Tarihi
Ancak, eski çağlardaki adı 'Zorlanis' olan Keşan'da, binlerce yıl önce Lüviler ve Trak boylarının yaşadığı sanılıyor.
Arkeolojik kazılarda elde edilen sikkeler, milattan önce 5 ve 4. yüzyıllarda bölgede Trak boylarından Odrislerin yaşadığını gösteriyor. Mecidiye sahilindeki milattan önce 4. yüzyıla ait yerleşim kalıntıları da Keşan'ın ilk çağlara kadar uzanan tarihine ilişkin bulgular arasında. Yayla ve Gökçetepe sahilindeki kale kalıntıları ise ortaçağda bölgeyi denetimi altında bulunduran Cenevizlilere ait.
Karadeniz, Ege, Adriyatik arasında önemli bir askeri ve ticari ulaşımı sağlayan Egnatia yolu, Bizans döneminde de önemini korudu. Ortaçağ boyunca Keşan, Balkanlardan inen Gotların, Avarların, Bulgarların ve Peçeneklerin saldırılarına uğradı. Bizans başkenti Konstantinopolis'in bu akınlardan korunması için, 7. yüzyıldan itibaren, Keşan'ın ana yol üzerindeki konumu giderek güçlendirildi. Garnizon olarak nüfusu artan kasaba, 10. yüzyıl başında başpiskoposluk düzeyine yükseltildi ve Konstantinopolis'e bağlı bir metropol görünümü kazandı.
'Sol Kol' adıyla, ana güzergah özelliğine sahip olan yolun üzerindeki Keşan, Osmanlı döneminde de önemli bir geçiş merkezi oldu. Keşan ve çevresine, Anadolu'dan gelen Türkmen toplulukları yerleştirildi.
Keşan'ın merkezi olan Rusköyü ile 13 vakıf köyü, 16. yüzyıl başında, Osmanlı vezirlerinden Hersekzade Ahmet Paşa'ya mülk olarak verildi. 16. yüzyılda 29 olan köy sayısının, 17. yüzyılda 47'ye yükselmesi, Osmanlı'nın kazaya verdiği önemin ve gelişmenin göstergesiydi.
Keşan'da günümüze harabe olarak ulaşan en eski eserler; Mecidiye sahilindeki MÖ 4. yüzyıla ait yerleşme kalıntılarıyla, Yayla sahil kesimindeki kale kalıntısı ve Gökçetepe'de Ortaçağ'da inşa edilen Ceneviz kalesi. Bu eserler de arkeolojik çalışmalarla, gün ışığına çıkarılmayı bekliyor.
Hersekzade Cami civarında bulunan bir kaç eski taş ev günümüze kadar gelebilmiş eserlerden. Yukarı Zaferiye Mahallesi'nde ise kentin tarihi dokusunu yansıtacak yoğunlukta taş evler bulunuyor. Yöreye özgü sivil mimarlık örnekleri olarak dikkat çeken bu yapıların çoğu yok olmakla karşı karşıya.
Birçok kültürün ayak izlerine rastlanan ilçede, mimari kimlikleriyle günümüze kadar korunarak gelebilenler arasında Cumhuriyet döneminde inşa edilen hastane binası ve öğretmen evi de var.
Ud, keman, klarnet, kanun ve darbukadan oluşan 'ince çalgı' denilen saz takımı ise düğün evlerinin baş konukları..
Keşan'da derlenen Kazibe ve Balkan Gaydası da denilen Çamko, Zigoş, Kabadayı, Debreli Hasan, İstanbul Kasabı, Patuşka, Hanım Ayşe, Pomak bölgedeki çok kültürlülüğü yansıtan başlıca halkoyunları.
Her yıl mayıs ayında düzenlenen geleneksel "Dallık" şenliğinde, Keşan'daki çok kültürlülük hem yaşatılıyor hem de yaşanıyor. Yaklaşık 50 bin kişinin katıldığı piknikte yemekler yeniyor, oyunlar oynanıyor.