İkinci Çatalca Muharebesi
|
|||||||
|
|||||||
Taraflar | |||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|
Bulgaristan Krallığı | Osmanlı İmparatorluğu | ||||||
Komutanlar | |||||||
Vasil Kutinçev Kliment Boyaciev (5-17 Şubat saldırıları) Stefan Toşev |
Ahmet İzzet Paşa | ||||||
Güçler | |||||||
Bulgar 1. ve 3. orduları | Osmanlı Doğu Ordusu (Çatalca Ordusu) | ||||||
Kayıplar | |||||||
Bilinmiyor | Bilinmiyor |
Türk kaynakları ve çeşitli yabancı kaynaklarda Birinci Çatalca Savaşı sonrası Çatalca'da yapılan muharebeler İkinci Çatalca Muharebesi adı altında toplansa da Bulgar kaynakları İkinci Çatalca Muharebesi'nin içindeki muharebeleri de ayrı bir muharebe olarak isimlendirerek 2. 3. ve 4. Çatalca muharebeleri olarak adlandırmaktadır.
Muharebe Öncesi
Birinci Çatalca Muharebesi dışında 1912 yılı boyunca Osmanlı İmparatorluğu, 1. Balkan Savaşı'nda Bulgar, Yunan, Sırp ve Karadağ ordularına karşı bir seri ağır yenilgiler aldı. Doğu Trakya'da Bulgarlar Edirne'yi kuşatma altına almışlar, Edirne, Çatalca ve İstanbul haricinde her yeri ele geçirmişlerdi. Yunanlar Yanya'yı kuşatma altına almışlar yine Bulgar ve Sırp orduları Makedonya'da; Bulgar ve Yunan orduları ise Batı Trakya'daki pek çok yeri ele geçirmişlerdir. Yine Karadeniz'de Bulgarlarla yapılan Varna Deniz Muharebesi'ni ve Yunanlılarla yapılan İmroz Muharebesi'ni kaybeden Osmanlı donanması Marmara Denizi'nin dışına bile çıkamaz hâle gelmiş ve Yunanlılar hiç zorlanmadan Serfice, Selanik, Bozcaada, Limni, Sakız ve Midilli adalarını ele geçirmişlerdir. Yunanlılar Çanakkale'ye de asker çıkarmaya çalışmaktadır.Oluşan bu durum üzerine Balkanlar'a takviye bile gönderemeyecek hâle gelen Osmanlı İmparatorluğu ateşkes talep eder. Bunun üzerine 25 Kasım-3 Aralık 1912 tarihlerinde Çatalca'da taraflar ateşkes masasına otururlar ancak Osmanlı yönetimi kuşatma altındaki Yanya'yı vermemekte diretince Yunan delegeleri masadan çekilir. Çatalca Ordusu komutan vekili Nazım Paşa ile Sırplar ve Karadağlıları da temsil eden Bulgar delegeleri arasında varılan ateşkes antlaşmasına göre, Türk hükümeti Bulgar kuşatması altındaki Edirne'ye yardım gönderemeyecek, barış görüşmelerine 20 gün içinde Londra'da başlanacak, dört günde anlaşma sağlanamazsa savaş yeniden başlayacak ve Türkler, Karadeniz kuşatmasını kaldıracaktı. Bu sırada bir de Osmanlı ordularının çöküşü ile korumasız duruma düşen Sırplar, Karadağlılar ve Yunan ordularınca işgal tehdidi altında kalan bugünkü Arnavutluk bölgesi beyleri ve buradaki halk ile liderlerinden İsmail Kemal Vlora bu durumdan kurtulmak için Arnavutluk bölgesinin Osmanlı'ya karşı bağımsızlığını ilan eder.
