Makale Dizini


Bulgaristan kurulduğunda birçok yörede Türkler çoğunluktaydı. Bu durum göçlerle azaltıldı. 1934 sonrası Bulgarlar, bir toprak ihtilali yaparak Türklerin elindeki arazilere el koydular.

II. Dünya Savaşı başladıktan sonra Bulgaristan, 1 Mart 1940'ta Berlin Paktı'na girmiş ve Almanya safında savaşa katılmıştır. çünkü Bulgarlar; Dobruca, Makedonya ve Batı Trakya'yı almak istiyorlardı. 1 Aralık 1943 Tahran Konferansı'nda müttefikler, Bulgaristan'ı Sovyet nüfuzuna bırakma kararı aldılar. Bunun üzerine Rusya'nın yardım ve desteği ile kurulan gizli vatan cephesi militanları 1942'de Bulgaristan'da bir iç savaş başlattılar. Bulgar toprakları, 5 Eylül 1944'ten itibaren Sovyet Kızıl Ordusu tarafından işgal edildi; 15 Ekim 1944'de ise ülke, Bulgaristan Halk Cumhuriyeti adını aldı. Savaş sonrası 1946'da yapılan referandumla da ülke, sosyalist aile üyelerinden biri olmuştur.

1944'de yönetime gelen komünistler, azınlık desteğini temin için önce baskı politikasına son verdi. Ancak 1946 sonrası özel okul statüsündeki Türk okullarını devletleştirdi ve arkasından da tek tip bir sosyalist Bulgar toplumu oluşturmaya kalkıştı. Okullardan din derslerinin kaldırılmasını Türkçenin yasaklanması ve Türk adlarının değiştirilmesi izlemiştir. Bu dönemde Türk azınlık okullarının sayısı, 1200'e kadar ulaşmış, Türkçe kitaplar bile basılmıştı. Bulgarca hariç diğer tüm dersler Türkçe yapılan bu okulların giderleri, soydaşlarımız ve vakıflar tarafından karşılanmaktaydı.

Ancak 12 Ekim 1946'da çıkarılan bir yasa ile; okul ve camilere ait vakıflar kamulaştırılmış, özel statüdeki Türk okulları devletleştirilmiş ve Eğitim Bakanlığı denetimine girmiştir. 1944 öncesi Türk okullarında 23 olan ders kitap adedi, 1953/54 öğretim yılında 85'e yükselmiştir. Türk okulları ve bu okullarda okutulan ders kitaplarındaki artış, Türk çocuklarına komünist ideolojiyi aşılama niyetine dayanmaktadır. Böylece Türklerin gelecekle ilgili endişeleri artmış ve göç istekleri kamçılanmıştır. Ancak II. Dünya savaşı esnasında Türklerin satacakları mal bedellerini ülke dışına çıkartma yasağı göçü engellemiştir.

Türk azınlık okullarının devletleştirilmesi sonrası yeni ders kitapları da hazırlanmıştı. 1947/48 öğretim yılından itibaren okutulmaya başlanan bu kitaplar, bir geçiş dönemi kitaplarıydı. Yani bunlar; 1930'ların milliyetçilik, Türklük aşılayan kitaplarına benzemediği gibi komünist ideolojinin propagandasını da içeren kitaplar değildi. Müteakip yıllarda Bulgaristan Türk azınlık okul müfredatları, belirli bir plan ve program dahilinde sürekli değiştirilerek Türk çocuklarını komünistleştirme istikametinde gelişmiştir. Hatta bu uygulama kapsamına kreş ve anaokulları da dahil edilerek ve buralarda da Bulgarca eğitim verilmiş ve komünist terbiyenin ilk tohumları atılmıştır. Genel komünist eğitim sistemi içinde Türkiye yabancı ve bir düşman devlet olarak öğretilirken; Sovyetler Birliği, sonsuz hayranlık ve minnet duyulacak bir anavatan olarak öğretilmiştir.

Türkiye'nin bağımsızlığını kazanması akabinde Türkiye ve Bulgaristan arasında 18 Ekim 1925'te Ankara imzalanan ikamet sözleşmesi ile Bulgaristan'dan Türkiye'ye göçler konusu hukuki temellere oturtuluyordu. Bu sözleşme sonrası yıllarda da çeşitli Türk göçleri yaşanmıştır. örneğin 1923-39 yılları arasında yaklaşık 200 bin soydaş Türkiye'ye gelmiştir. II. Dünya Savaşı başları ve sonrası yıllarda ülke dışına çıkışlar yasaklanmış olduğundan benzer göçlerde bir yavaşlama olmuş ve böylece göçmen sayısı 20 binde kalmıştır.


Sitemizde sizlere daha iyi hizmet sunulabilmesi için çerezler kullanılmaktadır. Hizmetlerimizi kullanarak çerez kullanımına izin vermiş olmaktasınız.