hakimiyetinde ve farklı sistemlerde varlıklarını sürdürmeye çalışıyor.

Batı Trakya hakkındaki diğer makaleler için tıklayın.


Sitemizde sizlere daha iyi hizmet sunulabilmesi için çerezler kullanılmaktadır. Hizmetlerimizi kullanarak çerez kullanımına izin vermiş olmaktasınız.