13 Aralık'ta başlayan Londra Konferansı'nda Balkan devletlerinin Edirne, Doğu Trakya, Balkanlar'ın tümü ve Ege adalarını istemekte ayak diremeleri, bir sonuç alınmasını engelledi. Babıâli'ye bir nota veren büyük devletler (17 Ocak 1913), Berlin Antlaşması'nın 23. maddesine göre bu işe karışmaya yetkilerinin olduğunu iddia edip Edirne'nin Bulgaristan'a verilmesini, adalar yönetiminin halkoyuna başvurulmak üzere kendilerine bırakılmasını ve Midye-Enez hattının sınır sayılmasını istediler. Zor durumdaki Osmanlı İmparatorluğu'ndaki Kâmil Paşa hükümeti bu istekleri kabul etmeyi düşünürken, oluşan bu durum Osmanlı İmparatorluğu içindeki askerler ve o sırada muhalefette bulunan İttihat ve Terakki Partisi içinde infiale sebep olur. İttihatçılar iktidarı tekrar ele geçirmek için harekete geçtiler. Balkan Savaşı'ndaki yenilgileri ve Edirne'nin Bulgaristan'ın eline çaresizce terk edilmesinin düşünülmesini fırsat bilerek hükümete karşı darbe planladılar. Kabine toplantı hâlindeyken İttihatçı askerlerden Enver Paşa ve yanındakiler Babıali'ye girdiler ve darbe yapıp hükümeti devirdiler ve yeni bir hükümet kurup bu istekleri tanımadıklarını bildirdiler. Osmanlı İmparatorluğu Bolayır ve Şarköy'den Bulgar ordusunun arka hatlarına saldırıya geçtiler. Bunun üzerine 3 Şubat 1912'de geçici ateşkes ile duralayan Çatalca'daki savaş tekrar başladı. Bulgar ordusu da Birinci Çatalca Muharebesi akabinde İstanbul'u almak için ikinci kere yüklenmeye başladı.
Muharebe
5 Şubat-17 Şubat Bulgar Saldırısı
Bulgar ordusu 5 Şubatta Çatalca'daki doğu ordularına saldırıya başlayarak 2.Çatalca Muharebelerini başlattı. Bulgar ordusu savunma hâlinde iken Osmanlı İmparatorluğu'na karşı saldırıya başlamışlardı. Bulgarlar, Çatalca Ordusu'nun sağ kanadına yüklenmeyi düşünüyorlardı. Osmanlı ordusu ise kuzey kanadından Bulgar ordusuna yüklenmeyi planlamışlardı. Ancak Ahmet İzzet Paşa bunları planlarken Gelibolu'da Yunanların işgal tehlikesi belirdiği için 2 Türk kol ordusu Çanakkale'ye gönderilmek zorunda kalındı. Bu da Çatalca Ordusu'nun hareket kabiliyetini ve geniş kapsamlı bir saldırı yapma imkânını kısıtladı. Öte yandan salgın hastalıklar ve uzun süreli siperlerde durma ve soğuğa maruz kalma her iki tarafın askerlerinin de savaş kabiliyetini azaltmıştı.Türk ordusu kuzey kanadından Bulgarlar da sağ kanattan saldırıya geçtiler. 6 Şubat'ta Bulgar ordusunun 10. tümeni Büyükçekmece Gölü'nün güney kanadında ilerlemeler kaydetti ancak gelen takviye kuvvetlere karşın Osmanlı ordusunun direnmesi üzerine 9 Şubat'ta 10. tümen Arnavutköy tarafına doğru oluşturdukları ikinci savunma hattına geri çekilmek zorunda kaldı. Osmanlı ordusu Büyükçekmece Gölü'nün batı yakasında bir köprübaşı oluşturdu. Bu arada komşu 4. Bulgar tümeni de zor duruma düştüğünden o da 10 Şubat'ta çekilmek zorunda kaldı.
Osmanlı ordusu 14 Şubat'ta ilerlemelerini sürdürseler de harekâtları yavaşladı ve ordu durmak zorunda kaldı. Bu arada Bulgarların karşı saldırı planları da gerçekleşemedi zira kötü hava koşulları ve soğuklar Bulgar ordusundaki askerlerin ve subayların bir kısmını hasta düşürmüş ve ordunun moralini bozmuştu. Bu arada Çatalca Ordusu ağır topçu ateşine karşı kendi tahkimatlarında korumalı durumdaydı. Sonuç olarak Osmanlı ordusu Bulgar ordusunu İstanbul'un 10-15 km ötesine attı. Ancak Osmanlı ordusunun Bulgar ordusunu Bolayır tarafından yapacakları çıkartma ile arkadan kuşatma ve Edirne kuşatmasını da kaldırma planları suya düşmüştü. Çünkü Bolayır Muharebesi kaybedilmiş ve Şarköy Çıkarması başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Bulgar ordusu Doğu Trakya hâkimiyetini sağlamlaştırmıştı ve Mart 1913'de Bulgar ordusu tekrar kaybettikleri mevzilerin bir kısmını geri kazanmaya başlayarak Çatalca Ordusu üzerine bir daha baskı yapmaya başladılar.
