Müzeler ve Ören Yerleri
Kırklareli Müzesi
Bodrum üzerine iki kat olarak inşa edilen yapının dört cephesinde kemerli pencereler yer almakta ve girişte dört sütuna oturan cumba bulunmaktadır. Üst katta Arkeoloji ve Etnografya seksiyonları, giriş katında ise Tabiat Sergi Salonu ziyaretçileri karşılamaktadır.
Esas amacı, Kırklareli ve çevresinde geç kalınmış olan tarihi araştırmalara merkez olmak, çeşitli bilimsel kuruluşlara yardım ve öncülük etmek olan Kırklareli Müzesi’nde 2004 yılı istatistiklerine göre 610 adet etnografik, 1487 adet arkeolojik, 2285 adet sikke, 15 adet mühür ve mühür baskısı olmak üzere toplam 4397 adet kayıtlı eser mevcuttur. Bu eserler, tarihi seyir itibariyle Prehistorik dönemlerden, Cumhuriyet dönemine kadar ulaşan tüm zaman dilimlerini içermektedir.
Yine Müze Müdürlüğü’nün asli görevi olarak yerine getirilen taşınmaz kültür ve tabiat varlığı tescilleri de dikkat çekici çokluktadır. Bu amaçla İl’de 106 arkeolojik, 3 kentsel, 4 tarihi, 13 doğal sit ve 246 adet de tek yapı olmak üzere, toplam 372 adet tescilli gayrimenkul yapı ve sit alanı bulunmaktadır.
Arkeoloji Seksiyonu
Etnografya Seksiyonu
Üst katta, iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde 19. yy. - 20. yy. ilk yarısını tasvir eden köy yaşantısı konu edilmiştir. İkinci bölümde ise yine aynı dönemleri yansıtan “Kırklareli Şehir Odası” ünitesi yanında, çeşitli dönemlere ait giysi, takı vb. etnografik malzemenin yer aldığı vitrinler bulunmaktadır.
Tabiat Salonu
Müze girişinde zemin kattadır. Bu bölümde 76 türden 102 adet çeşitli canlı örneği tahnit edilmiş olarak, tabii ortamında ve ses efekti eşliğinde sergilenmiştir. Bu hayvan türlerinden bir kısmının nesli tükenmiş ya da tükenme tehdidi altındadır. Müzenin en yoğun ilgi gören bu bölümünün ziyaretçileri, çoğunlukla ortaöğretim öğrencileri, üniversitelerin biyoloji, tabiat bilimleri vb. bölümlerinin öğrenci ve öğretim elemanları ile çeşitli araştırmacılardır.
Adres: Müze Müdürlüğü/Kırklareli, Tel: 0288 214 21 39-214 09 61, Fax: 0 288 214 21 39
Dolmenler (Kapaklı Kaya Mezarlar)
Trakya’da çok sayıda görülen tümülüslerin erken safhası olarak kabul edilen dolmenler, genel olarak Kırklareli’nin kuzey – kuzeybatı dağ yamaçlarında ve bu yamaçlara yakın ova eteklerinde sıralanmıştır. Bölgede kapaklı veya kapaklı kaya olarak da anılan dolmenler, yekpare, yassı iri taşlardan, basit oda şeklinde yapılmış anıt mezarlardır. Şu ana kadar yapılan araştırmalarda Edirne’nin Lalapaşa ilçesi merkez olmak üzere, bir hat halinde Kırklareli’nin Demirköy ilçesi yakınlarına kadar ulaştığı tespit edilen dolmenlerin Erken Demir Çağı (M.Ö. 1300 – 800) sürecinde kullanım gördüğü anlaşılmaktadır.
Menhirler (Dikili Taş)
Megalit (büyük taş), dikili anıtsal mezar taşlarıdır. Kırklareli ve yakın çevresinde çok sayıda görülmektedir. Çoğunlukla yakın dönem mezarlık alanlarında da benzer dikili mezar taşları görülmekte ise de esas kullanım süreci Erken Demir Çağı’dır. Yükseklikleri ortalama 3 m’ye varan dikit örnekleri Kırklareli merkez ilçe, Erikler, Değirmencik, Ahmetçe köyleri ile Lüleburgaz ilçesinde görülmektedir. Ancak, Kırklareli merkezi de dahil olmak üzere, çoğu ilçe ve köylerdeki Müslüman mezarlarında bulunan dikili taşların bir bölümünün orijinal yerlerinden sökülerek getirilen menhirler olduğu düşünülmektedir.
Tümülüsler
İçerisinde mezar bulunan, insan eliyle oluşturulmuş yığma tepelerdir. İl sınırları içinde 92 adet tümülüs tescil edilmiştir. Ancak yapılan yüzey araştırmaları sonucunda bunların sayısının 200’den fazla olduğu görülmüştür.
Aşağıpınar Höyüğü
İl merkezinin güneyinde, şehre 3 km. mesafede bulunmaktadır. Aşağıpınar Höyüğü’nün kuzeybatısında bulunan tatlı su kaynağının önceleri daha doğuda, Haydardere yatağı üzerindeyken, zamanla batıya doğru kaydığı ve aynı şekilde bu pınar önünde küçük bir gölcük–bataklık olduğu da öğrenilmiştir. Aşağıpınar kazılarında şimdiye kadar rastlanan en eski kültür katı M.Ö. 5800 yıllarına tarihlenmektedir. Anadolu kronolojisine göre Geç Neolitik, Balkan kronolojik sisteminde ise Neolitik Çağ–Karanovo II dönemine tarihlenen bu ilk yerleşim, Demir Çağı’na (M.Ö. 1200) kadar süregelecek olan Trakya kültürünün de temellerinin atıldığı bir süreci temsil etmektedir.
Kanlıgeçit Höyüğü
Kırklareli’nin yaklaşık 3 km. güneyinde, Aşağıpınar’a 300 m. mesafededir. Eski Tunç Çağı’na (M.Ö. 3. bin yıl) tarihlenen bu yerleşim alanı, Anadolu’da ve Yakındoğu’da M.Ö. 3. bin yıl kentleşme sürecinin ortaya çıktığı, yavaş yavaş kent devletlerinin oluştuğu bir süreci temsil etmektedir. Bu yerleşmelerdeki yapıların basit ahşap yapılar şeklinde olduğu; genellikle yerleşmelerin savunma amaçlı derin bir hendek ve bunu sınırlayan ahşap bir duvar ile çevrili olduğu anlaşılmaktadır. Taş malzeme mimaride hemen hemen hiç görülmez. Yapılan çalışmalarda, Kanlıgeçit’in Anadolu yerleşmeleri ile tam olarak benzeşen büyük bir yerleşim alanı olduğu ortaya çıkmıştır. Yerleşim, taş sur ile çevrili bir iç kale ile bunun etrafında yayılmış aşağı şehirden oluşmuştur.