16-19 Mart Osmanlı Saldırısı
2. Bulgar ordusu, Sırplarla birlikte Edirne'yi kuşatmış ve Bolayır ve Şarköy muharebelerinin kaybedilmesi neticesi Edirne'nin durumu iyice kötüleşmişti. Osmanlı Çatalca Ordusu hem Bulgar 1.ve 3. ordularını kuşatmak hem de Edirne'yi kuşatan 2. ordunun kuşatmaya konsantrasyonunu önleyip şehri biraz rahatlatmak belki de kurtarmak ümidiyle; tekrar saldırıya başladı.16 Mart'ta ilerlemeye başlayan Osmanlı ordusu 18 Mart'ta cephenin çeşitli bölgelerinden özellikle Bulgar ordularının arka kanatlarına denizden de çıkarma yaparak saldırılarını sürdürdü. Kuzey kanadından Bulgar 9. piyade tümeninin arka hatlarına yapılan saldırı geri püskürtüldü. Yine Marmara Denizi'nden Silivri yönüne doğru Bulgar arka hatlarına yapılan saldırılardaki çatışmalar ise çok sert oldu. Bulgar 1. piyade tümeni 500 ölü ve yaralı vermesine karşın Arabtepe önlerinde Osmanlı ordusunu durdurdu, Osmanlı ordusu da bu saldırılarda büyük kayıplar verdi. Böylece Osmanlı saldırısı püskürtülmüş ve 1 ve 3. orduların yine Edirne'yi kuşatan 2. ordunun arkadan sarılması bir kez daha engellenmiş; Çatalca'daki doğu ordusunun yardımıyla Edirne'nin kuşatmadan kurtulması ümidi ise artık tamamen ortadan kalkmış oldu.
24-31 Mart Bulgar Saldırısı
Bulgarlar Osmanlı saldırısının geri püskürtülmesi ardından tekrar İstanbul'u almak için saldırıya geçtiler. 24 Mart 1913'te Bulgar ordusunun 1. ve 9.tümenleri General Stefan Toşev komutasında Terkos Gölü'nün kuzeyindeki Darboğaz yönüne, Karasu nehri arkasına saldırıya geçti. Saldırı yapılan bölgedeki bu tümenlere ait toplar Çatalca'daki Osmanlı ağır toplarının menzili dışındaydı. Kısa sürede harekât başarıya ulaştı, Bulgar ordusu ilerleme kaydetti. Kısa süreli bir sessizlik sonrası 1. tümen 28 ve 29 Mart arasında saldırıya geçerek Büyükçekmece Gölü'nde bir köprübaşı elde etmeyi başardı. Ancak Arnavutköy tarafına doğru Bulgar ordusu tekrar saldırıya geçse de Osmanlılar Arnavutköy'ü çok iyi korumaktaydı. Buraya geceleyin saldırıya geçen Bulgar 37. piyade alayı, yeterli topçu desteği de olmadığından, bir anda üç taraftan ateşe maruz kalıp askerlerinin dörtte birini kaybederek geri çekildi. Türkler, Bulgarların elde ettiği köprübaşını da geri almayı başarsa da, Kumburgaz yönüne 30-31 Mart'ta yapılan karşı saldırıları Bulgar ordusunca ağır kayıplar verdirilerek geri püskürtüldü.Bu saldırılar sürerken 26 Mart'ta kuşatma altındaki Edirne düşer. Edirne'yi kuşatmakla uzun süre çakılı durumda kalan Bulgar 2.ordusunun da Çatalca yönüne sevk edilmesi tehlikesi belirir. Bir de üzerine Ege Denizi'nde hâkimiyeti elinde tutan Yunanların Çanakkale yönüne çıkarma yapacaklarını düşünen Türkler zaruri olarak tekrar ateşkes talep ederek görüşme masasına oturmak zorunda kaldı. 1 Nisan'dan Londra Antlaşması'nın imzalanmasına kadar geçen sürede Çatalca cephesinde çatışmalar azalarak siper savaşı şeklinde sürdü. Londra Antlaşması'nın imzalanması akabinde Bulgarlar Midye-Enez hattı gerisine çekildi.